Ent Kralı bir ayağını kaldırıp sertçe yere vurdu.

Savaş Ezişi!

Dev bir balyoz inmiş gibi toprağın derinlerine kadar etki eden darbeyle yer sallandı. Yerde büyük çatlaklar oluşmaya ve dışa doğru genişlemeye başladı. Az daha genişleseler bütün ormanı kaplayacaklardı adeta.

Derinlerde güçlü şok dalgaları yeryüzüne büyü enerjisi fışkırtıyordu.

Ön safların kalp atışları duracak gibi oldu. Nie Yan’ın geri çekilme uyarısı olmasa muhtemelen oracıkta hepsi can verecekti. Ayrıca onların savaştan eksilmesiyle yalnızca menzilli birimlerin kalması, takımın çıkardığı hasarı oldukça azaltacak ve olası bir hüsrana yok açacaktı. Böyle küçük hatalar genellikle savaşın seyrini ve sonucunu etkilerdi.

“Tekrar saldırın! Patronun fazla canı kalmadı. Daha hızlı millet, daha hızlı!”  Artık sonraki adım Ent Kralının işini bitirmekti. Canının ne kadar az kaldığı göz önünde bulundurulursa durumu tersine çevirecek bir olayın yaşanması mümkün görünmüyordu.

“Epik Vuruş!”

“Parlak Kesiş!”

Gökyüzü büyü dalgasıyla kaplandı. Büyüler yaratığın vücudunda patlayarak kalan canını da eritti. Ölümle burun buruna gelen Ent Kralı acı içinde inledi ve bir süre sonra vücudunda çatlaklar meydana geldi. Büyük bir patlamayla bedeni havaya uçtu ve her tarafa ağaç parçaları saçıldı.

“Ent Kralı öldü!”

“Başardık!”

Herkes heyecanla çığlık attı.  Onlarınki gibi bir takım için Uzman derecesindeki bu zindanı temizlemek hayal etmesi dahi zor bir işti.

Ent Kralı yere düştüğü anda takımdakiler bir anlığına bunun gerçek olmadığını ve rüyada olduklarını düşündüler. Ancak bu rüya değil, gerçeğin ta kendisiydi. Tanımı zor bir hayranlık duygusu belirdi içlerinde. Nie Yan’dan önce takımları bu zindanı Kolay derecesinde bile temizleyememişti. Fakat onun önderliğinde akıl almaz bir başarıya imza atarak Uzman derecesinde temizlemişlerdi.

Etraftakilerin mutlu ifadelerini görünce Nie Yan da gülümsedi. İlk zindan temizliğinde kendisi de onlardan farksızdı.

Tang Yao, Yao Yao, Yu Lan ve Bai Kaishui, seviye atlayan sekiz kişi arasındaydı. Nie Yan’ın tecrübesi de %52’ye yükselmişti. Tahmin edileceği üzere Ent Kralı tecrübe konusunda epey cömert idi.

Nie Yan ağaç parçalarını eliyle bir kenara iterek alt tarafa ulaşmaya çalışıyordu. İki parça eşya bulmalarına rağmen aradığı şey onlar değildi. Dalları temizlerken gözüne mavi renkli parlak bir mücevher çarptı. İşte aradığım şey bu!

Bu mücevher normal mücevherlere benzemiyordu. Elmas gibi yontulmuş ve çok sayıda yüzey kazandırılmıştı. Ve göz alıcı bir parlaklığa sahipti.

Üstün Sezi ile mücevherin özelliklerini saptadı. Tüy Düşüşü Mücevheri… İşte Tüy Düşüşü Mücevheri! Sonunda ele geçirdim!

“İki parça ekipman ve bir de mücevher düştü. Birisi Gümüş kademe Esrarlı Büyücü şapkası, diğeri Gümüş kademe Şövalye zırhı. Mücevheri de ben alıyorum.” Nie Yan herhangi bir şey istediğinde para ödemeden sahip olabilirdi. Ancak takımın geri kalanı bir şey istediğinde, o şey açık artırmayla en yüksek teklifi verene giderdi.

Nie Yan’a karşı herhangi bir itiraz sesi yükselmedi.

Esrarlı Büyücü şapkası, düşük bir miktar olan 1 gümüş 60 bakır karşılığında Alacakaranlık’a gitti. Bu sayede onca yolculuğu boşa yapmamış oldu. Şövalye zırhı da 2 gümüş karşılığında Yu Lan’a gitti. Buradaki çoğu kişi onun takım arkadaşı olduğu ve para da herkese bölündüğü için, Alacakaranlık, Tang Yao ve Nie Yan’a birkaç bakır ödemesi dışında 2 gümüşün büyük kısmı yine takımda kalmıştı.

“Ne tür bir mücevher? Özelliklerine bakabilir miyim?” Alacakaranlık Nie Yan’ın elindeki mücevher konusunda pek meraklıydı. Çünkü zindana Uzman derecesinde girmelerinin yegâne sebebi bu mücevherdi.

Nie Yan Tüy Düşüşü Mücevherinin özelliklerini paylaştı.

Yüzükler, kolyeler ve madalyonlar harici, her oyuncunun 5 aksesuar yuvası bulunurdu. Nie Yan da bu yuvalardan birine Tüy Düşüşü Mücevherini kuşandı.

“Demek Kara Altın aksesuar! Neden bu kadar istediğin belli oluyor.” Tüy Düşüşü Mücevherinin özellikleri pek de iyi değildi ama tüy düşüşü özelliği oldukça nadirdi. Aksi takdirde Kara Altın kademesine girmesi mümkün olmazdı.

Yol boyunca edindikleri bütün ekipmanları toplasalar, Nie Yan’ın aldığı bu mücevherin değerine yaklaşamazlardı bile. Bazı takım üyeleri bu durumun adil olmadığını düşündü ama çok geçmeden bu düşünceyi kafalarından silip attılar. Nie Yan olmasa Uzman derece zindanı temizlemek şöyle dursun, bu zindandan tek bir çöp elde edemezlerdi.

Nie Yan, Yu Lan’a döndü. “Takımınız ne kadar Onur puanı kazandı?”

“1200 kadar. Teşekkür ederim.” Yu Lan içten gelen bir teşekkürle Nie Yan’a minnetini belirtti.

“O kadar çok mu? Kara Alev Ormanı’ndan bile 800 civarında Onur puanı alabilmiştik.” Alacakaranlık Uzman derecesinin göründüğü kadar kolay olmadığını düşünmeye başlamıştı. Burası sadece Ent Ormanı’ydı. Eğer Kara Alev Ormanı’nı veya Agmota Çamur Bataklıkları’nı Uzman derecesinde temizleseler kazanacakları ödülleri hayal dahi edemiyordu.

“Artık Kara Alev Ormanı veya Günahkâr Şaman Karargâhı’na gidebilirsiniz. Daha önce oralara gitmediyseniz önden hazırlık yapmanızda fayda var.”

Yao Yao Nie Yan’a baktı. “Sen de bizimle gelecek misin?”

Yu Lan ve diğerleri de onlara kulak kabartmış Nie Yan’ın cevabını bekliyorlardı. Ancak Yu Lan biliyordu ki, küçük takımları Nie Yan gibi bir devi barındıramazdı.

Nie Yan gülümseyerek yanıtladı. “Daha önce de söylediğim gibi, Kara Alev Ormanı’nda yanınızda olmayacağım.” Chen Bo gibi bir insanla aynı takımda zindan zevkinden kesinlikle mahrum kalmayı tercih ederdi. Fakat Yu Lan, Chen Bo’yu takımdan atarsa belki bir ihtimal olabilirdi. Ama o da yalnızca bir ihtimal. Henüz boş zamanı olup olmayacağı bile belli değildi.

“Yaa...” Yao Yao’nun ümidi boşa çıkmıştı.

Alacakaranlık araya girdi. “Birkaç güne Kardeş Nie, Agmota Çamur Bataklıkları’nda bize katılacak.” Artık Nie Yan’ın yeteneklerinden şüphesi kalmamıştı. Onun gibi bir ustayla zindana girmek Alacakaranlık için onurdu.

Tang Yao, Nie Yan’a beklenti içerisinde baktı. Nie Yan’ın kendisini de götürmesini istiyordu.

Nie Yan, Tang Yao’ya fısıltı gönderdi.「Becerilerin henüz yeterli değil. Agmota Çamur Bataklıkları, Büyücüler için yüksek şartlar içeriyor. Yu Lan’ın grubuna takılarak antrenman yapabilirsin. Yeterince geliştiğinde diğer zor zindanlarda seni de yanıma alacağım.」

「Tamamdır, anladım.」Tang Yao, Nie Yan’ın yalan söyleyebileceğini düşünmüyordu. Agmota Çamur Bataklıkları’na gidip takıma ayak uyduramazsa Nie Yan’ı rezil edebilirdi. Sakinleşti ve tekrar Nie Yan’a gitmeden önce Yu Lan’ın takımıyla birkaç zindana daha girmeye karar verdi. O takımda becerilerini geliştirebilirdi.

“Kara Alev Ormanı ve Günahkâr Şaman Karargâhı’nda Tang Yao’nun da size katılması uygun olur mu? O zindanlar için size birkaç tavsiye de verebilirim.”

Yu Lan başıyla onayladı. “Katılmasından kıvanç duyarız. Şu andan itibaren o da takımımızın bir parçası.” Tang Yao’nun büyü hasarı bayağı yüksekti. Bu zindanda da büyük fayda göstermişti. Böyle birini takıma almak Yu Lan için mutluluk duyulacak bir olaydı. Ayrıca Tang Yao burada olunca Nie Yan onlara zindanlarla ilgili tavsiyeler de verecekti.

Eşya dağılımı bittiğinde, Nie Yan’ın eline Esrarengiz Kaçış beceri kitabı, Orman Kolyesi ve Tüy Düşüşü Mücevherinin yanı sıra 3 gümüş de para geçti. Tang Yao ise ilk büyük kazancını sağlayarak 60 bakır elde etmişti.