1. Cilt: Yabancı, Bölüm 9

avatar
327 1

Mathias - 1. Cilt: Yabancı, Bölüm 9


1. Cilt: Yabancı
Bölüm 9

"Gece ne içtim öyle be." Yatakta gerinirken konuşmuştu beyaz saçlı genç. Karnı hala ağrıyordu. "Elma suyu görünce geri duramıyorum." Karnını ovalayarak yataktan çıktı ve tuvalete gitti. Bu onu biraz rahatlatmıştı. Ellerini de yıkadıktan sonra kahvaltıya oturmuştu.

"Para da bitti bitiyor. Brogan ne zaman yeni av düzenleyecek ki?" diye düşündü. Elinde çok az bronzu kalmıştı. Kısa süre içinde bir kere daha ava çıkmazlarsa kemeri oldukça sıkması gerekecekti. Bu düşüncelerle kahvaltısını bitirdi ve biraz yürüyerek karnını daha da rahatlatmak için evden çıktı.

Köy meydanına doğru ilerliyordu. Diğer evlerin arasından geçerek yürümeye devam ettiği sırada onu görenler "Bak, ölmemiş." diyorlardı.

"Midesi yerine başka yere gitmiş olmalı."

"Haklısın, tek açıklaması bu."

"Ölümüm elma suyundan olsun." dedi Mathias da onlara. Geceki kutlamada insanlar ona ve Alain'e çok yoğun ilgi göstermişlerdi. Lakin onun soru soranları terslemesi yüzünden kimse şimdi onunla konuşmak istemiyordu. Hatta gençler ona iyice bilenmişlerdi. Mirasa sahip olduğu için bir anda kibirlendiğini düşünüyorlardı. O ise onları hiç takmıyordu. İsteyen istediğini düşünebilirdi.

Köy meydanına varmaya yakın hafif tempoda koşmaya başlamıştı. Tuhaf bir şekilde orada kimse yok gibiydi. Geceki kutlamada herkes çok fazla mı içmişti yoksa? Normal içeceklerin yanında tabii ki alkollü içecekler de sunulmuştu. Hem içip hem dans etmek onları yormuştu belki de. Kıçlarında pireler uçuşurken uyuyor olmalılardı.

Koşmaya devam etti. Bir tık daha hızlanmıştı. Meydanı boydan boya koşmuştu ki "Hey, delikanlı." diye bir ses duydu. Koşmayı bırakıp sesin geldiği yöne çevirdi bakışlarını. Dört kişi ona bakıyordu. Birisi siyah, uzun saçlı bir kadın, birisi iri yarı, kel bir erkek, diğeri şövalye gibi zırh kuşanmış biri ve sonuncusu da oldukça sıska bir herifti. Bu dörtlü onun yanına geldiği zaman ilk konuşan kadın, konuşmasına devam etti.

"Bu köydensin, değil mi?"

"Bilmem, öyle miyim? Siz değilsiniz ama?"

"Kendimizi tanıtmadan soru sormamız kabalık oldu, üzgünüm. Bizler Diken'iz. Başkentten bir ödül avcısı grubuyuz."

"Erimer'de ödül avcısı grubu mu? İlginç."

Kadın ona biraz daha yaklaştı. "Birkaç sorumuza cevap verebilirsin, değil mi?"

Mathias başında bir zonklama hissetti. Çok ağır olmasa da canı yanmıştı. Güç seviyelerine tam hakim olamadığı için bu baskının hangi seviyede olduğunu çözemedi ama.

"Biraz başım ağrıyor sanırım. Başka birine sorsanız daha iyi." dedi imalı bir şekilde.

"Konuşmamızdan sonra baş ağrının geçeceğini garanti ederim. Sadece küçücük birkaç sorumuz var." dedi kadın. "Son zamanlarda buraya yeni biri geldi mi?"

"Bilmem, gelmiş de olabilir gelmemiş de. Bu köye girip çıkan herkesin kaydını tutmuyoruz sonuçta."

Kel adam onun bu tavrına sinirlenmişti. "Seni küçük velet! Doğru düzgün cevaplar vermezsen evine yürüyerek gidemezsin!" diyerek onun üzerine yürüdü. Mathias'a ulaşmasına bir adım kala başka bir el onu göğsünden bastırarak geri ittirdi.

"Ne yaptığını sanıyorsun sen?"

Mathias sesin sahibine baktığı zaman lonca lideri Brogan'ı gördü. Açıkçası biraz rahatlamıştı. Brogan köyün en güçlüsüydü. Bu adamlarla çekinmeden konuşabilecek biri varsa bu kesinlikle oydu. "Kimsiniz siz?"

"Kenara çekil cüce. Yoksa ondan önce seninle ilgileneceğim." Kel geri adım atmadı.

"Burası benim köyüm. Burada sorun mu çıkaracaksın?" Brogan da sinirlenmişti.

"Çıkarırsam ne yapacaksın lan? Bacağımı mı yumruklayacaksın?" Brogan ile dip dibe durdukları zaman kel olan kesinlikle çok daha uzun ve kalıplıydı. Bire bir dövüşte kesinlikle çok avantajlı olurdu. Ama Brogan hiç istifini bozmadan ıslık çaldı. Islık sesiyle birlikte loncanın diğer üyeleri oraya gelmeye başladılar. Kısa süre içerisinde 20 civarı insan toplanmıştı.

"Erimer köyü bizim sorumluluğumuzda ve sen köyümüzdeki bir gence zorbalık edebileceğini mi sanıyorsun?" Tüm lonca etraflarını çevirince kel adam gülmeye başladı.

"Dövecek daha fazla adam var. Bunun beni korkutması mı gereki-" Konuşması omzunda hissettiği bir el sebebiyle yarım kalmıştı. Başını öfkeyle çevirip bakınca sıska adamı gördü. El ona aitti. Kel adam hiçbir şey demedi ve biraz geri çekildi.

Brogan, sıska adama bakmaya başlamıştı. Adam yavaşça öne çıktı ve ince sesiyle "Sorun çıkarmak istemiyoruz, sayın lonca lideri. Ama bir avın peşindeyiz ve bize yardımcı olmanızı umuyoruz. Takım arkadaşlarımın kusuruna bakmayın." dedi.

Onun özür dilemesi üzerine kel adam "Ama Kron, ned-"

"Üzgünüz dedim." Sıska adam göz ucuyla iri adama bakarken tekrarladı. "Ona zorbalık etmeye hakkın yoktu. Bu yüzden senin ağzından çıkması gerekenleri benim söylememe itiraz etmemelisin." Kel susmuştu.

"Buraya siz hariç hiçbir yabancı gelmedi. Yanlış iz üstünde olmalısınız. Köyün dışında aramalısınız." Brogan onları kibarca kovmuştu.

"Hayır, sanırım bir süre köyün içinde arayacağız. Sorun çıkarmak istemiyoruz ve sizin de bize sorun çıkarmayacağınıza inanıyoruz." Sıska adamdan biraz enerji sızmıştı. Çok zayıf olanlar fark edemese de Brogan anlamıştı. Bu sıska adam bir Büyücü Üstadıydı. Brogan'ın ona karşı pek şansı yoktu. Fakat yine de geri durmayacaktı.

"Gözümüz üzerinizde olacak. İnsanlara yeniden zorbalık etmeye kalkmamanızı öneririm." Tek başına şansı olmasa da loncayla birlikte bu adamları pekala köyden def edebilirlerdi. Bu nedenle onların zorbalıklarına katlanmalarına gerek yoktu. Baskın taraf kendileriydi.

"Anlayışınız için teşekkürler." Diken, oradan ayrılırken lonca üyeleri de Brogan'ın yanında toplandı.

"Sen iyi misin, Mathias?" Lonca lideri, genç büyücüye döndü.

"İyiyim, iyiyim. Eğer saldırmaya kalksaydı kasıklarına yumruk atmayı planlıyordum. Bi de Çarpma verdim miydi fena olurdu."

"Tanıdıkların karşısındayken sıkıntı yok ama yabancılara karşı tavırlarına dikkat et. Eğer seni zamanında görmeseydim o adam gerçekten de bacaklarını kırmaya niyetliydi."

"Teşekkür ederim, bir dahaki sefere artık."

Brogan ve lonca üyeleri ayrılırken Mathias yine arkalarından bağırdı. "Ne zaman ava çıkıyoruz!? Param bitti param! Ava çıkalım da az para kazanalım!"

"Birkaç gün içinde bir kere daha çıkacağız, hazırlıklı ol." cevabını almıştı. Görevini biliyordu tabii ki. Canlı yem olmak. Fakat yine de yeni büyülerini mahlukatlar üzerinde denemeye sabırsızlanıyordu.

Dışarıda biraz daha dolaştıktan sonra eve döndü ve tüm gün eğitim yaptı. Diken adlı takımı aklından çıkaramıyordu. Kim bilir güçleri hangi seviyedeydi? Onlar kadar güçlü olunca rahatça takılabiliyordunuz tabii ki. Kel adam, Brogan'ın karşısında bile çekinmemişti. Peki ya kelin çekindiği o sıska adamın gücü ne kadardı? Bütün bunlar durmadan zihninde dönüyordu. Sadece büyülerinde ustalaşmak istiyordu. Gücünü arttırmak için bu gerekliydi.

----------

Ertesi gün yine meydanda dolaşmaya çıkmıştı. Dün bütün gününü çalışmaya harcaması onu yormuştu. Büyü enerjisi bittikçe meditasyon yapmış ve tekrar tekrar büyülerini kullanmıştı. Enerji İpçiği ve Çarpma kombosu ortaya hatrı sayılır bir saldırı çıkarsa da çok fazla enerji yiyordu. Tek hedef üzerinde kullanırsa bir deliyi rahatlıkla öldürebilirdi. Ama ikinci bir tanesine aynı saldırıyı yapacak enerjisi kalmıyordu. Yıldırım Damgası ise geç gerçekleşen bir saldırıydı. Bir dakika geçmesi gerekiyordu bulutun oluşup kararıp da bir yıldırım düşürmesi için. Bu da hızlı savaşlarda kullanması çok da yararlı bir yetenek değildi. Ama başka bir şey keşfetmişti.

Yıldırım Damgası adlı büyüyü iki kere kullanabiliyordu. Enerjisini yenilediği zaman bir damga kendi kendine oluşuyordu. Onu kullanmak enerjisinden yemiyordu. Bir tane daha fırlatmak isterse eğer enerji harcaması gerekiyordu. Bu saldırıyı bir kere de olsa bedelsiz yapabilecek olmak onu sevindirmişti.

Meydanda dolanmaya devam ederken başka birini gördü. Bu adam başını üzerindeki pelerinin kapüşonuyla örtmüştü ve üzerinde oldukça kaliteli görünen birkaç parça zırh vardı. Mathias ile karşılaşınca adam ona kısa bir bakış attı ve kapüşonu açarak yüzünü gösterdi. "Merhaba genç adam, bu köyde kalabileceğim bir han var mı?" diye sordu gülümseyerek.

Beyaz saçlı büyücü karşısındaki adama baktı. Kızıl saçları ve kan kırmızısı gözleri vardı. "Tabii ki, han hemen şu tarafta." dedi Mathias, eliyle işaret ederek.

"Teşekkür ederim, evlat." Adam tekrar başını örttü ve o yöne doğru yürümeye başladı.

"Bu sıralar da amma yabancı geliyor köye." Mathias, Alain'i de almak için malikaneye gidiyordu. Biraz sohbet etmek eğlenceli olacaktı.

----------

Hanın kapısı açıldı ve kapüşonlu adam içeri girdi. Başını açıp pelerini çıkararak koltuğuna aldı ve barın önündeki taburelerden birine oturana dek boş hanın içinde yürüdü. Müşterinin gelişiyle birlikte Calley onunla ilgilenmek için yanında bitmişti.

"Hoşgeldiniz, bayım."

"Hoşbuldum, büyük bir bardak içki alabilir miyim?"

"Tabii ki, tercihiniz nedir?"

"Fark etmez, her türlü içerim."

"Pekala, öyleyse size güzel bir rom veriyorum."

"Tamamdır."

Calley romu doldurup onun önüne koyarken adamı inceliyordu. Kızıl saçları Malcer Castillon'a benzese de kan kırmızısı gözlerinin hiçbir insanla alakası yok gibiydi. Ona fazla korkutucu bir hava katıyordu.

"Bu köyden değilsiniz. Bir yolcu musunuz?" Calley dayanamayıp sormaya karar verdi.

"Evet, sadece yolumun üstündeyken birkaç gün kalmak için buraya uğradım."

"Nereye gittiğinizi sormamda bir sakınca var mı?"

"Ailemi ziyarete gidiyorum yalnızca. Buraya yakın bir yerde oturuyorlar."

"Anlıyorum. Eğer konaklamak isterseniz size geceliği 10 bronzdan güzel bir oda verebilirim."

"Oldukça iyi bir teklif. Memnuniyetle kabul edeceğim."

Bu adam, görünüşüne göre fazla kibardı. Onun daha agresif birisi olmasını beklerdiniz ama oldukça nazik biri gibi duruyordu. Önündeki romdan büyük yudumlar alırken hiç duraksamadı. Bardağı boş olarak barın üzerine geri koymuştu.

"Oldukça iyiymiş, bir bardak daha istiyorum."

"Tabii ki, efendim." Calley içkiyi yenilerken hanın kapısı açıldı. Hancı kız kimin geldiğine bakmadan önce "Hoşgeldiniz." dedi. Baktığında ise kulağına gelen ödül avcısı grubunu karşısında buldu. Dördü de hemen girişte durmuşlardı.

"Bizi çok fazla uğraştırdın, Markus." dedi sıska adam. "Ama sonunda bulduk seni."

Hikaye İle İlgili Bilgiler #9

Bazı büyüler kendilerini halihazırda vücutta depolayabilirler. Bu tür bir büyü kendinden kaç tane depoladıysa o kadar miktarda enerji harcamadan kullanılabilir. Bu tür bir büyüye sahip birisi, enerji yenilediği sırada bede büyüyü kendiliğinden üretir ve kullanılana kadar saklar. Bu durumun kişinin enerji yenilemesine herhangi bir etkisi yoktur. Bu şekilde saklanabilen büyüler oldukça nadirdir ve pek çok kişinin ilgisini çekmektedir.

Seviyeler

Acemi Büyücü
Büyücü Çırağı
Büyücü Ustası
Büyücü Büyükustası
Büyücü Üstadı
Büyücü Kralı
Büyücü İmparatoru
Büyücü Atası
Büyücü Azizi
Büyücü Tanrısı






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44449 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr