Bölüm 172: Kapının Arkasındaki Canavar

Çeviri: RassNt  

Bu hızlı yükseliş Chen Ge'nin beklemediği bir şeydi.

Qin Guang'ı uyarmıştım ama beni dinlemedi, o yüzden benim suçum yok. Neyse ki Mu Yang Lisesi o kadar tehlikeli değil ve oradaki hayaletler habis olmadıkları için bir sorun olmayacaktır. Chen Ge hala nazik bir insan olduğunu düşündü. Umarım hızla toparlar ve başka insanların içeriğini çalma konusunda bir daha iki kez düşünür.

Chen Ge bu fırsatı Korku Evinin tanıtımını yapmak için kullandı. Bu canlı yayında birçok izleyicinin Jiujiang'ın Korku Evi ismini hatırlayacağına inanıyordu. Popülerlik hızla artıyordu; yakın gelecekte izleyici kitlesinden sürekli onu ziyarete gelecek kişiler olacaktı.

"Chen Ge, yeni bir kontrat ile ilgili konuşmamız lazım. Ayrıca bir soru soracağım." Liu Dao telefonu kapatmadı. O da büyük baskı altındaydı. "Tüm canlı yayını sen ayarladın değil mi? Bütün set senin Korku Evi ekibin tarafından kontrol edilip yönetiliyor sanırım."

Liu Dao partner olsalar da Chen Ge hakkında çok bir şey bilmiyordu. Chen Ge'nin bir Korku Evi olduğunu biliyordu, o yüzden profesyonel oyunculara sahip olması ve hakiki korku deneyimini tasarlama becerisi olması uzak bir ihtimal değildi. Doğaüstü olaylara inanmayan birisi bir doğaüstü olayla karşılaştığında durumu mantık çerçevesinde açıklama getirmeye meyilli olacaktı.

"Sanırım öyle." Chen Ge belli belirsiz bir cevap verdi. Korku Evi ekibi vardı ama Xu Wan dışında diğerleri ifşa edilemeyecek personellerdi.

"Orada yalnız olmadığını biliyordum." Liu Dao iç geçirdi. "Biraz önce bileğindeki kamera düştü. Sen kaçtıktan sonra yerdeki kamera aniden hareket etmeye başladı ve Kız Kardeş Lee bunu görünce gerçek bir hayaletin geldiğini düşündü."

"Ne?" Chen Ge hemen bileğine baktı. Gerçekten de kamera düşmüştü ve muhtemelen bu olay hemşire ile boğuşurken olmuştu.

"Bak, yine hareket ediyor!"

Chen Ge chat bölümünden çıkıp yayının sağ alt köşesine baktı. Orada bilek kamerasının verdiği görüntü sekmesi vardı. Video ilerliyordu ve kamera görünüşe göre hemşirenin elbisesine asılı kalmıştı. Chen Ge'ye doğru geliyordu!

"Onca şeyden sonra hala hayatta mı? Buradaki eşsiz çevre yüzünden mi?"

Liu Dao bunun ne kadar ciddi olduğunu bilmiyordu ve Chen Ge'ye bazı ciddi tavsiyeler verdi. "Bence arkadaşını arayıp ona kameranın önünde görünmemesini söylemelisin. Bu izleyicilere büyük bir beklenti verecek."

"Ne beklentisi!?" Chen Ge telefonu kapattıktan sonra hemen merdivenlere koştu. Canlı yayın iki farklı kamera açısına sahipti ve bunlardan birisi diğerine doğru koşuyordu.

Bu olay hem Chen Ge hem de izleyiciler için yeni bir şeydi. Chen Ge üçüncü katın koridoruna koştu. Birkaç adım attıktan sonra kafasını eğerek telefona baktı. Gördüğü şey arkasıydı!

"Beni yakaladı!"

Hemşireyi kalıcı olarak ortadan kaldıracak bir çözümü olmayan Chen Ge merdivene koştu ve tekrar ikinci kata indi. Hemşireyi kaybettikten sonra yönünü değiştirdi ve birinci kata indi.

Hemşire onu içgüdülerine göre takip ediyordu. Onu kaybettikten sonra her odayı tek tek arama eylemini tekrar etti.

Hemşire ayna canavarından farklı, onun iradesi yok. Sanki bu çevreyle bütünleşmiş gibi.

Hemşireden kurtulduktan sonra saklandığı yerden çıktı. Bu kat her şeyin başladığı yerdi. Kötü koku burada daha da yoğunlaştı.

Birinci katın koridoru diğer katlara göre farklıydı. Yerdeki çatlaklarda kımıldanan solucan benzeri şeyler vardı. Duvarlarda solgun kırmızı yaralar bulunuyordu ve Chen Ge duvarın bir kısmını soyduğunda kırmızılığın duvarın içine işlediğini gördü. Sanki o anda canlı bir varlığın derisini inceliyordu.

"Müdürün mektubunda benzer şeyden bahsediliyordu ama onun bahsettiği garip değişimler 3 numaralı odanın yan duvarlarıyla sınırlıydı."

Birinci katta on hasta için on oda vardı. Chen Ge en yakındaki odaya doğru ilerledi. 10 numaralı odanın kapısı çelikten yapılmıştı. Bir hasta odasından çok hapishaneye benziyordu. Chen Ge birçok yol denedi ama kapı kımıldamadı bile.

"Kalitesi iyi. O kadar yıl geçmesine rağmen en ufak gevşeme yok."

10 numaralı odadaki hasta İblis olarak biliniyordu. Doktor Gao bu hastanın hastalığı yüzünden muhtemelen şimdiye kadar ölmüş olduğunu söylese de daima istisnalar olabilirdi.

O gece Chen Ge Üçüncü Hastalık Koğuşu'ndan birkaç hasta ile karşılaşmıştı, belki de 10 numaralı hasta da hala hayatta olabilirdi.

8 ve 9. odalar da çelik kapılıydı. Chen Ge onları büyük bir gürültü yaratmadan açamayacaktı. Gezmek için zamanı olmayan Chen Ge 3 numaralı odaya hızla ilerledi.

Duvar soyulmuştu ve duvarların içinden kana benzeyen bir şey dışarı sızıyordu. Döşeklerin içindeki yastık bebeklerin yarısı açıktaydı. Sanki her an uzanıp bacağını yakalayacak gibi duruyorlardı.

Koridorun her köşesi yarayla doluydu ve Chen Ge dokunduğunda şüphe çekici bir şekilde kan damarlarına benzeyen çizgiler ortaya çıktı. Bu garip bir histi, sanki binanın kendisi kanıyordu.

Havadaki koku artık rahatsız edici noktaya gelmişti. İğrenme hissini bastıran Chen Ge 3 numaralı odaya doğru yürüdü. Yeterince yaklaştığında nihayet kapıyı gördü.

Bu tamamen kan kırmızısına boyanmış bir kapıydı. Yarı açıktı ve kapı topuzunda giriş yasak yazısı asılıydı.

"Hastaneyi mahveden ‘kapı’ bu."

Kapıyı görene kadar içinde bulunduğu durumun ne kadar tehlikeli olduğunu fark edememişti. Bacaklarını zorla ilerletti, ellerindeki satır ve çekiç ona hiç güven hissi sağlamadı. Vücudundaki her bir hücre oradan gitmesi için bağırıyordu ama aynı zamanda beyninin içinde bir ses ona acele etmesini, ilerlemesini söylüyordu.

Tüm tüyleri diken diken olmuş halde nihayet 3 numaralı odanın kapısında durdu. Karanlık koridorda, kan kırmızısı duvarların arasında bir kapı sessizce duruyordu. Üçüncü Hastalık Koğuşu'nun kalbi sanki oydu ve her şey onun etrafında şekillenmişti.

Eğer bırakırsam Korku Evinin kapısı da mı böyle olacak?

Chen Ge açıklıktan odanın içine baktı. Tavan, duvarlar, yatak... görebildiği her şey kırmızıydı. Bu sadece bir kapı olsa da iki farklı dünyayı ayıran bir bariyer gibiydi.

Dokunmak için kapıya uzandı, onu kapatmayı düşündü. Fakat kapıyı hareket ettirdiği anda kulaklarına tanıdık bir ses geldi.

Bu sesi daha önce Korku Evinde duymuştu. Bu birisinin sürüklenme sesiydi.