Miskin Tilki, Kutsal İmparatorluğu şu anki saygın durumuna getirecek şekilde önderlik ettiyse eğer, az da olsa gözükara biri olduğundandır. Nie Yan bir süre düşündü. Eğer üst seviye ekipmanlar kuşanmak istiyorsa, bunu yapmanın tek yolu zindanlardan geçiyordu. Dükkânlarda ve müzayede evlerinde satılan ekipmanların çoğu ikinci sınıf eşyalardı. Loncalar daha nadir eşyaları satmaktan ziyade ellerinde bulundurmayı tercih ediyorlardı. En iyi ekipmanlara ulaşmak da takımlara katılarak zindanları temizlemekle mümkündü. Kutsal İmparatorluğun seçkin takımı önceki hayatındaki kadar güçlü olmasa da yine de oldukça sağlam oyunculardan oluşuyordu.

“Öyleyse zindana girmeden önce bana mesaj atabilirsen makbule geçer.”

Hızlı Kesik de Nie Yan ve Miskin Tilki arasındaki konuşmaya şahit olanlardandı. Şu an Kara Katliam ilginç bir durumun içerisinde bulmuştu kendini. Nie Yan’la ilgilenmek istiyorlarsa yalnızca Muhteşem Tapınağı karşılarına almaları yetmiyor, aynı zamanda Kutsal İmparatorlukla da uğraşmaları gerekiyordu. Kara Katliamın ise iki büyük loncaya karşı koyacak gücü yoktu.

“Hızlı Kesik, bu seferlik konuyu kapatmaya ne dersin? Bugün yaşananları unutalım diyorum. Kardeş Nie Yan benim arkadaşım.” Miskin Tilki’nin gülümsemesi, içerisinde tehlikeli bir uyarıyı da barındırıyordu. Hızlı Kesik bugünkü meselelerin üzerine gitmeye çalışırsa önünde Muhteşem Tapınaktan çok daha büyük bir engel olan Miskin Tilki önderliğindeki Kutsal İmparatorluğu bulacaktı.

“Madem lonca lideri Miskin Tilki böyle düşünüyor, bana da bu meseleyi unutmak düşer.” Hızlı Kesik, Nie Yan’a son bir bakış attıktan sonra arkasındaki lonca üyelerine döndü. “Gidiyoruz.”

Hızlı Kesik, Kara Katliam üyeleriyle birlikte bölgeden ayrıldı.

Onun gidişinden sonra Miskin Tilki, Nie Yan’ın yanına yürüdü.

Miskin Tilki’nin geldiğini gören Muhteşem Yıldız, yanındaki Nie Yan’a baktı. “Vay canına, Kutsal İmparatorluğun lonca lideriyle arkadaş olduğunu bilmiyordum. Bugün için teşekkür ederim.”

Muhteşem Yıldız’ın, Nie Yan’ın kimliğiyle ilgili tahminleri vardı ama emin olamıyordu. Ancak Miskin Tilki’nin ona davranışlarına bakılacak olursa, belli bir arkası olması gerekiyordu.

“Şans eseri tanıştık. Pek yakın bir ilişkimiz yok.”

“Ha… Öyle mi?” Muhteşem Yıldız, Nie Yan’ın ifadesine bakarak muhtemelen doğru söylediği sonucuna ulaştı. Ancak dedikleri doğruysa, Miskin Tilki’nin davranışları daha da şüphe uyandırıcı oluyordu.

“Kardeş Muhteşem Yıldız, bugün iyi kazanç sağladın.” Miskin Tilki gülümseyerek araya girdi. Biraz önce vuku bulan meseleden bahsetmedi. Sanki önemsiz bir ekipman için mücadele etmişler gibiydi. Ancak Kutsal İmparatorluğun lonca liderinden de böyle bir davranış beklenirdi.

“Ahh… Kardeş Tilki, lütfen o konuyu açma. Altın kademe zırhı istiyorsan, sana hediye edebilirim.”

“Ha? Ne oldu? Yoksa ekipmanın özellikleri kötü mü?”

“Ondan değil de… Özellikleri iyi aslında. Bakarsan kendin anlayacaksın zaten.”

Ardından az önce ele geçirdiği Altın kademe zırhın özelliklerini paylaştı.

Miskin Tilkinin nefesi kesildi. “Altın kademe zırh! Ah… yazık…” Hayranlığı çabuk geçmişti. Zırh iyiydi ama seviyesinden ötürü şu anda çöpten farkı yoktu. Kim bilir o seviyeye ulaşmak ne kadar sürecekti!

“Gerçekten de yazık olmuş. Özellikleri de gayet iyi aslında. Onca zorluğa katlanıp zırhı ele geçirdim. Gel gör ki Seviye 100 olana kadar beklemem gerekiyor. Satışa çıkarsam bile alınıp alınmayacağından emin değilim.”

Muhteşem Yıldız’ın böyle kederlenmesine şaşmamak gerek.

“Neyse artık, değerli bir hazine gibi envanterine atıp zamanı gelene kadar sakla.” Miskin Tilki teselli etmeye çalışıyordu.

“Hahaha. Gerçekten de hazine bu!” Muhteşem Yıldız kahkahayı bastı. Sonra zırhı alıp envanterine attı.

“Üstad, yine karşılaştık. Gelecek sefere beraber zindana gireceğiz!” Şövalye Uçan Taş, Nie Yan’ın yanına gelip selam verdi.

Nie Yan hafifçe başını sallayarak selamı aldı.

Kutsal İmparatorluktakiler Nie Yan’a üstad olarak hitap etmeye başladıklarında Muhteşem Yıldızın iyice kafası karışmıştı. Nie Yan’ın yetenekleri tam olarak hangi seviyedeydi acaba?

“Benim birkaç işim var. Yani gitmem gerek. Siz iki lonca liderini daha fazla meşgul etmek istemem.” Nie Yan müsaade isteyip veda etti. Hala yığınla işi vardı.

“Kardeş Nie Yan, sözünü unutma!” Miskin Tilki, ayrılmadan önce Nie Yan’a son bir defa sözünü hatırlattı.

“Üç saat öncesinden haber verdiğin sürece sıkıntı yok.”

“O zaman arkadaşlık isteği yolluyorum.”

“Ben de yolluyorum.” Miskin Tilki’nin arkadaşlık isteğinden sonra, Muhteşem Yıldız da Nie Yan’a arkadaşlık isteği yolladı. Ayrıca bir de Miskin Tilki’ye yolladı. Kutsal İmparatorluk, Muhteşem Tapınaktan çok daha güçlüydü. Onu arkadaş ekleyerek güçlü bir müttefik kazanmış olacaktı.

「Sistem: Miskin Tilki’yi arkadaş olarak eklediniz.」

「Sistem: Muhteşem Yıldız’ı arkadaş olarak eklediniz.」

Muhteşem Yıldız ile önceki hayatında iş ortağı gibiydiler. Muhteşem Yıldız’a, içerisinde gerçek parayla yapılan ödemelerin de bulunduğu birçok yolla ekipman satışı yapmıştı. Ancak Muhteşem Yıldız ne zaman Nie Yan’dan bir şey alacak olsa, pazar fiyatının %10 fazlasını öderdi. Bu durum Nie Yan’ın zor günlerinde ona rahat bir nefes aldırmıştı. Geçmiş hayattaki ilişkilerinin bu hayatta da devam etmesi, belki de kaderin bir cilvesiydi.

Nie Yan, iki lonca liderine veda edip Link kasabasındaki transfer noktasına yöneldi.

Düzen Muhafızının getirdiği yıkımın ardında, Link baştan aşağı harabeye dönmüştü. Ayakta duran yalnızca birkaç bina kalmıştı.

Tabip Blevins’in görevini bitirebilirim artık. Ama öncesinde Yarasa Dişi almaya gitsem daha iyi olur sanki. Uzun zaman geçmişti. Oyuncuların elinde çok sayıda yarasa dişi birikmiş olmalıydı. Tabip Blevins’e gelince, görevi aldığına göre süresi bitmeden onu da tamamlamalıydı.

Nie Yan Mordor’a vardığında hemen tezgâhı kurdu. “1 İstif Yarasa Dişine 1 Bakır!” Bölgede hemen hareketlilik başladı ve çok sayıda oyuncu tezgâhının önünde sıraya geçti. Nie Yan’ın bakış açısıyla bu oyuncular dalga dalga gelen para demekti.

“Kardeş, yine Yarasa Dişi almaya mı geldin?”

“Yanımda 1 istif var.”

“Bende de 1 istif var.”

İş, sabahki halinden kat kat daha canlıydı.

Nie Yan’ın deposundaki Yarasa Dişi sayısı hızla artıyordu. Bir saat geçtikten sonra ancak yavaşlamıştı. Ancak o zamana kadar deposunda 3.000 istif Yarasa Dişi birikmişti. Diğer kasabalara da uğrayıp 2.000 istif daha aldıktan sonra toplamda 5.000 istif Yarasa Dişini, 50 gümüş karşılığında Demirci Kade ile takas etmişti.

Önceki parasını da ekleyince elinde şu an 61 gümüş vardı.

Henüz acemi denebilecek olan oyuncular, bu parayı inanılmaz bir miktar olarak görürlerdi.

Bugün bayağı Yarasa Dişi topladım. Yarına kadar bekleyip toplamaya devam ederim. Nie Yan tarihe baktı: 7 Haziran. İki gün sonrası, Sosil Vadisi adındaki, yeni açılacak zindanın duyurusunun yapılacağı gündü. Günü geldiğinde kuşkusuz birçok büyük lonca zindanın önünde kuyruk oluşturacaktı. Birdenbire Nie Yan’ın aklına bir şey geldi. Bunu nasıl unutabilirim?!

Seviye 3 zindan Sosil Vadisi’nin, Gezgin Kurtadam Bousso adındaki patron yaratığı oldukça zahmetli bir yaratıktı. Onun dışında, zindandaki diğer Kurtadamların pençelerinden de aşırı tehlikeli bir zehir bulaşıyordu. Çok sayıda oyuncu, zehir yüzünden korkunç şekilde bu zindanda can vermişti. Mesela, önceki hayatında arkadaşlarıyla ilk denemelerinde bizzat kendisi böyle bir sonla karşılaşmıştı. Zindan açılmadan önce zehrin bilinen tek tedavisi olan Siyah Fenolün satış fiyatı 2 bakır, tarifinin satış fiyatıysa 60 bakırdı. Ancak daha zindanın açıldığı ilk günden Siyah Fenolün satış fiyatı 5 kat artmıştı. Tarifinde ise bu artış 10 kattı! Hatta bir arkadaşı, “Eğer zamanda geriye gidebilseydim, Siyah Fenol ve Siyah Fenol Tarifi depolayıp zindan açıldığında satarak zengin olurdum.” diyerek şaka yapmıştı.

O zamanlar bu sadece bir şakadan ibaretti. Ancak Nie Yan’ın zamanda geri gideceğini kim bilebilirdi? Şaka, neticede gerçek olacaktı!