Bölüm 91 :

avatar
625 8

Medeniyetin Yükselişi - Bölüm 91 :


Aslı, bugün hayatının en saçma günlerinden birisini yaşamıştı. Dün gece geç saatte babası onu aramış ve Melek ve abisi Alper ile birlikte Muğla’da kaldıkları yazlığa gelmelerini söylemişti. 



Her ne kadar üniversite başlamış ve dersler de yoğun olarak devam etse de babası Aslı’nın sözlerini dinlememiş ve ne olursa olsun gelmesini söylemişti. 



Esasında Aslı’nın seviyesi 1’inci seviyenin tepe noktasını çoktan görmüştü ve artık meditasyonları günlük 30 dakika kadar sürüyordu. Fakat her ne kadar meditasyon yaparsa yapsın artık bir ilerleme kaydedemiyor, zamanla meditasyona ait anıları ise git gide zayıflaşıyordu.


  

Eskisine nazaran odaklanması daha da güç bir hale geliyor ve şimdi bile 10 dakikadan fazla süre odaklanmak için kafa yorması gerekiyordu. 



İlk oturuştan sonra başarılı bir şekilde meditasyon yapabilen kişilerin odaklanma süreleri kısalıyor, zamanla bu süre 10 saniyeye kadar daralıyordu. Aslının da durumu bu şekildeydi. Fakat ilk seviyede sınıra yaklaştığından odaklanma sorunu çekmeye başlıyor, anılarında hatırladığı şeyler silik kalmaya başlıyordu. 



Bu nedenle 30 dakikalık günlük meditasyonu artık uzayarak 40 dakika kadar olmuş, bunun yanında Cüneyt’in gösterdiği basit egzersizleri de yaparak günlük zindeliğini korumuştu. 

Fakat bu bile eskisine nazaran beyninin gelişmesine, daha doğrusu sıradan bir insandan kat be kat fazla zinde ve akıllı olmasına yol açmıştı. 



Eskiden gördüğü karışık matematiksel semboller artık onun için çocuk oyuncağı haline gelmiş, sınıf arkadaşlarının okuyarak zorlandığı İktisadi teorileri çok kolay bir şekilde okumuş ve idrak etmişti. 

Şimdi bile ikinci yılının bütün derslerini bitirmiş ve kalan vaktini sevdiği kitapları okuyarak geçirmişti. 



Aslında onun kişiliğinde birisinin oturup bir pasif etkinlik olan kitap okuma gibi alışkanlığı yoktu. O, daha çok dışarıda gezmeyi, alışveriş yapmayı ve arkadaşları ile birlikte takılmayı seven bir insandı. 

Fakat her şey meditasyonlar ile birlikte değişmişti. 



Artık kafasında birim süre boyunca geçen fikir miktarı artmış, kafası adeta öğrenmeye aç bir bebek gibi meraklanmıştı. Bu durumda arkadaşları ile takılmalar, geçen sohbetler ve eski Aslı’nın yaptığı şeyler onu tatmin etmemeye başlamıştı. 



Durumdan kurtulmak için ilk olarak kendi okuduğu bölümle alakalı kitapları ve daha sonra da felsefe tarihi ile alakalı kitapları okumaya başlamıştı.  



Eski durumunu hatırladıkça ne kadar cahil ve saf olduğunu hatırlayan Aslı, yeni şeyler öğrendikçe daha da meditasyonların kıymetini anlıyordu. 



Fakat her günkü olan mütevazı hayatı dün gece gelen arama ile sektemişti. 



İlk olarak bundan 2-3 ay evvel en yakın arkadaşlarının arasında gerçekleşen bir durumdan dolayı oturdukları kız evini dağıtmışlardı. 



Derya’nın Sinem’i evde bir erkek ile yakalamasının ardından bu olay öylece kapanmamış ve olayı Aslı, şu an halen yurt dışında olan Zeynep’te duymuştu.  



Zeynep bir zengin aristokrat aileden geldiğinden evleneceği kişi daha şimdiden belliydi ve onun adeta bir Avrupalı bir soylu ailenin kızı gibi belirli etiklere uyması gerekliydi. Bu nedenle ailesini arayıp zar zor kız arkadaşları ile ortak bir eve çıkma izni alabilmişti. Aksi takdirde onun ailesi de epey zengindi ve okula yakın bir yerde evleri de vardı. 



Derya’nın ise akademik idealist düşünceleri vardı. Esasında sevgili fikrine pek karşı olan bir bakış açısı olan bir aileden gelmese de onun için bu tarz işler zeka israfıydı. Cüneyt ile olan ders dışındaki münasebeti ise bir istisnaydı. Çünkü Cüneyt’te diğer erkeklerde görmediği bir derinlik ve akademik hava vardı. 



Aslı’ya gelince o ise eğer eski Aslı olsa idi ortamı yumuşatacak biri olurdu. Fakat o da ölümle yüz yüze gelmiş ve daha sonra aylar süren iyileşme süreci, daha sonra ise meditasyonlara başlaması, Cüneyt ile olan münasebeti gibi durumlar neticesinde sıradan erkekleri ve sıradan kızları dolaylı yoldan ikinci sınıf insan olarak görmeye başlamıştı. 



Bu durum bir narsistlik yada kibirlilik değildi. Bu sadece artık o kişiler ile aynı frekansta olmadığından yaşanan bir basit hayat muhasebesiydi.  



Durum bu olunca Sinem’in yapmış olduğu bu hareket affedilmedi, o ev dağıtıldı. Zeynep, Derya ve Aslı esasında iyi arkadaş olduklarından halen ilişkileri devam ediyordu ama Sinem için yolun sonu görünmüştü. 



Böyle olunca kendisi de Beşiktaş’ta emeklilerin kaldığı bir mahallede mütevazı denilebilecek fakat her yere yakın olan bir evde tek kişi kalıyordu. Odası bile şimdiden okuduğu kitaplar ile dolmaya başlamıştı. 



Babasının aramasından sonra ve özellikle uzun süreli bir gezi olmasını söylemesinin ardından bavulunu hazırlıyor, Melek ve abisi Alper ile çeşitli işleri bitiriyorlardı. 



Akşam olduğu vakit 3’lü sonunda Muğla’daki babasının yazlık villasına gelmişti. 



Eve geldiklerinde babası Turgut “Neden o kadar eşya getirdiniz? Ben size dedim her şeyi bir kenara bırakın ve sadece siz gelin diye” dedi. Açıkçası Turgut bey de Cüneyt’in hava taşıma aracının yük taşıma kapasitesini bilmiyordu. Fakat gördüğü bavulların miktarını düşününce sanki o droneler bu yükü kaldıramayacakmış gibi hissetti. 



“Neden bu kadar gizemli konuşuyorsun baba? Hem bu eşyalar öyle basit şeyler, burada yeterli alışveriş mağazaları yok ve bizde lazım olur diye düşündük” dedi Alper, açıkçası o da babasının bu ani fikrine şaşırmıştı. Üstelik babasının yüz ifadesine baktığında tarif edilemez bir değişiklik olduğunu hissetti. Eskisine nazaran sanki babasının sağlığı daha yerindeymiş gibi gelmişti.  



“Her neyse çok fazla zaman kaybetmeyin, eşyalarınızı odanıza taşıyın akşama misafirimiz var” dedi Turgut bey çok fazla açıklama yapmadan. Onun dışında Ayşe hanım zaten kızları ile hasret gideriyor ve onları içeri davet ediyordu. 



Çok geçmeden yerleşimini tamamlayan aile akşam yemeğini yemek için bahçelerinde bulunan çardağa gelmişlerdi. Burada yemeklerin yanında Ayşe hanımın hazırladığı bir bavulu da gördüler ve Aslı sordu” Anne bir yere mi gidiyorsunuz? Neden bir valiz daha hazırladınız?” dedi. 



“Çok fazla sabırsızlanma kızım, yemekten sonra her şey belli olur” dedi Ayşe hanım. Onunda yüz ifadesi sağlıklıydı.  



Eylül ayı ile birlikte havakar artık daha da erken kararmaya başlamış olsa da yine de saat 7-8'e kadar tam manası ile kararmıyordu. Üstelik coğrafi konumdan dolayı burası en batı yerlerden birisiydi.  



Şimdi ise yemek saati 7 gibiydi. Cüneyt’in mesajına göre onları almaya gelecek olan araç Kayseri’den yola çıkmıştı.  



Akşam yemeği biterken aile mutlu bir şekilde bahçede çay içiyorlar, Aslı ise kenarda kitap okuyordu. Alper ise babası ile bir şeyler konuşuyordu. 



Saat 8 buçuğa yaklaşırken hava iyice kararmıştı.  



Çok geçmeden Turgut bey’in telefonu çalmış ve arayan Cüneyt’ti. 



“Turgut amca, 20 dakikadan orada olacağım hazır mısınız?” 



“Hazırız Cüneyt, bizimkiler de burada, söylediğin gibi sadece temel kıyafetleri hazırladık. Fakat buradan uzun süre ayrılacağız, bizi merak edenler olacaktır?” 



“Endişelenmenize gerek yok Turgut amca, o konuyu ben düşündüm”  



“Tamam öyleyse biz hazırız bahçedeyiz”  



… 



Turgut bey yerine geri döndüğünde diğerleri ona sorgular şekilde bakıyordu. 



“Misafirimiz birazdan gelecek” dedi.  



“O zaman ben evdeki son işlemleri hazırlayım” dedi Ayşe hanım. Sonuçta uzun süreli bir tatile gidecekti ve villa da epey genişti.  



 

Bölüm Sonu 

 

Not: Geri geldim arkadaşlar fakat eskisi gibi yoğun bir güncel verme durumu artık olmayacak. Daha doğrusu biraz zaman geçmesi gerekli, yeni ev macerası, iş yeri oryantasyonu gibi işler devam etmekte, bu süreçte biraz yoğun oluyorum, ancak ilk fırsatta günlük 1 bölüm standartına erişebileceğim gibi geliyor.  

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44403 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr