Bölüm 97: Pus ve Fener

avatar
4884 44

Rebirth of the Thief Who Roamed the World - Bölüm 97: Pus ve Fener


 

Yardımın olmadan buraya kadar gelemezdik.

 

Zindan içerisinde oyuncuların Nie Yan’a karşı bakışları ciddi anlamda değişmişti. Kafaları hala biraz karışıktı ama Nie Yan’ın yeteneklerine hayran kalmayan yoktu. Artık onun her sözüne harfiyen uyuyorlardı. Onun liderliğinden büyük fayda sağlamışlardı.

 

Komuta yeteneğinin en büyük kanıtı takımı kayıpsız buraya kadar getirmesiydi.

 

Nie Yan gibileri oyuna adını altın harflerle yazdıracak kişilerdi.

 

Kardeş Nie, loncamıza katılmak istemediğine emin misin? Kutsal İmparatorluk lonca sıralamasında en üstlerde yer alıyor. Kardeş Nie katılmayı düşünürse diğer loncalardan çok daha büyük avantajlar sağlayabiliriz. Yine de kabul etmem diyorsan loncaya onursal üye olarak katılmaya ne dersin? Böylece hiçbir şey yapmana gerek kalmaz. Sadece birbirimizle sürekli olarak iletişim halinde olsak yeter.” Miskin Tilki sürekli yeni tekliflerle geliyordu. Nie Yan göğsünde hiçbir nişan taşımak istemiyordu. Bu da hiçbir loncaya katılmayacağı anlamına geliyordu. Nie Yan gibi yetenekli oyuncularda nadir yaşanan bir şeydi bu. O yüzden Miskin Tilki henüz vazgeçmemişti.

 

Teşekkürler ama reddetmek zorundayım.” Nie Yan gülümseyerek teklifi geri çevirdi. Miskin Tilki’nin amacı onu lonca ile bir şekilde bağlantılı hale getirmekti. Onursal üye olmayı kabul etseydi Miskin Tilki arkasından oyun çevirip onu resmi üye yapmaya çalışacaktı. Onursal üyeliğin Nie Yan’a büyük fayda sağlayacağı şüphe götürmezdi ama Nie Yan bu dünyada karşılıksız iyiliğin var olmadığını biliyordu. Zamanını bir loncaya uşaklık yaparak geçirmek istemiyordu.

 

Miskin Tilki’nin bu cevapla hevesi kırıldı. “Peki o zaman. Öyle olsun.

 

Ancak gelecekte yine işbirliğimizi sürdürmemizde sakınca yok.” Sanal dünya birçok mali çöküş efsanesine ev sahipliği yapmıştı. Yalnızca isim olarak insanlığın ikinci dünyası olmakla kalmayacak, gerçek bir dünya olmaya doğru adım adım ilerleyecekti. İnsanlar burayı yeni bir fırsat dünyası olarak göreceklerdi. Önceki hayatında Cao Xu gücünün zirvesindeyken arkasında beş büyük loncanın gücü vardı. Kalor, Nisode ve Parlak Şehir’de çeşitli işler yürütüyordu. Kontrolü altındaki pazarların sayısı ondan fazlaydı. Sonuç olarak sanal dünyadaki mülklerinin değeri yüzlerce milyara ulaşmıştı. Nie Yan’ın Cao Xu’dan daha güçlü olması gerekiyordu. Güçlü olmalıydı ki Cao Xu’yu tamamen ezebilsin. Öyle güçlenmeliydi ki Cao Xu ona karşı hamle yapmadan önce iki defa düşünsün. Ancak o zaman rahatlayabilirdi. Önceki hayatında yaptığı hataları bu hayatında tekrar edemezdi. Bunu tek başına başarması imkansızdı. Bu sebepten güvenebileceği insanlar ile bir iletişim ağı kurmaya çalışıyordu. Miskin Tilki de güvenebileceği, iyi ilişkiler içerisinde olması gereken biriydi.

 

Elbette, memnuniyetle.” Miskin Tilki Nie Yan’ın zindanlarla alakalı bir işbirliğinden bahsettiğini düşünmüştü. Nie Yan’ın aklında aslında başka bir şey olduğunu nereden bilsin?

 

Nie Yan daha fazla açıklama yapmadan dikkatini Mantikorlara verdi.

 

Yedi Gece, güneydoğu yönüne keşfe çıkıp beni bilgilendir. Tuzaklara dikkat et, özellikle de bataklığa.” Yedi Gece takımdaki en zayıf Hırsızdı. Yirmisine yeni girmiş yakışıklı bir gençti. Şu anda Miskin Tilki’nin gözünde fazla itibarı yoktu ama yeteneği ve potansiyeli yüksekti. Nie Yan’ın hatıralarına göre bu genç adam ileride loncasındaki bir numaralı Hırsız olacaktı. Yedi Gece sessiz ve çekingen biri olduğundan düşüncelerini okumak zordu. Ancak nazik bir kişiliğe sahipti. Nie Yan üzerinde de iyi bir izlenim bırakmıştı. Bu yüzden Hırsızlara emir verirken Yedi Gece’yi kayırıyordu.

 

Anlaşıldı.” Yedi Gece’nin kendini göstermesi için fırsat doğmuştu. Nie Yan’ın emrini alır almaz güneydoğuya doğru koşmaya başladı.

 

Aynı sınıfı oynadıklarından Yedi Gece, Nie Yan’a hayran kalmıştı. Öyle ki öl dese ölecekti. Takımdaki diğer iki Hırsız arkadaşına pek özen göstermeyip kendisiyle ilgilenmesi de ayrıca hoşuna gitmişti. Güneydoğuya keşfe giderken aklına bir fikir geldi. Zindandan çıktıktan sonra Nie Yan’dan Hırsız oynanışıyla ilgili tavsiye isteyecekti.

 

Nie Yan, taraflı tutumunun Yedi Gece’nin aklına böyle fikirler getirdiğinden bihaberdi.

 

Neden güneydoğuyu keşfe çıkıyoruz? Miskin Tilki’nin kafası karıştı. Kral Mantikor tam karşılarındaydı. Öyleyse direkt ilerlemek yerine neden güneydoğuyu keşfederek zaman kaybediyorlardı?

 

Nie Yan Miskin Tilki’nin aklından geçenleri görür gibiydi. “Birazdan sebebini öğrenirsin.

 

Birkaç dakika sonra takım çağrısından Yedi Gece’nin sesi duyuldu.Eski bir fener buldum. Ama etrafta girişi koruyan Mantikorlar var.

 

Güzel, fenere çıkıp tepedeki ışığı yak. Kamuflajla Mantikorların ardına sızıp içeri girebilirsin. Dikkatli ol, Mantikorlara yakalanma!Yedi Gece oldukça hızlıydı. Yetenekleri sayesinde Mantikorların arkasına sızmak onun için çocuk oyuncağıydı.

 

Birkaç dakika daha geçtikten sonra eski fenerin tepesindeki ışık yakıldı.

 

Işığın parlaklığı ve yoğunluğu her saniye arttı. En sonunda bataklığın üzerindeki pusu delerek Nie Yan ve takımın bulunduğu yere ulaştı.

 

Fenerin aydınlatması ile Agmota Çamur Bataklıkları’nı saran pus dağıldı.

 

Herkesin moralini bozan pus artık yoktu.

 

Miskin Tilki sonunda sebebini anlamıştı. Fener, Kral Mantikoru yenmek için sağlanması gereken şartlardan biriydi.

 

İyi iş başardın!Miskin Tilki Yedi Gece’yi övdü.

 

Övgüyü alan Yedi Gece mutlu olmuştu. Çünkü kaptanlarının birini övdüğü nadir görülen bir şeydi. Nie Yan, ona bu fırsatı vermeseydi kaptanının övgüsünü alamayacaktı.

 

Pekala, fener yandığına göre sonraki aşamaya geçebiliriz. Kral Mantikorun etrafında dolaşan üç tane Elit sınıf Mantikor var. Onları birer birer çekip işlerini bitirmeliyiz.” Burası Uzman derecesindeki zindanın en zorlu kısmıydı. Oyuncuların var güçleriyle çalışmaları gerekiyordu. Elbette Nie Yan’ın buna da bir çözümü vardı.

 

Miskin Tilki’nin kalbi duracak gibi oldu. Zor ve Mahir zorluk derecelerinde bile yalnızca son patron Elit sınıfında oluyordu. Ancak Uzmanda Lord sınıf Kral Mantikor yeterince zor değilmiş gibi üç tane de Elit sınıf Mantikor çıkmıştı.

 

İşte bu Uzman derece zindanların asıl zorluğuydu. Karşılarındaki engeller Miskin Tilki’yi telaşa sürüklüyordu. Üç Elit sınıf Mantikoru öldürseler bile en büyük engel olan Kral Mantikoru öldürebilecekler miydi?

 

Tek tesellisi zorluğun hat safhaya çıktığı Uzman derecesindeki bu zindanda sona kadar gelebilmiş olmalarıydı. Tüm takım burada ölse dahi şu ana kadar düşürdükleri ekipmanlar sayesinde kazançları kayıplarından büyük olacaktı. Kayıplar mesele olmaktan çıktığına göre son savaşta her şeylerini ortaya koyacaklardı.

 

Takımın ortak görüşü buydu.

 

Bu düşünceyle bütün takım kanlarının son damlasına kadar savaşmaya karar verdi.

 

Bu üç Elit Mantikor, sürünün kraliçeleriydi. Birbirlerine çok yakın olmaları takımı kara kara düşündürüyordu. Bataklığın ortasındaki bu geniş arazide kimi zaman boş boş dolaşıyorlar, kimi zaman da yere yatıp dinleniyorlardı.

 

Takım şu anda çalıların arkasına gizlenmiş, dinlenmekteydi. Canlarını ve manalarını yeniliyorlardı. Yarı can veya manayla Elit sınıf Mantikorların karşısına çıkmaya niyetleri yoktu.

 

Bu sırada Nie Yan diğerleri gibi dinlenmek yerine etrafı dolaşıp uygun bir konum arıyordu.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44351 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr