Bölüm 612: Çaresiz Durumdan Kurtulmanın Tek Yolu

Editör: Kinyas

“İlahi Şeytan Dövmesi sana yardımcı mı oluyor?” Lin Ming şaşırarak sordu.

“Hehehe. Ben aslında bir şeytani yetişimciyim ve İlahi Şeytan Dövmesi şeytani enerjiye yoğunlaşabiliyor. Şeytan kanatları arttıkça şeytani enerji de artıyor ve etkileri de daha iyi oluyor. Elbette bu benim için büyük yarar sağlıyor. Bir yıl önce zaten uyandım ama şeytani enerji çok zengin olduğu için gücümü daha hızlı iyileştirebilmem adına uykuda kalmayı tercih ettim. Geçen yıl içinde neler olduğunu gayet iyi biliyorum. 12 kanatlı İlahi Şeytan Dövmesi, kesinlikle kaçırmaman gereken bir fırsat. Gücümü iyileştirebilmem tamamen ona bağlı. Eğer şimdi kaçarsan, İlahi Şeytan Dövmesi yavaşça dağılacak ve iki yıldır yaptığın her şey boşa gidecek!”

İkili doğrudan iletişim kurarak anlaşıyorlardı. Aralarında biraz uzun bir konuşma geçse de bu sadece bir anlık bir durumdu. Lin Ming hevesle sordu. “Ruh gücün hangi seviyeye yükseldi?”

Şeytan Parıltısı kendini beğenmişçesine güldü ve söyledi. “Ruh gücüm, Büyü Küpü'nün uzaya çekildiği zamanki durumuna kadar yükseldi.”

“Büyü Küpü'nün uzaya çekildiği zaman mı?” Lin Ming şaşırdı. Bu yaşlı köpek, Tanrılar Âlemi'ne giden bir karakter olmalıydı. Lin Ming onu sadece bir köpek olarak düşünse de, Şeytan Parıltısı, Şeytan İmparatoru'nu takip ediyordu ve muhtemelen belirli yetenekleri vardı.

Yaşlı köpeğin övünmesine göre Kutsal Lord Şeytan Parıltısı ünvanın yanında üç başlı Şeytani İlahi Köpek ünvanını da kullanıyordu, hatta inanılmaz ilahi elmas bedenini Büyük Başarı aşamasına kadar ulaştırmıştı. Ama daha sonra ilahi bedeni yok olmuş ve ruhu Büyü Küpü'nün içine gömülmüştü. Üç bilincinden şu anda sadece bir tane kalmıştı. Üç başından da sadece bir tane kalmıştı.

Şeytan Parıltısı başlangıçta eksik bir ruhtan başka bir şey değildi, sayısız yıl ve geçen zaman boyunca Büyü Küpü'ne mühürlendikten sonra ruh gücünün zayıflama derecesi hayal edilebilirdi.

Ama Şeytan Parıltısı şimdi ruh gücünü Büyü Küpü'ne ilk gömüldüğü andaki seviyeye yükseldiğini söylüyordu. Ruhu hâlâ tam olmasa da, çok korkunç olmalıydı.

“Kule Ustası'yla başa çıkabilir misin?” Lin Ming hevesle sordu. Eğer bunu yapabilirse, o zaman bu çıkmaza girdikten sonra bir umut ışığı görmüş olacaktı.

Şeytan Parıltısı başını salladı. “Hayır, mümkün değil.”

“O zaman benimle ölüme mi gelmek istiyorsun?” Lin Ming sessiz kaldı. Bu lanet köpek başa çıkamayacağı konularda böbürlenmeye devam ediyordu. “Geçmişte Tanrılar Âlemi'nde Kutsal Lord değil miydin sen? Yine de ölümlü dünyasında küçük bir yavruyla bile başa çıkamıyor musun?”

“Humph! Şu anda sadece ölümlü bedeni bile olmayan tam olmayan bir ruhum var. Bu gücü nereden sağlayacağım acaba? En güçlü zamanlarımda sadece bir tükürüğümle Kule Ustası dediğin kişiyi yerle bir ederdim!”

Yaşlı köpeğin sinirlendiği duyan Lin Ming neredeyse olduğu yerde çökecekti. Bu köpek hâlâ böyle konuşabiliyordu. “O zaman şimdi ne yapacağız?”

“Hehehe... Bir bedenim ve saldırı gücüm olmayabilir ama bir ruhum var. Sana ruhumla yardımcı olabilir... mesela bir ruh sözleşmesi imzaladığında...”

Yaşlı köpek konuştuğu anda iki kere kıkırdadı ve söyledi. “Ruh gücümün çoğu yenilendiği için ruh algım senden çok daha hassas. Sen bilmiyor olabilirsin ama bu 10 Yüksek Lord'dan ikisi bedenlerine köle mührü yerleştirmiş. Onlar şu anda başkalarının kontrolü altında!”

“Ne?” Lin Ming tamamen şok oldu.

Bir köle mührü ve ruh sözleşmesi tamamen farklı şeylerdi.

Bir ruh sözleşmesi her iki tarafın da şart koşabileceği çift taraflı bir anlaşmaydı. Her iki taraf da kanını damlatarak yemin ederdi.

Bu sözleşme türü normalde çok aşırı gereksinimlere sahip olmazdı. Eğer olsaydı, kimse imzalamazdı. Bir dövüş sanatçısı, bu ruh sözleşmesini imzaladıktan sonra kendi iradesine göre özgürce hareket edebilirdi.

Üstelik bir ruh sözleşmesi genellikle zaman ile sınırlanırdı. Örneğin Yan Chi ve Maha 50 yıllık ruh sözleşmeleri imzalamıştı. 50 yıl geçtikten sonra tamamen son bulacaktı.

Ama bir köle mührü farklıydı!

Bir köle mührü, şeytani yolun özel tekniğiydi. Güçlü dövüş sanatçılarının, zayıf dövüş sanatçılarını kontrol etmek için kullanılan bir yöntemdi. Bir köle mührü yerleştirildiğinde efendisi onu bırakmaya karar verene kadar bundan kurtulamazdı. Aksi halde dövüş sanatçısı ölümüne kadar bunu taşımalıydı.

Üstelik, köleleştirilmiş dövüş sanatçılarının bağımsızlığı yoktu, özgürce düşünemezlerdi bile. Normalde bir insandan farklı davranamazlardı ama köle mührü aktive olduktan sonra köleleştirilmiş kişi efendisinin emrine uymak zorundaydı. Efendisi onun ölmesini isterse, bunu gözünü kırpmadan yapardı!

“Kimler köleleştirilmiş?” Lin Ming'in kalbi dondu. 12 Yüksek Lord'dan ikisinde köle mührü vardı!

Üstelik, diğer Yüksek Lordlar yoldaşlarının köle mührü olduğunu bile bilmiyordu.

Kim, hangi yetenekle bir Yüksek Lord'a köle mührü koyabilirdi ki? Kule Ustası olabilir miydi?

Ne yapmak istiyordu bu adam?

Lin Ming şaşkınlığı içerisinde Gökyüzü Kulesi'nin işleyişinin çok farklı olduğunu fark etti.

“Köleleştirilenlerden birisi Kan Ateşi Yüksek Lordu diğeri ise havada süzülen Cüce.”

Kan Ateşi Yüksek Lordu'nda köle mührü mü vardı?

Lin Ming'in aklı dondu. Kan Ateşi Yüksek Lordu, 10 Yüksek Lord'un en güçlüsüydü.

Cüce ise orta yaşlardaydı. Ama Cüceler'in yüzleri her zaman buruşuk olduğu için olduklarından yaşlı görünüyorlardı. Cüce, kubbeli bir şapka takıyor ve havada olduğu yerde duruyordu, beş feetten uzun değildi.

Bu Cüce çirkin görünüyordu ama Lin Ming ondan gelen derin bir güç ve ruh gücünün gizemli olduğunu hissediyordu.

Bu Cüce de zirve ustalardan birisiydi. Kan Ateşi Yüksek Lordu'ndan daha zayıf olsa da çok değildi!

Başka bir deyişle, 10 Yüksek Lord'un en güçlüsü içlerine köle mührü bırakmıştı!

Diğer Yüksek Lordlar'ın kontrol edilmeme sebepleri muhtemelen birinin kullanabileceği köle mührünün sınırlı olmasıydı.

Bu gerçekten Kule Ustası'nın işiyse, o zaman son yıllar boyunca kendi statüsunu sağlamlaştırmak ve en büyük yararları kendisi almak istediği için bu köle mühürlerini yerleştirmiş olmalıydı. Belki de bunu Yüksek Lordlar hâlâ birer meydan okuyucu iken yapmıştı.

Kule Ustası doğal olarak Feng Shen gibi arka planı sağlam olan birine bunu yapamazdı ama Yan Chi ve Maha gibi birisini zaten kontrol ediyordu!

Gelecekte, onları da Ebedi Şeytan Uçurumu'na keşif için uçurabilirdi. Oradan buldukları her şey de Kule Ustası'na gidecekti!

Bu şekilde büyük yararlar elde etmesinin yanında otoritesini de geliştirebilirdi. Bu gerçekten bir taşla iki kuş vurmaktı!

“Lin Ming, doğru tahmin ediyorsam, Kule Ustası seni kontrol edip edemeyeceğini görmek için görmek istiyor. Belli ki potansiyelinin farkında ve kendi gücüne hizmet etmen için seni kontrol etmek istiyor. Seni kontrol etmeyi başardığı anda dışarı çıkmayı tamamen unutabilirsin. Tek yol yetişimini birkaç âlem artırman olacak. Ama yetişiminin arttığını öğrenirse, yetişimini asla artırmaman için seni engelleyebilir. Gücün o andan itibaren duracak ve o ölene kadar serbest kalamayacaksın. O zaman bile, ölmeden önce seni öldürerek sırrının ortaya çıkmasını engelleyebilir, buna hiçbir şey yapamazsın!”

Şeytan Parıltısı'nın sözleri, Lin Ming'in kafasına matkap gibi girdi. Bu tür bir son, kesinlikle ölümden daha korkunçtu.

Lin Ming'in kalbi bunu düşününce öldürme arzusuyla yandı. Tüm bu tahminler doğru çıkarsa, gelecekteki potansiyel tehditlerden kurtulmak için Kule Ustası'nı öldürmesi gerekiyordu!

“Şeytan Parıltısı, Kule Ustası fark etmeden köle mührünü kaldırabilir misin?”

“Hahahaha! Sen beni ne sanıyorsun!” Şeytan Parıltısı gururla homurdandı. “Ben şeytani yolun atasıyımdır! Kutsal Şeytan Kıtası'nın tüm şeytani yöntemleri ve yetişim teknikleri, Şeytan İmparatoru'nun yanında çocuk oyuncağı kalır. Bu miraslar, nesillerin geçmesiyle kötüye gidiyor. Şu anda herhangi bir saldırı gücümün olmadığını kabul ediyorum ama ruh yöntemleriyle ilgilenmek için onlara yeter de artarım. Küçük bir salak beni nasıl fark edebilir? Ben daha önce Tanrılar Âlemi'nin temellerini sarsarken, bu salağın büyük babası bile doğmamıştı!”

Lin Ming'in alnında siyah çizgiler oluştu. Hiç konuşmadı. Ne yaparsa yapsın, bu köpek güvenilir gibi durmuyordu. Ama o noktada Lin Ming'in başka çaresi yoktu. Bu çaresiz durumda, ne olursa olsun denemeliydi!

“Çocuk, neye bakıyorsun? Seni Kule Ustası'nın mührünü açacağıma söz veriyorum. O zaman gizlice isyan edebilirsin. Onun tuzağına düşmüş gibi davran ve aptalı oyna, kimse senden şüphelenmeyecek.

O aptal adam yavaşça rahatlayacak ve senin İmparator Yolu'na bile girmene izin verecek. Bir yıl dayandığın ve İmparator Yolu'ndan iyi şeyler elde ettiğin sürece, Dönen Çekirdek Âlemi'ne girdiğin anda bu adamı kolayca öldürebilir ve 12 kanatlı İlahi Şeytan olabilirsin! O zaman Şeytan Tanrı Savaş Niyeti de senin olacak!

12 kanatlı İlahi Şeytan Dövmesi'nden sonra Kan Kıyım Bozkırları'nın mistik gücü seni öldürmeyecek ve istediğin zaman Gökyüzü Kulesi'ne geri dönebileceksin! Yetişiminin yeterince yüksek olduğu ana kadar sadece bekle, İmparator Yolu'na yeniden gir ve tek seferde Üstün İmparator savaş niyetini ele geçir!

Daha sonra Asura, Ölüm Tanrısı ve Üstün İmparator'u birleştirebilirsen, muhteşem bir öldürme hamlen olacak! Ulu tanrım! Bu ne kadar harika olur düşünsene! Ben bile seni kıskanırım o zaman!”

Şeytan Parıltısı'nın açıklaması, imkansızı mümkün kılıyormuş gibiydi. O sırada Lin Ming'in eli çok zayıftı. Her tarafı düşmanlarla çevriliydi ve üç farklı savaş niyetini elde etmesinin tek yolu buydu!

Başlangıçta Lin Ming bile üç farklı savaş niyeti formunu elde etmenin imkansız olduğuna inanmıştı! Şimdi, önünde bir yol açıldığının farkındaydı. “Şeytan Parıltısı, bu plan işe yararsa, gelecekte ölümlü bedenini yeniden oluşturmana yardım edeceğime söz veriyorum!”

“Hehe, çocuk, hâlâ vicdanının yerinde olduğuna sevindim. Dürüst olmak gerekirse, gelecekte biraz potansiyelin olduğunu görebiliyorum. Seni yeterince iyi eğitirsem, günün birinde benim en düşük standartlarıma bile erişebilirsin. Elbette seni yetiştirmek için elimden geleni yapacağım. Gelecekte, ruhumun mühürlendiği zamanki halime dönebilirsem, bu yeterli olur.”

Lin Ming güldü ve Şeytan Parıltısı'nın övünmesini artık umursamadı. Farklı önlemler için farklı çözümler. Belki de bu onun için çok büyük bir şanstı!

...

“Lin Ming, gidiyor musun, gitmiyor musun? Şiddetli rüzgâr gibi esmen ne oldu? Kule Ustası seni görmeye kadar geldi ama onu görmeye cesaretin mi yok?” Kan Ateşi Yüksek Lordu'nun alaycı sesini duyan Lin Ming, Şeytan Parıltısı'yla konuşmasını bitirdi. Bu konuşma sadece 10 nefes sürmüştü.

Lin Ming, Kan Ateşi Yüksek Lordu'na derince baktı ve gözleri merhametli bakmaya başladı. Kan Ateşi Yüksek Lordu normal birisi gibi görünüyordu ama aslında bir kukladan farksızdı. Kule Ustası'nın huzuru karşısında kesinlikle bir hizmetçiydi.

Bu tür bir kişiye göre Lin Ming elbette kin tutamazdı.

“Gidelim, siz önden gidin!”

“Mm?” Kan Ateşi Yüksek Lordu şaşkınlıkla Lin Ming'e baktı ve dudaklarında saptanamayan bir gülümseme belirdi. Bu çocuk gerçekten salaktı. Ama buna rağmen Lider Yüksek Lord'un hizmetkarı olmak bir onurdu.