127. Bölüm : Dalki

avatar
1369 51

My Vampire System - 127. Bölüm : Dalki


Çevirmen : Clumsy



Dünyada hala varlığını koruyan nadir toprak parçalarından birine oldukça büyük bir kule inşa edilmişti. Kule, içerisinde bulunduğu ufak adanın üzerindeki tek yapıydı. Öylesine büyük ve görkemliydi ki biri tepesine çıktığı anda bulutlara ulaşabilirdi.

 

Ancak kulenin amacı turizm gibi şaşaalı bir şey değildi. Eski zamanlarda böylesine büyük bir bina asla inşa edilemezdi. Ama Richard Eno ve takımı sayesinde savaşın ardından nihayet sonu getirilebilmişti.

 

Bu kulenin tek amacı, portalların diğer uçlarında bulunan gezegenlerin her birindeki aktiviteleri gözlemlemekti. Bunun içinse yalnızca Eno’nun bildiği tuhaf bir güç kaynağına ihtiyaç duyuluyordu. Yani portalları çalıştırmak için gerekli olan kaynağın aynısına.

 

Bu sayede bölgelerin genel durumu net olarak görünebiliyordu. O güneş sistemi içerisinde portallar tarafından yönlendirilen tüm gezegenlerin haritası çıkartılmıştı. Hala keşfedilmemiş pek çok gezegen olsa da üzerinde barınak inşa edilenler sıkı gözlem altındaydı.

 

Ama diğer günlerin aksine bugün, kulenin içerisinde kırmızı alarm çanları çalıyordu. İnsanlar oradan oraya koşuşturuyordu. Tek bir odanın içerisine toplanmış 200 küsür çalışanın hepsi de kendi bilgisayarlarının ekranlarına bakıyordu. Bir de sinema ekranını anımsatan ana monitör vardı.  

 

Bilgisayarının başındaki adamlardan biri, "Efendim! Yeşil portal gezegenlerinden birinde bir ihlal gerçekleşmiş gibi görünüyor!" dedi.

 

Odanın arka tarafında ellilerinde görünen ve yalnızca yanlarında kalmış birkaç tel saçıyla büyük oranda kel olan, küçük, yuvarlak gözlükler takan bir adam duruyordu. İlk bakışta göz korkutucu bir havası olmasa da konuştuğu anda ağzından dökülenlerle belli bir güven hissi uyandırıyordu.

 

Ayrıca gözlem odasında askeri üniformadansa laboratuvar önlüğü giyinmiş olan tek kişi oydu.

 

O adam, "Önünüzdeki büyük ekrana bilgileri yansıtın." emrini verdi.

 

Söyleneni yapan personel, ufak bir video aktarmayı başardı. Ve uçan, siyah bir objenin gezegenin atmosferine girdiği görüldü. Obje, gezegene girmeden önce bile hafiften hasarlıymış gibi duruyordu.

 

"Bu bölgede Dalki olmaması lazımdı, burası güneş sisteminin başlangıcının yakınları, Dalkilerin gezegenleriyse çoğunlukla arka tarafta."

 

Dalkiler ve İnsanlar, bu spesifik güneş sistemindeki gezegenleri paylaşmıştı. Çoktan fethedilen yarıya giriş yapılırken diğer yarı boş kalmıştı. Ve an itibarıyla iki ırk arasında bir savaş olmasa da hangi tarafın daha çok gezegen fethedeceği şeklinde bir çekişme söz konusuydu.

 

Her gezegende farklı kaynaklar oluyordu ve bunlara içlerinde yaşayan çeşitli canavarlar da dahildi.

 

Bu durum zaman zaman iki taraf arasında bir gerilime yol açıyor ve mücadeleler gerçekleşiyordu. Zaten daha en başta devasa gözlem kulesinin inşa edilme sebebi de buydu. Dalki ırkı komutları hiçe sayar ve saldırmaya karar verirse diyeydi.

 

"Dalki istasyonuna bir mesaj gönderin, bilinen taburlarından birine ait olup olmadığını sorun ve ne pahasına olursa olsun ondan kurtulacağımızı söyleyin."

 

"Emredersiniz efendim!"

 

"Ayrıca, o gezegenden sorumlu olan askeri üsse de bilgi verin, bir an önce bu işle ilgilenecek birilerini yollasınlar."

 

"Hemen efendim."

 

****

 

Çölün üzerine hiç olmadığı kadar kuvvetli kara dumanlar yükseliyordu. Bir sinyal veriliyor gibi görünüyor ve dumanlar, kilometrelerce öteden görülebilir hale geliyordu.

 

Ben arkadaşına hemen kaçmasını söylemiş olsa da ikisi de öylece kalakalmıştı. Dalki gemiden çıkış yapmıştı ve gözlerini böylesine güçlü bir varlığın üzerinden bir an olsun ayıramayacaklarını hissediyorlardı.

 

Dalkiler ortalama bir insandan epeyce uzun olur ama devlere de benzemezlerdi. Bu Dalki de 2,13 metre civarıydı. Ancak Dalkilerin vücut yapıları farklıydı. Tıpkı insanlar gibi iki ayakları üzerinde yürüseler ve iki koldan faydalansalar da kas yapıları harikuladeydi.

 

Bedenlerindeki hemen hemen her kas lifi gözle görülüyordu.

 

Yine insanlar gibi güçlerini arttırmak için ekipman da kullanıyorlardı ama bu Dalkinin yalnızca belden aşağısı zırhlı ve ayakları çizmeliydi. Üst kısmıysa açık ve boştu.

 

Dalkiler büyük oranda insansı yapılarına rağmen insan efsanelerindeki ejderhalara benziyorlardı. Vücutlarının yan tarafından boyunlarına dek pul benzeri şeyler uzanıyordu. Gözleri daha oval şekilli, uçlarıysa hafiften sivriydi ve elleri pençeyi andırırken arkalarından bir kuyruk çıkıyordu.

 

Dalkiye bakan Ben, omurgasının ardında tek bir sivri çıkıntı olduğunu fark etmişti. Bu da iyi haberdi, çünkü çıkıntı sayısı ne kadar azsa Dalkinin o kadar güçsüz olduğunu öğrenmişlerdi. Dalkiler evrim geçirdikçe sırtlarında yeni bir çıkıntı belirirdi.

 

Bu Dalkinin sırtında tek bir çıkıntı olmasıysa karşılaşılabilecek en güçsüz Dalki cinsi olduğunun göstergesiydi.  

 

"Belki de bir şansımız vardır!" diye bağırdı Ben. "Artık kaçmak için çok geç ama birlikte yüzleşirsek başarabiliriz."

 

Yarı insan yarı canavar tipli bir canlıdan beklenileceği üzere Dalkiler her anlamda insanlardan daha iyiydi. Daha hızlı, daha güçlü ve daha zekiydiler. Ben de dönüp kaçmaya çalışırsa onun karşısında hiç şansı olmayacağını, dolayısıyla yapabileceği tek bir seçim olduğunu biliyordu.

 

Sırtındaki sopaya uzanarak önüne çekti.

 

"Hazır mısın, Hugo?" diye sordu.

 

Ancak sorusuna yanıt alamadı, birkaç saniye sonraysa bir küt sesi işitildi. Ve kafasını çeviren Ben, arkadaşının kumların üzerinde ölü halde yattığını gördü.

 

Neler olduğunu bile bilmiyordu.

 

Korkudan ödü kopan Ben, elindeki sopayla hücuma geçti ve canavarı ezmek için tüm gücüyle savurdu ama Dalki, sopayı tek eliyle kavradığı gibi paramparça etti.

 

Bu da özel gücü süper güç olan Ben’de şok etkisi yarattı. Ben ortalama bir insandan beş kat güçlüyken Dalki, onun saldırısını rahatlıkla engelleyebilmişti.

 

Ve Dalki bunun üzerine, "Burası leş gibi kokuyor!" dedi.

 

#Dalki Ben’in arkadaşını bir saniyede harcadı. Süper gücü olan ve muhtemelen daha yüksek seviyeli Ben’i harcaması da an meselesi. Bu Dalkilerin en güçsüzü bile böyleyse insanlar bunlarla nasıl savaşmış ya? Hadi onu geçtim, bu gezegene gelen gariban öğrencilerin hiç şansı olmaz ki. Bir an önce destek kuvvet gelmesi lazım. Bakalım o destek gelinceye dek kimlerin başı yanacak, hadi okumaya devam!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44346 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr