Cilt 4 Bölüm 97 [ Şafaktan Önce ] (3/3)

avatar
4279 2

Re:Zero Kara Hajimeru Isekai Seikatsu - Cilt 4 Bölüm 97 [ Şafaktan Önce ] (3/3)


Çevirmen : Clumsy 

 

―― Roswaal’la anlamlı mı anlamsız mı olduğuna emin olamadığı bir sohbet tamamlayan Subaru, Emilia’nın konutuna dönmüştü.

 

[Ram: ――Dönmüşsün, Barusu.]

 

[Subaru: Evet, döndüm. Bu kadar uzun süre beklettiğim için kusura bakma.]

 

Emilia’yı gözlemekte olan Ram, Subaru’nun odaya girdiğini gördüğünde ilgisiz bir ifadeyle arkasına dönmüştü. Subaru bu alışıldık donuk ifadede karanlık bir parıltı gördüğünü düşündü, tabii yanılıyor da olabilirdi.

 

[Subaru: Roswaal’la sohbetimizi sonlandırdık. Emilia’ya ben bakacağım, sen geri dönebilirsin.]

 

Subaru konunun derinliklerine inmeden Ram’ın yanına, Emilia’yı izleyebileceği bir noktaya sandalye çekti. Ram ise yanına gelen Subaru’ya yan bir bakış atarak karşılık verdi.

 

[Ram: Barusu’nun Emilia-sama’ya uykusunda pis bir şeyler yapıp yapmayacağını düşünmek endişe verici.]

 

[Subaru: Bana olan güveninin böyle bir durumda uygunsuz şeyler yapacağımı düşünecek kadar az olduğuna inanmak istemiyorum.]

 

[Ram: Ama sana niye güveneyim ki? Efendine, Roswaal-sama’ya başkaldırdın ve Sığınağın kısıtlı alanında ona karşı çıktın.]

 

[Subaru: …………]

 

Ram’ın Subaru ve Roswaal’ın kontratı hakkında bilgi sahibi olduğu gayet barizdi―― aynı şekilde bahsin detayları hakkında da.

 

Sonuçta söz konusu kişi Roswaal’ın uğruna her şeyini adamaya gönüllü sadık hizmetkarı Ram’dı. Roswaal için İncil’de yazılanları gerçek kılmak adına bir piyondan ibaret olsa da yine Roswaal’ın şüphelenmeden kullanabileceği tek kişiydi.

 

[Subaru: Peki ne düşünüyorsun?]

 

[Ram: ――――]

 

Ram bu konusuz soruyu yanıtlamadı. Yalnızca bedenini Subaru’ya çevirip devam etmesini bekledi, Subaru ise duygularını düzene koyarak kelimelerini seçmekle meşguldü.

 

[Subaru: İncilin içeriğinden ne kadar haberdarsın emin olamıyorum. Ama Roswaal o içeriği gerçek kılarsa Sığınak mahvolacak. Garfiel’in, Lewes-san’ın veya herhangi birinin güvende kalabileceğinden bile emin değiliz……]

 

[Ram: Beni bununla ikna edebileceğini sanıyorsan fazlasıyla sığsın demektir, Barusu.]

 

Konuyu sert bir şekilde kestirip atan Ram, soluk kırmızı gözlerinde yansıyan Subaru’yu dimdik bakışlarla delip geçmekteydi.

 

[Ram: Kalbimde en üst rütbeye yerleşen tek bir kıymetli kişi var. Bu gerçek asla değişmeyecek. Hiçbir şey o pozisyonu sarsamaz. Bu yüzden böyle sözlerin fikrimi değiştirmesini bekleme.]

 

[Subaru: …………]

 

[Ram: Ayrıca―― Ram’ın zaten başka problemleri var.]

 

Subaru kötü kelime tercihinden pişman olurken Ram sessizce mırıldandı ve ne kastettiğini sormaya niyetlenen Subaru’ya fırsat vermeden ayaklandı.

 


Ardından eteğini silkeleyip uyumakta olan Emilia’ya son bir bakış daha atarak Subaru’ya arkasını dönmeden önce şöyle dedi:

 

[Ram:  Emilia-sama’yı sana bırakıyorum. Sabah yeniden ziyarete geleceğim.]

 

[Subaru: P-peki…… tamam. Umm, az önce ne demek iste……]

 

[Ram: … Kim bilir…]

 

“Yanıt vermeyeceğim.” anlamına gelen bu cevabıyla odayı terk etti. Subaru ise ardından seslenmek istese de ne diyeceğini bilemediği için gidişini seyretmekle yetindi. Ram’ın kapıyı ardından kapayışıyla da Subaru ve Emilia odada yalnız kaldı.

 

Emilia yatağında uykuda olduğu için Subaru’nun yapabileceği tek şey onu uykusunda izlemekti.

 

Ağlayan, kafası karışık haldeki Emilia’nın Subaru’nun kollarında kendinden geçmesinin üzerinden on saat geçmişti―― rahatlatıcı tek şeyse ifadesinin kâbuslarla boğuşuyor gibi olmayışıydı. Eğer geçmişi onu rüyalarında da yalnız bırakmasaydı kalbi gerçekten son sığınağını da yitirmiş olurdu.

 

Uyandığı anda Puck ile bağının koptuğu gerçeğiyle yeniden yüzleşmek zorunda kalacaktı. Peki bu durumu kabullenmesi için ne kadar vakte ihtiyacı olacaktı?

 

Subaru, kendi varlığının o acıyı ne kadar yatıştırabileceğini bilmiyordu. Ve hiç şüphesiz bir şekilde Emilia’nın kuvveti olmak istese de―― bu ne ifade ediyordu?

 

[Emilia: ……ru]

 

[Subaru: ――Huh?]

 

Düşünceler denizine dalmış olan Subaru’nun bilinci silik bir çağrıyla toparlanmıştı.

 

Gözlerini çevirdiğinde Emilia’nın başının hafifçe kalktığını ve menekşe rengi gözlerinin kendisine döndüğünü fark etti.

――Uyanmıştı.

 

[Subaru: Uyanmışsın…… Emilia, iyi misin?]

 

[Emilia: ――Subaru]

 

[Subaru: Evet, benim. Nasıl hissediyorsun, bayağıdır uyuyordun…… dur sana su getireyim.]

 

[Emilia: Gerek yok.]

 

Subaru dışarıya koşturma niyetiyle ayaklanmış ancak Emilia’nın cümlesiyle durdurulmuştu. Bu kelimelerdeki şaşırtıcı güç karşısında afallayarak istemsizce sandalyesine döndü.

 

[Subaru: ……Emilia?]

 

[Emilia: Gerek yok. Ben iyiyim…… Burada kal.]

 

Subaru sesini alçaltmış ve Emilia ona kararlı bir yanıt vermişti.
Son birkaç günde yaşananlar gereği Subaru, Emilia’nın sabahları sersemlemiş ve kırılgan olduğu kanısına varmıştı. Uyandıktan sonra zihni toparlanmak için biraz vakit istiyor, bu özellikle de uzun ve derin uykularından sonra gerçek oluyordu―― ancak bu defa menekşe gözlerinde bitkinliğe dair en ufak bir ibare yoktu.

 

[Subaru: Sen… ne olduğunu biliyor musun?]

 

[Emilia: ……Mn. Tüm günü uyuyarak geçirdim. Herkes beni beklerken benim yaptığıma bak…… Üzgünüm.]

 

[Subaru: Bu…! Hiç kimse seni bunun için suçlamayacak. Benim kastettiğim şey……]

 

Emilia’nın özrüyle karşılaşan Subaru Puck konusunu açsa mı açmasa mı emin değildi. Uyandığında aklına gelen ilk yük o olsa gerekti. Ama bunun yerine tek endişesi insanların düşünceleri olmuştu. Belki de şoku öyle büyüktü ki Puck ile olan kontratının koptuğunu unutmuştu――

 

[Emilia: Endişelenme, Subaru.]

 

[Subaru: u, e……?]

 

[Emilia: Unutmadım…… Puck’ın gittiğini unutmadım. Hatırlıyorum. Bunu unutup kaçacak değilim.]

 

[Subaru: Sen, ne……?]

 

[Emilia: Mn……]

 

Emilia başıyla hafif bir onay vermiş, Subaru da Emilia’nın bu gerçeği unutmadığını görmüştü. Ama öyleyse neden Emilia böylesine sakindi?

 

Puck’ı yitirdiğini öğrenen Emilia’nın ilk halini gören Subaru için bu sakinlikle karşılaşmak neredeyse gerçekdışıydı.

 

Ancak Subaru bu gerçeği kabullenmekte zorlanırken,

 

[Emilia: Üzgünüm, Subaru. Sana pek çok nahoş tarafımı gösterdim…… geeeerçekten endişelenmiş olmalısın.]

 

[Subaru: Yo, beni istediğin kadar endişelendirebilirsin. Sorun değil. Sorun etmem ama…… esas sen……]

 

[Emilia: ――Çok vardı.  Düşündüğüm şey. Rüyada.]

 

Emilia Subaru’nun kelimelerini sessizce yarıda kesmişti. Kızın önüne eğilen bakışlarının karşısındaki Subaru ise bakışlarını kaçıramadan nefesini tuttu. Emilia’nın uzun kirpiklerinin kendisine dönerken titreştiğini görmüştü.

 

[Emilia: Sabaha kesinlikle iyi olacağım… Buna inanmak istiyorum, o yüzden…… Subaru, lütfen…]

 

[Subaru: ……a, mhm]

 

[Emilia: Elimi tut. Benimle sabaha dek kalabilir misin? Eğer bunu yaparsan kesinlikle……]

 

Emilia’nın beyaz parmak uçları çarşafın altından uzanmıştı. Uzanan eli gören Subaru da o narin, ipeksi parmakları çabucak kendi avcuyla sarmaladı.

 

[Subaru: İhtiyacın olan tek şey buysa hiç problem olmaz. Ama Emilia……]

 

[Emilia: Üzgünüm, Subaru. Sormak ve söylemek istediğin pek çok şey olduğuna eminim. Ama…… lütfen sabahı bekle. Çünkü o zaman en iyi halimde olacağım.]

 

[Subaru: ――――]

 

[Emilia: Bu yüzden lütfen sabaha kadar bu şekilde yanımda kal―― Subaru.]

 

Emilia’nın yalvarmaya yakın ses tonuyla karşı karşıya kalan Subaru’nun söyleyecek hiçbir şeyi yoktu. Sandalyesini yatağa iyice yaklaştırıp yastığın yanındaki eli sıkıca tuttu. Bir yandan da kendisini titreşen gözlerle izlemekte olan Emilia’ya başıyla onay verdi.

 

[Subaru: Anlaşıldı. Yanında kalacağım, Emilia.]

 

[Emilia: Mn…… teşekkür ederim.]

 

Emilia’nın gözleri bu kısa sohbet sonrasında bir kez daha kapandı. Bu defa sabahki bilinçsizliğinin aksine özgür iradesiyle, dinlendirici bir uykuya dalmıştı. Peki Subaru uyandığında ona ne söylemeliydi?

 

Emilia kendi gücüyle Subaru’nun korkulu rüyasını alt etmişti. Bu gerçekle rahatlayan Subaru, Emilia’nın uyuyuşunu izlemeye başladı.

 

[Emilia: …… Sana güveniyorum.]

 

Ansızın uyku sarhoşu mırıldanışını işittiğindeyse hafifçe iç çekti.
――Sabah olduğunda durumlar yeniden hareketlenecekti.

 

Belirleyici sabaha yalnızca saatler vardı.
Ve――

 

※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※

 

[Ram: Barusu’yla sohbetinizden bir şeyler çıktı mı?]

 

[Roswaal: Can sıkıcı bir beraberlik… ye~~rinde bir tanım olabilir. İkimizin de kazançları ve tavizleri olmuş gibi görünüyor. Gerçi zaten en başından müdahaleden kaçınmayı planlamıştım.]

 

Efendi ve hizmetkâr ikilisi karanlık bir odada, gereğinden yakın bir mesafede sohbet etmekteydi.

 


Roswaal, yatağının yanında oturan ve başını göğsüne yaslayan Ram’a Subaru’yla yaptığı sohbeti anlatıyordu.

 

Gerçek şu ki, Subaru’nun sağlamlaştırdığı kararlılığı sarsmak kolay iş değildi. Subaru’yu nasıl bir geleceğin beklediği belirsiz olsa da Roswaal, ortadaki sağlam iradeyi açıkça sezebiliyordu.

 

Otto’nun varlığı da Roswaal’ın başına büyük iş açmıştı. Otto durumu objektif olarak ele alıp Subaru’yu etkin bir şekilde dizginlemiş ve denge sağlama görevini mükemmel bir şekilde yerine getirip Subaru ve Roswaal’ın ileri gitmesini engellemişti.

 

 Otto olmasaydı Roswaal Subaru’nun düşüncelerini rahatlıkla çarpıtabilirdi――

 

[Roswaal: Asla sahneye çıkmayacak bir seyirciyi andırıyordu…… ama şaşı~~rtıcı bir şekilde kurnaz ve bece~~rikli çıktı. Subaru-kun kendine harika bir arkadaş bulmuş.]

 

[Ram: …… Yoluna çıkıyorsa bu konuda bir şey yapmamı ister misin?]

 

[Roswaal: Gerek yok. O kararı alacaksam bunu konuşma esnasında yapmalıydım. O şansı bir defa kaçırdım, artık bahanem olamaz. Daha da önemlisi…… sana verdiğim görev ne alemde?]

 

Tek gözünü kapatan Roswaal Ram’a sarı gözbebeğini dikmişti. Efendisinin kolları ve kucaklayışındaki Ram ise  göğsündeki başını kaldırıp sallayarak yanıtladı.

 

[Ram: Hiçbir pürüz yok. İstediğin gibi yerine getirdim, Roswaal-sama.]

 

[Roswaal: Anlıyorum. Zamanlamanın hizaya girmesini umuyorum…… Acaba şimdi neler olacak…]

 

Ram’ın onayını alan Roswaal tatminkar bir baş ifadesiyle kızın kafasını okşadı, Ram ise bunu kendinden geçmiş ve mest olmuş bir şekilde karşıladı.

 

Roswaal’ın kollarındaki sevgi dolu kıza yönelik bakışları bir anlığına acımayı andırmıştı.

 

[Roswaal: Benim hakkımda kötü düşünme, Subaru-kun. Doğrudan müdahale etmeyeceğime söz vermiştim. Verdim ama…… Hiç değilse yatağımın konforundan birtakım haylazlıklar yapabilmeliyim, de~~ğil mi?]

 

[Ram: ――――]

 

[Roswaal: Şimdi neler olacak bakalım…]

 

Roswaal’ın dudaklarına halinden memnun bir gülümseme yerleşmişti.

 

[Roswaal: O erdemli kızın o sinsi konuşmayı işittiğini öğrendiğinde…… Subaru-kun’un yüzü ne~~ye benzeyecek acaba?]

 

※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※

 

――Oda karanlıktı.

 

Tüm ışıklar söndürülmüş, karanlık çökmüş ve pencerenin ardından şafak varana dek rüyalarla birlikte baki kalmıştı.

 

Kapalı kapı odayı dünyanın kalanından ayırıyor, sessiz bir ortam sağlıyordu.

 

Orada, karanlığın içinde, odanın merkezindeki yatağın üzerinde gözleri kapalı bir kız yatıyordu.

 

Uyuyanların nefes sesinden bile mahrum olan sessizlik―― bir sesle bölünmüştü.

 

[???: ……yalancı.]

 

Güçsüz ve bulanık bir fısıltıydı.
Ve bu ufak yakınmanın kaynağı yataktaki kızın dudaklarıydı.

 

[???: Subaru, seni yalancı.]

 

Fısıltı bir kez daha tekrarlandı.
Boş elini sıkan ve odada bir başına kalmış olan Emilia, orada olmayan gencin yalanını açığa çıkartmıştı.

 

――Belirleyici sabahın varışına yalnızca birkaç saat kalmıştı.

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 47109 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr