4. Cilt: Kıyamet Fırtınası, Bölüm 18

avatar
298 0

Mathias - 4. Cilt: Kıyamet Fırtınası, Bölüm 18


4. Cilt: Kıyamet Fırtınası
Bölüm 18

"Her şey daha güzel olacak, Markus amca."

Kan Büyücüsü ve Mathias, ona verilen odada oturuyorlardı. Adam, 1. Kademe zayıflığını aşmaya çalışırken bir yandan da sohbet ediyorlardı. Kendisine böyle bir fırsat verildiği için mutlu olan Markus, oldukça hevesliydi.

"Umarım, Mathias." dedi, mutlu bir sesle. Meditasyonuna devam etti.

"Sahi ne ara Büyücü İmparatoru oldun sen?"

Kendisine yöneltilen yeni soruya gözlerini açmadan cevap verdi. "Senin ormana geldiğin geceydi."

"Haa, demek o yüzden kıçım dondu. Ben de düşünüyordum ki acaba geçidin içinde çok vakit geçirdim de kış mı geldi?"

İkilinin muhabbeti devam ederken odanın kapısı aniden açıldı. Kapıya baktıkları zaman yıldırım dövmeli kadının oraya geldiğini gördüler.

"Hala burada ne yapıyorsun!?" diye bağırdı Mathias'a. "Mirasını uyandıramadın hala!"

Genç büyücü savunmaya geçerek "Ben de tam miras uyandırma konusunda tavsiye alıyordum." diyiverdi.

"Kan İblisi kendi gelişimiyle ilgilenebilir. Senin boş boş durma lüksün yok!"

"Lütfen sakinleşin." diye söze karıştı Markus. Shandri'nin kızgın bakışlarını üzerine çekmişti. Kadın ondan korkuyormuş gibi görünmüyordu. Hatta en ufak bir çekingenlik bile yoktu. Birkaç adımda onun yanında bitivermişti.

"Bu çocuğa mirasını açtırmam söylendi. Benim işime karışmayıp kendi görevinle ilgilen, Kan İblisi." dedi sert bir sesle ve vurgulayarak.

Kızıl saçlı adamın yüz ifadesi düşse de karşılık vermedi. Onun yerine kadının yüzündeki dövmeye bakarken "Yıldırım Yazıtı? Hem de bir beden yazıtı. Sağlam bir yazıt ustası bulmuşsun." dedi. "Fakat bunlar yıldırım temelli saldırılara karşı direnç verir. Kan temellilere karşı değil. Neden gereksiz öfkeni bir kenara bırakmıyorsun?"

Bu ima karşısında kadın, dişlerini sıktı. "Çocuğun seni çağırmasına yardımcı olmamın tek sebebi bu işi bir an önce bitirmek istememdi. Beni diğerleriyle karıştırma, Markus. Miraslardan korkmuyorum. Sen mirasını kullanamadan boğazını 4 kere kesebilirim."

İkili arasındaki tartışmanın büyüyecek gibi görünmesi üzerine Mathias, Shandri'yi çekiştirerek "Ben bugün mirası açacakmışım gibi hissettim bir an. Hadi gidelim." dedi. Kadın, kolunu sertçe çekerek ondan kurtardıktan sonra bir kere daha Kan İblisi'ne bakıp yürümeye başladı. Markus da onun arkasından bakmaya son verip meditasyonuna geri döndü.

Shandri ve genç büyücü, miras açma denemelerine devam ettiler. Geçen seferki denemelere göre ekstra bir şey olmayınca, yeni bir yöntem denemek için Dorn oraya gelmişti. Mirasının ne olduğunu öğrenecekleri zaman kullandıkları tekniği tekrar kullanacaklardı. Bebekliğindeki o anıya tekrar inip, mirasın kullanılış anını görmeyi deneyeceklerdi.

Yaşlı adam hazırlanıp gencin alnına dokunduğu zaman O, yine anılarda kayboldu. Birkaç duraktan sonra, yine aynı anıya gelmişti.

Yüzünü net göremediği ebeveynleri, belirli bir mesafeden sonrasını kaplayan beyazlık ve annesinin haykırışı...

"Nihai Büyü! Fırtına Habercisi Mirası!"

Yaşlı adamın desteklemesi ve gencin ilk seferden dolayı hazırlıklı oluşu sayesinde anı devam etti. Mathias, yukarıdaki beyazlıktan alçalan bir fırtına bulutunun annesinin etrafını kapladığı anı hayranlıkla izledi. Çok güçlü bir yıldırım küresi oluştu etraflarında. Fırtına bulutu şekillenirken tam merkezinde kalmışlardı. Fırtına Goleminden yayılan enerji, genç büyücünün içindeki garip enerjide hissettiği yıldırım enerjisine benziyordu.

Anı sona erdiğinde genç büyücü başını iki yana sallayarak kendine gelmeye çalıştı. Bu zihin büyüsü kullanıldıktan sonra yorulmuş bir beden bırakıyordu.

"Durum nasıl?" diye sordu ihtiyar.

"Geçen seferkine göre daha iyiydi. Hissettiğim enerjinin miras olduğundan iyice emin oldum. His çok yoğundu."

"Sence yardımı olmuş mudur?" Shandri ihtiyara sorarken ciddiyetinden ödün vermemişti.

Onun cevabı ise "Bence oldu." olmuştu.

Kadın bu kez "Kıyamet Varisi'nden yeni bir haber var mı?" diye sordu.

"Son gelişinden sonra kendini göstermedi. Kaynak yolunu bulmuş olmasından endişe ediyorum. Bu sebeple onun mirasının enerji izini takip etmeyi deneyeceğiz. Bu sırada Markus da 2. Kademeye geçmiş olacak. Sonrasında ise... Savaş başlayacak."

"Duydun mu, velet?" Shandri, Mathias'ın kafasına vurarak konuştu. "Sen başar ya da başarama, yakında savaş başlayacak. Eğer mirasın uyanmazsa seni şehirde bırakırım. Oturduğun yerde ağlayıp başkalarının senin yerine hayatını tehlikeye atmaya devam etmesini izlersin."

"Uyandıracağım." Genç büyücünün yüzü düştü. Fakat bu sefer ki durum diğer zamanlara göre farklıydı. Anıda hissettiği miras enerjisinden sonra, garip enerjiden tam olarak emin olamasa da Fırtına Habercisi mirasından emin olmuştu. Enerjinin hissi çok net bir şekilde aklındaydı.

"Ben uyandıramazsan olacak şeyleri söylüyorum. Uyandırabilirsen eziklikten çıktığını kabul ederim. Diğer türlü bir daha kendine ezik hariç hiçbir şekilde hitap edemeyeceğinden emin olurum."

"Ne tehdit ettin var ya sen de. Bari seni öldürürüm, cesedini sallandırırım, hatta elma suyu içmeni yasaklarım falan da de de tam olsun. Ulan zaten elma suyu vermiyorsunuz. Canım çekti, birazcık alabilir miyim? On şişe falan?"

"Kes sesini ve çalışmaya devam et."

O meditasyonuna dönerken kadın ve ihtiyar dışarı çıktılar. Dövmeli yıldırım büyücüsü "Uyandıramayacak. Bu konuda yanılmıyorum. Savaşa kadar uyandırması mümkün değil. Zorla Uyandırma Ritüeli'ni yapmalıyız." dedi.

Dorn düşünceliydi. "Gerçekten de fazla uzun sürdü. Şu anda Markus da bizimleyken mirası kontrolden çıksa da baskılayabilme şansımız daha yüksek. Belki de denemeliyiz."

"Hemen başlayabilirim."

"Acele etme. Biz Salazar'ın yerini bulurken ona müsaade et. Duruma göre ritüel için sana haber yollarım."

Kadın başıyla onayladıktan sonra başka bir soru yöneltti. "Savaş çıkarsa durumumuz nedir?"

"Krallıklar birleştiler. Savaş başladığı anda her krallık ordusunu göndermeye hazır. Kıyamet Varisi onları da ziyaret etmiş gibi görünüyor. Durumun ciddiyetini iyice anladılar...

"Onun dışında Simyacılar Birliği bizim için yıldırımı kendi üzerine çekip absorbe eden kristaller yaptılar. Savaş sırasında savaş alanına götüreceğiz. Simyacılar sıkı çalışıp elimizdeki malzeme sayısını cidden de üçe katladılar. Hala da yapmaya devam ediyorlar...

"Kıyamet Mirası'nın zayıf bir noktasını bulmaya çalıştım ama Salazar'ın öfkeden arınmış olması her şeyi bozuyor. Onu öldürmek için elimizdekilere güvenmeliyiz. Şu andaki en güçlü kozumuz, Markus Castillon. Mirası konusunda uzman bir varis. Salazar'ı öldüremese bile bize öldürecek zaman kazandırabilir."

Shandri onu dinledikten sonra yakındaki bir pencereden gökyüzüne baktı. Hiç bulut yoktu. "Kıyamet Varisi çok genç. Tam olarak ne yaşadığını merak ediyorum. Fakat ne yazık ki öldürülmesi gerekiyor. Yaşamasına izin verilemez."

"Bugün Tapınak bize yeni bir yardım yollayacak." 

Kadının ilgisi tekrar yaşlı adama döndü. "Yine bir avuç aptal mı geliyor?" diye sordu.

"Hayır, bu kez başka. Linette'i yolluyorlar."

"Sonunda adam akıllı bir yardım. Gönderdikleri aptal sürüsü geldiği gibi ölmüştü. İlahi Melek Varisi, onlardan bin kat daha iyi bir yardım."

"Bunu göreceğiz."

Onlar konuşurken odadan gelen bir çığlığın ardından kadın içeri daldı. Bedeninin bazı yerleri yanmış olan Mathias, yerde baygın bir şekilde yatıyordu. Oradaki muhafıza şifacı çağırmasını emrettikten sonra gence sert bir tokat atarak onu kendine getirmişti.

"Ne oldu?" diye sordu Mathias. "Uyandırdım mı?"

"Salak velet! Sana enerjiyi dengelemeye çalışmanı söylemiştim! Kendini öldürmeye mi çalışıyorsun!"

"Bence uyandırmışımdır ya, bir daha bakın."

Bir elini yüzüne vuran Shandri ona arkasını dönüp gelen şifacıların ilgilenmesine müsaade etti. Bu sırada da Dorn oradan ayrılmıştı.

----------

"Benimle birlikte geldiğin için teşekkür ederim." dedi genç bir kız. Altın sarısı saçları beline kadar uzanıyordu. Kısa boyluydu fakat yüzü çok şirindi. Beli ince görünüyordu.

"Rica ederim, Linette. Benim de tekrar görmek istediğim biri vardı." diye karşılık verdi yanındaki siyah saçlı genç. İkisinin de üzerinde Tapınak'ın dizaynına sahip kıyafetler vardı.

"Fırtına Habercisi Varisi, değil mi Alain?"

"Doğru bildin. Gözünden kaçmamış." Gencin gülümsemesi kıza da bulaştı. İkisi de mutlu yüz ifadeleriyle gelmişlerdi.

"Neyse ki şifa işi sen yanımdayken çok daha hızlı bitiyor." diye ekledi genç. "Diğer türlü gelemeyebilirdim."

"Sana her zaman yardımcı olurum, Alain. Anrod'u da getiremememiz kötü oldu. Senden ayrı görevde bulunmayı sevmiyor."

"Bir dahaki sefere artık. Başrahibe karşı gelemeyiz."

Onlar yürümeye devam ederken karşıdan gelen turuncu saçlı genç erkekle karşılaştılar. Yüzündeki kibirli bakış silinmemişti ama gözleri Linette'in üzerinde kalmıştı.

"Merhaba, Prens Tagen." dedi Alain, gülümseyerek.

"Merhaba." diye karşılık verdi prens.

"Biz de kralın huzuruna gidiyorduk. Bize eşlik etmek ister misiniz?"

"Olur." Normalde kabul etmeyeceği bir teklifi Linette'e bir süre daha yakın olmak için kabul eden prens, onlarla birlikte taht odasına kadar yürüdü. İçeri girdiklerinde sadece Kral Conrad ve Danışman Eilif vardı.

"Hoşgeldiniz."  dedi danışman. Onlar da kralı selamladıktan sonra konuşmaya girdiler. Linette neden yollandığını, neden Alain ile birlikte geldiklerini ve nasıl yardımcı olacaklarını açıkladı. İlahi Melek Mirası'nın varisi olarak, eşi benzeri görülmemiş bir şifa yeteneğine sahipti. Anında müdahale ederse, kafası kopmuş bir adamı bile iyileştirme şansı vardı.

Onun da katılımıyla birlikte krallık, yanında iki tane uzman varis hazırlamış oldu. Mathias da mirasını uyandırabilirse varis sayısı 3 olacaktı. İçlerinden birisi her ne kadar acemi olacak olsa da mirasın gücü küçümsenemezdi.

"Peki öyleyse. Başkahin Dorn, Salazar İorion'un yerini bulurken sizler de dinlenin. Savaş çok yakın." Kralın söyledikleri üzerine ikili, Danışman Eilif'in eşliğinde odadan çıktılar. Siyah saçlı adam onlara odalarını gösterecek ve kısa bir durum değerlendirmesi yaparak imkanları anlatacaktı onlara. Fakat beklenmeyen bir şey oldu.

Onlar tam bir koridordan yürürken bir odanın kapısı açıldı ve kızıl saçlı adam dışarı çıktı. Gördüğü manzara karşısında şoka uğrayan Markus, Alain'e bakarken o da onu fark etmişti. İkisinin de kalbi daha hızlı atmaya başlamıştı. Fakat birbirlerine bakarken konuşamadılar.

Hikaye İle İlgili Bilgiler #58

İlahi Melek Mirası, Antik Çağ'dan bu yana pek çok kez varis seçmiş olan bir mirastır. Kişiye verdiği muazzam şifa yetenekleri sayesinde bir birliğin içindeki en değerli konuma getirir varisini. İlahi Melek Varisi tarafından desteklenen ordular, tim tarih boyunca savaşları daima kayıpsız kazanmıştır. Geniş etki alanına sahip büyüleri ve tüm şifa büyülerini gölgede bırakan Nihai Büyüsü ile İlahi Melek Mirası, tüm miraslar arasında iyi bir yere sahiptir.

Seviyeler

Acemi Büyücü
Büyücü Çırağı
Büyücü Ustası
Büyücü Büyükustası
Büyücü Üstadı
Büyücü Kralı
Büyücü İmparatoru
Büyücü Atası
Büyücü Azizi
Büyücü Tanrısı






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44450 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr