Bölüm 14: Changgok Mingyu (1)

avatar
298 2

Murim'in Savaş Tanrısı - Bölüm 14: Changgok Mingyu (1)



Hua Dağı’nın ana odağı olduğu iki bölüm vardı; içsel enerji ve kılıç oyunu. Bu iki konu da her daim üst sıralarda olmayı başarmış bir tarikattı. On asil erdem tarikatı içinde yer alabilecek kudrete sahiplerdi. Ancak bu iki ana odak noktası dışında odaklandıkları farklı bölümlerde vardı. Hua Dağı gibi köklü bir tarikatın birçok ustası vardı ve bu ustaların farklı gelişim teknikleri vardı.

 

Bazıları nesillerdir aktarılıyordu.

 

Bunlardan birisi de Demir Palmiye’ydi. Demir Palmiye vücudu sertleştirmek ve geliştirmek üzerine kurulmuş bir dövüş sanatıydı. Hua Dağı’nda sadece birkaç kişi vücudunu eğitmek için acılı eğitimlere katlanıyordu ve tüm Hua Dağı içinde eğitim verebilecek seviyeye ulaşmış sadece bir kişi vardı.

 

‘Demir Avuç Changgok Mingyu, Hua Dağı tarikatının tek Waigong ustası.’

 

Sung Hyun elindeki referans mektubuna baktıktan sonra kafasını kaldırdı ve eskimiş kulübeye garip bir bakış attı.

 

‘Changgok Mingyu oldukça yetenekli olmasına rağmen bir öğrencisi bile yok. Ayrıca ayyaş birisi olduğundan tarikat ondan ümitleri kesmiş durumda. Bundan dolayı metaliksiz birisi, alkol almak için bile çok zor para bulduğu söyleniyor.’

 

Böyle birisinin kendisini eğitmeyi kabul edeceğine dair bir umudu yoktu. Böyle insanlar hayattan tüm umudu kesmiş olurlardı. Bunu biliyordu çünkü önceki dünyasında bu tür insanlar çok fazlaydı. Gerçi o kıyamet dünyasında alkol bulmak çok zordu.

 

Changgok Mingyu’nun konutu olan eskimiş kulübe sadece birkaç on metre kare büyüklüğündeydi. Tamamen bir orman kulübesiydi ve Avareler Birliği’nin işe yaramaz dilencileri bile daha iyi yerlerde yaşıyorlardı. İyi taraftan bakmak gerekirse iki yüz metrelik çevresinde herhangi bir çöp ya da ağaç yoktu.

 

‘Doğrudan bir ustadan gelen referans mektubunu geçerli bir sebebi olmadığı sürece reddedemez.’

 

“Kimse var mı?”

 

Etrafta kuş bile uçmuyordu. Kulübeden de herhangi bir ses gelmemişti. Sung Hyun koşar adımlarla kulübeye gitti ve dökülmeye yüz tutmuş kulübenin içine bir bakış attı. Eski püskü bir yatağın üzerinde ağzı açık uyuyan bir yaşlı adam gördü.

 

Yaşlı adamın saçlarının yerini güneş gibi parlak bir deri almıştı. Uzun sakalları bembeyazdı. Kalın bir çeneye ve geniş bir alına sahipti. Vücudu ince olsa da ondan yayılan boğucu kudreti iliklerine kadar hissetmişti.

 

Yaşlı adamın horlama sesleri son derece kısıktı.

 

Sung Hyun gözlerini kıstı ve kapıdan içeriye girdi.

 

“Usta Changgok!”

 

Changgok Mingyu’dan herhangi bir tepki gelmedi. Sanki Sung Hyun’un varlığını hissetmemiş gibiydi. Ama bu onun seviyesindeki ustalar için geçerli değildi. Onun seviyesine ulaşmış kişiler birisi onları izlediğinde anında hisseder, uyurken dahi birisi onlara yaklaşırsa vücutları otomatik olarak tepki verirdi.

 

‘Böyle oynamak istiyor demek ki…’

 

Changgok Mingyu’nun amacını anladıktan sonra bir köşeye çekildi ve yere oturup gözlerini kapattı. Madem bekleyecekti, bu zamanı neden içsel enerji gelişimi için kullanmasın ki?

 

Erik Çiçeği Neigong’unu geliştirmek için ritmik nefesler almaya başladı ve bilinci kapandı.

 

*

 

Saatler sonra burnunu yakan alkol kokusu yüzünden gözlerini açmak zorunda kaldı. Changgok Mingyu kaşlarını çatmış bir şekilde hemen karşısında duruyor ve onu dikkatlice inceliyordu.

 

“He~ Demek Erik Çiçeği öğrencisisin.”

 

Parlak kahverengi gözleri yıldızları andırıyordu. Yaşlı olmasına rağmen cildi canlılıkla doluydu, yanakları kırmızıydı ve sıkı bir deriye sahipti. Onu kötü yapan tek şey her yerine sinmiş alkol kokusuydu.

 

“Evet kıdemli, siz de Demir Avuç Changgok Mingyu olmalısınız.”

 

Changgok Mingyu şüphe dolu gözlerle Sung Hyun’u süzdü.

 

“Velet, ne yedin de bu kadar iyi bir fiziğe sahip oldun?”

 

“Doğuştan iyi bir fiziğim var.”

 

“Seni ikinci seviyenin zirvesine taşıyacak kadar iyi bir fizikle mi? Çocuk mu kandırıyorsun?”

 

“Eğer kas yapımı incelerseniz ne demek istediğimi anlayacaksınız.”

 

Changgok Mingyu’nun keskin bakışları kıyafetlerini delip geçiyor gibiydi. Birden çıplak kalmış gibi hissetti.

 

‘Odaklanmış durumda.’

 

Sung Hyun elinden geldiğince hareket etmedi. Vücudunu kaplayan hafif soğuk havayı hissedebiliyordu. Belli ki Changgok Mingyu onun vücudunu derinlemesine inceliyordu. Bu da onun hakkında çoktan bir karar vardığını gösteriyordu.

 

Waigongu usta kademeye kadar geliştirmek ile neigongu büyük ustaya kadar geliştirmek arasında fark yoktu. Zorluk bakımından aynı seviyedelerdi. Bundan dolayı kıdemi düşük olsa da Changgok Mingyu’nn yeri doldurulamazdı. Güç bakımından tarikatın herhangi bir azizinden daha aşağıda değildi.

 

Bu da onu tarikatın en güçlülerinden birisi yapardı.

 

“Hoh~ Peki buraya gelmenin sebebi neydi?”

 

Bir süre sonra Changgok Mingyu gözlerini vücudundan çekti ve gözlerine odaklandı. Yüzünde herhangi bir ifade yoktu. Ciddiyet dolu bir aura vücudunu çevrelemişti.

 

“Ustam tarafından buraya yönlendirildim. Demir Palmiye Yolu’nu öğrenmek istiyorum.”

 

Changgok Mingyu’nun kaşları kalktı.

 

“Bunu sana söyleyen usta kim?”

 

“Sert Kılıçların Ustası.”

 

Sung Hyun yanında getirdiği referans mektubunu uzattı.

 

“Chegal’lerin çocuğu tarafından demek, hm.”

 

Changgok Mingyu mektubu aldığı gibi nazikçe yırttı ve içeriğine bir göz attı.

 

“Adi velet. Başıma iş açmak konusunda üstüne yok.”

 

Mektuba bir süre göz attıktan sonra mektubu zarfa koydu ve Sung Hyun’a uzattı. Sung Hyun’un kaşları mektubu alırken istemsizce çatıldı.

 

“Tamam, sana Demir Palmiye Yolu konusunda rehberlik edeceğim ancak bazı şartlarım var.”

 

Ustaların öğrenci eğitmeden önce bazı sınavlar yaptığı herkesçe bilinen bir şeydi. Sung Hyun, Changgok Mingyu’nun neler isteyeceği hakkında birkaç tahmin yürütüyordu.

 

“Sizi dinliyorum.”

 

Changgok Mingyu memnuniyetle yerden kalktı ve yatağının altında duran büyük testileri işaret etti.

 

“Her gün beş testi içki istiyorum ve yanında yüksek kalite atıştırmalıklar olacak.”

 

Sung Hyun kafasını salladı. Buraya gelmeden önce Changgok Mingyu hakkında bilgiler edinmişti. Karakterini de detaylıca analiz etmeyi ihmal etmemişti. Geçmişi hakkında da çok fazla şey biliyordu. Şöhreti çok kötü olmasına rağmen güçlenmesinin yolu ondan geçiyordu.

 

“Güzel, velet, ikinci şartım Demir Palmiye’nin temelini üç ay içinde kavrayamazsan sana daha fazla şey öğretmeyeceğim. Üç ay içinde Demir Palmiye hakkında anlayış elde edemezsen, öğretilerimi almaya hakkın yok demektir. Anladın mı?”

 

“Anlıyorum.”

 

“Ho? Çoğu kişi bunu duyunca beni tehdit eder ya da hazineler ile beni baştan çıkarmaya çalışır. Benden bir artı kazandın.”

 

“Üçüncü şartınız nedir?”

 

“Beni anlaman güzel, benden bir artı daha kazandın velet. Üçüncü şartımsa aralarından en basiti. Demir Palmiye Yolu acının ve eforun yoludur. Her dediğimi yapacaksın ve ufak bir şikayet dahi duymak istemiyorum. Ben yat dersem yatacaksın, kalk dersem kalkacaksın, atla dersem atlayacaksın.”

 

Sung Hyun derin bir nefes verdi. Demir Palmiye’yi öğrenmenin zorluğundan ziyade Changgok Mingyu’nun öğrencisi olmak konusunda endişeliydi.

 

“Tüm şartlarınızı kabul ediyorum efendim, lütfen bana önderlik edin.”

 

Sung Hyun ayağa kalktı ve saygısını gösterdi.

 

“Hohoho- Velet, nedense seni çok sevdim.”

 

“İyi düşünceleriniz için müteşekkirim efendim. Beni ne zaman eğitmeye başlayacaksınız?”

 

“Şimdi.”

 

“Anlamadım?”

 

Sung Hyun tepki bile veremeden sezgileri delicesine çığlık atmaya başladı. Tereddüt etmeden Sekiz Gümüş Avuç İçi’ni kullandı ve Changgok Mingyu’ya saldırdı.

 

Ancak çok geç kalmıştı.

 

Changgok Mingyu kendisi daha saldıramadan birdenbire ortadan kayboldu.

 

‘Nerede?’

 

Belindeki Chaeggom’u çektiği anda duyularıyla etrafı aradı ancak daha kolunu çeviremeden bir şeyin başını kavradığını hissetti ve…

 

Pat!

 

Kafası zemindeki ahşapların içine gömüldü.

 

Changgok Mingyu yüzünde heyecanlı bir şekilde Sung Hyun’un kafasını kavramıştı.

 

“Sezgilerin idare eder.”

 

Sung Hyun ikinci sınıf bir savaşçının dayanıklılığına sahip olmasaydı belki de kafatası parçalara ayrılmış olacaktı. Ancak Changgok Mingyu bunu umursuyormuş gibi durmuyordu. Aksine yüzündeki gülümseme daha da büyüdü.

 

“Dövüş sanatları antrenmanın bittikten sonra silahsız bir şekilde buraya gel. Gelirken alacaklarını unutma.”

 

“…”

 

*






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44540 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr