Bölüm 90:

avatar
543 3

Medeniyetin Yükselişi - Bölüm 90:


Turgut bey gerçekten de uzun süre piyasada iş kovalayan bir kurttu. Cüneyt’in her ne kadar zaafsız açıklamasından işin gerçeğini anlamıştı. Bunu Cüneyt’in ciddi yüzüne bakarak söylemek onda keyif uyandırıyordu. 



“Ahem, Turgut amca, ben sizin sağlığınız için böyle söyledim” diyerek ortamdaki havayı değiştirmeye çalıştı Cüneyt. O da Turgut beyin zekası karşısında tırsmıştı. 



“Bu gece burada kal Cüneyt, villada bir sürü oda var, ben ve karım dışında kimse yok, geç oldu eve gitmen yorucu olur” dedi Turgut bey. Açıkçası saat geç olmuştu. Yola çıksa bile 2 saate yakın yol çekecekti Cüneyt. Üstelik Turgut beye göre o kadar yol gittikten sonra Cüneyt’in yorgun düşeceğini düşünmüştü. 



 

Her ne kadar Aslı’nın burada olmadığını bilse de Cüneyt bunu duyunca yine hayal kırıklığına uğramıştı. 



Fakat kendine çabucak gelip “Size yük olmayım Turgut amca, yarına hazırlanın, sizi direkt olarak ben alıyım araçla. Bu hem size göz koyanları da şaşırtan bir hamle olur” dedi. 



Her ne kadar işten emekli olsa da Turgut beyin her ne yaptığını takip eden kişiler vardı. Şimdi bile eşi ile tatilde olduğunu biliyordu bu insanlar. Kısa vadede bir şey yapmasalar da ellerine fırsat geçtiği vakit bir şey düşünebilirlerdi. 



Sonuçta it’e ne yapsan it idi. Parası olan paralı it idi. 



“O zaman tamamdır, hem yarına Aslı ve Melek te buraya gelebilir” dedi Turgut bey, o da biliyordu durumları. 



“Yarın akşama benim geldiğim saate hazır olun, sizi alması için iki araç yollayacağım.” dedi Cüneyt.



 

“Sen merak etme, Ayşe’ye de ben açıklarım durumu” dedi Turgut bey. Daha sonra duştan gelirken getirdiği bir paketi Cüneyt’e uzattı. “Bunları al, şimdilik burada sadece bu kadar kalmış, İstanbuldaki evimde kalmış gerisi” dedi ve Cüneyt’in eline sıkıştırdı. 



Cüneyt, paketi eline aldığında bunların sigaralar olduğunu biliyordu “Çok teşekkürler Turgut amca, o zaman ben kalkıyım” dedi ve ayağa kalktı. 



“Yolun açık ola”  



Bahçede duran kişisel hava aracına binen Cüneyt, Asena’nın kontrolünde villadan ayrıldı. 



Cüneyt’in aracının sessiz sakin bir şekilde gecenin karanlığında kaybolduğunu gören Turgut bey ise tarif edilemez duygular içindeydi. İlk olarak kalan ömrünü geçirmenin getirdiği pişmanlık ve hüznü tatmış, daha sonrasında ise Cüneyt sayesinde bir çıkar yol olduğunu öğrenmiş ve son 2 ayın hüznü bir anda kalkmıştı. 



Şimdi ise Aslı’nın Cüneyt’le tanışık olmasının ve aralarındaki meselenin dışardan görüldüğü gibi basit bir tanışma olmamasının meyvelerini yer olmuştu.  



Aslında Cüneyt’in ona yaptığı ikinci klas hareketti bu. İlki onun şirketini yok olmanın eşiğinden kurtarmasıydı. Birçok iş adamı bir ittifak kurarak onu oyuna getirmişler, aralarında Türkiye’nin önde gelen bankalarının da yönetim kurulu üyelerini birliklerine katarak onun borçlarını haczetmişlerdi. Kapital zincirinin kırılması sıkıntısı her ne kadar dışardan önemli bir şey değilmiş gibi görünse de Turgut bey çok iyi biliyordu, eğer bankaların hacizleri başlasaydı daha bir sürü sıkıntılar da boy gösterecekti. 



Piyasadaki kurtların ne insanlar olduğunu bilen Turgut bey, eğer onların eline düşselerdi, sanki tefeciden borç almış ve ödeyememiş gibi bütün malvarlığını kaptıracak, hapse bile girebilecekti. 

Aslında tam manasıyla direkten dönmüştü. Cüneyt’in o 1 milyar dolardan fazla olan mal alımı onu hem depo masraflarından, hem de ilk fırsatta ödemesi gereken banka kredilerinden kurtarmıştı. 

Şimdi ise o insanların emellerinin gökyüzünden yukarıda olduklarını biliyordu ve bu nedenle kesin bir karar alarak şirketi elinden çıkarmıştı. Parasını ise çeşitli kanallar yardımı ile yurt dışındaki güvenilir bankalara aktarmıştı. Bu noktada artık Türkiyedeki bankalara olan inancı da sarsılmıştı. 



“Teknoloji sektörü ha...” dışından böyle konuşan Turgut bey, Cüneyt ile yaptığı akşam yemeğindeki sohbeti hatırladı. Cüneyt’in böyle basit ama bir o kadar da karmaşık bir hava cihazı ile kendisini ziyaret ettiğini görünce ciddi ciddi düşünmeye başladı. 



O, Cüneyt’in onu aradığında Kayseride olduğunu biliyordu ve burası esasen epey uzaktı Kayseriye göre. Muhtemelen Cüneyt bütün yolu bu gece gelmiş, şimdi ise geri gitmişti. 

“Yarın görelim bakalım kişisel hava aracı ile nasıl oluyormuş yolculuk” dedi. 



Daha sonra bir şeyi hatırlayıp telefonu eline alıp aramalara başladı. 



*** 



Cüneyt iki saate yakın uçuşunu tamamladıktan sonra genel merkez binasına geldi. Aslında ARGE merkezine gidecekti ama biraz dinlenmenin iyi olacağı fikrine kapılmıştı. Genel merkezde ise kendisi için ayrılan özel bir kat vardı ve bu katta lüks bir daire de vardı. Büşra Nur, ARGE merkezinden çıktığında burayı kullanıyordu. 



“Asena, yarınki planı sen hazırla” dedi, daha sonra yatağa yattı ve uyudu. 



Turgut bey için hazırladığı bir villa vardı. Daha doğrusu için bir sürü villa tarzı ev yaptırmıştı Cüneyt. Bunlardan iki tanesinin inşaatini robotlar tamamlamıştı ve diğerleri ise proje kapsamındaydı. Şimdi ise kukla için çevirdiği ‘hedef’ler amele olarak çalışıyordu. Proje devam ediş hızı ise hayal edilemez bir hızdaydı. 



Cüneyt bu ekip için bir iş yeri servisi almış, çalışanların iradeleri ve kendi fikirleri olduğundan çeşitli yerlerde evler kiralamışlardı. İşe yakın olması için bir kısmı çevre köylerden, bir kısmı ise Mimarsinan Organize’nin ötesinde bulunan Mimsin diye bilinen bir toplu konutlar birliği ilçede ev tutmuşlardı. Buralarda kiralar uygundu ve kuklalardan bazılarının akılları karı ve koca olarak değiştirilmişti. Dolayısı ile bu kişiler bir aileydiler.  



Diğerleri ise 3’er, 4’er kişi birlikte bekar evlerinde kalıyorlardı. 



Güneşin alnında zorlayıcı bir işte çalışmak onları karartmış, takım elbise giyip suratlarına pudra sürmedikleri için de çoğu kişi tarafından tanınmaz bir haldeydiler.  



Eğer çevredeki komşular bu insanların gerçek kimliğini bilselerdi olaylar çok farklı olurdu. 



Kısacası çalışanlara yasal zemin hazırlanmıştı. 



Villalardan birisi bir tepenin zirvesine lüks bir mimari ile yapılmış, diğeri ise ona yakın bir yerde, ilkine göre lüks olmasa da yine görkemli bir mimariye sahipti.  



Esasen Cüneyt bu iki villadan birisini kendisi, diğerini ise ailesi için ayırtmıştı. Fakat ailesi Çaybağları denen ve Ali dağının eteklerinde bulunan Talas manzaralı Cüneyt’in Kayseriye geldiğinde ilk olarak aldığı evi çok beğenmişler, çevredeki komşularla ilişkiler kurmaya başlamışlardı.



Bu nedenle taşınmak gibi bir istekleri şimdilik olmamıştı. 

Olay böyle olunca Cüneyt ise bu villaları sadece mobilyalar ve gerekli malzemeler ile donatmış ve mühürlemişti. Daha bir kere bile kalmamıştı. Yarın ise Turgut beyin ailesi gelecekti ve villa no 2’yi Cüneyt açmayı planlıyordu. 



*** 



Ertesi sabah 2 saatlik uykunun ardından sabah 5’te uyanan  Cüneyt, merkez binanın tepesinde meditasyon rütinine başladı. 



Bu sefer şirketin kampüsünde çok fazla sayıda insan egzersiz yapıyordu. Esasında bir kere yapan, kahvaltıdan sonra tekrardan yaptığından sayı nispeten fazla görünüyordu. Bu iyiye işaretti.  

Her zamanki gibi rütinini gerçekleştirdi ve işine başladı. 



Çok geçmeden akşam saati yaklaştı. 

 

Bölüm Sonu 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44400 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr