1. Cilt: Yabancı, Bölüm 8

avatar
312 2

Mathias - 1. Cilt: Yabancı, Bölüm 8


1. Cilt: Yabancı
Bölüm 8

Hava yeni kararmıştı. Bulutlardan dolayı ay görünmüyordu. Hafif hafif esen rüzgar insanları titretmek için yeterliydi. Köy halkından katılmak isteyenler Castillon Malikanesi'ndeki partiye gidiyordu. Hazırlıklar çoktan tamamlanmış ve gelenleri karşılamak için her şey ayarlanmıştı.

Mathias da törende giydiği mavi kıyafetini giyerek oraya gittiği zaman ortamın gerçekten de sağlam olduğunu gördü. Pek çok masa ve sandalye ayarlanmıştı. Masaların üzeri yiyecek ve içeceklerle donatılmıştı. Köyden alınanlar olduğu gibi şehirden alınmış şeyler de vardı. Biraz müzik yapmaları için çalgıcı bir grup getirilmişti. Ayrıca onların müziğine göre dans eden dansçıları da vardı. Malikanenin büyük bahçesi tamamen bu kutlamaya ayrılmıştı. Nöbetçiler ve malikanenin hizmetkârları bile partiye katılabiliyordu. Malcer Castillon hepsine izin vermişti.

"Ortama bak be. Malcer amca fena hazırlık yapmış." Mathias oraya geldiğinden beri etrafını inceliyordu. Özellikle dansçıların dansları ilgisini çekmişti. Ama buraya dans izlemek için gelmediğini biliyordu. Buraya gelenler eğlenmek için gelmiş olabilirlerdi. Ama Mathias'ın amacı farklıydı. O, Alain'i bulmalı ve konuşmalıydı.

Etrafına iyice bakındı ama dostuna dair en ufak bir iz bile göremedi. Bu nedenle artık önünde nöbetçi olmayan malikane kapısına doğru yürüdü. Normalde de girmek istediği zaman onu alıyorlardı zaten. Çünkü Alain'in en iyi arkadaşıydı ve Malcer Castillon da onu seviyordu. Ona istediği zaman gelme iznini o vermişti zaten. Bu yüzden nöbetçilerin bugünkü tavırları onu şaşırtmıştı.

Kapıdan içeri girdiği zaman malikanenin şık halılarıyla süslenmiş zeminine basmak bile garip gelmişti. Her yer lükstü. Hatta belki de şehirlerdeki soyluların bile yaşadıkları yerler böyle değildi. Uzun zaman önce yapılmış bu malikanenin her zaman böyle olduğunu biliyordu sadece. Alain'in burada yaşamasına rağmen nasıl olup da kendi evine misafir gelebildiğini merak ediyordu. O, böyle bir yerde büyümüş olsaydı kesinlikle daha ucuz yerlerde bulunmaktan hoşlanmazdı. Şimdi ise kendi yaşadığı yerden daha lüks yerlerde tam olarak rahat olamıyordu. Yine de yapılması gereken belliydi.

Buraya ara sıra geldiği için Alain'in odasının hangisi olduğunu biliyordu. Merdivenlerden yukarı çıkmaya başladığı zaman kimseyle karşılaşmadı. Üst kata ulaşıp onun odasınına doğru gitti. Kapının önüne geldiğinde kapıya vurmak için elini kaldırdığı sırada "Hoşgeldin, Mathias." diye bir ses duydu.

Başını hızlıca o yana çevirdi. Kızıl saçlı, uzun boylu bir adam karşısında duruyordu. Çok zayıf sayılmasa da biraz inceydi. Kirli sakalı beyaz yüzünü bozan tek şeydi. "Seni korkuttum mu?" dedi adam.

"Hayır, Malcer amca. Alain'e bakmak için gelmiştim."

"Alain kendini pek iyi hissetmediğini söyledi. Partiye katılamayacak bu yüzden. Şimdi uyuyor olmalı."

"Nesi varmış size söyledi mi?"

Onun bu sorusu üzerine adamın yüzündeki gülümseme yerini hafif bir hüzne bıraktı. "Bunu sorduğuna göre sen de fark ettin, değil mi?"

Mathias kapıdan uzaklaşarak Malcer'in yanına geldi. "Birkaç gündür garip davranıyor, Malcer amca. Konuşmaya çalıştım ama işe yaramadı."

"Alain'i tanırsın Mathias. O daima iyi biri olmuştur. İnsanlarla ilişkileri de çok iyidir ve kimseyi kırmak istemez. Ama şu an onun için zor bir dönem. Biraz zamana ihtiyacı var."

"Anladım." dedi Mathias. "Öyleyse ben gideyim." Merdivenlere yöneldi. Malcer olduğu yerde onun arkasından bakıyordu. "Partinin tadını çıkar Mathias. Elma suyu yarışmasında bol şans."

"Elma suyu yarışması?"

"Calley'den bütün elma sularını satın aldım. Bu gece bir yarışma var. Yakında başlayacak. Eminim bundan hoşlanırsın."

"Beni duygulandırdın, Malcer amca." diyen Mathias, işaret parmağıyla adamı gösterdi ve "Senin için birinci olacağım." diye ekledi. Adam güldü ve başparmağıyla onay işareti yaptıktan sonra gencin gidişini izledi.

Mathias dışarı çıktıktan sonra kalabalığın içine karışmadan önce tekrarladı. "Anladım. Anladım ki Alain'in odasına içeriden giremeyeceğim. Uyuyormuşmuş. Kesin yaşanmıştır.(!) Malcer amcayı bile kandırdıysa artık neyin kafasında merak ediyorum."

Kalabalığın içine hiç girmeden malikanenin etrafında yürüdü ve Alain'in penceresinin olduğu tarafa geldi. "Alain!" diye bağırdı ama dışarıda gürültü çok fazlaydı. İnsanlar yiyor, içiyor ve müzikle dans ederken haykırıyorlardı. "Sesimizi de duyuramıyoruz. Hoş, sanki duyurunca çıkıyor da cama."

Mathias pencereye bir süre baktıktan sonra oraya ulaşmaya karar verdi. Tutunabileceği yerler olup olmadığına bir süre baktıktan sonra kendine bir rota çizdi ve "Hadi bakayım." diyerek tırmanmaya başladı. Tırmanmanın en zor kısmı pencereye ulaşmak olacaktı. Çünkü pencere kenarına tutunduktan sonra ayağını basabileceği bir yer yoktu. Sadece kollarına güvenmesi gerekecekti. İnce kollarına...

Bulabildiği her çıkıntıya, basabileceği her desene basarak tırmanan Mathias, sonunda ellerini onun penceresinin kenarına atmayı başardı. Kendini biraz yukarı çekerek içeriye baktığı zaman Alain'in yatakta öylece oturduğunu gördü. Genç adam yere bakıyor ve hiçbir şey yapmıyordu.

"Alain!!" Sesten dolayı yine duyulmamıştı. Birkaç kere daha denedi ama duyuramadı sesini. Bu nedenle cama vurmaya karar verdi. Bir elini kaldırıp daha cama bir kere vurmuştu ki düşecek gibi oldu. Zorlukla tutunuyordu artık pencere kenarına. Malikanenin normal evlerden yüksek tavanları katların boyunu da uzatmıştı ve buradan düşmek pek de iyi sonuçlanmayacaktı.

Ama o cama bir kere vurunca Alain girdiği trans halinden çıktı ve oraya doğru baktı. Düşmek üzere olan Mathias'ı görünce hızla cama koşmuştu. Pencereyi açtı ve onu kollarından tutarak yukarı çekmeye çalıştı. "Ne yapıyorsun sen, Mathias? Delirdin mi?"

O ise Alain çekmeye devam ederken "Sana ulaşmak bu kadar zor mu? O kadar bağırdım, insan bi' cama çıkar." dedi. Siyah saçlı genç biraz daha çekince dostu sonunda odaya girdi ve düşme tehlikesini atlatmış oldu.

Onun pencereden tırmanması dostunu tedirgin etmiş ve kızdırmış olsa da hesap soracak cesareti toplayamadı. Dün de ona çıkışmış ve oradan uzaklaşmıştı. Bugün de aynı şeyi yapamazdı. Bu yüzden konuşmaya giren kişi Mathias oldu.

"Neden o kadar bağırmama rağmen çıkmadın bugün? Evde olduğundan adım kadar eminim."

"Ben-"

"Şimdiden uyarayım, berbat bir yalancısın. O yüzden benimle doğruları konuşmaya başlasan iyi edersin. Neden kaçıyorsun?"

Alain bir süre ona baktı. Ardından ağır adımlarla yatağa doğru yürüdü ve oturdu. "Otursana."

Mathias da onun yanına gitti. Bir süre oturmalarına rağmen konuşma hala başlamamıştı. Bu uzun süren sessizlik sinir bozucuydu. Yine de o da anlayabiliyordu ki arkadaşının canını sıkan ciddi bir durum olmalıydı.

"Canını sıkan ne, Alain? Ben senin dostunum. Benimle konuşabilirsin."

Siyah saçlı genç, bakışlarını yerden kaldırıp onun yüzüne çevirdi. Birkaç saniye daha sessiz kaldı. Ardından ise dudakları aralandı ve şu sözcükler döküldü:

"Korkuyorum Mathias. İnsanların sorularından korkuyorum. Bana mirasımı sormalarından korkuyorum. Nihai Büyümün ne olduğunu sormalarından korkuyorum. Onların bakışlarından korkuyorum. Beni delip geçen mızraklarmış gibi hissettiriyor. Lanet olsun... Kristale hiç gitmemeliydim."

"Hey, hey, bir dakika. Sen bunun için mi benden kaçıyordun? Sana mirasını falan soracağım için mi?"

"Bu kişisel değil Mathias. Herkesten kaçıyordum."

"Mirasının ne olduğunu sen biliyorsun öyleyse. Başından beri de haberin vardı bir mirasa sahip olduğundan?"

Alain derin bir nefes verdi. "Evet, vardı."

"Öyleyse neden kristale gittin? Bütün bunlar olmayabilirdi."

"Bendeki çaresiz bir ümitti."

"Bana bak, Alain. Saçma saçma konular yüzünden değişik değişik hareketler yapma. Sinirlendirme beni. İnsanların sorularından mı korkuyorsun? Cevap verme o zaman? Bakışlarından mı korkuyorsun? Sen de onlara aynı şekilde bak. Kim sana hesap sorma yetkisine sahip ki bu köyde?" Biraz duraksadı ve "Malcer amca hariç. Onun konuyla alakası yok." diye ekledi.

"Keşke söylemesi kadar kolay olsaydı."

"Alain, tam olarak ne yüzünden böyle olduğunu bilmiyorum. Ama bildiğim bir şey varsa o da bu köy her şeye kötü baksa da sana kötü bakmaz. Bu köyde senin arkadaşın olmayan, seni sevmeyen ve senin yardımının dokunmadığı bir kişi bile yok. Ben bir şeyden eminim. O da bende miras çıktığı zaman insanların nasıl benim gibi zayıf birinde ortaya çıktığını düşündüğü ve bunun bir hata olmasını istedikleri. Senin ise miras sahibi olmanın herkesi sevindirdiği. Sen bunu hak ediyorsun. Bu güç sende olmasaydı hata olurdu asıl."

"Keşke olmasaydı, Mathias. Keşke bu güç bende olmasaydı. Keşke babam hiç olmasaydı. Keşke miras bana kalmasaydı."

"Ama kaldı. Bununla tasalanacağına kadar bunu da iyilik yolunda kullanmanın yollarını düşün. Eminim bir yol bulursun. Şimdi kaldır şu kıçını ve aşağıya gelip elma suyu yarışmasında beni destekle."

"Odada kalmak istiyorum."

"Alain, sana ne istediğini sormadım. Kaldır kıçını ve aşağı gelip beni destekle. Benim dostumun desteğine ihtiyacım var. Dostum burada kendini mirasa sahip olduğu için boşuna üzüyor. Dostum salaklaşmış biraz son günlerde. Az elma suyu iç, iyi gelir."

Alain istemsizce gülümsedi. Mathias bunu görünce devam etti. "Ben yanındayım dostum. Hiçbir şeyi tek başına çekmek zorunda değilsin." dedi.

"Pekala, tamam." İkisi birlikte odadan gülerek çıktıkları anda Malcer ile karşılaştılar. Anlaşılan o da hep buralardaydı. Mathias'ı görünce şaşıran adam tam konuşacakken Alain "Biz aşağı iniyoruz amca. Partiye katılacağız." dedi. Onun yüzündeki gülümsemeyi gören adamın da yüzüne neşe geldi ve başıyla onayladı. İkili aşağı inerken o gülümsemeye devam ediyordu. Belki de en baştan izin vermeliydi yeğeninin dostuyla konuşmasına.

İkili aşağı inince gözler bir anda onlara çevrildi. Alain'i de gören kalabalık bir anda oraya geldi ve anında sorular başladı.

"Hey Alain, mirasın ne?"

"Nihai Büyün ne yapıyor?"

"Dostum nerelerdeydin sen?"

Alain bunlara cevap vermeyi deneyemeden Mathias araya girdi. "Size ne lan? Salın çocuğu. Ne bakıyorsun lan sen öyle? Daha önce görmedin mi Alain'i? Hadi bir rahat bırakın da partinin tadını çıkaralım."

Mathias kimsenin soru sormasına izin vermeden Alain ile birlikte ilerledi. İlerlerken sadece onun duyabileceği bir sesle "Tezahürat yaparken sağlam bağır. O dombilileri destekleyenleri bastır biraz sesinle, tamam mı?"

"Elimden geleni yaparım."

"Ağzından geleni yap. Boş bırakma buraları."

"Tamam." İkisi de hala gülüyordu. Derken Mathias üzeri elma suyu şişeleri ile dolu büyük bir masa gördü. Üzerinde yaklaşık 20 tahta koliyi doldurabilecek kadar elma suyu vardı. "Aha buldum!" diye düşündü. Heyecanla masanın üzerindeki boş bir alana çıktı ve iki eline de birer şişe aldıktan sonra "KİMLER ELMA SUYU YARIŞMASINA HAZIR BAKALIM!?" diye olanca gücüyle bağırdı.

Ama kalabalık bi anda sessizleşti. Herkes ona ne olduğunu anlamamış gibi bakıyordu? Kimseden çıt çıkmıyordu ve bu bir süre devam etti. Mathias hemen arkasında duran Alain'e sessizce "Kimse onlara yarışmadan söz etmedi mi?" dedi.

"Amcam sürpriz yapmayı planlıyordu belki de." dedi iki elini de bilmediğini belli edecek şekilde kaldırarak.

"NEYSE O ZAMAN! MİDESİNE GÜVENEN GELSİN DE ALAYIM AŞAĞI! HADİ BAKAYIM! KİM BANA ELMA SUYU YARIŞMASINDA MEYDAN OKUYACAK!?"

----------

"İÇ! İÇ! İÇ! İÇ! İÇ! İÇ! İÇ!"

Kalabalık hiç durmadan bağırıyordu. Mathias ellerindeki iki şişeyi birden başının üzerinden ağzına doğru devirmiş lıkır lıkır içerken yanındaki diğer yarışmacılar bir bir devriliyordu. Karınları öylesine şişmişti ki hareket etmekte zorlanmaya başlamışlardı. Ama kalabalığın da tezahüratları arasında Mathias diktiği iki şişeyi de bitirdi. Boş şişeleri birbirine vurarak kırdıktan sonra ellerini kaldırdı ve "VAR MI BAŞKA MEYDAN OKUYAN!? BİRAZ DAHA YERİM VAR HALA!" diye bağırdı.

O sırada Malcer ve Alain yan yana onu izliyorlardı. Kızıl saçlı adam "Bu elma suları neresine gidiyor çok merak ediyorum. Şimdiye çoktan patlamış olması gerekiyordu mantıken." dedi.

"Elma suyu içerken kendini kaybediyor." diye cevapladı Alain.

Amcası ona bir kere daha baktı ve "Toparlamana sevindim, Alain." dedi.

"Bu konuda Mathias'a teşekkür etmeliyim. Bana kalsaydı hala odamda yeri izliyor olurdum."

"Dostun gerçekten de dostun."

İkisi yan yana dururken Alain de tüm gücüyle bağıranlara katıldı. Hatta Malcer bile gaza gelip birkaç kere bağırmıştı.

Hikaye İle İlgili Bilgiler #8

Şifa büyüleri acıyı azaltmazlar. Hatta tam aksine şifa büyüsü tesirindeyken duyular hassaslaşır ve acı daha fazla hissedilir. Bu nedenle kişiler hemen yanlarında bir şifacı olsa bile yaralanmaktan kaçınırlar çünkü kırık bir bacağın tedavisinde kırılma anından daha fazla acı hissedilecektir.

Seviyeler

Acemi Büyücü
Büyücü Çırağı
Büyücü Ustası
Büyücü Büyükustası
Büyücü Üstadı
Büyücü Kralı
Büyücü İmparatoru
Büyücü Atası
Büyücü Azizi
Büyücü Tanrısı






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44446 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr