Çevirmen: W2G

“Ben harekete geçmen için bir bahane buldum bile büyükbaba. Cao Xiong laoshi’nin Liu Yang adında bir öğrencisi varmış ve Zhang Xuan, Liu Yang’ı zorlayarak kendi sınıfına katmış. Cao Xiong laoshi çoktan “Aydınlanma Arzu Testine” başvurdu, ki bu da yarın gerçekleştirilecek. O zamana kadar, büyükbabam harekete geçerse onun lisansını elinden kolayca alabiliriz!”

Shang Bin dişlerini sıkarak konuştu, ağzından çıkan kelimelerden ne kadar sinirli olduğu anlaşılıyordu.

Cao Xiong’un kandırarak sınıfına aldı demesi bir anda zorlayarak’a dönüşmüştü. Bu iki kelime arasında dünya kadar fark vardı.

Birilerini kandırmak, sadece kişinin kişiliğinde bir sıkıntı olduğu anlamına gelirken, zorlama yapmak bir ahlak meselesiydi.

“Zorlayarak mı? Emin misin?” Kıdemli Shang Chen şaşırmıştı.

“Eminim!” Shang Bin başını onaylar nitelikte salladı.

“Durum buysa… Şuna ne dersin, yarın Kıdemli Mo’yu sürece şahitlik etmesi için çağıracağım. Eğer Aydınlanma Arzu Testinin sonuçları Liu Yang’ın kendi isteğiyle onun öğrencisi olmadığını söylerse, o zaman öğretmenlik lisansını iptal ettirme ihtimalimiz olabilir!” Bir anlığına tereddüt ettikten sonra, Kıdemli Shang Chen açıkladı.

“Teşekkürler, büyükbaba!” Shang Bin’in gözlerinin içi heyecanla parladı.

Öğretmenlerin duruşlarından ne kadar nitelikli olduğu anlaşılırdı ve öğretmenlerin kimliklerini koruyan organizasyon da Öğretmenler Birliğiydi.

Birlik, öğretmenlerin eylemlerini denetleme yetkisine sahip olduğu gibi onların lisanslarını da ellerinden alma yetkisine sahipti. Zhang Xuan’ın önceki dünyasında da buna benzer şekilde Eğitim Bakanlığı adında bir organizasyon vardı.

Öğretmenler gençlerin örnek alacağı rol modelleriydi. Bir öğrenciye rehberlik ederken yapmaları gereken ilk şey, onların kendilerini kabul etmesini sağlamaktı. Böylelikle öğrenciler onlardan bir şeyler öğrenmeye istekli hale gelirlerdi. Zorlama yapmaları halinde, öğrenciler düşmanca bir tutum içerisinde olur ve bu yaşandığı taktirde lisanlarının iptal edilme ihtimali söz konusu olurdu.

Öğrencinin öğretmenini kendi isteğiyle seçip, seçmediğini öğrenmek için kullanılan en adil yöntem ise Aydınlanma Arzu Testiydi.

“Velet, bakalım yarın öğretmenlik lisansın elinden alındığında şimdiki gibi neşeli olabilecek misin!”

Aklına geçmişte yaşadığı bütün kinin intikamını alma düşüncesi gelen Shang Bin, farkında olmadan yumruklarını sıktı ve tüm vücudu neşeyle doldu.

………………………………

Zhang Xuan birilerinin ona dalavere çevirdiğinden habersizdi. Bir gecelik dinleme sonunda, vücudu enerjiyle dolmuştu. Aynaya bakınca, Cennet Yolunun Altın Bedeninin yetiştirmesini yaptıktan sonra vücudunun bir bebeğin cildini andıran şekilde daha beyaz ve pürüzsüz olduğunu fark etti. Vücudunda tek bir yara izi yoktu ve genel olarak olduğundan daha genç görünüyordu. Kim olduğunu bilmeyenler onun bir öğrenci olduğunu bile düşünebilirlerdi.

“Fena değil!” dedi Zhang Xuan, geniş adımlarla sınıfa doğru yol almadan önce. Sınıfa vardığında, ilk fark ettiği şey odanın içerisinin, beş öğrencisi tarafından temizlenerek pırıl pırıl yapılmış olmasıydı, buna ek olarak içme suyu bile çoktan kaynatılmıştı.

Wang Ying, Liu Yang, Zheng Yang, Zhao Ya ve Yuan Tao, yani sınıfının her öğrencisi enerji doluydu. Her biri yüzlerinde bir hayranlık ve heyecanla öğretmenleri Zhang Xuan’a bakıyordu.

Başlangıçta öğrencilerinden birkaçı, Öğretmen Yeterlilik sınavında sonuncu olan öğretmeni seçtikleri için kandırıldıklarını düşünmüştü. Ancak, dünkü dersten sonra itibarı korkunç olmasına rağmen, öğretmenlerinin kesin olarak inanılmaz kabiliyetlere sahip bir şahsiyet olduğunun farkına vardılar!

Bu his özellikle Wang Ying için geçerliydi. Öğretmeninin bahsettiği teorileri, babası ve ailesinin kıdemlilerine anlattığı zaman hepsi övgüler dizmişti. Doğrusu, anlattıklarından idrak edemedikleri bazı kısımlar olmuştu. Bunları öğrendikten sonra, Wang Tao’nun da Zhang Xuan’ı öğretmeni olarak kabul etmesini istemişlerdi! Bu yaşananlara bakarak bile, bu öğretmenin standartlarının ne kadar yüksek olduğu anlaşılabilirdi!

Böyle bir öğretmene sahip olan birisi nasıl olur da heyecanlı olmazdı?

“Un, bugün her şey yolunda gibi görünüyor. Zhao Ya, bu şifalı bitkiyi al, toz haline gelene kadar ez ve suyla beraber iç. Ayrıca, bu da yeni bulduğum bir yetiştirme tekniği. Üzerinde yazılı olan metodlara uygun olarak yetiştirme yaparsan, üç gün içinde tamamen iyileşebilirsin!”

Herkesin nasıl baktığını gördükten sonra, Zhang Xuan’ın öğrencilerinin neler düşündüğünü anlamaması imkansızdı. Başını sallayarak, dün almış olduğu Soğuk Güneş Anne Çimiyle bir kitabı Zhao Ya’ya uzattı.

Zhao Ya’nın hastalığı bir saf yin yetiştirme tekniğinden kaynaklanıyordu. Öğretmenin İnceleme Köşkündeki tüm kitapları inceledikten sonra, Zhang Xuan Cennet Yolunun Kütüphanesini kullanarak, onun probleminin çözümünü üretmişti. Bu yetiştirme tekniği, Cennet Yolu Kutsal Sanatıyla karşılaştırıldığında solda sıfır kalsa da, on farklı kitabın özünün çıkarılmasıyla üretilmiş bir yetenekti ve olağanüstü derecede değerliydi.

İçinde hala birkaç kusur bulunmaktaydı, fakat bunlar olayın bütününü pek etkilemiyordu.

“Tamam!” Zhao Ya verilen defteri açmadan önce, şifalı bitkiyi kucağına yerleştirdi. Üzerindeki mürekkebin hala taze olduğunu fark etti, yeni yazıldığı açıktı. Kısa bir bakış attıktan sonra, gözleri kısıldı ve şaşırmış bir şekilde Zhang Xuan’a baktı. “Zhang laoshi, burada yeni olmama rağmen, akademideki meşhur gizli el kitaplarının çoğundan haberdarım. Bu el kitabı… benim Beyaz Yeşimtaşı Saf Bakire Yeteneğimden çok daha inanılmaz. Neden… Daha önce bu el kitabını duymadım? Ayrıca… Neden bu kitabın üstünde bir isim yazmıyor!”

Bir şehir lordunun kızı olarak, Zhao Ya'nın evinde muazzam bir kitap koleksiyonu vardı. İdrak etme yeteneğini geliştirmek için çok farklı gizli el kitabını incelemişti. Elinde tuttuğu kitaptaki yetenek, gözle görülür bir şekilde daha önce yetiştirmesini yaptığı Beyaz Yeşimtaşı Saf Bakire Yeteneğinden birkaç kat daha güçlüydü. Buna rağmen, nasıl olur da daha önce böyle bir yeteneğin varlığından haberdar olmazdı?

Bir yetiştirme tekniğinin kopyası çıkarıldığında, her zaman üzerinde tekniğin sahibinin ismi yazılı olurdu. Ancak, bu kitabın üzerinde üreticisiyle ilgili hiçbir bilgi yazmaması, Zhao Ya’ı şaşırttı.

“Oh bu, fiziksel durumunu baz alarak yeni derleyip kağıda geçirdiğim bir kitap, bu yüzden üzerinde bir isim yazmıyor. Bu şekilde olması hoşuna gitmiyorsa, istediğin gibi isimlendirebilirsin!” dedi Zhang Xuan.

Cennet Yolunun Kütüphanesi her gizli el kitabındaki doğru kısımları çıkartıp, bunları bir kitapta birleştirmişti. Kütüphane tarafından derlenen bu kitabın bir ismi yoktu ve Zhang Xuan’ın kendisi de isim verme zahmetinde bulunmamıştı. Zhao Ya’nın buna takılacağını beklemediğinden, sıradan bir biçimde cevap verdi.

“Ne? Hocanın kendisi mi yazdı? Yani bu… Hoca tarafından oluşturulan bir yetiştirme tekniği mi?”

Tek şaşıran Zhao Ya değildi, diğerlerinin de gözleri kısılmış ve neredeyse oldukları yerde bayılma tehlikesi geçirmişlerdi.

Başarılı bir şekilde yetiştirme tekniği oluşturmayı başaranların hepsi, tarihte iz bırakmış büyük usta seviyesindeki şahsiyetler ve uzmanlardı! Sahip oldukları gizemli öğretmenlerinin bir yetiştirme tekniği oluşturabilcek kapasitede olması… Hem de, bu kadar gelişmiş bir tane, şaka mı yapıyorsun?

“Öyle de diyebilirsiniz!”

Cennet Yolunun Kütüphanesi hakkında herhangi bir bilgi açıklanamazdı ve bu kitaplar bir anda kütüphane tarafından ortaya çıkarılmışlardı. Bu nedenle Zhang Xuan’ın, onların sahibinin kendisi olup olmadığını söylemesinin bir önemi yoktu. Üzerinde düşünmeden, başını salladı.

"İnanılmaz…"

“Beyaz Yeşimtaşı Saf Bakire Yeteneği, ailemizdeki bir Savaşçı 8-dan Zongshi alemi ustası tarafından oluşturulmuştu. Bir öğretmen olarak, kolaylıkla bundan çok daha üst seviye bir yetiştirme tekniği oluşturabilmiş, o tam olarak ne kadar güçlü?”

…

Yetiştirme tekniğinin kendisine ait olduğunu söyledikten sonra, beş öğrenci kendilerini çıldırmanın eşiğinde buldu.

Hongtian Akademisi’nin kuruluşundan itibaren, yüz yıllık tarihi boyunca, sadece birkaç kişi başarılı olarak yetiştirme tekniği üretebilmişti ve bunların her biri de çok saygın ve sözü geçen kişilerdi. Hal böyleyken, kendi hocalarının da onlardan az kalan bir yanının olmadığını fark ettiklerinde, ona karşı besledikleri hayranlık baş döndürücü bir seviyeye çıktı.

[Ayrıca… Hepsinden daha önemlisi, Zhang laoshi biraz önce ne dedi?

‘Bu şekilde olması hoşuna gitmiyorsa, istediğin gibi isimlendirebilirsin’ mi…

Ciddi misin sen!]

Her usta, kendi yetiştirme tekniğini oluştururken çok uğraşırdı ve bu nedenle onu hazinesi olarak görüp, sadece en güvendiği öğrencilerine devrederdi!

Ancak bu Zhang laoshi, yetiştirme tekniğini oluşturduktan sonra hiç düşünmeden diğerlerine veriyor ve bu da yetmezmiş gibi isim veremeyecek kadar tembel davranıp, öğrencilerinin istedikleri gibi isimlendirebileceğini söylüyordu…

Herkes, gelecek nesillerin yeteneğini oluşturanı değil de, sadece ona isim vereni hatırlayacağını bilirdi.

[Tarihe iz bırakmak için böyle bir fırsatı varken, biraz olsun umursamıyor…

Somut başarılara karşı çok ilgisiz değil mi? Hayatımda bundan daha asil bir davranış daha görmedim!

Bu kadar yetenekli olup ve hatta akademinin en kötü öğretmeni diye adı çıkmasına rağmen, Zhang laoshi’nin bilinmezliğini koruyan birisi olarak kalmasına şaşmamalı. O şöhreti, kirlilikten başka bir şey olarak görmeyecek kadar asil olan bir şahsiyet…]

“Zhang laoshi…”

Bunlar hakkında düşündüklerinde, beş öğrencinin de gözleri kızardı. O kadar duygulanmışlardı ki, gözyaşlarına boğulmanın eşiğindeydiler.

“Hepinizin nesi var?”

Biraz önce normal davranan öğrencilerinin, şimdi kırmızı gözlerle ona baktığını gören Zhang Xuan’ın kafası karıştı.

[Bu öğrencilerin hepsi… aynı anda çıldırmış olabilir mi?]