Bölüm 63: İlahi Silah Salonu

avatar
10768 38

Martial World - Bölüm 63: İlahi Silah Salonu


 

Çeviri: Xanaphia Düzenleme: Kharsmi

 

“126 mı?!?”

 

“Vay anasını! Daha sadece 15 yaşında!”

 

Lin Ming’in sıralamasını gören 100’den fazla öğrencinin nutku tutulmuştu.

 

Ling Sen, Ta Ku ve Zhang Guanyu bile böylesi anormal bir sıralama elde edememişti! İlk sıralama savaşlarında Ling Sen 145. Ta Ku 142. ve Zhang Guanyu ilk 140’a geçip 138. olmuştu. O bile Lin Ming’in 126. sırasının epey aşağısında kalıyor. Bilmek gerek ki, sıralama savaşının her basamağı öncekinden daha zordur!

 

Bu gerçekten de korkunç bir dahiydi!

 

Bazı insanlar sanki sonuçlara inanmıyormuş gibi inatla Sıralama Taşı’na bakmaya devam ediyordu. “Büyü diziliminde bir hata falan mı oldu? Sadece iki buçuk tütsünün yanış süresi kadar zaman geçmişti, 126. Sıraya ulaşmasına imkan yok!”

 

“Sıralama Taşı’nın yazıtları Yedi Derin Vadi’den bir Xiantian Usta tarafından yazılmıştır, nasıl bir hata olabilir ki? Sonuç yanlış değil, eğer biri ilk 130’a girmek istiyorsa genelde üç tütsünün yanış süresi kadar zaman geçer. Olası tek senaryo, eğer birinin gücü fazla olduğundan düşmanlarla çok uğraşmayıp birkaç hamlede onları öldürmüş olmasıdır…” Biri yavaşça konuşmuştu. Bu kişi Lin Ming’in eğitmeni Hong Xi idi.

 

Hong Xi’nin sözlerini duyunca birkaç kişinin Adem elması kasıldı ve kuru ağızlarıyla yutkundular. Düşmanlara karşılık verdirmeyecek bir güç… bu çocuk böylesine güçlü biri miydi!?

 

Bu fazla korkutucuydu!

 

Lin Ming’in 126. sırasına bakarken Zhang Cang’ın yüzü inanılmaz çirkin bir hal almıştı! Kendi sıralamasının aşağısında olsa bile, bu genç kendisinden üç yaş küçüktü!

 

"Bu Lin Ming ne tür tanrısal bir malzeme yiyip de bu kadar güçlendi bilmiyorum ama daha sadece İkinci Aşamanın zirvesinde! Kırmızı Altın Ejderha İliği Hapı ve Altın Yılan Kızıl Hapı’nı orta üçüncü seviye yeteneği ile bu kadar özümseyebilmiş mi?”

 

Lin Ming de Zhang Cang’a baktı, gözlerinde dövüşçü ruhu hafiften parıldıyordu. Ayın geri kalan günlerinde Zhang Cang’ı geçmek sorun olmayacaktı!

 

“Güzel… çok güzel!” Lin Ming’in kulağında bir ses yankılanmıştı; Zhang Cang’ın gerçek öz ile gönderilmiş selamlamasıydı bu, “Gerçekten de bana bir sürpriz yaptın. Boktan orta üçüncü yeteneğin olmasına rağmen, elindeki hapları bu kadar etkili bir şekilde özümseyip 126. sırayı kapmayı başardın. Ama geri kalan zamanında bu cimri performansınla beni yenebileceğini düşünüyorsan fazla safsın. Bu iki mucizevi hap konusunda şansın yaver gitmiş olabilir ama şansın bende son buluyor. Bu kadar ilerlemiş olsan bile, haplar tarafından sağlanan böylesi devasa bir büyüme sonrasında gerçek özün saflığını kaybeder. Gerçekten de kalan kısa sürede saflaştırabileceğini düşünüyor musun? Gerçekten bunu yapabilir misin çocuk?”

 

“Kaybedeceksin!”

 

Zhang Cang öfkeyle konuştuktan sonra On Bin Öldürme Dizilimi’ne doğru ilerledi. Sakinliğini kaybetmişti.

 

Lin Ming ile birlikte giren son öğrenci de sonunda dışarı atıldı. İllüzyonun içinde daha uzun süre kalmış olsa da aslında sıralaması Lin Ming kadar değildi. O da ilk 130’a girmeyi başarmıştı ama sıralaması 129’du.

 

On Bin Öldürme Sembolü tekrar aktifleşti, sembolleri ve rünleri aydınlanmıştı. Zhang Cang, oturan on iki öğrencinin arasındaydı. Değerlendirme başlıyordu!

 

Büyü dizilimi parlamaya başladığında, Zhang Cang  huzurlu bir şekilde sunakta oturmuştu, her nefesi sakin ve eşitti, sanki huzur dolu bir meditasyondaydı.

 

On Bin Öldürme Dizilimi bir büyü dizilimi olsa da, içindeki hayali dünya gerçeklikten ayrılamazdı. Gerçek öz ya da fiziksel güç harcamak kişinin soluk alışverişlerinin ve nabzının hızlanmasına yol açardı. Yaralanmalar bile bedenin renginin değişmesine ve ağrılara sebebiyet veriyordu.

 

Zhang Cang’ın bu rahat görüntüsünden, karşısındaki düşmanların şuan kendi seviyesinde olmadıkları anlaşılıyordu.

 

“Bu Zhang Cang 109. Sıradaki bir usta. Gerçekten vahşi bir dövüş sanatçısı!”

 

Yeni öğrencilerden biri bunu duyduğunda gözleri huşu ve heyecan ile dolmuştu; ilk kez böylesi yüksek sıradaki eski bir öğrenciyi görüyordu.

 

“Evet, duyduğuma göre katıldığı son sıralama savaşı üç ay önceymiş. Şimdiye kadar ilerleme kaydetmiş olmalı. Belki ilk 100’e bile girebilir…”

 

Lin Ming tütsünün yanışını izliyordu. Kısa sürede ikinci tütsü de sonuna ulaşmıştı.

 

Bu sürede birkaç öğrenci büyü diziliminden çoktan atılmıştı. Onlardan biri de Toprak Salonu’nun yeni öğrencilerinden biriydi. Yeni sıralaması 215 olmuştu, ilk sıralama savaşı için berbat bir sonuç değildi.

 

Üçüncü tütsü de yanmaya başladı, kısa sürede yarısı yanmıştı bile. Böylece Zhang Cang süre olarak Lin Ming’i geçmişti. Ama gücü ve yaşıyla, hayali dünyada daha uzun kalabilmesi doğaldı.

 

Kimse buna şaşırmamıştı, eğer Zhang Cang burada atılsaydı, o zaman bu sıra dışı bir şey olurdu.

 

Üçüncü Tütsü tamamen yanınca, Zhang Cang sonunda zayıf hissediyor gibi gözükmeye başlamıştı.

 

Dörcüncü Tütsü yanmaya başladığında, Zhang Cang öksürdü. Belli ki dizilimin içinde yaralanmıştı. Dördüncü tütsü yarısına kadar yanmışken, Zhang Cang sunaktan atıldı.

 

Nihai sıralaması, 103 olmuştu!

 

Zhang Cang On Bin Öldürme Dizilimi’nden ayıldıktan sonra yeni sıralamasına baktığında kaşları çatılmıştı, galiba bu sonuç onu tatmin etmemişti. Önceki sıralamasını 5 sıradan fazla geçmiş olsa da, umudu ilk 100’e girmekti.

 

Lin Ming’e doğru baktı ve sesini iletti, “Bir ay sonraki belirleyici dövüşte, seni orada bekliyor olacağım.”

 

Ama Lin Ming bu sözlere dikkatini vermemişti, seçtiği silah olan mızrağı düşünüyordu.

 

Güzel bir mızrak bulmalıydı!

 

Değerlendirme tüm sabah devam etti. Değerlendirmeye katılmak için gelen dövüş sanatçılarının birçoğu düşük seviye gelişime sahipti, İkinci ve Üçüncü Aşama’daydılar ve ilk 100’e giren olmamıştı.

 

Öğlenden biraz önce, daha kıdemli öğrenciler sonunda gelmeye başlamıştı. Bunlar Beden Dönüşümü’nün Dördüncü Aşaması’ndaki ustalardı ve güçleri öncekilere kıyasla başka bir seviyedeydi. Birkaç tanesi ilk 50’ye girmeyi başarmıştı.

 

Yedi Derin Savaşçı Evi’nin coşku dolu yeni öğrencilerinin birçoğu sıralama savaşını incelemek için kalmıştı, ama Lin Ming erken ayrılmıştı. Eğer bu ustaların dövüşünü izleyebilecek olsaydı kalırdı ama tek gördüğü, sunaktaki oturuşlarıydı. Bu yüzden kendisine bir şeyler katamayacaktı ve kalmak için bir sebebi yoktu.

 

 

Öğle vaktinden kısa bir süre önce, Lin Ming birkaç sokak ve geçidi aşarak Göklerin Talihi Şehri’nin en büyük ve en prestijli silah dükkanına gelmişti, İlahi Silah Salonu.

 

İlahi Silah Salonu, Göklerin Talihi Şehri’nin en kadim silah dükkanıydı. Önceki hanedandan beri nesillerdir ayaktaydı; bu dükkanın tarihi Göklerin Talihi Krallığı’ndan daha şanlı bile olabilirdi! Göklerin Talihi Krallığı 200 yıl önce kurulmuştu ama İlahi Silah Salonu, bundan en azından yüz yıl öncesine kadar dayanıyordu.

 

Lin Ming uzaktan İlahi Silah Salonu’nu süzdü. Devasa köşk tipi binada dokuz dekore edilmiş mağaza vardı ve etrafa dağılmış askerler gayet neşeli gözüküyordu. Giriş ince altın yaldızla işlenmişti. Girişin üstünde kalın, siyah darbelerle fırçalanmış ve gümüş zincirlerle bağlanmış onurlu karakterlere sahip ahşap bir afiş vardı. Girişe sadece bir bakış atınca bile, sanki acımasız ve kudretli bir aura üstünüze akın ediyor gibi hissediyordunuz. Şüphesiz bu karakterleri yazan adam bir dövüş sanatları ustasıydı.

 

Mağazada pek fazla misafir yoktu ama olanların yarısından fazlası dövüş sanatları uzmanlarıydı ve bazıları da Kemik Gelişimi’nin zirvesindeki etkin güçlerdi. Lin Ming içten içe şaşırmıştı. Bu uzmanlar Nabız Yoğunlaştırma Aşaması’ndan sadece bir adım uzaktaydı. Ama tabii ki ilerledikçe bir adım atmak bile oldukça zorlaşıyordu.

 

Lin Ming Yedi Derin Savaşçı Evi’nden çıkmadan önce, okulunun eşsiz üniformasını giymişti. Yani yaşı genç olsa bile, satıcının dikkatini çekmeyi başarmıştı. Yedi Derin Savaşçı Evi’nde sadece bir öğrenciydi ama statüsü gene de fazlaydı.

 

“Genç kahraman, ne tür bir silah satın almak istersin?”

 

“Mızrak!” dedi Lin Ming.

 

“Oh?” Satıcı biraz şaşırmıştı. Mızrak almak için pek fazla kişi gelmezdi. Gelseler bile genelde uzun ve iri yarı adamlar olurdu. Genç erkeklerin ve öğrencilerin %99’u buraya kılıçlara bakmak için geliyordu. Bu 15-16 yaşlarındaki genç adamın içeri girer girmez ağzını açıp mızrak diye bağıracağını düşünmemişti.

Sonraki Bölümün İsmi: Karmaşık Zanaat

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44739 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr