Bölüm 50: Dengim

avatar
7169 36

Library of Heaven's Path - Bölüm 50: Dengim


 

Çevirmen: W2G

 

“Bunun cevabı basit!” Diğerlerinin şok halinden ve düşündüklerinden habersiz olan Zhang Xuan, gülümsedi. “Chi Xiong, yenilmez savunmasıyla biliniyor olmasına rağmen keskin bir kılıca benzeyen ve ortam şartlarına uyum sağlayan bir vücuda sahiptir. Hızlı saldırılarda uzmanlaşmıştır ve gücünden daha çok hızını kullanarak rakiplerinin üstesinden gelir! Buradan yola çıkarak, onun görüntüsünün büyük bir dağdan ziyade keskin bir kılıca benzediğini söyleyebiliriz. Ressamın vahşi yaratığın görüntüsünü nasıl yanlış çizdiğine bakılacak olursa, bunun bir yorumlama olduğunu görmek açıktır.”

 

Usta Lu Chen’in vücudu sallandı.

 

Karşı tarafın değerlendirmesi yanlış değildi, hatta tam on ikiden vuruyordu!

 

En başından beri, karşı koyulamaz savunmasıyla bilindiği için Chi Xiong’un görüntüsünün büyük bir dağa benzediğini düşünmüştü. Genç adamın söyledikleri, bir kitaptaki vahşi yaratıklar hakkındaki bir yazıyı hatırlamasına neden oldu. Bu kitapta onun son derece hızlı olduğundan ve rakibini kendisini açığa bile çıkarmadan öldürdüğünden bahsediliyordu. Belli ki, sadece birkaç kişinin onun gerçek formunu görmesinin nedeni de buydu.

 

Bir ressam için en büyük tabulardan biri resimlerinde bulunan benzetimde hata yapmaktı. Eğer yapılan benzetme konu için yetersiz kalıyorsa, en değerli eserler bile çöp seviyesinde sayılırdı. Zhang Xuan daha aşırı bir şey söylemektense resim fena değildi diyerek, bir nevi onun gururunun ayaklar altına alınmasına engel olmuştu.

 

“Mükemmel, inanılmaz!” Heyecanla yüzü kızaran Usta Lu Chen, Zhang Xuan’ın yüksek seviyedeki değerlendirmesine tepki verdi.

 

Tek bir resim olsaydı, bunun sadece şans ya da rastlantı sonucu gerçekleştiği söylenebilirdi. Fakat, tek bir bakışla iki farklı resmin en önemli noktalarını görebildiğine bakılacak olursa, kendinden emin olarak önündeki bu gencin gerçek bir usta ressam olduğunu dile getirebilirdi!

 

Onun yetenekleri tek başınayken sadece üst seviye olabilirdi.

 

Arkadaş bulmak kolaydı, fakat ruh ikizi bulmak zordu. Ressamlık kariyeri boyunca, tüm Tianxuan Krallığında kendi dengi olan birisini bulamamıştı. Genellikle bir resmi diğerlerine yorumladığında, onu övmeleri gerekirken, göstermelik bir şekilde cevap verirlerdi. Onların içindeki kusurları anlamak şöyle dursun, hiçkimse bu resimlerin özünü bile kavrayamıyordu.

 

Tam olarak bu kadar yalnız hissetmesinin ve yerine geçecek birisini bulmayı umarak, evini sık sık gayretli gençlere açmasının nedeni de buydu.

 

O anda, resmindeki kusurları ve zayıflıkları gösterebilen biriyle tanıştıktan sonra, ruh ikiziyle tanışmış gibi hissetti. Nasıl olur da bu durumdan hoşnut olmazdı?

 

Eğer güçlü iradesi ve kendini kontrol etme yeteneği olmasaydı, olduğu yerde mutluluktan havalara sıçrayabilirdi.

 

Ustalarının bu hayat dolu halini gören Huang Yu ve Bai Xun, tartışmayı bırakıp birbirlerine doğru baktılar. Gözleri o kadar çok açılmıştı ki, neredeyse yerlerinden çıkacaktı.

 

Küçüklüklerinden beri bu ustayı tanıyorlardı. O her zaman sakin ve ne yaşanırsa yaşansın zihninin karışmasına izin vermeyen bir tipti. Bir defasında imparator hizmetçileriyle, neredeyse kralın kefareti kadar değerli bir hazine olan【Sert Topraklardaki Gece Aydınlatan İnciyi】gönderdiğinde, bir uşağa onu depoya kaldırmasını söylemeden önce, ne olduğuna bakmamıştı bile.

 

Buna rağmen, genç adamdan gelen sıradan bir yorumlama onu böyle bir durumda bırakmıştı… Onun söyledikleri doğru olabilir miydi?

 

O anda, ikisi bakışlarını genç adama doğru yöneltti. Ancak, nasıl bakarlarsa baksınlar onda sıradışı bir şey bulamadılar.

 

“Xiao Yu, bu beyefendiyi benimle tanıştırmayacak mısın?”

 

Huang Yu hala şaşkınlık hali içerisindeyken, odanın içinde Usta Lu Chen’in sesi yankılandı.

 

“Tanıştırmak mı? O…” Bu sorunun gelmesiyle beraber Huang Yu afalladı. Ancak şimdi, bu gence ismini sormadığını fark etti. Zhang Xuan’a doğru dönerken, yüzü kızardı ve beceriksiz bir şekilde başını kaşıdı, “Ah, doğru, senin ismin ne…”

 

Hemen onun yanında durmakta olan Bai Xun, bu sözleri duyduktan sonra sinirden kendini sıktı.

 

Kısa bir süre önce, bir başkasının tanrıçasını elinden çaldığı düşüncesi, bu genci bir güzelce dövme isteğini harekete geçirmiş ve kıskançlık içinde boğulmasına neden olmuştu. Ancak şu anda fark ediyordu ki… Huang Yu daha onun ismini bile bilmiyordu.

 

Bunu önceden bilseydi, bir hiç uğruna bu kadar sinirlenmezdi.

 

Ancak, karşılaştığı zor durum son bulmamıştı. Hemen sonrasında, Usta Lu Chen’in sinirli sesi duyuldu, “‘O’ diyerek ne demek istiyorsun! Hiç edep kalmamış! Buradaki küçük kardeş benim dengim olan birisi, bundan sonra ona usta diye hitap edeceksiniz!”

 

“Denginiz mi?”

 

Bu sefer, kafasından vurulmuşa dönen sadece Huang Yu ve Bai Xun değildi, uşak Cheng Amca bile şok içinde donakalmıştı. Üçü, Zhang Xuan’a sanki bir canavarla yüzleşiyorlamış gibi baktı.

 

[Usta Lu Chen nasıl bir konumda bulunuyor?

 

İmparator Shen Zhui’nin öğretmeni, gerçek bir imparatorun özel hocası!

 

Bütün krallıkta onun dengi olduğunu söylemeye, cüret edebilecek bir kişi bile yoktur. Birinin onun dengi olduğunu iddia etmesi, ülkenin imparatorunun kıdemlisi olduğunu iddia etmesiyle eş değerdedir!

 

Bu kadar üst mevkide bulunan bir şahsiyet, nasıl oluyor da daha yirmi yaşında bile olmayan bir genci dengi olarak görebiliyor? Doğru mu duydum ben?]

 

“Söylediklerimi duymadınız mı?”

 

Hayretler içerisindeki Huang Yu ve Bai Xun’u gören Lu Chen, onları bir kez daha azarladı.

 

“Bu kadar resmi olmaya gerek yok!” Zhang Xuan, Lu Chen’in bu kadar nazik olacağını beklemiyordu. Çaresizce başını salladı ve “Ben Zhang Xuan. Ustanın resimlerini anlayabilmem, tesadüf eseriydi. Usta ünvanını hak edecek bir şey yapmadım!”

 

“Demek, bu küçük kardeşimin ismi Zhang Xuan. Küçük dostum, bu konuyu önemsiz bir meseleymiş gibi bir kenara atamazsın, görgü kuralı görgü kuralıdır! Sen, sadece bir bakışla çalışmalarımdaki kusurları görebildin, bu senin resim konusunda oldukça usta olduğun anlamına geliyor ve bunun için yaratılmış olan gözlere sahipsin. Eğer sen bu standartlarla usta ünvanını hak etmiyorsan, bu benim de usta ünvanını hak etmediğim anlamına gelmez mi?” dedi Lu Chen.

 

Zhang Xuan ilgisizce güldü.

 

Resimlerindeki kusurları gösterebildiği doğruydu, fakat bunun nedeni resim konusunda usta olması değildi. “Cennet Yolunun Kütüphanesi” denilen bir hilenin nimetlerinden faydalanmasıydı.

 

O olmadan değerlendirme yapmak şöyle dursun, kafası karışmış bir ifadeyle başını kaşıyıp, çizilen şeyin ne olduğunu bile anlayamayabilirdi.

 

“Pekala, bu kadar kibar olmayı bırak. İleriki zamanlarda karşılaştığında, bu gençleri azarlamaktan çekinme!”

 

“Gençler mi? Azarlamaktan çekinme mi?”

 

Huang Yu ve Bai Xun ağlamanın eşiğindelerdi.

 

[Bu da ne oluyor, aynı yaşlarda olmamıza rağmen, bir anda büyükbabamızın neslinden gelen bir kıdemli haline geliyorsun… Dostum, sen çok korkunçsun!]

 

Ümitsizliğe kapılmış olan bu ikisini umarsamayan Usta Lu Chen, şaşkınlık içerisinde şöyle bir baktı, “Küçük kardeşim, Xiao Yu’yu takip ederek buraya geldiğine göre, zannediyorum ki boş vaktini değerlendirmek için burada değilsin. Yardımıma ihtiyaç duyduğun konunun ne olduğunu sorabilir miyim?”

 

“Ustanın çok büyük bir kitap koleksiyonu olduğunu duydum. Bugün burada olmamın nedeni, incelemek için birkaç tane Savaşçı 6-dan yetiştirme tekniği el kitabı bulmak…”

 

Usta Lu Chen’in buraya geliş amacını sormasının üzerine, Zhang Xuan aceleyle cevap verdi.

 

Bu yolculuğunun ana nedeni buydu, bu fırsatın elinden kayıp gitmesine izin veremezdi.

 

“Kitap koleksiyonumun oldukça geniş olduğu doğru fakat sahip olduğum kitaplar genel olarak boyama hakkında. Çok fazla yetiştirme tekniği kitabına sahip değilim. Savaşçı 6-dan olanlara gelirsek, sadece birkaç tane kitabım var. Kitap koleksiyonum çalışma odamda bulunuyor. Gel, göz atman için seni oraya götüreyim!”

 

Küçük dostunun buraya geliş amacını duyan Usta Lu Chen bir gülümsemeyle beraber sakalını okşadı ve ayağa kalktı.

 

“Laoye, çalışma odanız…” Uşak Cheng Amca hızlıca ileriye doğru atıldı ve sorgular bir biçimde ustaya baktı.

 

Laoye’nin çalışma odasında oldukça çok sayıda, sınırlı sayıda üretilmiş ve türünün tek örneği olan kitaplar vardı ve bunların her biri son derecede değerliydi. Daha önce hiçbir yabancının çalışma odasına girmesine izin vermemişti, hatta önceki sefer İmparator Shen Zhui geldiğinde, onu kapının önünde durdurmuştu!

 

Kurallardan haberi olmayan bir hizmetçinin temizlemek için bu odaya girmesi, ölümüne dövülmesine neden olmuştu!

 

Bunlara rağmen, laoyenin daha yeni tanıştığı bu genç adamı çalışma odasına davet etmesi, onu ne yapacağını bilemez bir halde bırakmıştı.

 

“Başkalarının çalışma odama girmesine izin vermememin nedeni, edepsizlikleriyle odamın kirleteceklerinden korkmam. Buradaki küçük dostum Zhang Xuan, benim dengim olan birisi ve usta bir ressam. Birkaç tavsiyede bulunması için onun çalışma odamda ağırlamak benim için bir onurdur. Onu içeriye davet etmemem için hiçbir neden yok.”

 

Usta Lu Chen’in yüzü karardı.

 

Cheng Amca telaşlanmış bir şekilde geri çekildi.

 

Resim konusunda cahil olabilirdi, fakat o bile bu gencin yapmış olduğu değerlendirmede tek bir hatanın bile olmadığını söyleyebilirdi!

 

Aksi halde, laoyenin tutumunun 360 derecede değişip, bu kadar candan davranması imkansızdı.

 

“Hadi gidelim!”

 

Zhang Xuan arkasından takip ederken, Usta Lu Chen yolu gösterdi. Kısa bir süre sonra, büyük bir odaya ulaştılar.

 

Huang Yu’nun övgüler dizdiği ustadan beklendiği gibi, çalışma odasındaki kitap koleksiyonu devasaydı. Raflar her türden el kitaplarıyla doluydu ve en azından yüzbinlerce kitap vardı. Zhang Xuan bir kütüphaneye girmiş gibi hissetti.

 

Rafların arasında gezerken, durumun tam olarak Usta Lu Chen’in söylediği gibi olduğunu fark etti. Bu kitapların hepsi boyama hakkındaydı ve neredeyse hiç yetiştirme tekniği, dövüş sanatları kitabı yoktu.

 

“Yetiştirme tekniği hakkındaki kitaplarım burada. Sadece bir avuç kadar ve bunlar yetiştirme yaptığım zamanlardan kalma!”

 

Usta Lu Chen, Zhang Xuan’ı çalışma odasının köşesine götürürken, yüzünde bir gülümseyle beraber tanıttı.

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44343 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr