1. Bölüm : Yalnızca Eski Bir Kitap

avatar
6782 90

My Vampire System - 1. Bölüm : Yalnızca Eski Bir Kitap


Çevirmen : Clumsy



"Dikkat et de takılıp düşerek ölme, Quinn!" diye bağırdı bir oğlan, koridordan.

 

Quinn okul koridorunda yürümeye devam ediyordu. Bu tarz tacizler onun için gündelik bir mesele halini almıştı ama her gün aynı şekilde canı sıkılıyordu ve bu defa kendisini misilleme yapmaktan alıkoyamayacaktı.

 

Adımlarını duraksattı, yüzünden aşağı kaymış olan gözlüğünü yeniden yukarı itti. Yeni bir gözlüğe ihtiyacı vardı ve tek bir bakış atmak bile şimdikinin fena halde yıpranmış olduğunu anlamaya yetiyordu. Yanları bantlanmış olan gözlük, yüzüne tam oturmuyordu bile.

 

Gözlüğüyle işini bitiren Quinn, arkasını dönerek hiç vakit kaybetmeden ortaparmağını kaldırdı.

 

"Bahse varım şu an kaç parmak kaldırdığımı bile bilmiyorsundur!"

 

Bunu duyan oğlan yumruğunu sıkarak Quinn’e doğru koşmaya başladı.

 

"Seni 1. seviye bok parçası! Bu dünyaya ait olmadığını ne zaman öğreneceksin?"

 

Sonra da ellerini birleştirerek yeşil bir ışık küresi şekillendirmeye başladı. Quinn’le arasında yalnızca birkaç metre kaldığındaysa ellerini öne doğru uzattı ve avuçlarının arasından yeşil bir ışık fırladı.

 

Quinn’in gidecek hiçbir yeri yoktu ve ışık huzmesi, kaçınamayacağı kadar hızlıydı. Tek yapabileceği dişlerini sıkmak ve acıya katlanmaktı. Işık Quinn’e ulaştığındaysa bedeni havaya kaldırıldı ve gerideki koridor duvarına doğru savruldu.

 

"Neler oluyor?" dedi yakınlardaki öğrencilerden biri. "Okulun son gününde kavga mı ediyorlar?"

 

Yaşanan kargaşa insanların ilgisini çekerken dışarıda bir kalabalığın toplaşması hiç vakit almadı. Ve kız öğrencilerden biri, yerdeki öğrencinin iyi olup olmadığını görmek için hasarlı duvara doğru koşturdu.

 

Bu sırada tozlar dağılmaya başladı ve Quinn’in hafiften kıvırcık saçları göründü. En nihayetinde tüm tozlar temizlenip kimliği açığa çıktığındaysa genç kız anında geri çekilerek onu hiç ilgilendirmezmiş gibi kendi işine döndü.  

 

Genç kız arkadaşlarının yanına dönerken Quinn, onların kıza güldüğünü gördü.

 

"Ona yardım etmeye kalktığına inanamıyorum."

 

"Kim olduğunu görmedim ki." diye isyan etti yanakları kızaran kız.

 

Quinn ise ayaklanarak gözlüğünü yerden aldı. Bir kez daha çerçevelerden biri düşmüştü.

 

"Kahretsin. Yine mi ya..."

 

Quinn için okulun son günüydü ve bir kez olsun kimsenin kendisine bulaşmamasını ummuştu. Bu durumdan bıkmış usanmıştı ve yaşananları görmezden gelebilecek bir tip de değildi. Başlarını eğik tutup tacizlere katlananları da görmüştü ve onların gördüğü muamele çok daha kötüydü.

 

Quinn, diğer öğrenciler gibi okulda kalmaya tenezzül etmeyecekti. Yanlarından geçip gittiği insanların sohbet ettiğini görüyordu. Kimileri gülerken kimileri birbirlerini bir daha göremeyecekleri düşüncesiyle ağlıyordu ama Quinn iki gruba da ait değildi ve olmak da istemiyordu.

 

Nihayet evine vardığı gibi işe koyuldu. Tek kişilik bir yatak ve bir masanın zar zor sığdığı tek yatak odalı bir apartmanda yaşıyordu. Duvarın bir parçası olarak bir televizyon da vardı ancak Quinn onu yalnızca arka plan sesi olarak kullanıyor, gerçekten bir şey izlemiyordu.

 

Yaşayan hiçbir akrabası olmadığı ve yalnızca 16 yaşında olduğu için bu daire ona hükümet tarafından tahsis edilmişti. Yatağının üzerindeyse sahip olduğu her şeyin titizlikle toplandığı tek bir valiz duruyordu.

 

Quinn, odaya giriş yaptığı gibi içinde bir kitap bulunan çekmesini çekip açtı. Yaklaşık yarım kilo gelen büyük, kalın bir kitaptı. Ön yüzü siyah renkliydi ve ortasında, farklı yönlere giden çizgilerden oluşan bir halka bulunuyordu.

 

"Hadi bugün tekrar deneyelim." diyen Quinn, kitabı masaya yerleştirdi.

 

Sonra da hemen çantasına uzanarak içerisinde berrak bir sıvı bulunan ufak bir deney tüpü çıkarttı.

 

"Deneme 112, Hidroklorik asit. Bakalım nasıl gidecek." diyerek deney tüpündeki sıvıyı kitabın üzerine usulca dökmeye başladı.

 

"Şimdilik herhangi bir reaksiyon yok." Ardından tüm tüpü kitaba boca etti ancak hala hiçbir reaksiyon yoktu.

 

Bir hasar var mı diye kitabı dikkatlice incelese de kitap, her zamankinden farksız görünüyordu.

 

"Bir başarısızlık daha. Neden açılmıyorsun? Bu şeyin annemle babamda ne işi varmış ki?"

 

Yüz on iki deneme. Quinn, kitabı açma çabasıyla tam yüz on iki farklı yol denemişti. Ama kitap yalnızca açılmamakla kalmıyordu, herhangi bir şekilde zarar verilmesi de mümkün değilmiş gibi görünüyordu. Quinn kitabı yakmayı, kesmeyi, eritmeyi denemişti… ama hiçbiri işe yaramamıştı.

 

Son denemesinden sonra yatağına uzanarak arka planda bir ses olsun diye televizyonu açtı. Hiçbir zaman ekrandakilere gerçekten dikkat kesilmezdi ama diğer sesler, ona kendisini daha az yalnız hissettirirdi.

 

An itibarıyla televizyonda bir haber kanalı açıktı.

 

"Dalki ırkıyla gerçekleştirilen barış anlaşması beş yıldır devam ediyor ancak yetkililer gerilimin bir kez daha yükseldiğini ve yeni bir savaşa hazırlanmamız gerektiğini söylüyorlar…"

 

O günden beri televizyondaki savaş bahsi hiç sonlanmamıştı. Otuz yıl önce Dalki denen ırk, insan ırkına bir ziyaret gerçekleştirmişti. Dalkiler, ejderhayı andıran kuyrukları ve pul misali derileri haricinde insana benzerlerdi.

 

İnsan ırkından acilen tüm kaynaklarını teslim etmelerini talep etmiş ve onları köle olarak kullanmak istemişlerdi. Elbette insanlar savaşarak karşılık vermekte karar kılmış fakat modern teknolojilerinin Dalki ırkına işlemediğini anlamaları çok sürmemişti. Mermiler tenlerine nüfuz etmiyordu ve tanklara gelince, Dalkilerin hava gemileri vardı.

 

Her erkek ve kadına gezegenleri için savaşmaları söylenmişti ve buna Quinn’in ebeveynleri de dahildi. Savaş yıllarca sürmüş, Quinn de ebeveynlerinin neye benzediğini bile bilmeden büyümüştü.

 

İnsanlık mağlubiyetin eşiğine geldiğindeyse seçilmiş kişiler öne çıkmıştı. Bu kişilerin özel güçleri vardı. Savaşın gidişatını değiştirme umuduyla bu güçleri nasıl elde ettiklerine dair bilgileri paylaşmaya başlamışlardı ve bu paylaşım işe yaramıştı. Buna rağmen Dalki ırkı hala güçlüydü ve sonu gelmezmiş gibi görünen bu çıkmaz sonucunda beş yıl önce bir barış anlaşması imzalanmıştı.

 

Elbette ki insanlığın açgözlülüğü insanlıklarından üstün gelmiş ve yüksek rütbeli hükümet yetkilileri bu güçleri herkesle paylaşmak yerine kendilerine saklamayı seçmişlerdi. Sadece parası olanlar sağlam güçleri edinebilirken geri kalanlara ancak kırıntılar düşmüştü.

 

Ebeveynleri öldüğünde Quinn’e hiçbir şey verilmemişti. Hükümet, hala okulda olduğu süre boyunca geçim masraflarını karşılamayı kabul etmişti ancak hepsi buydu. On yaşında ailesini kaybettiğinde bir hükümet ajanı kapısına gelmiş ve ona bir kitap teslim etmişti. Quinn’e, öldükleri sırada ebeveynlerinin elinde kalan tek şeyin bu olduğu söylenmişti.

 

"Dünya neden bu kadar adaletsiz?"

 

Diyen Quinn, yataktan kalkarak masasına doğru ilerlemeye başladı. Hala hafiften kırık olan gözlüğünü çıkarttı ve tamir etmesi gerektiğinde karar kıldı. Lenslerden birinin birazcık yerinden oynadığını fark edince de bastırarak çerçevesine oturtmaya çalıştı.

 

"Hadi ama, gir şuraya işte!" diye bağıra bağıra bastırdı.

 

İşte o saniyede lensler tuzla buz oldu ve cam parçalarından biri, başparmağında derin bir kesik açtı.

 

"Bu dünya neden benden nefret ediyor!"

 

Quinn küçük cam parçalarını temizlemeye koyulurken bir parçanın da kitabın üzerine düşmüş olduğunu fark etti. Ve o parçayı kaldırırken başparmağından çıkan bir damla kan, kitabın ortasına damladı.

 

O anda kitabın ortasındaki halka ışıldamaya başladı ve kitap ansızın olduğu yerde havalanarak yükselişe geçti.

 

"Ne oluyor lan!"

 

Kitap kuvvetle ışıldıyor, kontrolsüzce titriyordu. En sonunda da kapağı açıldı ve sayfalar ardı ardına çevrildi. Quinn, derin bir transa girmişçesine gözlerini ışıltılı kitaptan ayıramıyordu. İçerisinde yazılı kelimeler daha önce gördüğü bir dilde olmasa da nedense onları anlayabiliyormuş gibi geliyordu.

 

Kitap nihayet son sayfasına ulaştığındaysa toza dönüyormuşçasına ağır ağır yitmeye başladı. Aynı saniyede Quinn'in gözleri de karardı. Bedeni güçsüz düşüyor, gözleri yavaşça kapanıyordu.

 

Ama tam da bayılmadan önce, tek bir mesaj işitti.

 

<Tebrikler, size bahşedilen şey Va...>

 

Ve bilincini gerisini işitebilecek kadar koruyamayan Quinn, öylece bayıldı.

 

#Merhaba arkadaşlar! Yepyeni, farklı konulu ve oldukça sürükleyici bir seriye başlamış olmaktan büyük bir mutluluk duyuyorum diyerek konuya giriyor ve beni tanımayanlar için ufacık bir tanıtımla başlıyorum. Bendeniz Clumsy, yaklaşık dört buçuk yıldır bu site için çalışıyorum ve re:zero, heavenly jewel change, a will eternal ve legendary moonlight sculptor serilerinin ardından beşinci kıymetlimle sizlerle birlikteyim :)

Sitede bol bol okuduğumuz yetişim serilerinin aksine bu defa özel güçler, farklı ırklar, değişik gezegenler ve yaratıklarla dolu bir seri okuyacağız. Güzel bir yolculuğumuz olacağını, sizlerin de serimizi beğeneceğinizi umuyorum. Elbette yorumlarınızla bana destek olmanızı, bölümlerin altını boş bırakmamanızı da :)

Seriye ve kahramanımıza hızla ısınmanızı sağlamak için bugün tam 10 bölüm art arda okuyacağız, yarından itibaren de günde 3 bölüm gibi bir ritimle hızlıca ilerleyeceğiz. Umarım sizler de Quinn’in maceralarından en az benim kadar keyif alırsınız. Hadi bir sonraki bölümde görüşmek üzere!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44346 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr