Cilt 6 Bölüm 12 [ Gözcü Kulesinin Vaftizi ] (2/2)

avatar
4020 16

Re:Zero Kara Hajimeru Isekai Seikatsu - Cilt 6 Bölüm 12 [ Gözcü Kulesinin Vaftizi ] (2/2)


Çevirmen : Clumsy



―Ve böylece tüm katılımcıların çiçek tarhında herhangi bir kuytu köşe olup olmadığını kontrol etmesi planlandı.

 

Julius: “Ayrı gruplar halinde hareket edersek kaybolma ihtimalinin yıkıcılığının yanı sıra Meili Hanımın yardımı olmaksızın yaratıkların bölgesinde ilerlemek de hiç mantıklı olmayacaktır.”

 

Julius'un değindiği nokta, herkesin oybirliğiyle onayını almıştı.

 

Subaru da bunda hemfikirdi ve yalnız hareket etmenin elverişliliğindense güvenliğe öncelik vermeye karar vermişti.

 

Subaru: "Ehh, ben bir an önce yola koyulmak isterim ama..."

 

Herkes yola koyulmaya hazırlanıyor, ejder vagonuna ve yer ejderine biniliyordu.

 

Gözcü Kulesinin siluetini daima sağlarında tutma kuralını izlerlerse Kuzey yönünde ilerleyeceklerinden emin olabilirlerdi.

 

Ancak doğu, batı, kuzey, güney kurallarının bu tepelerde işleyip işlemediği başka bir hikayeydi.

 

Subaru: "Üzerine sakince düşününce tüm bu mekan da farklı bir uzay zaman bükülmesi vakası. “Kum Vaktini” aşıp buraya gelmek bir şekilde “kapı geçişini” andırıyor……"

 

Betty: "Subaru ne söylemeye çalışıyor bilmiyorum. “Kapı geçişini” kullanmanın uzayı büktüğü ve fiziksel mesafeyi belirsiz kıldığı doğru, sanırım. Betty Subaru’ya bir kez bunu yapmıştı."

 

Subaru: "Bana mı, yapmıştın? Ne zaman?"

 

Betty: "......Hiç unutmayacağım, ilk karşılaşmamızdı, sanırım."

 

Subaru: “İlk karşılaşmamız mı... Oh! Roswaal’ın köşkünde o sonsuz bir döngü gibi görünen koridoru temizlediğim zamanı diyorsun! Kusura bakma. Çok iyi hazırlanmış olmana rağmen bir daha böyle bir şeyin tekrarlanmaması için elimden gelenin en iyisini yapacağım. . . . . . Özür dilerim?”

 

Betty: "Bu konuda cidden özür diliyor olman cidden can sıkıcı! Unut gitsin, sanırım!"

 

Subaru: “Ama bana sen hatırlattın...”

 

Betty: "Tch-! Yeter!"

 

Birlikte ejdere binen ikiliden Beatrice öfkelenirken Subaru’nun bu tuhaf kızı idare etme şeklindeki zorlu görevi üstlenmekten başka şansı yoktu. An itibarıyla onu kollarında tutup sakinleştiriyor ve bir yandan da Patrasche’ye ejder vagonuna doğru ilerlemesini emrediyordu. Derken,

 

Subaru: “Sen hazır mısın?”

 

Julius: "Sorunsuzca. Ama sonrasında Emilia-sama’nın yapmak istediği bir şey varmış."

 

Emilia: "Evet, öyle."

 

Vagonla ilgili hazırlıkları tamamlamış olan Julius’a başıyla onay veren Subaru, bakışlarını çatıya çevirdi. Çiçek tarhında gerçekleştirdikleri yolculukta Emilia’nın yeri hala vagonun çatısıydı.

 

Bu sırada Subaru, hevesli bir görünümle dimdik duran Emilia’ya elini kaldırarak ondan tıpkı öncekiler gibi bir “İşaret” bırakmasını istedi.

 

Subaru: “Emilia-tan, buyur lütfen. Şimdilik burası bizim üssümüz. Olabildiğince sessiz ol ki…...yaratıkları rahatsız etmeyelim.”

 

Emilia: “Tamamdır, anlaşıldı... Bu şekilde bir yaratığı uyandıracak olursam bu zamana kadarki tüm sessizliklerimiz anlamını yitirir, doğru. O yüzden, sessizce, sessizce, sessiz--ce.”

 

Subaru ağır olmasını anlatarak elini ağır ağır kımıldatırken Emilia da bunu taklit etti ve gözlerinin önünde, kumlu zeminde buzdan bir kule yükseldi.

 

Sessizce ilerleme muhakemelerinde haklıymışlar gibi görünüyordu, öyle ki buz kulesi sessiz ve kibarca yerleşirken Subaru, havadaki olağan gerginliği bile işitememişti. Kulenin güçsüz bir iki noktası olsa da bitişi iyiydi ve rolünü güvenle tamamlayabilecek gibi duruyordu.

 

Emilia: "Tamam mı?"

 

Subaru: "O.K. Hiç sorun yok. Emilia-tan’dan beklenildiği gibi!"

 

Gergin Emilia’ya koca bir ‘O’ ve ‘K’ sunan Subaru, göz ucuyla çiçek tarhı istikametine baktı. Yaratıklar mana aktivitesini sezebilir mi şeklinde bir endişesi vardı ama neyse ki çiçek tarhından yayılan tatlı koku dışında herhangi bir hareketlilik belirtisi yoktu.

 

Esasında ortalık bayağı durgundu.

 

Subaru: "Hala merak ediyorum, neden bir çiçek tarhı gibi davranıyorlar ki…? Kendilerini kamufle etmek isteseler de çöl bunun için tuhaf bir yer değil mi?"

 

Betty: "Şeytani yaratıkların o kadar zekaya sahip olması beklenemez, sanırım… Onlar basit canlılar, içgüdülerinden fazlasını gerçekleştirmez, daha fazlasını düşünmezler, doğrusu. Aynı hayvanlar gibi, sanırım."

 

Subaru: "Anlıyorum. Çok ilginç―"

 

Beatrice Subaru’nun koynunda acı bir değerlendirmede bulunurken bu sözleri başını sallayarak onaylayan Subaru, bakışlarını çiçek tarhından ayırarak yola çıkma emri vermeyi hedeflerken— bir şey fark etti.

 

Çiçek tarhına doğru bakarken görüş alanının en köşesinde bir değişiklik meydana gelmişti, tarhta farklı olan bir şey vardı.

 

Gözcü Kulesi ışıldıyordu.  

 

Subaru: “--Emilia!!”

 

Emilia: "...!?"

 

Bu defa Subaru sesini yükselterek çatıdaki Emilia’ya seslendi. Onun sesindeki telaşı, aciliyeti işiten Emilia da yerine sımsıkı sabitlendi. Ancak ışığın etkisi sınırı aştı.

 

"...hk?"

 

Ve keskin, sert bir sesle birlikte bir şeyler buz kulesine çarparak onu paramparça etti.

 

Uzun, ince ve yaklaşık on metre boydaki buz kulesi her anlamda kırılgandı. Ancak o şey, onu bir kumdan kuleyi dağıtırcasına rahatlıkla yok edip manaya indirgemişti.

 

―Ve Subaru bir kez daha buna tanık olamamıştı. Ama anlıyordu.

 

Subaru: “O ışığın saldıracağını biliyordum――”

 

Betty: “Subaru! Sıradaki geliyor!”

 

Bedeni buz parçalarıyla yıkanan Subaru, Beatrice’in çağrısıyla boynunu çevirdi. Ve hemen sonrasında Gözcü Kulesi yeniden ışıldadı.

 

Işığın sıradaki darbesinin hedefi Subaru’ydu.

 

― Bu hızla yaklaşan ışık, insana göz kırpma şansı bile tanımazdı ve hedefi tek bir darbede Subaru’nun hayati bölgelerini dağıtmaktı.

 

Daha önce bu sebeple ölen Subaru, ışığın yıkıcı gücüne aşinaydı.  

 

Bu yüzden beyninin ışığın hedefi olduğunu tespit ettiği saniyede “ölümüne” çoktan karar verilmişti.

 

"――――"

 

Ve ışık, dosdoğru Subaru’nun alnını hedefleyerek saldırdı.

 

Bu “ölümün” ta kendisiydi, avını çıt çıkartmadan öldürecek, geride yalnızca ansızın yön değiştiren bir rüzgar bırakacaktı. Natsuki Subaru bir kez daha ne yapacağını bilemez halde soğukkanlılıkla öldürülmek üzereydi.

 

Subaru: “E. M. M”

 

Betty: “Sanırım!”

 

―Ancak bu durumda ışığın hedeflediği tek kişi Natsuki Subaru değildi.

 

Bir ses yankılanırken Subaru’ya ulaşması gereken saldırı hedefini ıskaladı.

 

Sebep basitti: Subaru’nun gücü saldırının gücünden üstün gelmişti.

 

"E. M. M" Subaru’nun Beatrice ile birlikte geliştirdiği üç orijinal büyüden biriydi.

 

Bu kullandıklarıysa “Mutlak Defans Büyüsü” idi.

 

E. M. M’nin aktivasyonu esnasında Subaru dış dünyadan herhangi bir müdahale görmüyordu. Bu da Beatrice’in Yin büyüsündeki yeteneğinin ve Subaru’nun etrafındaki uzay ile zamanı manipüle etmeyi bilmesinin sonucuydu.

 

Subaru: "Bu etkinin o piçinkine benzer olduğunu biliyorum ama kendimi bir tuhaf hissediyorum...ah!?"

 

“Açgözlülüğü” temsil eden Günah Başpiskoposu Regulus, kalbini transfer ederek vücudundaki zaman etkisini durdurabiliyordu.

 

E. M. M’nin de o kabiliyetin küçültülmüş versiyonu olduğu söylenebilirdi. Ancak kalbi durdurmak gibi zararlı yan etkileri yoktu ve mananız tükenmediği sürece yenilmez olabiliyordunuz.  

 

Tabii bu durumda yaptıkları yalnızca zaman kazanmaktan ibaretti.  

 

Subaru: "Ama, aağh!? Yalnızca zaman kazanmak mı? Benim yapmam gereken önemli şeyler vardı!?!?"

 

Betty: "Hey! Subaru, ne demeye çığlık atıyorsun!? İyi misin, sanırım??"

 

Subaru’nun arkasından ikisine kalkan olan Beatrice’in endişeli sesi yükseldi. Çünkü dışarıya karşı korunuyor olmalarına rağmen ses ve şok etkisi taşınmaya devam ediyordu.

 

E. M. M’nin aktive edilişinin ardından Gözcü Kulesinin ışığı Subaru’nun defalarca vurulmasına rağmen neden ölmediğini merak edermişçesine ardışık saldırılarla bir bombardıman sürdürüyordu.

 

Subaru: "Oi!? Uf!? Ah!?"

 

Yaylım ateşinin hızı ve isabetliliği olağanüstüydü.

 

Acı ve şok Subaru’nun bedenini teğet geçse de bir şey tarafından hedef alınınca bağırarak tepki vermek insani bir refleksti.

 

Emilia: "Subaru! Şimdiden...eh!"

 

Subaru’nun ardışık saldırılara maruz kalışını izleyen Emilia da çatının üzerinden onu korumaya çalışıyordu.

 

Subaru Gözcü Kulesinin saldırısından korunsun diye kum zeminden kalın ve devasa bir buz bariyeri yükseltmişti. Belki de bu, Emilia’nın anlık olarak yaratabileceği en sağlam defansif bariyerdi.

 

Başka bir kaynaktan olsa tüm saldırıları engelleyebilecek olan bir kalkandı ancak―

 

Emilia: "Yok artık!?"

 

Julius: "Buz duvarlarının bile hiç şansı yok!"

 

Emilia tiz bir çığlık atar ve Julius afallamış şekilde bağırırken buz duvarı gözlerinin önünde tek seferde paramparça oldu.

 

O inanılmaz güç – bunun tek sebebi değildi. Buz duvarı darbeyi almış ama Subaru’ya vurmaktan kaçınacağı derecede ışığı güçsüzleştirmişti. Pek çoğu geri sekip kumlara çarpınca da beyaz dumanlar yükselmişti.

 

Yani Emilia’nın hasarlı buz duvarına baktığınızda göreceğiniz şey delinmekten ziyade erimiş olduğuydu.

 

Emilia: "Isı mı? Buzu... ısı mı eritti?"

 

Julius: “Yere bir şey düştü... iğne miydi o?"

 

Saldırının etkilerine bakan Emilia ve Julius aynı saniyede farklı sonuçlara varmıştı.

 

Bu esnada saldırı devam ediyordu. Subaru şaşırtıcı miktarda saldırıya maruz kalıyor ve yenilmez bir evrede olsa bile sınırları zorlanıyordu.

 

Betty: "Subaru! Bir sorun var!"

 

Subaru: "Dinliyo--ah! Ama yapamıyorum-- aahh!”

 

Betty: "Böyle devam ederse çok yakında manamız tükenecek, sanırım!"

 

Subaru: "Şimdiden mi!?"

 

Betty: "Tükenmek üzere!"

 

Hala ateş altında olan Subaru, Beatrice’in bağırışı karşısında dişlerini sıktı.

 

Tabii ki Beatrice’in söylemeye çalıştığı şey, “Mana tükeniyor, daha fazlasını sağlamalısın, sanırım.” değildi. “Mana tükeniyor, bir karşı atak gerçekleştirmeliyiz, sanırım.” idi.

 

Subaru: "Yapabilir misin?”

 

Betty: "Ne kadar aptalca bir soru, sanırım!"

 

Beatrice bu soruya cevap dahi vermedi.

 

Ve güvenilir partnerinden bu karşılığı alan Subaru, çenesini gevşeterek kendisini hazırladı.

 

Subaru: “Üçüncüsü henüz tamamlanmadı. . . . . . . O yüzden ikinciyi yapalım!"

 

Betty: "Saldırının hemen ardından E. M. M’yi bozacağım!"

 

Vakit yoktu.

 

Subaru Emilia’ya baktı, Emilia da ona bakarak başıyla onay verdi. Alınacak önlemleri tartışmaya ayıracak vakitleri yoktu. Ama Subaru, mesajı ilettiğine inanıyordu.

 

Subaru: "-hkk!?"

 

Işık atılırken Subaru bir kez daha doğrudan darbeye maruz kaldı. Tabii E. M. M aktif halde olduğu için saldırı ona ulaşmayacaktı – iptal olacaktı.

 

Bu orijinal büyülerin her biri günde yalnızca bir defa kullanılabilen kozlardı. E. M. M’yi bırakışıyla birlikte Subaru, tekniğin o ışığa karşı sağladığı koruma fonksiyonunu yitirecekti.

 

Ve bir sonraki ışık gelene dek karşılık vermek zorunda olacaklardı――

 

???: “Işık--!”

 

Ancak Subaru’nun eylemlerini okuyabilirmişçesine bir sonraki ışık, daha da hızlıydı.

 

Hızıyla, gücüyle, sıklığıyla Subaru’nun işini bitirmeyi hedeflediği barizdi. Haliyle Subaru’nun incecik defansına indirebildiği doğrudan tek bir darbe, onu bu dünyadan göndermesine yeterli olacaktı.

 

Ve bu yüzden----

 

Emilia: “Dur!”

 

Subaru’nun önünde çeşitli büyü gücü anaforları oluşurken kum zeminin üzerinde uzanan buz duvarları yaratıldı. Bu seferki defans tek bir duvarla sınırlı değildi, aynı anda altı katmanlı bir duvar üretilmişti.

 

İşte ışık, dosdoğru o altı katmanlı defansa ulaştı. İlkini öylece aştı, ikinciyi rahatlıkla atlattı, üçüncüyü hiçbir şey olmamışçasına geride bıraktı.

 

Ancak dördüncü katmanda hafif bir dirençle karşılaştı, beşinci katman neredeyse ayakta kalmayı başardı. Altıncı ve sonuncu katmandaysa ışığın hızı bariz şekilde düştü. ― Ama buna rağmen ışık, son katmanı da geride bıraktı.

 

Ve altıncı buz duvarına nüfuz edişiyle savunmasız Subaru’nun alnını delip geçmesine ramak kaldı.  

 

― Ancak hedefine ulaşmasından hemen önce bir şövalyenin kılıcı yarım daire çizerek hızını yitirmiş olan ışığı yakalayıp karşıladı.

 

Julius: "Maalesef ona bir şey olursa yas tutacak çok kadın var――"

 

Ejder vagonundan gruba doğru koşturan ve tehlikeyi umursamadan ışığı kılıcının kesişiyle karşılayan kişi Julius’tu.

 

Emilia'nın defansının güçsüzleştirdiği ışığı Julius durdurmuştu.

 

Bu ikili teknik Subaru’yu birazcık kıskandırsa da hazırlığı tamamlanmıştı.

 

Subaru: "Hadi başlayalım! İkinci büyü! Mutlak Geçersiz Kılma Büyüsü "E · M · T"!"

 

Kendisini kumdan koruyan başlığını kaldıran Subaru, ağzını iyice açarak büyünün ismini söyledi.

 

Ve sonrasında Subaru’nun ardında gizlenen Beatrice, yeni bir büyü yapmak için Subaru’dan çektiği manayı kendi büyü gücüyle arttırdı.

 

"――――"

 

Ardından Subaru ve Beatrice’in etrafında yayılan ışıkla birlikte ejder vagonunu da kapsayan yaklaşık on metrelik küresel bir alan oluştu.

 

Şeffaf görünümlüydü ve grubu bir ışık küresiyle aynı oranda sarmalamıştı.

 

Ancak etkisi muazzamdı.

 

Julius: “Bu..."

 

Şoka uğrayan Julius’un gözleri önünde Gözcü Kulesi bir kez daha ışıldadı. Ve bunu göz ucuyla görüp kılıcını çekerken ansızın gözleri irileşti.

 

Çünkü Subaru’yu hedefleyerek dosdoğru ilerleyen ışık, etki alanına girdiği anda öylece tüm gücünü yitirdi. Mermileri bile aşan bunaltıcı hızı kayboldu ve hızıyla gücünü yitirişinin ardından geriye kalan tek şey uzun ince, tuhaf beyaz bir obje oldu.

 

Ve Julius’un savurduğu kılıcı tarafından rahatlıkla yere indirilen o obje, kuma alçalarak yere saçıldı.

 

Subaru: "Bir iğne, ha?"

 

Julius: "Öyle bir şey. Yo, onu bırak da Subaru, bu büyü..."

 

Subaru: “Bekle, bekle, bekle! Konuşmak istediğim bir ton şey var ama şimdilik geri çekilmek zorundayız! Hemen vagona binin! Buradan uzaklaşalım! Fazla dayanamayız!”

 

Julius: "…! Anlaşıldı! Hadi acele edelim!"

 

Bu telaşlı çağrıyla birlikte Julius sorularını içine atarak ejder vagonuna sıçradı. Anında dizginleri tuttu ve ejder vagonu başını “Kum Vaktine” doğru çevirdi.

 

Şu anda Gözcü Kulesine gitmek intihardan farksız olurdu. Bu doğru bir karardı ve buna inanmaktan başka şansı yoktu.

 

Subaru: "Hadi gidelim! Benden fazla uzaklaşma! Işığın içerisinde kal!"

 

Emilia: "Vaah, Subaru, vaauv! Işığın atılışına rağmen..."

 

Hareket eden ejder vagonunun çatısına çıkan Emilia, Subaru’yu hayretler içerisinde izliyordu.

 

Işık hiçbir etkisi olmamasına rağmen Subaru’yu hedef almaya devam ediyordu. Ancak kaç defa saldırırsa saldırsın E · M · T alanına giriş yaptığı anda gücünü yitiriyor ve kuma düşüyordu. Geçersizlik mutlaktı.

 

Julius: "Her halükarda büyük bir güçmüş. Bu Beatrice-sama ve senin ortak bir kozunuz falan mı?"

 

Subaru: "Kozlarımızdan biri! Ama bunu açıklamayacağım! Muhtemelen şu an için önceliğimiz Gözcü Kulesinden uzaklaşmak olmalı!! Yo, kesinlikle öyle olmalı!”

 

Julius: "Sanırım Yin büyüsü uygulamasıyla menzildeki mana etkilerini geçersiz kılıyorsunuz? Öyleyse bu büyü, büyücülerin doğal düşmanı...... Yo, yeteneklerini desteklemek için mana kullanan herkes için hatırı sayılır bir rakipsiniz."

 

Subaru: "Yalnızca göreceli bir avantaj sağlıyor, beni güçlü kılmıyor diyebilirim. Güçlü bir rakiple yapacağım adil bir mücadelede her türlü kaybederim. Bu, Ros-chi’nin gözünü morartmayı düşünerek geliştirdiğim bir kabiliyet."

 

Julius kendisini içtenlikle övüyor gibi görünüyordu ve bu da Subaru’nun birazcık daha iyi hissetmesini sağlamıştı.

 

Tabii ki Gözcü Kulesinin saldırısından kaçmak da içini rahatlatmıştı ama her halükarda bu, “gardını indirmekten” farksızdı.

 

Yine de muhtemelen “gardını indirmenin” şu an için ne sonuç vereceğini tahmin etmek Subaru için bile imkansızdı, haliyle bu konuda hiç kimse suçlanamazdı.

 

Emilia: "Subaru! Bu şekilde çiçek tarhının önündeki kum tepesine geri mi döneceğiz?"

 

Subaru: "Yalnızca kısa bir süreliğine ama evet! Bir şekilde önlemlerimizi geliştirmeli ve iyileştirmeli--”

 

Bahsi açılmışken geri çekilme yolları olan, kum fırtınalarının hareketlendiği “Kum Vakti” --- E · M · T alanı tarafından dokunulduğu anda, o “Dünya” bozulmaya başlamıştı.

 

Subaru: "Ha--?"

 

Betty: "Kahretsin, sanırım!"

 

Beatrice o ana dek saldırıları atlatmanın rahatlığıyla Subaru’nun bedenine tutunmuş haldeydi.  

 

Hemen gözlerinin önündeki kum tepelerinin gece manzarasının paramparça oluşuysa sesini titretmişti.

 

Betty: "Uzay bükülmesi E · M · T yüzünden geçersiz oldu!"

 

Subaru: “Eh?"

 

Betty: "Söylediğin gibi, sanırım! Buradaki bükülme de Betty’nin o evdeki “Kapı Geçişininkine” benzer. Başka bir deyişle bükülmüş uzay alanı orijinal haline dönüyor!"

 

Subaru: "Bu ne anlama geli--?”

 

Subaru'nun sorusunun sonu gelmezken geriye yalnızca ona tutunan Beatrice’in doğurduğu his kalmıştı.

 

İşte böylece “Dünya” parçalanmış ve kağıt gibi kopup sökülmeye, Patrasche, Subaru, Beatrice ile Emila ve diğerlerini taşıyan ejder vagonunu yutan bir yarık oluşmaya başlamıştı.

 

Subaru: “Hiç iyi DEĞİL..... Emilia!?"

 

Emilia: "Subaru――"

 

Yerçekimi etkisini yitirirken karanlığa gömülen Subaru’nun bağırışı yükseldi.

 

Ejder vagonunun nerede olduğunu bilmiyordu. Ama Emilia’nın bağırışına verdiği karşılığın yankılanışını işitebiliyordu.

 

Subaru: “Bu――"

 

‘Kötü’ diyemeden de bükülmüş uzay alanının diğer tarafına fırlatıldı…

 

※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※

 

 

"――――"

 

Çiçek tarhı ile kum denizi arasındaki sınır bozulmuş ve ufak bir grubun o sınır tarafından yutulduğu görülmüştü.  

 

"――――"

 

Çok, çok uzaklardaki kulenin içerisinde bir gölge kıpırdanıyordu.

 

Pencereden uzaklaşıyor, parkelere basıyor ve döner bir merdivenden iniyordu.

 

Adımları yavaştı ancak giderek hızlanıp sabırsızlanıyordu.

 

Gölge: “---Onu buldum."

 

Ve yıllardır konuşmamışçasına çatallı bir sesle mırıldanıyordu.

 

Lakin o sesi işiten hiç kimsenin yanılamayacağı üzere sesi kulağa son derece mutlu geliyordu.

 

Gölge: “Onu buldum.”

 

Bu kadarı kesindi.

 

#Gerçekten gizemli bir sondu. Bizimkiler o aradaki boşluğa kapılıp öldüler mi yoksa oraya sıkışıp kaldılar mı acaba? Bir sonraki bölüm ne okuyacağımızı çok merak ediyorum.

Bu arada hem iyi hem kötü bir haberim var. Yeni serime karar verildi, yani maalesef bu sıklıkla re:zero atmaya devam edemeyeceğim ama bir kısmınızın seviyor olabileceği/sevebileceği bir seriyi üstleniyorum. Belki orada da görüşürüz :) Bundan sonra re:zeroyu ne sıklıkla atacağımı henüz bilmiyorum. Siz yine takipte kalın, bir sonraki bölümde görüşmek üzere!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 47109 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr