Bölüm 241: Kötü Söz

avatar
1727 32

Lord Of Mysteries - Bölüm 241: Kötü Söz


Çevirmen: Dnightshade

Odayı aydınlatan tek bir mum vardı. Oturma odası o kadar sessizdi ki, sanki her şey donmuş gibi hissettiriyordu.

Birkaç saniye sonra Eczacı mırıldanarak sessizliği bozdu, "Neden bir adres bırakmıyorsun? Böylece vücudundan bir şey çıkarabilirim."

Bana küfrediyor gibi, ancak aslında beni aksine ikna etmeye çalışıyor... Klein söylenenleri anlamamış gibi yaparak Kara Yılan'a döndü, "Risk almazsam hayatta kalma şansım olmayacak. Ama eğer riski alırsam, en azından bir umudum olacak.

Oturup öylece ölümü beklemeyeceğim."

O sırada Bilgelik Gözü bir şey söylemek üzereydi, ancak Klein'ın bu sözlerini duyunca vazgeçti, ona sunabileceği başka bir seçenek yoktu.

"Karakterine hayran kaldım!" Kara Yılan bir kahkaha attı.

"Ben de öyle. Geçmişte, bu karakterde pek çok arkadaşım oldu. Şimdi, her yıl mezarlarını ziyaret edip onlara çiçek bırakıyorum," dedi Eczacı alaycı bir tavırla.

Kara Yılan'ın kendisinden daha iyi dövüşmesi umurunda değildi. Ne isterse onu söylüyordu.

Bay Eczacı bu mizacından çok çekmiş olmalı... Klein umursamaz bir tavırla başını salladı.

 

 

 

 

Avcı Beyonder özelliğinin olduğu demir sigara kutusunu hizmetliye verdi, hizmetli de kutuyu Bilgelik Gözü'ne iletti.

Yaşlı beyefendi, yanındaki çantadan çıkardığı paraları sayıp 400 poundu Kara Yılan'a iletmesi için hizmetlisine verdi.

Kara Yılan parayı aldıktan sonra başını kaldırıp gülümsedi, "Bay Bilgelik Gözü'ne inanıyorum."

Küçük bir ahşap kutu çıkarıp yere bıraktı. Hizmetliye vermeye gerek duymadan, ayağıyla kutuyu Klein'a doğru itti.

Klein, parmakları kutunun yüzeyine temas ettiği anda, hayali sesler duydu, aniden güçlü bir baş dönmesi hissetmeye başlamıştı.

Tabii bu onun baş edemeyeceği bir şey değildi. Tarot Kulübü üyelerinin on dua ettiğinde duyduğu hayali seslerle kıyaslanamazdı bile.

Doğrulduktan sonra kutuyu dikkatle açtı, kutunun içinde bir 'kulak' vardı!

Kulak oldukça gerçek görünüyordu, yalnızca ten rengi oldukça koyuydu, hatta birkaç yeri çürümüş, yeşil bir renk almıştı.

"Nasıl kullanılıyor?" Diye sordu Klein.

Kara Yılan kayıtsız bir tavırla açıkladı, "Eldivensiz bir şekilde eline aldığında zaten kullanıyor olacaksın. Heh, tabii denerken evinde ve tek başına olman en iyisi olur."

Klein başka bir şey sormadı. Kutuyu kapatıp cebine attı. Sonra da başını kaldırıp acı acı gülümsedi, "Başımı döndürdü."

O sırada ortama yeniden sessizlik çöktü, ancak çok geçmeden Eczacı bağırarak sessizliği bozdu, "Elf Kaynak kristali istiyorum, kimsede var mı?"

Adamın sesi odada yankılanmaya devam ediyor, ancak kimseden cevap gelmiyordu.

Eczacı hayal kırıklığıyla mırıldandı, "Cidden, ne zaman bunu sorsam herkes susuyor."

"Belki de Sonia Adası'na gitmelisin," dedi Bilgelik Gözü.

Elflerin Kaynağı, aynı zamanda Sonia Altın Kaynağı olarak da biliniyordu, bu ismin nereden geldiğini anlamak zor değildi yanı. Bu sıvı, maneviyat bakımından zengin bir malzemeydi. Ancak kristaller Beyonder malzemesi sayıldığından kolay kolay bulunup satın alınamıyordu.

Toplantı bir yarım saat daha sürdü, bu sırada birkaç başarısız satış girişimi daha gerçekleşmişti. Sonunda Bilgelik Gözü ellerini birbirine vurdu, "Bugünlük bu kadar yeter. Anlaşmamıza uygun olarak, hepimiz teker teker çıkacağız, biri çıktıktan üç dakika sonra bir başkası çıkabilir."

Teker teker mi... Her kişi arasında üç dakika... Toplantıya katılanların peşine birileri takılıp onları soymasın diye mi böyle bir sistem getirmişler acaba? Klein, Bilgelik Gözü'nün işaretini aldıktan sonra ayağa kalkıp görevli eşliğinde aktivite odasından çıktı.

Kapıya geldiğinde pelerini çıkarıp görevliye teslim etti, buradan çıkıp Cesur Yürekler Barı'na ulaşması çok sürmemişti. Barın önüne geldiğinde maskesini de çıkarıp mutfaktan içeri girdi, Kaspars kart odasının önünde durmuş boks maçını seyrediyordu.

"Geri dönebilmene sevindim." Kırmızı burunlu adam rahat bir oh çekti, yüzündeki korkunç yaralar titriyordu.

Klein ona doğru eğilip fısıldadı, "İleride yine böyle toplantılar olacak mı?"

"İstediğini bulamamışsın anladığım kadarıyla. Fırtınalar Tanrısı! Bence artık vaktini boşa harcama!" Kaspars Klein için endişeleniyor gibi görünüyordu. "Belki birkaç gün sonra. Detayları bilmiyorum. Bakalım vakit yetişecek mi."

Klein başını salladı, "Maric burada mı?"

"Yine onu ikna etmeye mi çalışacaksın? Hayır, bu onu yalnızca öfkelendirir!" Dedi Kaspars telaşla. "Arkandaki kart odasında."

Hayır, onu ikna etmeye çalışmayacağım. Zombilerini tetiklememek için ondan olabildiğince uzak durmaya çalışıyorum o kadar... Klein gergin bir şekilde cebindeki bakır düdüğü okşadı.

"Anladım."

Böylece Cesur Yürekler Barı'ndan çıkıp önce Doğu Bölgesi'ndeki tek odalı evine, bir süre sonra da Minsk Sokağı'na döndü.

Kart odasında, Maric elindeki her şeyi ortaya koyup kendinden emin bir şekilde kartlarını açtı.

Onun üç Kralı ve iki dokuzu, karşısındaki zombinin ise iki altı ve iki sekizi vardı.

Ancak aniden, zombi diğer kartlarını da açtı, bir çift daha altı!

Bu tur, dört altıyla o kazanmıştı!

Boş boş adamın kartlarına bakan Maric, aniden tüm zombilerin kendisine buz gibi bakışlar attığını fark etti.

Birkaç dakika sonra, bacakları titreyerek telaşla kart odasından çıktı, kapıyı kapattığı anda neredeyse yere yığılacaktı.

"Şafak sökmeden kimsenin içeri girmesine izin vermeyin," dedi dehşet içinde Kaspars'a bakarak.

Birkaç saniye sonra beyaz bir mendil çıkarıp ağzının kenarını sildi. Mendil, kırmızı, koyu mavi bir renk almıştı.

Kaspars'ın onayını aldıktan sonra bir sandalyeye geçip Southville birası sipariş etti. Birasını içerken boşluğa dalıp gitmişti.

...

Klein, Minsk Sokağı'ndaki evine döndüğünde elini yüzünü yıkayıp hemen odasına girdi.

On dakika kadar bekleyip çevrede hiç maneviyat parıtlısı olmadığından emin olduktan sonra kendisine çağrıda bulundu. Kendi çağrısına cevap vererek toplantıda aldığı kutuyu gri sisin üstündeki gizemli alana getirdi.

Kızıl yıldızların hiçbir parlamıyordu, ortam son derece sakindi, Klein heyecanlı bir şekilde masanın başındaki onur koltuğuna oturup ahşap kutuyu açtı.

Bu kez mırıltılar duymamış, baş dönmesi hissetmemişti. Gri sisin üstündeki bu gizemli alan, her şeyi izole ediyor gibiydi.

Bu Klein'ı rahatlattı. Artık gerçekleştireceği girişimden ve kendi güvenliğinden daha emindi.

İradesini yayarak bir süre işitmesinin kapanmasını diledi, sonra da etkileri doğrulamak için birkaç deney yaptı.

Doğru... Kendinden memnun bir şekilde başını sallarken elini uzatıp siyah kulağı aldı.

Kulak soğuk ve kaygandı, ancak Klein, Kara Yılan'ın bahsettiği büyük varlığın seslerini falan duymuyordu.

Tamamen izole olmuş olabilir miyim? Bu işe yaramayacak galiba... Bunu yalnız kullanmak imkansız...  Klein şaşkındı, kulağın etki etmesini sağlamak için kullanabileceği yöntemleri düşünmeye başladı.

Yaklaşık 30 saniye sonra eline bir kalem aldı, Ebedi Yanan Güneş'i gözetlemek için kullandığı yöntemi burada da kullanacaktı.

O zaman, kutsal kan aracılığıyla doğrudan Ebedi Yanan Güneş'e baktmıştım. Bu kez, yalnızca bir Dinleyici'den geriye kalan bir nesneyi kullanıyorum, yani tehlike seviyesi çok daha düşük...  Klein hemen bir kehanet ifadesi yazdı:

"Bu nesnenin kökeni."

Derin bir nefes alıp elinde kulakla arkasına yaslandı.

İfadeyi yedi kez tekrarladıktan sonra hızla derin bir uykuya daldı.

Bulanık, sisli dünyada, yerde can çekişen bir adam vardı. Adam yuvarlanıyor, çığlıklar atıyordu, gözleri yuvalarından fırlayacak gibiydi. Vücudu balon gibi şişmişti, bedenindeki tüyler inanılmaz derecede koyu renkli ve uzundu.

Kısa süre sonra, Klein'ın kulaklarında son derece şeytani ve iğrenç bir ses çınladı, böylece aniden uyanmıştı.

Bu ses, gri sisin üstündeki gizemli alandan gelen korkunç mırıltılardan ve ulumalardan farklıydı. Çok daha delici, çok daha maksatlı ve aktifti!

Klein kulaklarını elleriyle kapatmaya çalıştı, ancak aynı ses hala kafasında yankılanıyordu.

Damarlarının şiştiğini, zehirli yılanlar gibi kıvrandığını gördü.

Bang!

Aniden damarları patladı, etrafa uğursuz desenlerle dolu kaygan dokunaçlar yayılmıştı. Gri sis sarsılmaya başladı, dev saray çöküşün eşiğindeymiş gibi görünüyordu.

Ancak Ebedi Yanan Güneş olayında olduğunun aksine, Klein'ın aklı hala başındaydı, çılgınca yerde yuvarlanmıyordu. Sandalyesinin koluna tutunup acıya direnmeye çalıştı.

Birkaç saniye sonra sisler normale dönmüş, kulaklarında çınlayan şeytani ses susmuştu.

'Dokunaçlar' birer birer yere düşmeye başladı, saray da yavaş yavaş eski haline dönüyordu.

Tanrılarla etkileşim kurmak, yöntem ne olursa olsun çok tehlikeli... Neyse ki bu kez Gerçek Yaratıcı'yla falan karşılaşmadım. Yoksa burada olan şeyler gerçek hayattaki bedenime de sirayet ederdi... Klein titrek bir şekilde arkasına yaslandı.

Bu tarz bir şey olmasını zaten bekliyordu, durum kontrolünden çıkmış değildi. 

Onu şaşırtan tek şey, Gerçek Yaratıcı'nın Ebedi Yanan Güneş'ten biraz daha güçlü hissettirmiş olmasıydı...

 

 

 

 

Klein bu konu üzerine düşünürken, elindeki siyah kulağın aniden parçalandığını gördü, kulak ufak ışık parçacıklarına dönüşüp dağılmıştı.

Saf bir Beyonder özelliğine mi dönüştü? Kafası karışık bir şekilde etrafına bakarken, uğursuz desenli dokunaçların hala yerde kıvranmaya devam ettiğini fark etti. Bunlar, bedeninden çıkan delilik ve kontrol kaybı suretleriydi.

Ancak yavaş yavaş saydamlaşıyorlardı, yakında onlardan geriye hiçbir şey kalmayacaktı.

O anda Klein'ın aklına bir şey geldi. Avucundaki siyah ışık taneciklerini kaygan dokunaçların üzerine serpiştirdi.

Hayali, siyah bir gaz yükseldi ve sürekli şimşeklerin çaktığı bir gökyüzüne dönüştü. Arka plan son derece yoğun ve kasvetliydi.

Bütün bunlar hızla yok oldu. Yerdeki siyah tılsımın üzerinde birçok sembol, uğursuz desen ve karmaşık yol numaraları vardı.

Klein eğilip tılsımı aldı.

Kısa süre içinde, kehanet tekniklerinin yardımıyla, tılsımın kullanım amacını deşifre edebildi. Bu tılsım kullanıcının rakibine korkunç sesler duyduruyor, ona delilik aşılıyordu. Sonucunda ne olacağı ise rakibin bu tür saldırılara direnme yeteneğine bağlıydı. Eğer rakip güçlüyse, bu saldırıyı lehine çevirebilirdi, ancak rakip güçsüzse oracıkta yere yığılıp trajik çığlıklar ataran can verirdi.

Buna 'Kötü Söz' adını vereceğim... Klein hemen tılsımı aktif hale getirecek efsunu belirledi.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44225 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr