King of Gods - Bölüm 998: İzler

---

 

Bölüm 998: İzler

 

Dokuzuncu Prens'in salonunda bulunan bir masanın etrafında üç kişi oturdu.

 

“Yaşlı Ying, Samsara'nın Gözleri hakkında ne biliyorsun?” Zhao Feng sordu.

 

Yaşlı Ying tecrübesiyle kesinlikle diğerlerinden çok daha fazlasını biliyordu.

 

“Samsara'nın Gözleri ölülerin ruhlarını bağlama ve Ölümsüz Samsara Bedenlerini yaratma yeteneğine sahip. Görünüşe göre bu şey yalnızca Ölüm Samsara'sının yeteneği. Samsara'nın Gözleri başka bir samsaraya da sahip, Yaşamın Samsara'sı.”

 

Yaşlı Ying yavaş yavaş düşündü ve ciddi bir ses tonuyla konuştu.

 

Samsara'nın Gözleri, Sekiz Büyük Tanrı Gözü'nün soyundan gelenler arasında bile çok nadir görülürdü ve çok eşsiz bir yeteneğe sahipti. Samsara'nın Gözü'nün mirasçısı olan kişi kıtada nadiren ortaya çıktı; bu da Samsara'nın Gözü'nün yeteneklerine ilişkin istihbaratın sınırlı olduğu anlamına geliyordu. Yaşlı Ying Yaşam Samsara'sının yeteneklerinden pek emin değildi.

 

“Yaşamın Samsarası da mı var?” Zhao Feng çok şaşırmıştı.

 

Yaşam Samsarası'nın da olmasını beklemiyordu. Belki de Yaşam Samsarası, Liu Qinxin'i bulmak için Bilge'nin bahsettiği kritik noktaydı.

 

Zhao Feng düşünmeye başladı.

 

“Samsara'nın Gözleri'nin mirasçısı hakkında herhangi bir iz ya da bilgi yok mu?”

 

Zhao Feng sormaya devam etti. Sekiz Büyük Tanrı Gözü'nden birinin mirasçısı kıtadaydı ve bu şeye ne olduğunu umursamıyor muuydu? İmparatorluk Gökyüzü Ağı gibi bir istihbarat şebekesi bile onları bulamıyor muydu?

 

“Samsara'nın Gözlerinin mirasçısı bin yıl önce Yu Bölgesi'nde ortaya çıktı.” Yaşlı Ying bir şey hatırlıyordu ve bir anda konuştu.

 

Aslında İmparatorluk Gökyüzü Ağı bile Samsara Gözü'nün sahibi gibi birini izleyemedi çünkü tek başlarına çalışıyorlardı. Büyük Gan Lord Hanedanlığı'nda çok fazla böyle tehlikeli yerler vardı ve buralarda pek insan dolaşmazdı. Ayrıca Cang Okyanusu ve İmparatorluk Gökyüzü Ağı'nın kontrolünün dışında son derece uzakta olan diğer alanlar da vardı.

 

Samsara'nın Gözü'nün sahibi ise bilerek kendi kimliğini saklıyordu.

 

Yaşlı Ying, “Ölüm İmparatoru kıta bölgesine geldiğinde olmuştu,” dedi. Daha sonra Zhao Feng'e Ölüm İmparatoru ile Samsara'nın Gözü'nün sahibi arasında neler olduğunu anlattı.

 

“Samsara'nın Gözü'nün, Ölüm İmparatoru'nu o kadar uzaklardan diriltebilmesi için aralarında bir şeyler olmuş olmalı.” Zhao Feng tahmin etti.

 

Zhao Feng Cang Okyanusu'nda Ölüm İmparatoru'nu öldürmüştü. Samsara'nın Gözü ile Ölüm İmparatoru arasında önceden kalan bir ilişki olmasa Ölüm İmparatoru'nun kıta bölgesinde canlanması imkansızdı.

 

Ancak aralarında bir bağlantı olsa bile Samsara'nın Gözünün Ölüm İmparatoru'nu ve Ölümün Gözlerini de canlandırması inanılmaz bir olaydı. Sırf buna bakılarak Samsara'nın Gözü'nün Ölüm İmparatoru.'ndan çok daha güçlü olduğu rahatlıkla söylenebilirdi.

 

“Zhao Feng, neden Samsara'nın Gözünü bulmak istiyorsun?” Yaşlı Ying merakla sordu.

 

Ona göre Zhao Feng'in Samsara Gözü'nün sahibinin bulmaya çalışmasının nedeni büyük olasılıkla intikam almak istemesiydi. Ne de olsa Samsara'nın Gözü, Zhao Feng'in en büyük düşmanlarından biri olan Ölüm İmparatoru'nu canlandırmıştı. Samsara Gözünün sahibinin yardımı olmadan Ölüm İmparatoru'nun bu kadar serbest dolaşması imkansız olurdu.

 

Ancak Samsara Gözü sahibinin gücü Zhao Feng'in şu anda savaşabileceği bir şey değildi.

 

“Sekiz büyük Tanrı Gözü'nün mirasçılarına kafayı taktım bu ara biraz. Ayrıca bana bir konuda yardım etmelerini istiyorum.”

 

Zhao Feng'in cevabı Yaşlı Ying'in şüphelerini ortadan kaldırdı. Yaşlı Ying, Zhao Feng'in göz soyunun da sıra dışı olduğunu söyleyebilirdi.

 

Sekiz Büyük Tanrı Gözü'nün göz soyları her zaman en güçlüsü olmuştu. Buna rağmen Zhao Feng Ölüm İmparatoru'nu iki kez öldürmeyi başarmıştı.

 

Sekiz Büyük Tanrı Gözü'nün soyundan gelenlerle karşılaştırılabilir olan göz soyları son derece nadir bulunuyordu.

 

Yaşlı Ying gülümsedi ve, “Onları bulmak istiyorsan, bulabileceğine inanıyorum.” dedi.

 

Zhao Feng, Samsara'nın Gözü tarafından canlandırılan Ölüm İmparatoru'nu yenmişti. Samsara'nın Gözü'nün sahibi, Sekiz Büyük Tanrı Gözü'nün dışında güçlü bir göz soyunu görmek istemiyor muydu? Yaşlı Ying, Zhao Feng'in Samsara'nın Gözüyle buluşmasını dört gözle bekliyordu.

 

“Kardeş Zhao, bu konuda sana yardım edebilirim.” Dokuzuncu Prens söz verdi. Birini bulmak için çok fazla insan ile bilgi gerekiyordu ve Dokuzuncu Prens bu konuda Zhao Feng'e yardım edebileceğine inanıyordu.

 

“Bu arada, Ji Ailesi Yu bölgesinden sorumlu, değil mi?” Zhao Feng aniden bir şey hatırladı.

 

“En. Yu Bölgesinde tek başına tek başına bir kişi bulmak çok zor olur ve Ji Ailesi sana yardım eder mi bilmiyorum.” Yaşlı Ying iç çekti.

 

Dokuzuncu Prens Veliaht Prens olmasına rağmen kimse bu koltuğa oturduktan sonra Kutsal İmparator olup olmayacağını bilmiyordu.

 

Bu süre zarfında diğer prensler Dokuzuncu Prens'e karşı duracaklardı. Dokuzuncu Prens'e bir “kaza” olursa tekrar Veliaht Prens olmak için mücadele vermeleri gerekecekti.

 

Eğer diğer prensler Dokuzuncu Prens'e karşı duracaksa onları destekleyen güçler de aynı olmalıydı. Ji Ailesi Sekizinci Prensi destekleyen bir güçtü.

 

Veliaht Prens denemesinin üçüncü aşamasında Zhao Feng On Üçüncü Prens ve Sekizinci Prens'e çok zarar vermişti. Bu nedenle Ji Ailesi kesinlikle Zhao Feng'i iyi karşılamazdı.

 

“Durum böyle olmayabilir.” Zhao Feng hafif gülümsedi.

 

Zhao Feng ve Duanmu Qing kıta bölgesinin merkezine doğru ilerlerken, yolda Ji Ailesi'nin Büyük Yaşlısı olan Kutsal Lord Yıldız İblisi ile karşılaştılar. Kutsal Lord Yıldız İblis Zhao Feng'i ziyarete davet ettiği için destekledikleri prensler farklı olmasına rağmen Zhao Feng'i reddetmedi.

 

Ayrıca Zhao Feng, Ji Ailesi'nin göz soyuyla ilgili kitaplarla çok ilgileniyordu. Muhtemelen kıta bölgesindeki Mor Yıldız Gözleri'nden daha güçlü göz soyları vardı. Ancak Ji Ailesi, en güçlü göz soyu ailesiydi ve büyük bir ailenin gücü, bir kişinin meydan okuyabileceği bir şey değildi.

 

“Kutsal Lord Yıldız İblis henüz gitmedi, değil mi?” Zhao Feng aniden sordu.

 

“Zhao Feng, Kutsal Lord Yıldız İblisi'ni bilir misin?” Yaşlı Ying şaşırdı. Görünüşe göre Zhao Feng'in kendi tarzı vardı.

 

Gece oldukça gürültülüydü. İmparator Sarayı'nda artık daha fazla muhafız dolanıyordu ve bu muhafızlar da güçlüydü. Ayrıca etrafta ender bulunan hazinelerin de auraları vardı ve bunlar muhtemelen insan olmayan şeyleri bulmak için kullanılıyordu.

 

Zhao Feng Dokuzuncu Prens'in salonunun etrafında saklanan çeşitli güçlü auraları da hissedebiliyordu. Geçmişte İmparatorluk Sarayı, Büyük Gan Lord Hanedanlığı'ndaki en güvenli yerdi. Prensler İmparatorluk Sarayı'nda iken etraflarında neredeyse hiçbir uzman olmazdı. Ancak bu gece durum farklıydı.

 

Birçok kuvvet bu haberi ikinci gün almıştı. Tie ve Yu aileleri hemen geri döndü ve kuvvetlerden bazıları neler olduğunu tahmin edebiliyordu.

 

Kutsal İmparator İmparatorluk Sarayı'nda bulunan büyük salonun içerisinde altın renkli ejderha görünümlü bir tahtta oturuyordu. Büyük salonun iki tarafında prensler ve Büyük Dük Sarayı'nın temsilcileri vardı.

 

“Zihang, artık Veliaht Prens olduğuna göre daha fazla çalışmak ve Büyük Gan Lord Hanedanlığı'nın politikası hakkında daha fazla bilgi edinmek zorundasın...” Mevcut Veliaht Prens anlatmaya devam etti.

 

“Tüm Dünyaya Zhou Zihang'ın resmi olarak Büyük Gan Lord Hanedanlığı'nın Veliaht Prens olduğunu söyle.”

 

Kutsal İmparator bir ferman yazdı. Bu ferman yakında Büyük Gan Lord Hanedanlığı'nın on sekiz ilinde okunacaktı.

 

“Dokuzuncu Prens'i destekleyen takım üyeleri Marki ünvanıyla ödüllendirilecek ve Büyük Gan Lord Hanedanlığı'nın ejderhamsı takdirinin korumasını elde edebilecek...”

 

Kutsal İmparator bir ferman daha yazdı.

 

Birisi ejderhamsı takdir korumasını aldığında Büyük Gan Lord Hanedanlığı'nda olduğu sürece ortalama gücü artacaktı. Ayrıca bu takdir, diğer birçok şeyi etkileyen görünmez bir güçtü ve bu şeyler genellikle iyi nitelikteydi.

 

Ayrıca bir Marki, Büyük Gan Lord Hanedanlığı'nda toprakları dağıtmaktan sorumlu olan grupla tartışılabilecek birkaç ada bölgesine sahip olabilirdi.

 

Tabii Marki olmanın verdiği esas ödül on sekiz ilde özel bir otorite sahibi olmaktı.

 

Her bir ilin temsilcisi il hakkında rapor verecekti. Kutsal İmparator daha sonra toplantıyı hızla bitirdi ve insan olmayan varlıklar hakkında hiçbir şey söylemedi.

 

“Sanırım insan olmayan varlıklarla ilgili problem o kadar büyük değil.”

 

Son bin yıl boyunca iki Lord Hanedanlığı ufak bir bölgede sürekli birbiriyle savaşıyordu. Zhao Feng'in bu konuda çok fazla düşünmesinin bir anlamı yoktu.

 

Zhao Feng Dokuzuncu Prens'e veda ettikten sonra Sekizinci Prens'in Sarayı'na doğru yöneldi.

 

“Usta.” Bi Qingyue ve Okyanus Duman Köşkü'nden gelen diğer kişiler uzun süredir orada bekliyordu. Bi Qingyue ve diğerleri için Yu bölgesine bir seyahat kapıdaydı ve bu yüzden Zhao Feng ona bilgi göndermek için Karanlık Kalp Mührü'nü kullandı.

 

“Hepiniz benimle gelip Ji Ailesi'ni selamlayın.”

 

Sekiz Büyük Aile ile etkileşimde bulunmak Okyanus Duman Köşkü'nün bağlantılarını kuvvetlendirebilirdi. Bu durum bilgi ajansı olan Okyanus Duman Köşkü için çok önemliydi.

 

“Küçük Dostum Zhao, uzun zamandır görüşmemiştik ancak göz soyu tekniklerin daha fazla gelişmiş.” Kutsal Lord Yıldız İblis, Ji Ailesi'ne Sekizinci Prens Sarayı'nın çıkışına kadar öncülük etti.

 

Ji Wuye, Ji Dengtian ve Ji Ailesi'nden gelen diğer kişiler bir anda Zhao Feng'e baktı.

 

Ji Lan'ın suratında karmaşık bir ifade vardı. Zhao Feng onu Kutsal İllüzyon Boyutu'nda rahatlıkla yenmişti ve şimdi İmparatorluk Mezarı'nda Ji Ailesi'nin önceki jenerasyonundan iki kişiyi devirmişti.

 

Öte yanda Ji Wuye hayranlıkla Zhao Feng'e bakıyordu.

 

“Senyor Yıldız İblis şaka yapıyor. Bu genç, kıtadaki en güçlü göz soyu ailesini görmek ve onlardan bir şeyler öğrenmek istiyor.”

 

Dokuzuncu Prens geçen gece Ji Ailesi'ne haber vermek için birkaç insan göndermişti. Ji Ailesinden olanların Zhao Feng'i beklemesinin nedeni buydu.

 

Sekizinci Prens, Veliaht Prens'in rakibi olmasına rağmen Kutsal Lord Yıldız İblis, Zhao Feng'e karşı hiçbir düşmancıl tavır sergilemedi. Bu da Zhao Feng'in ona karşı başka bir bakış açısı kazanmasına neden oldu.

 

Belki de Kutsal Lord Yıldız İblis'in göz-soyları ve göz-soyu teknikleri önemliydi.

 

Zhao Feng bu yolculuktan güzel şeyler kazanacağına inanıyordu.

 

“Hahaha, Ji Ailesi herhangi bir güçlü göz soyunu ağırlamaktan keyif alır.” Kutsal Lord Yıldız İblis gülmekten kendisini alıkoyamadı.

 

Zhao Feng Veliaht Prens denemesinde göz soyu yeteneklerini çok fazla kullanmamış olsa da Kutsal Lord Yıldız İblis Zhao Feng'i çok dikkatli incelediği için başkalarının yapamadığı şeyleri onda fark etti.

 

Kutsal Lord Yıldız İblis, “Belki de Ji Ailesi'nin bu öğrencileri Küçük Dostum Zhao'dan bir şeyler öğrenebilir,” dedi. Bu cümle açıkca arkasında duran Ji Ailesi üyeleri içindi.

 

Bu sözün anlamı çok açıktı. Veliaht Prens'in düşmanlarını desteklemelerine rağmen prensler aralarında yüzeysel olarak iyi ilişki sürdürecekti. Bu yüzden Zhao Feng ile iyi bir ilişki kurarlarsa bu şansı bir şeyler öğrenmek için kullanabilirlerdi.

 

Zhao Feng daha sonra Kutsal Lord Yıldız İblis ve yanındakilerle birlikte İmparatorluk Sarayı'ndan ayrıldı.

 

Sekizinci Prens'in salonunda:

 

“Sekizinci Prens...?” Luo zun sordu.

 

“Ekselansları, Dokuzuncu Prens Veliaht Prens oldu ancak bu kadar az destekle sürekli o koltukta kalması zor olacak. Ayrıca mevcut durum...” yaşlı bir adam durumu analiz etti.

 

Demek istediği şey açıktı. Sekizinci Prens'in Dokuzuncu Prens'e yardım etmesine gerek yoktu, bu yüzden Zhao Feng ve Ji Ailesi arasındaki bağlantıyı engellemeliydi. Tek yapması gereken doğru anı beklemekti ve bu sayede Veliaht Prens koltuğunu elde edebilecekti.

 

“Benim kendi düşüncelerim var.” Sekizinci Prens kararlı bir ses tonuyla yaşlı adamın sözlerini kesti.

 

“Anlaşıldı.” Yaşlı adam şaşırmıştı ve tek bir kelime daha etmedi. Bir strateji uzmanı olarak onun yapabileceği tek şey fikir vermekti. Gerçek lider hala prensti.

 

Luo Zun Sekizinci Prens'in ne demek istediğini anlamadan önce bir an için duraksadı. Sekizinci Prens artık Zhao Feng'in rakibi olmak istemiyordu.

 

Dokuzuncu Prens Zhao Feng sayesinde Veliaht Prens olabiliyorsa neden ona da yardım edip o koltuğa oturmasına ve Kutsal İmparator olmasına sebep olmasın ki?