102. Bölüm : Online Pazar

avatar
1628 56

My Vampire System - 102. Bölüm : Online Pazar


Çevirmen : Clumsy



Quinn, Leo’nun sorduğu soru üzerine düşünmeye başladı. Özel gücü aracılığıyla bir şeyleri çözdüğü barizdi ve en başta bu soruyu sorma sebebi de buydu. Fakat Quinn’i yetkililere teslim etmek veya onunla kendisi ilgilenmek yerine basit bir soru sormakla yetinmişti.

 

Quinn, 'Yanlış yanıt verirsem bana saldırır mı ki? Belki de beni teslim eder?' diye düşündü.

 

Ama az önce söylediklerine bakılırsa Quinn yalan söylediği takdirde bunu fark edecekti.

 

Şu anki insan toplumuyla ilgili her şey Quinn’i iliklerine dek rahatsız ediyordu. Yalnızca hükümet ve askeriye değil, Orijinaller de midesini bulandırıyordu.

 

Ebeveynleri savaşırken onlar neden son ana dek kendilerini gizlemeyi seçmiş ve ancak mecbur kalınca güçlerini paylaşmıştı? Askeriye neden insanları kategorilere ayıran bu kast sistemini tasarlamıştı? Bir bağlamda şu anki toplumun başarısız olduğunu görmek istiyordu.

 

Ama herkesin ölmesini istiyor muydu? Bu sorunun cevabı hayırdı. Peki Dalki ırkının savaşı kazanmasını istiyor muydu, yo, bunu da istemiyordu.

 

Şimdi daha çok düşünüp fark ettiği üzere ilginç bir pozisyondaydı. Artık kendisine tam olarak insan diyemezdi. Ne olduğu keşfedilirse onu aralarına alırlar mıydı? Muhtemelen almazlardı, insanoğlu bilinmezlikten korkardı.

 

Ama bunu keşfeden iki kişi olmuştu bile. Layla ve Vorden Quinn’in kim olduğunu biliyordu ve bu onunla konuşmalarına mani olmamış, ona karşı tavırlarında bir değişiklik gerçekleşmemişti.

 

Quinn, vereceği yanıtın ne olduğunu biliyordu.

 

"Ben kendi tarafımı tutuyorum ama bu tarafta korumak istediğim kişiler de var."

 

Leo bir an için yalnızca sessizce bekledi. Quinn’in etrafında yanıp tutuşan mor alevlere bakmayı sürdürdü ve sonra da tek kelime etmeksizin arkasını dönerek uzaklaştı.

 

'Yanıtım iyiydi herhalde.' diye düşünen Quinn derin bir oh çekti. Her an bir sinir krizi geçirebilecekmiş gibiydi.

 

"Kendine yeni bir silah seç evlat!" diye bağırdı Leo. "Portal seferi için ihtiyacın olacak ve teklifim de hala geçerli. Ne zaman istersen benimle düello yapabilirsin."

 

Böylece dövüş dersleri sona erdi ve Quinn, bugünkü dersi pek bir şey yapmadan tamamladı. Ekipmanı olmayınca duvardan yeni bir şey seçmesi gerekti. Ama kılıç kullanmaya çalıştığında üstünkörü kullanmak için bile ne kadar çok pratik gerektiğini anladı.

 

Bilhassa tüm yetenekleri elini kullanmasını gerektirdiği için yumruk atmak ona doğal geliyordu. Yani şu an için en büyük ihtiyacı yeni bir çift eldivendi.

 

Cephanelikten ayrılmadan önce Layla’dan şemsiyesini ödünç aldı ve öğleden sonrayı kütüphanede geçirmekte karar kıldı. Bu sayede kullanıma açık bilgisayarlardan faydalanabilecekti.

 

Yol üzerinde sistemini açarak birkaç şeyi kontrol etti. İlki kristal envanteriydi. An itibarıyla 16 temel düzey, 1 orta düzey ve 1 ileri düzey kristali vardı.

 

Sistem mağazasında orta düzey bir eldiven bulunuyor ve bunun için yalnızca üç orta düzey kristal gerekiyordu. Belirgin bir tip aranmıyordu. Bir de yalnızca yüzüğe dönüştürülebilecek ileri düzey kristal meselesi vardı.

 

En sonunda bir bilgisayarın başına oturan Quinn, online pazara girdi. Ve kristal satışındaki standart bedeli görmek için araştırmalara başladı. Şu an için elindeki temel düzey kristallere ihtiyacı yoktu.

 

Pazarın silah kısmına erişim sağlamak için askeri kimlik numarasını girmek zorundaydı. Bunun sistem tarafından kaydedilmemiş olmasıysa yalnızca silah alıp satmasına izin olduğunu kanıtlıyordu.

 

Pazar, onaylanan ve girilen tüm bilgileri gizli tutma sözü veriyordu. İnsanlar bu nesneleri kimin sattığını öğrenecek olursa satıcının başı büyük bir derde girebilirdi.

 

[Kullanıcı kimliğini girin]

 

"Oyundakiyle aynı ismi kullanayım."

 

[Kan Evrimcisi]

 

Standart bir temel düzey kristal 100 krediye, orta düzey 1000 krediye ve ileri düzey de 10,000 krediye satılabiliyordu. Quinn an itibarıyla bir altın madeninin üzerinde oturuyordu. Bazı kristaller nadirliklerine veya dönüşebildikleri şeye göre daha pahalıya da alıcı bulabiliyordu.

 

Quinn, bir sonraki adım olarak eldivenleri aradı. Diğer silahlara kıyasla pek fazla online seçenek olmasa da yine de bol bol seçim şansı olduğu söylenebilirdi. Ayrıca fark ettiği üzere temel düzeyden yükseldiği anda nesnelerin tanımlamaları epey kayda değer bir hal alıyordu.

 

Silahı yaratmak için hangi kristalin kullanıldığı, silahın kuvvet dışında farklı nitelikler de taşıyabileceği belirtiliyordu. Örneğin sıcak bir gezegenin canavarlarından yapılan silahlar ateş direnci, soğuk bir gezegenin canavarlarından yapılanlarsa soğuk direnci sağlayabiliyordu.

 

"Sana bir ipucu vereyim." dedi sistem. "Elini bilgisayarın üzerine koy ve nesneye bakarken İnceleme yeteneğini kullan."

 

Quinn sistemin söylediğini yaptı ve sonuç karşısına şaşkına döndü. Bir anda tüm silahların istatistiklerini görebilir hale gelmişti.

 

"Ama nasıl olur?" dedi Quinn.

 

"Kullandığın sistem bir nevi bilgisayar sistemi gibi. Bilgisayardaki bilgileri tarıyor ve kolaylıkla anlayabileceğin şekilde sayıya döküyor. Gerçi yalnızca veri tabanında var olan canavar kristalleri söz konusuysa bilgi verebiliyor. Olabildiğince çok çeşit eklemek için elimden geleni yaptım ama benim hiç görmediğim canavarlar da olabilir."

 

Quinn nesneleri aramaya devam etti ama onu şaşırtan bir şey vardı, hiçbiri mağazadakiyle aynı istatistikleri vermiyordu. En fazla +5 sağlıyorlardı. Sistemindeki orta düzey silahsa +6 sağlıyordu.

 

Evet, yalnızca bir puan fark vardı ama bu büyük bir farktı. İkinci konuysa eldivenlerin fiyatlarıydı. 6 ila 8 bin kredi arasında değişiyorlardı. Çünkü bu fiyatlara kristalleri toplama ve silaha dönüştürecek birini bulma maliyetleri ekleniyordu.

 

Temel düzey silahlar bile 2000 kredi civarıydı. Quinn ileri düzeylere bakma zahmetine hiç girmiyordu.

 

Bir müddet öylece oturarak en iyi seçeneğin ne olduğu üzerine düşündü. Gelecek haftaya dek yeni bir silaha ihtiyaç duyduğu kesindi.

 

Neticede kararını verdi, yapılacak en iyi şey ileri düzey kristalini satmaktı. Onu kendisini güneşten koruyacak bir yüzük için kullanabilecek olsa da o yüzük için on kristale ihtiyacı vardı ve bunun yanı sıra o kristallerin de kırmızı bir portal gezegenindeki spesifik bir canavardan gelmesi gerekiyordu.

 

Yani öğrencilerin canları her istediğinde gidebileceği bir yer değildi. Sonuç olarak o kristal şu anda bir işine yaramayacak, kredilerinse çok daha fazla yardımı dokunacaktı.

 

Quinn, satabileceği fiyatı belirleme arzusuyla bir Ölüm Yarasası kristali aramaya başladı ama şaşırtıcı bir şekilde satılık tek bir tane bile bulamadı.

 

Kaça satacağına dair bir ipucu olmayınca da diğer spesifik kristallere bakarak o civarda bir fiyat belirlemeye karar kıldı.

 

Ve ana fiyatın üzerine fazladan 2000 koyarak toplamda 12,000 krediye satışa çıkarttı.

 

"Tamamdır, şimdi tek yapmam gereken satılmasını beklemek. Sonrasında sistemden iki orta düzey kristal alıp silahımı yaptırırım."

 

*Ding*

 

Sadece birkaç saniye geçmişti ki biri kristal için gereken parayı yatırdı. Ve bir portal onay numarası geldi. Quinn’in tek yapması gereken depolama birimine girip kristali ışınlayıcıya yerleştirmekti. Onay numarasını girdiği saniyede kristal, öteki uçtaki kullanıcıya ışınlanacaktı.

 

****

 

Saçları jöleyle arkaya yatırılmış ve Quinn’le aynı yaşlarda görünen bir oğlan, karanlık bir odadaki bilgisayarının başında online pazarı araştırıyordu.

 

"Hadi ama, ne oldu o çocuğa, kristali bana getirmesi için iyi para ödemiştim. Yalnızca tek bir tane lazım." dedi oğlan.

 

Aradığı şeyi pazarda bulabileceğini hiç zannetmese de ne olur ne olmaz diye her gün bir bakınıyordu. Fakat bu defa tam da aradığı kristalle karşılaşmıştı.

 

"Yok artık! Hem de sadece 12,000 krediye. Hemen almam lazım!"

 

Oğlan hiç tereddüt etmeksizin kartını yanı başındaki bilgisayara okuttu ve nesneyi satın aldığı onaylandı.

 

Ardından gölgelerin arasından beliren bir adam, oğlanın hemen yanına geçti.

 

"Genç efendi, babanız kristalleri kendi çabanızla elde etmediğinizi öğrenirse çok öfkelenecektir. Her birimizin o canavarları bir sınav olarak bizzat avlaması gerekmişti." dedi adam.

 

"Ha, ha, babam beni durdurabileceğini sanıyordu ama yüzüğümü taktığım anda nihayet buradan ayrılabileceğim!"

 

Diyen oğlan, bir kez daha bilgisayar ekranına baktı.

 

"Teşekkürler Kan Evrimcisi, günümü güzelleştirdin. Eğer bir gün gerçek hayatta karşılaşacak olursak sana sözüm olsun ki borcumu ödeyeceğim."

 

#Ve böylece vampir dünyasına ilk bakışımızı attık sanıyorum ki. Muhtemelen 12binin kat kat fazlasını koysa bile alıcı bulacaktı bizimki ama şu an için kendisine bir şeyler almasına yetecek parayı kazandı. Ayrıca ruhu bile duymazken kendisine borçlu birini kazandı. Şu Kan Evrimcisi ismiyle de amma olay çıkartıyor, bu işin sonunu pek hayırlı görmüyorum ya neyse. Hadi okumaya devam!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44354 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr