4. Cilt: Kıyamet Fırtınası, Bölüm 6

avatar
302 0

Mathias - 4. Cilt: Kıyamet Fırtınası, Bölüm 6


4. Cilt: Kıyamet Fırtınası
Bölüm 6

"Nasıl yani?"  Karşılarındaki adamın söylediklerini duyan Kılıçdiş Loncası şaşırmıştı. Onların bu hali üzerine adam bir kere daha tekrar etti.

"Kahin Kulesi'nden gelen bilgiye göre Kıyamet Varisi tehlikesi şehirden kalktı ve herkes geri dönmeli."

Yardımcı lider kendini tutamayarak "Dorn ne düşünüyor?" diye sordu Eleanor'a.

"Bilmiyorum. Ama öğrenmek için şehre dönmemiz gerekiyor." Kadın, kendi eşyalarını alırken diğerlerine de toplanmaları için emir vermişti.

Kısa süre içinde zaten pek fazla eşyaları olmayan grup toparlanmıştı. "Yaşlı adam tehlike geçti diyorsa geçmiştir, değil mi?" diye sordu Mathias.

Şişman büyücü ona bakarak başını iki yana salladı. "Hiçbir fikrim yok. Tek yapabileceğimiz şehre dönmek. Tehlike geçmemiş olsa ihtiyarın bir bildiği vardır."

"Tehlikenin geçtiği falan yok. Fırtına hala devam ediyor." Gök gürültülerinin hala duyulduğu sığınağın içinde, Admon konuşmuştu. Soğuk sesi onunla konuşmaya heveslenen genç büyücünün hevesini bir anda kırmıştı.

"Öyleyse doğrudan loncaya dönebiliriz?" Bir geçit açmaya hazırlanmadan önce sordu sarışın kız.

Aldığı cevap "Dönebiliriz." olduğunda ise hemen bir geçit açmıştı. Askerler ve muhafızlar, sivil halkın yanında kalırken loncalar bir bir dönüyorlardı. Kılıçdiş Loncası'ndan geriye sadece Eleanor kaldığı zaman hilal bıyıklı adam ona bir kere daha yaklaşarak omzuna vurdu.

"Ara sıra ziyarete gel, hayırsız kadın! Bir kardeşim olduğunu unutturuyorsun!"

Haggar'ı yine karşısında gören kadın, geçitten geçmeden önce durdu. Başını ona çevirerek "Başkahin ne düşünüyor, biliyor musun? Sana herhangi bir bilgi gelmiş olmalı." diye sordu.

İri adam etrafa bakıp kimsenin dinlemediğinden emin olduktan sonra kardeşine iyice yaklaştı. "Kıyamet Varisi çoktan şehre gelmiş ve gitmiş."

"Ne!? Dalga mı geçiyorsun!?"

Haggar bir anda Eleanor'un yanaklarını tek eliyle yakaladı. "Sesini alçalt." Birkaç kişi onlara bakıyordu. Bu yüzden adam "Ne dalga geçeceğim lan? Erimiş gitmişsin resmen!" dedi. Onların arasındaki bu muhabbeti duyanlar da tekrar önlerine döndüler.

Kadın hızlıca "Bir haftamız olmalıydı." dedi.

"Haklısın, olmalıydı ama olmadı. Çocuk tek gecede çıkmış. O çıkmasına rağmen de fırtına devam ediyor."

"Çocuk?" Lonca lideri şaşırdı. Kıyamet Varisi bir çocuk muydu? Bu mümkün müydü?

Haggar bir kere daha etrafına göz gezdirdikten sonra onun kulağına eğilerek "Salazar İorion..." diye fısıldadı.

"İorion Soyu..." Kadın daha doğru düzgün bir cevap veremeden ağabeyi onu kaldırarak geçidin içine fırlattı. Sonrasında ise arkasına dönüp hiçbir şey olmamış gibi kendi loncasının yanına geri dönmüştü.

"Kardeşini çok seviyorsun, Haggar." dedi oradan biri. "Ne kadar da tatlı bir ağabeysin."

"Kes sesini, Zander. Yoksa yerleri bir ay sen temizlersin." Konuşan erkek susmuştu ama yüzündeki sinir bozucu tebessüm kaybolmadı.

"Pişmiş kelle gibi sırıtma da toplan!"

----------

Bu sırada Kılıçdiş Loncası, binalarına ulaşmışlardı. Herkes eşyalarını yerleştirirken Mathias çoktan enerjisini dengelemek için meditasyona başlamıştı bile. İşler iyice kızışmadan 1. Kademenin zayıflığından kurtulmalıydı.

"Hepiniz eğitiminizi yapın. Benim bir yere gitmem gerek." Eleanor, lonca binasını terk ederken başka bir şey söylemedi. Onun bu halinden dolayı biraz endişelenseler de kimse onun sözünden çıkmadı ve herkes gücünü arttırmaya odaklandı.

"Burnun nasıl?" Dorian yüzünde gizlemeye çalıştığı bir tebessümle birlikte sordu. Tamamen gizleyemeyince Mathias'a arkasını dönmüştü.

"Komik mi, kıçına Çarpma attığım?" Şişman olanın bu kışkırtması yüzünden meditasyonunu yarıda kesmişti.

"Komik olduğunu söylemedim." Bunu derken bile yarı gülerek söylemişti.

"Gecenin bir yarısı kıçına bir Çarpma daha yediğinde de ben güleceğim."

"Beni tehdit mi ediyorsun? Elma sularını saklayayım da gör!"

"Elma sularıma dokunma!"

----------

Bu sırada Kahin Kulesi'nin asansörü bir kere daha çalışıyordu. Kulede hiç kimse yok gibiydi. Asansörün tıkırtısı resmen yankılanıyordu. Uzun çıkış bitene kadar kadın hareket etmedi.

Nihayetinde tepeye ulaştığında ise "Dorn!" diye haykırışı tüm kulede yankılanmıştı.

"Çok yüksek ses çıkarıyorsun." Yaşlı adam elindeki kitabı masaya bırakırken ona doğru döndü.

"Neler olduğunu öğrenmeye geldim. Kıyamet Varisi nasıl oldu da buraya o kadar erken gelebildi?"

"Görünüşe göre Haggar ile konuşmuşsun?"

"Ağabeyimle konuşmamı mı garipsiyorsun? Bana neler olduğunu anlat."

"Eleanor," dedi yaşlı adam. "Sana her şeyi anlatmak bize zaman kaybettirecek. Onun yerine sana söyleyebilirim ki, Salazar, diğerleri gibi değil."

"Ne demek istiyorsun? Açık konuş."

"Kimseyi öldürmek istemiyor. Yapmaya çalıştığı şey büyüyü yok etmek."

"Dalga mı geçiyorsun? Kaynak'tan bihaber birisi nasıl olur da büyüyü yok etmeyi amaçlayabilir?"

"Sorun da orada." Yaşlı adam bir nefes aldı. "Kaynak'tan haberi var. Görünüşe göre Kıyamet Mirası, daha önceki varislerin bildiklerinden, içinde barındırdıklarını ona aktarmış."

"Öncekilerin Kaynak'tan haberi olması mümkün mü ki? Nilus onlardan çok sonra yaşadı."

"İlk Kıyamet Varisi, Antik Çağ'da, büyünün keşfedildiği zamanda yaşamıştı."

İkisi de sustular. Bu sessizlik bir süre devam etti. Sessizliği bozan şey "Peki ne yapacağız?" sorusu oldu.

"Gözlerimin önünde bir Büyücü İmparatorunu, hem de kılıç kullanma konusunda uzman olan Sör Lambert'ı öldürdü. Ezici bir üstünlüğü vardı."

"Güç seviyesi neydi?"

"Büyücü Atası."

"Eh..." dedi kadın. "Öncekilere oranla oldukça zayıf görünüyor."

"Güç seviyesi diğerlerine göre az olsa da bizim için fazla yüksek olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Güç toplamalıyız."

"Yani kralla konuşacaksın?"

"Herkesle konuşacağım. Tam da şu anda."

İhtiyarın cümlesinin ardından önlerinde bir geçit açıldı. Parlak geçidin içinden çıkan bir muhafız, onları selamladıktan sonra "Herkes sizi bekliyor, Başkahin Dorn." dedi.

Dorn, geçide doğru yürürken "Neden sen de gelmiyorsun?" diye sormuştu. Eleanor hiç tereddüt etmeden onunla birlikte geçide girdi. Bu yolculuğun diğer ucu, krallığın önde gelenlerinin toplandığı salondu.

"Sonunda geldin, Dorn." dedi Kral Conrad. "Senin önerinle şehri boşaltan insanları tekrar şehre çağırdıktan sonra bir açıklama yapmalısın."

Eleanor, kralı selamladıktan sonra boş yerlerden birine geçti. O, Dorn ile birlikte geldiği için, kral ona pek de takılmamıştı.

"Kıyamet Varisi, kuleye geldi ve gitti."

Salondan pek çok farklı ses yükseldi. Herkes biliyordu ki en az bir hafta gerekiyordu. Nasıl olur da tek gecede çıkmış olabilirdi?

"Kendisiyle bizzat konuştum. Diğerleri gibi değil. Kimseyi öldürme arzusu yok. Sahip olduğu güçten nefret ediyor. Ve şüphrlendiğim gibi... Kendisi Salazar İorion."

İnsanlar tekrsr konuşmaya başlayınca onları susturan kişi kral olmuştu. Sessizliğin ardından "Gerçekten de ondan şüphelenmekte haklıydın." dedi. "Ama diğerleri gibi öldürme arzusu yok derken ne demek istiyorsun? Bir zararı olmayacak kişiler Kıyamet Varisi seçilmezler."

"Tam aksine, majesteleri. Salazar İorion, dünya için belki de en zararlı olacak olan şeyi yapmak istiyor." Birkaç saniyelik sessizliğin ardından cümlelerini tamamladı. "Büyünün varlığını silmek istiyor."

Kral bir kahkaha attı. "Amacı buysa endişelenmemize gerek yok. Bunu yapmada ona bol şans dileyelim bari. İhtiyacı olacak."

"Kaynak'tan haberi var."

Conrad'ın gülüşü bir anda kesildi. Salondaki kişilerin "Kaynak da nedir?" soruları cevapsız kalmıştı.

"Herkes dışarı çıksın!" Kralın, yumruğunu masaya vurarak verdiği bu emir üzerine salon boşaltılmıştı. Kalanlar sadece Kral Conrad, Dorn ve Eleanor idi. Kaynaktan haberi olan üç kişi...

"Nereden öğrenmiş!?" Conrad'ın öfkesi yüzünden okunuyordu.

"Mirastan sadece gücüyle ilgili ilim almakla kalmamış gibi duruyor. Nilus'u da tanıyor gibiydi."

"Ailesinin Nilus'tan haberi yoktu. O da küçücüktü veya doğmamıştı! Nasıl bilebilir!?"

"Bunu ben de bilmiyorum. Fakat içindeki öfkenin anlık bir şey olmak yerine, 19 senedir içinde tuttuğu her şeyin birikimi olduğunu söyleyebilirim. Fırtınanın hala devam etmesinin sebebi de bu."

"Büyüyü yok ederse tüm krallıklar çökecektir. Dünya büyü üzerine kuruluyken, bunu yapması her şeyi topluca yok etmesinin tek yolu." Yaşlanmaya başlamış olan kral, yerinden kalkarak salonda dolanmaya başladı. "Kaynağa nasıl gidebilir?"

"Nilus'tan sonra, Kaynak ve ona ulaşmanın yolları kayboldu." Eleanor ilk kez söze karışmıştı.

"Sen de onunla birlikte savaşanlardansın, değil mi?"

"Eleanor Kincade, majesteleri."

"Eleanor, bundan ne kadar eminsiniz? Yolunu bulmadığından nasıl emin olabilirsiniz?"

"Olamayız." dedi Dorn. "İşte bu sebeple, onu durdurmak için alabileceğimiz tüm yardıma ihtiyacımız olacak. Gözlerimin önünde Sör Lambert'ı acınası bir şekilde öldürdü."

"Lambert... O aptala bir şeye kalkışmamasını söylemiştim. Ama kuleye gelip onunla savaştı, değil mi?"

"Evet, majesteleri. Salazar'ın ona sonuna kadar şans verdiğini söyleyebilirim. Sör Lambert, gerçekten de öldürülmek için uğraştı."

"Pekala, öyleyse toplayabildiğimiz tüm gücü toplayacağız. Bu sırada mirasının izini sürün. Nerede olduğunu bulun ki üzerine gidip bu işi sona erdirebilelim."

"Bu pek akıllıca bir karar olmayacaktır, Kral Conrad. Kendisi Büyücü Atası seviyesinde olmakla birlikte, savaşta ona çok fazla üstünlük sağlayacak büyülere sahip. Sör Lambert kılıcıyla ona dokunamadı."

"O aptal oldukça iyi kılıç kullanırdı." Kral düşünmeye başladı.

"Sizden bir ricam olacak."

"Neymiş?"

"Siz güçlü insanları toplarken bana müsaade edin. Kıyamet Fırtınası Mirası'nı nasıl alt edebileceğimize dair şeyleri araştırayım. Tüm Kıyamet Varisleri bir noktada durdurulmuşlardır. İşimize yarayacak şeylere ulaşırsak, kaybı en aza indirebiliriz."

"Bu sadece bizim savaşımız değil, Dorn. Büyüyü temel almış tek krallık biz miyiz? Bu mesele tüm dünyayı ilgilendiriyor. Tüm yükü tek başımıza sırtlanmayacağız. Daha öncekilerde olduğu gibi Kıyamet Varisi'nin karşısına tek tek çıkmayacağız. İşte tüm gücümüzü toplamış halimiz bu olacak."

"Yeni bir Zirve mi planlıyorsunuz?"

"Evet. Diğer bunaklara da durumu anlatıp desteklerini alacağız."

"Güzel bir fikir, efendim. Şimdilik izninizle, araştırmaya başlamalıyım."

"Çıkabilirsiniz."

Dorn ve Eleanor birlikte odayı terk ettikleri zaman kadın "Onu durdurmanın bir yolunu zaten biliyorsun, değil mi?" diye sordu.

"Eleanor, sıradan bir Kıyamet Varisi olsaydı, elbette ki onu durdurmanın yolunu bilirdim. Fakat Salazar, öldürmek istemiyor. Öfkesini dizginlemeyi çoktan başarmış. Bu da onun diğerlerinin düştüğü hatalara düşmeyeceği anlamına geliyor. İşler göründüğünden daha zor."

"Salazar..." Kadın uzun zamandır böylesine güçlü bir düşman görmemişti. "Menas'ı hatırlatıyor."

Yaşlı adam da sessizleşti. Birkaç saniyelik bu sessizliğin ardından "Menas, öfkesini dizginlemeyi başarsaydı, Nilus halen aramızda olurdu." dedi yavaşça. "O zaman Salazar yüzünden endişelenmemize gerek kalmazdı."

Böylelikle daha fazla konuşmadan yürümeye devam ettiler.

Hikaye İle İlgili Bilgiler #46

Krallıklar, olası tehditlere karşı şehri boşaltabilmek için her zaman hazırda sığınaklar bulundururlar. Bunlar haydutlardan ele geçirilenler olabileceği gibi, özel olarak yapılmış sığınaklar da mevcuttur. Tehdit durumunda her sığınakta bir miktar asker ile birlikte lonca sayısına göre 1 ila 2 lonca görevlendirilir. Onlar sığınağı korumakla mükellef olup, her türlü sıkıntıyı gidermekle sorumlulardır.

Hemen hemen tüm icatlarda büyü ve büyülü materyallerden yararlanılan bu çağda, tüm medeniyetlerin temelinde büyü vardır. Güçlüyü büyü belirler, teknolojiyi büyü belirler ve kimin diğerinden önde olduğunu büyü belirler. Ordular büyüyü esas alır. Güvenlikte büyüden yararlanılır. İnşaatta ve sanatta bile büyüden yararlanılmıştır. Böylesi bir dünyada büyünün bir anda ortadan kaybolması, düzeni ciddi şekilde yaralayıp kaosa neden olacaktır.

Seviyeler

Acemi Büyücü
Büyücü Çırağı
Büyücü Ustası
Büyücü Büyükustası
Büyücü Üstadı
Büyücü Kralı
Büyücü İmparatoru
Büyücü Atası
Büyücü Azizi
Büyücü Tanrısı






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44447 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr