Library of Heaven's Path - Bölüm:426 Gizemli Lisanın Kudreti

---

Bölüm:426 Gizemli Lisanın Kudreti

Çeviri ve Düzenleme: Gin

 

 

 

 

 

"Kadim Canavar Lisanı engin ve derindir. Yalnızca birkaç ses öğrenerek başarılı olmak imkansızdır!" Büyük Kıdemli Wei Yuqing araya girdi.

 

Karşı taraf lisanı çalışacağını söylemiş ve tüm bir gün boyunca kütüphaneye kapanmıştı. Her şeye rağmen, Wei Yuqing'in karşı taraftan hala beklentileri vardı, ancak genç adam kalkmış, birkaç kelime öğrendiğini söylüyordu... Bizi eğlendirmek için mi buradasın?

 

Tüm Kadim Canavar Lisanı öğrenmiş olsan bile, bu canavarın seni dinleyeceği kesin değil. Yalnızca birkaç kelimeyle, karşı tarafın seni takacağını mı sanıyorsun?

 

Şaka yapıyor olmalısın!

 

Zhang Xuan'in 'Bana izin verin!' dediğini duyduklarında, bu konuda kendine güvendiğini düşünmüşlerdi. Ancak... yalnızca olay çıkartmak için burada olduğu kimin aklına gelirdi.

 

Görünüşe göre üstün dehalar bile güvenilir değillerdi...

 

"Eğer işe yaramazsa, onu bayıltmanın bir yolunu düşünseniz iyi olur!"

 

Dürüst konuşmak gerekirse, yalnızca birkaç kelime öğrenebildiği için Zhang Xuan de bu konuda kendine fazla güvenmiyordu.

 

"Bunu daha sonra konuşuruz. Önce şansını bir dene..."

 

Genç adamın bu konuda kendisini darlamaya devam edeceğinden korkan Salon Efendisi Xie Jiuchen aceleyle araya girdi.

 

Senin aklından ne geçiyor be!

 

Yalnızca Kasırga Kurtlarını döverek evcilleştirdin diye, aynı yöntemin yine işe yarayacağını mı sanıyorsun?

 

Bu bir Kabus Canavarı, Ejderha Kanına sahip birinci sınıf bir vahşi canavar, gururlu ve soylu bir varlık. Onu öldürene kadar dövsen bile, başını sana eğmez.

 

Eğer o kadar basit olsaydı, bunu uzun süre önce yapardık.

 

"Pekala!"

 

Karşı tarafın isteksizliğini gören Zhang Xuan önce bir denemeye karar verdi. Bu nedenle Kabus Canavarına doğru iki adım ilerledi.

 

Devasa vahşi canavar Zhang Xuan'in varlığını umursamamıştı. Ona bakmakla uğraşmadı bile.

 

"Başlıyor..."

 

Wei Youdao yumruklarını sıktı.

 

Yedi Renkli Balı öne sürecek kadar ileri gitmesine rağmen, hiçbir işe yaramamıştı. On Canavar Kafesini tamamlamayı başaran bu herif ne gibi bir çözüm bulmuş olabilirdi?

 

Kocaman açılmış gözlerle, en ufak bir detayı bile kaçırmaktan korkarak yaşananları izlemeye başladı. Ancak bir sonraki an, elinde olmadan dudakları seğirdi.

 

Bu herif Kabus Canavarının ilgisini çekecek bir şey çıkartmamış, bunun yerine yalnızca kaşlarını çatmıştı. Uzun bir çabanın sonunda, boğazından ansızın garip bir ses yükseldi.

 

"Gu!"

 

Ses gök gürültüsü gibi çıkmıştı ve kimse ne anlama geldiğini bilmiyordu.

 

"Bu Kadim Canavar Lisanı mı?"

 

Wei Youdao karşı tarafın garip davranışını çözememişti, ancak Salon Efendisi Xie Jiuchen ve Büyük Kıdemli Wei Yuqing'in yüzleri anında kasıldı. Aceleyle bakışlarını Kabus Canavarına çevirdiler.

 

 

Bu herif daha önce Kadim Canavar Lisanını çalışmaya gittiğine göre, bu ses muhtemelen lisana aitti.

 

Yalnızca tek bir kelime olsa da, düşük de olsa işe yarama ihtimali vardı!

 

Kalabalığın yoğun bakışları altında, tembel Kabus Canavarı birden gözlerini açtı.

 

Ardından, tembelce esneyerek tepki vermedi.

 

"İşe yaramadı mı?"

 

Bunun tamamen etkisiz kaldığını gören Zhang Xuan kafasını kaşıdı.

 

Kadim Canavar Lisanında, Zhang Xuan toplamda sekiz kelime öğrenmişti. Kelimeleri okuma ya da telaffuz konusunda sorun yaşamıyordu, ancak anlamları kitaplarda yazılı olmadığı için, hangisini kullanacağı konusunda kararsızdı.

 

Bir başka deyişle, bu sözleri telaffuz etmeyi bilse de, ne anlama geldikleri konusunda hiçbir fikri yoktu.

 

Şu anda hepsini ardı ardına saysa bile, canavar ne demek istediğini anlayamazdı.

 

"Sıradaki."

 

Yine de, her şekilde denemeye değerdi. Bu nedende, Zhang Xuan ağzını bir kez daha açtı, 'Wu!"

 

Bu bir kartal çığlığına benziyordu, kulak tırmalayan tiz ve parlak bir ses.

 

Salon Efendisi Xie Jiuchen ve Büyük Kıdemli Wei Yuqing aceleyle bakışlarını çevirdiler, ancak Kabus Canavarı daha derin bir uykuya dalmış gibiydi. Patilerini kafasına yastık yaparak, olduğu yere rahatça kuruldu.

 

"Bu... Peki, işe yarıyor mu yaramıyor mu?"

 

İkili şaşkın ifadelerle birbirlerine baktılar.

 

Eğer bu herifin Kadim Canavar Lisanı işe yarıyorsa, Kabus Canavarı neden tepki vermiyordu?

 

Ancak aynı zamanda, Kabus Canavarı en azından uyku pozisyonunu değiştirmişti, yani işe yarayıp yaramadığı konusunda...

 

Zhang Xuan'in çıkarttığı ses ona bir ninni gibi gelmiş olabilirdi...

 

Senin Kadim Canavar Lisanını öğrenmeye gittiğini sanıyordum, neden bunun yerine bir ninni öğrendin?

 

Bir ninni ne işimize yarayacak!

 

İstediğim onu evcilleştirmek, uyutmak değil...

 

"Ji!"

 

Şaşkınlıklarını atamadan önce, genç adam üçüncü kelimeyi söylemişti.

 

Bu kez, Kabus Canavarı yalnızca rahat bir uyku pozisyonuna geçmekle kalmamıştı; dili dışarıdaydı ve ağzından salyalar akmaya başlamıştı.

 

"Lanet olsun!"

 

"Yalnızca üç notayla, Kabus Canavarını derin bir uykuya daldırmayı başardı mı?"

 

Çevredeki canavar eğiticileri hayrete düşmüşlerdi.

 

Bu genç dehanın Kabus Canavarı üzerinde akıl almaz bir canavar eğiticiliği yeteneği kullanacağını düşünmüşlerdi.

 

Düşünceleri bir bakıma doğru olsa da, sonuç hayal ettiklerinden tamamen farklıydı.

 

Onu evcilleştirmemiz gerekmiyor muydu? Onu uyutarak ne elde etmeyi düşünüyorsun?

 

"Hmm?" Zhang Xuan de şaşıp kalmıştı.

 

Ancak şöyle bir bakınca, gözleri ışıldadı.

 

"Ama bu da iyi. Eğer onu bu kelimelerle bayıltmayı başarırsam, gereksiz yere uğraşmak zorunda kalmam!"

 

Zhang Xuan'in Kadim Canavar Lisanı haricinde bir planı daha vardı. Kabus Canavarını bayıltarak, Semavi Yolun Kütüphanesi sayesinde kusurlarını görüp, onu evcilleştirebilirdi.

 

Ancak Xie Jiuchen, Wei Yuqing ve diğerleri onunla iş birliğine yanaşmamışlardı ve Zhang Xuan'in Kabus Canavarını tek başına bayıltacak gücü yoktu. Bu nedenle ilk planını uygulamayı başaramamıştı. Eğer onu Kadim Canavar Lisanıyla kendinden geçirebilirse, bu harika olurdu.

 

"Wu Ya Hai Wu Wu!"

 

Düşündükçe daha da keyiflenmişti. Bu nedenle, diğer kelimeleri ardı ardına sıraladı.

 

Bu sözleri duyan kalabalığın bakışları hemen Kabus Canavarına çevrildi.

 

Bu özellikle de Salon Efendisi Xie Jiuchen için geçerliydi. Gözlerindeki telaş açıktı.

 

Ancak tek bir bakışla, başının dönmeye başladığını hissetti.

 

Uyuklayan Kabus Canavarı gözlerini aniden açmış ve devasa vücudu ayaklanmıştı.

 

Graa!

 

Gravv!

 

Sağır eden bir kükreme göklerde yankılanarak bulutları bile kaçırmıştı. Çevredeki kalabalık bu kükremeyle serseme dönmüştü.

 

Aynı anda, canavarın devasa kafası birden metal kafese doğru savruldu.

 

Çın!

 

Düzen anında aktifleşerek canavarın hareketine engel oldu. Yine de, sağlam metal kafes bu güçlü saldırının etkisiyle bükülmüştü ve her an çökecek gibi duruyordu.

 

"Durum kötü..."

 

Salon Efendisi Xie Jiuchen'in gözleri kısıldı ve yüzünde hayret dolu bir ifade belirdi.

 

Canavarın yaraları nedeniyle hala hareket edemediğini düşünüyordu. Yalnızca birkaç gün dinlendikten sonra ayağa kalkıp böyle muazzam bir güç kullanacak kadar iyileşeceğini kim düşünebilirdi.

 

Ancak belki de, Canavar Eğiticisi Zhang'in 'Kadim Canavar Lisanı'nından etkilenmişti ve son derece kızgın görünüyordu.

 

Eğer Kabus Canavarı bu durumda kaçmayı başarırsa, Canavar Salonu büyük tehlike altında demekti. Büyük olasılıkla tüm canavar salonu yer yüzünden silinirdi.

 

"Ne yaptığına bir bak..."

 

Salon Efendisi Xie Jiuchen düşündükçe, daha da öfkeleniyordu. Bu nedenle arkasını dönerek Zhang Xuan'i azarladı.

 

Bu ne saçma bir durumdu böyle?

 

Seni vahşi canavarı evcilleştirmek için buraya çağırdım, kızdırmak için değil.

 

"Kıdemliler, [Takım Yıldız Canavar Kısıtlama Düzeni]ni hazırlayın!"

 

Bu noktada genç adamı suçlamanın işe yaramayacağını bilen Salon Efendisi Xie Jiuchen bağırdı.

 

"Emredersiniz!"

 

Xuanyuan Krallığı Canavar Salonu'nun kıdemlileri de durumun ne kadar tehlikeli olduğunun farkındaydılar, bu nedenle hemen harekete geçtiler. Yüzlerince ciddi ifadelerle aceleyle yerlerine koştular.

 

Takım Yıldız Canavar Kısıtlama Düzeni vahşi canavarları hapsetmek için kullanılan güçlü bir düzendi. Xuanyuan Krallığı Canavar Salonunun pek çok kıdemlisi bu düzeni öğrenir ve çalışırdı. Belirlenmiş noktalara koşarak zhenqilerini düzene aktardıkları sürece, düzenler konusunda derin bir anlayışa sahip olmadan da düzeni aktifleştirebilirlerdi.

 

"Neler oluyor?"

 

"Görünüşe göre Canavar Eğiticisi Zhang vahşi canavarı kızdırdı!"

 

"Onu evcilleştirmek için burada değil miydi? Bunun yerine onu kızdırmayı nasıl başardı?"

 

...

 

Wei Youdao, Jiang Nanping ve diğerleri olanları endişeli ifadelerle izliyorlardı.

 

Bu Yarı Yüce Ölümlü bir vahşi canavardı! Bir kere kontrolden çıkarsa, tüm Canavar Salonu harabeye dönerdi!

 

Hong hong hong!

 

Herkesin şok dolu bakışlarının arasında, Kabus Canavarı devasa vücudunu birkaç kere daha metal kafese vurdu ve kafeste kaçabileceği bir delik açıldı.

 

Çın!

 

Kafası dışarı çıktığı anda, aniden berrak bir vızıltı sesi yükseldi. Takım Yıldız Canavar Kısıtlama Düzeni aktifleşmişti. Kıdemlilerin bulunduğu bölgelerden beyaz ışıklar yükselerek, dev bir ağ oluşturup Kabus Canavarını sarmaladı.

 

Dev ışık ağıyla hapsolan Kabus Canavarı daha da kudurmuştu. Öfkeyle kükrerken dev pençeleri havada savruldu.

 

Tzzzzz!

 

Kabus Canavarının pençelerinden kılıç qi'sini andıran enerji dalgaları fırlayarak çevresini sarmalayan ağa saldırdı.

 

Ağ, güçlü bir çekiç darbesi yiyen bir kalkan gibi şiddetle sarsıldı ve tok bir çınlama sesi yükseldi.

 

Tü! Tü!

 

Darbenin etkisiyle, düzenin merkezinde duran kıdemlilerden bazıları ağız dolusu kan kustular.

 

Yarı Yüce Ölümlü bir vahşi canavar başlı başına korkunç bir varlıktı ve üstelik bu canavar Ejderha Kanına sahipti. Muazzam gücüyle Yüce Ölümlü bir üstada bile rakip olabilirdi. Bu kıdemliler de güçlü olsalar da, pek çoğu yalnızca Zhizun alemi orta ve ileri kademeydiler. Bu canavara rakip olabilmeleri imkansızdı.

 

"Acele edin, düzeni güçlendirmek için daha çok zhenqi aktarın..."

 

Kabus Canavarının kaçmak üzere olduğunu gören Xie Jiuchen panikleyerek aceleyle emir verdi.

 

Düzen çöktüğü anda, tüm Canavar Salonu kesinlikle yok olacaktı. Bu noktada geri dönüş yoktu.

 

Hong long!

 

Meselenin ciddiyetini bilen kıdemliler hemen harekete geçtiler. İleri atılarak sahip oldukları tüm zhenqiyi düzene aktardılar.

 

Yoğun zhenqi dalgasının gücüyle, kararan ağ birden tekrar parıldamaya başladı.

 

Düzen güçlenmiş olsa da, Kabus Canavarı öfkelendikçe daha da güçleniyor gibiydi. Bir kez daha öfkeyle kükreyerek, bacaklarını yere vurdu ve devasa vücudu havadaki ağa çarptı.

 

Si la!

 

Dev vücudun taşıdığı muazzam güçle, Canavar Kısıtlama Ağı dayanamayıp parçalandı.

 

Tak tak tak tak!

 

Düzeni kontrol eden tüm kıdemliler solgun yüzlerle bayıldılar.

 

Puf!

 

Düzenden kurtulduktan sonra, Kabus Canavarı kocaman gözlerini Zhang Xuan'e dikti. Vücudunda taşıdığı rakipsiz güçle, hızla ona doğru atıldı.

 

"Her şey bitti..."

 

Düzenin ve metal kafesin Kabus Canavarını tutmayı başaramadığını gören Salon Efendisi Xie Jiuchen'in yüzü bembeyazdı.

 

Vahşi canavarın evcilleştirme sürecinde ansızın kontrolden çıkmasını beklemiyordu.

 

Bunca kişinin Kabus Canavarının gücüne dayanamadığına bakılırsa, Canavar Eğiticisi Zhang ne kadar yetenekli olursa olsun kesinlikle şansı yoktu.

 

"Moo!"

 

Karşı tarafı kurtarmanın imkansız olduğunu bilen Salon Efendisi Xie Jiuchen tam gözlerini kaçırmak üzereyken, genç adam bir başka garip ses çıkarttı.

 

Xie Jiuchen yalpaladı.

 

Tam olarak rastgele saçmaladığı için canavarı bu kadar kızdırmıştı. Ancak, buna rağmen dersini almamış olacağını kim düşünebilirdi...

 

Ölmeye o kadar mı heveslisin?

 

Tam Salon Efendisi Xie Jiuchen, Zhang Xuan'e Kadim Canavar Lisanı mı her ne haltsa daha fazla uğraşmayıp kaçmasını söyleyeceği sırada, Kabus Canavarının sesi duyar duymaz yere diz çöktüğünü gördü. Dilini çıkartarak genç adamın her yerini yalamaya başlamıştı. Daha önceki Kasırga Kurtlarından hiçbir farkı yoktu.

 

"Teslimiyet Kelimesi, Soy Baskısı... Bu Ejderhaların Gerçek Sesi olabilir mi?"

 

Salon Efendisi Xie Jiuchen'in gözleri kısıldı ve yüzü soldu.

 

"Burada neler dönüyor?"