Bölüm 9: Sınıf İçi Maçlar

avatar
427 6

Karanlığın Ölümsüzü - Bölüm 9: Sınıf İçi Maçlar


Okuldaki derslerinin üzerinden bir hafta geçmişti, Aki ve Liebe ikisi de geceleri yatakhaneye uğramayı neredeyse bırakmışları ve bu sebeple ikisi de bu durumlarını bilmiyorlardı. Sınıflarındaki kişiler ise bu ikilinin neden sürekli uykulu gözüktüklerini merak diyorlardı ama kimse sormaya kalkışmıyordu.

Bir haftanın sonunda bu ikilinin uykusuz halini görmekten sıkılan Misa yanlarına gidip ''Siz ikiniz neden bu kadar bitkin görünüyorsunuz?'' diye sordu.

Aki, Liebe'ye bakarken onun da en az kendisi kadar berbat göründüğünü fark edince hafiften kıkırdadı ama Misa'nın ''Neden bitkinsiniz?'' sorusunu tekrarlaması üzerine gülüşü kesildi.

Liebe de Aki'ye bakarken sorudan sıyrılmak için ''Aki senin göz altı torbaların bile oluşmuş.'' dedi.

Aki, Liebe'nin kendisine yaptığı bu ani atakla bakışlarını tekrar ona odaklarken ''Dedi aynada kendisine bakmayan kişi...'' diye söylendi ama ikisi de sorudan kaçamadı. Bu sefer Misa'nın yanına Lisa'da gelmişti.

''Çıkarın ağzınızdaki şu baklayı!'' diye uyarıcı bir tonda söylemişti, bu bir hafta içerisinde kendisi sınıftaki oylamayla sınıf temsilcisi seçildiği için onlar üzerinde az da olsa otoritesini kullanabilirdi.

Liebe ilk söze girip ''Geceleri antrenman yapıyordum.'' dedi esnerken.

Aki de aynı cevabı verince, Lisa ikisinin de kafalarına hafif bir şekilde, eli dik olarak vurup ''Siz iki aptal nasıl bu kadar zıt ve aynı olabilirsiniz?'' diye söylendi.

Misa ise ikiliye bakarak ''Birlikte mi çalışıyordunuz?'' diye sordu meraklı bir şekilde.

İki zıt görünümlü kişi de aynı anda ''Hayır.'' cevabı verirken bu ikilinin, bu konuşmaya önceden hazırlanıp hazırlanmadıklarını merak konusuydu.

Selen sohbetlerinin arasına girerken ''İkiniz belki de bir kaç gün dinlenmelisiniz...'' diye bir öneride bulunurken Aki'nin zihni böyle bir talebi Riot'a yaptığını ve aldığı sonucu düşündü.

Liebe, Selen'in önerisini başıyla onaylarken Aki ''Asla olmaz!'' diye bağırdı. Bu bir haftada Riot'u biraz tanıdıysa eğer bir gün kaytarırsa o günü sonraki gün üç katı olarak telafi ettirirdi.

Misa bunun sebebini merak ederek ''Neden?'' diye sormuştu.

Aki ise ''Bir günlük dinlenme için dört günlük çalışma istemiyorum...'' diye mırıldandı, sonrasında ise uyuyakaldı. Sınıf temsilcisinin de isteğiyle hocaları onu uyandırmadı ve ikinci derste Liebe'de aynı şekilde uyuyakaldı.

Hocaları zaten bu ikilinin neden bu halde olduklarını bildikleri için uyandırmaya zahmet etmiyorlardı, zaten ikisi de başlangıç derslerinin çok ilerisinde bulunan öğrencilerdi. Son dersleri olan fiziksel güçlenme dersine geldiklerinde ikisini de uyandırıp derse gittiler.

Riot öğrencilere bakarken ''Bugün size büyü kullanma izni vereceğim ve ikili düellolar yapacaksınız.'' dedi, bir anda sınıfta oluşan düşmancıl aurayla birlikte, bir an duraksayıp ''Takımlarınızı belirlesem iyi olacak.'' diye mırıldandı.

''İlk maç, Lisa ile Selen arasında
İkinci maç, Frank ile Liebe
Üçüncü maç, Mina ile Katty
Dördüncü maç, Max(Maximilian) ile Misa
Beşinci ve son maç ise Aki ile Viole arasında olsun. Şimdi ilk maçın adayları öne çıksın ve kapışmaya başlasın, kurallar, bileği yakalanan, dövüşemeyecek hale gelen veya pes eden kişi kaybeder.'' dediğinde ilk maçın sahipleri ileriye çıktı.

İkili ileriye çıkarken akademideki uzun bir binadan onları izleyen üç kişi ise aralarında sohbet ediyor ve kazanana dair bahis oynuyorlardı.

Lisa ile Selen eğilerek birbirlerini selamlarken, Riot bunu gereksiz bulmuş bir biçimde ''Başlayabilirsiniz!'' diye bağırdı.

Lisa hızlıca etrafına topraktan bir duvar örüp rakibine rüzgar bıçakları fırlatmaya başlarken; Selen, Lisa'yı merkez alarak onun etrafında daireler çizerek ateş topları fırlattı. Ne yazık ki bu ateş topları toprak duvarı geçmeyi başaramıyorlardı.

Lisa saldırılarını sürdürürken eğilip bir elini yere koyarak ''Tuzak kökleri.'' diye fısıldadı ve bir anda Selen ayağını yakalayan ağaç kökleri sonucu yere yüzüstü düştü, bunu bir fırsat olarak göre Lisa hızla onun yanına giderek bileğini yakalayarak maçı bitirdi.

Riot maçtan memnun kalmamış bir biçimde ''Sizin adınıza güzel bir maç gibi duruyor olabilir ama ben bu maçta sadece Selen'i takdir ediyorum, çünkü rakibinin etrafında dolaşarak onun saldırılarından sıyrılırken aynı zamanda saldırı da da bulundu. Lisa ise Selen'i yakaladıktan sonra bile ciddi davranmayarak yürüyerek onu bileğinden yakaladı. Genel olarak puanım Lisa 10/2 alırken Selen 10/3 aldı.'' dedi ve derin bir nefes alarak ''Sonraki grup gelsin, daha iyi bir performans bekliyorum.'' dedi.

Frank ile Liebe ileri çıkarlarken, Liebe ''Silah kullanabilir miyiz?'' diye sordu. Frank'te bu cevaba göre kafasındaki taktiği değiştireceği için meraklanmıştı.

Riot başını olmaz anlamında sallarken ''Alandaki şeyler dışında bir silah kullanamazsınız. Şimdi başlayın!'' diye bağırdı.

İki rakip birbirlerine doğru eğilip hızla yakın saldırılara geçtiler. Frank iri yapısını avantajına kullanıp kollarına aktardığı manasıyla patlayıcı yumruklar atarken Liebe tüm bu saldırılardan kaçınıyordu. Bu şekilde bir tarafın sadece kaçtığı bir dövüş devam ederken Liebe yerde bulunan otuz santim boyutlarındaki kırık bir dalı almak için eğilirken rakibine bir saniyelik açık verdi.

Frank gördüğü bu açığı en iyi şekilde değerlendirmeyi umarak Liebe'nin göğsüne sert bir yumruk geçirdi. Liebe'nin ağzından ''Agh...'' gibi bir ses çıkarken gelen ikinci saldırıdan ''Işıldayan Adımlar'' adındaki bir büyü ile anında kaçındı. Büyüyü kullandığı anda ayaklarını parlak bir ışık kaplamış ve sadece Riot'un fark edebileceği bir hızda oradan uzaklaşmıştı.

Elindeki dalı bir kılıç gibi rakibine doğru tutarken ''Kılıç özü: Mana Kılıcı'' diye mırıldandı ve elindeki daldan bir metre uzunluğa sahip altın renginde bir kılıç görüntüsü oluştu. Liebe gülümsemeye başlarken ''Savaş alnında bir dal parçası bile bir kılıca dönüşebilir.'' diyerek rakibinin üzerine doğru atıldı. Öncesine göre çok daha hızlı ve özgür hareket edebiliyor gibi gözüküyordu. Frank ise üstün baskıcı gücünü kaybetmiş ve sonunda pes etmek zorunda kalmıştı.

Riot yüzünde ufak bir gülümsemeyle ''İki tarafı da tebrik ediyorum, güzel bir yakın dövüş ve ritim maçıydı. Frank o kısa süreli boşluktan en iyi şekilde faydalansaydı eğer sonuç çok daha farklı olabilirdi gerçi. İkinize puanım 10/6 bu iyi bir sonuç.'' dedi ve ikiliyi dinlenmeleri için çağırdı. Riot hala mutlu bir biçimde ''Üçüncü maçın adayları şimdi gelebilir. Ayrıca selamlamadan sonra benim başlatmamı beklemeden başlayabilirsiniz.'' dedi.

Mina ile Katty aynı anda ileriye çıkarlarken, Mina yumruklarını birbirine tokuşturuyor ve sıçrıyordu. Katty ise umursamaz tavırlarla etrafı inceliyordu. İkili de eğilip selam verdikten sonra, birbirlerine karşı pozisyon aldıklarında Katty soğuk bir ses tonuyla ''Sen bir insansın, ırkınla bir alıp veremediğim yok bu yüzden lütfen bu maçtan çekil.'' dedi.

Mina ise bu denilenleri iç umursamadan ileriye atılarak hızlı ve seri yumruklar savurmaya başladı. Katty bu yumruklardan pürüzsüzce kaçınırken boşta savrulan ellerinden biri ile Mina'nın çenesine alttan vurarak onu bir kaç saniyeliğine kendinden uzaklaştırmayı umdu ama Mina bu darbeyi hiç umursamadan hızını daha da arttırarak yumruğunu Katty'nin yüzüne geçirdi. Bu yumrukla Katty on metre kadar yerde sürüklenirken Mina duraksamadan tekrar atağa geçmişti.

Katty olduğu yerden kalkmaya uğraşmadan ''Pes ediyorum.'' diye söylemişti ve Riot'un araya girip Mina'nın yumruklarını tutmasıyla maç bitmişti.

Riot, Katty'i incelerken içinden 'Tüm gücünü göstermek istememesi akıllıcaydı...' diye düşündü ama bunu söylemedi.

''Söyleyecek çok bir şey yok, Mina'nın duraksız atakları oldukça iyiydi ama Katty'ninde hzılı ve rahat sıyrılışları güzeldi. Katty'e puanım 10/3 iken Mina'ya 10/6 veriyorum.'' dedi. O daha söylemeye uğraşmadan diğer maçın ikilisi ileriye çıkıp birbirlerine eğilerek selam verdiler. Riot ise sadece ''Başlayın.'' demekle etindi.

Max ellerini havada birleştirirken, Misa ellerini önünde birleştirdi ve ikisi de aynı anda tekniklerini kullandılar. Bu iki düşman ırkın savaşıydı şu anda bir elf ve kara elf. -gerçi buradaki kara elf, elflere saygı duyuyordu.-

Max ''Gölge Yağmuru'' derken Misa ''Tsunami Dalgası'' demişti. Gökyüzünden üç santim boyutunda siyah bıçağımsı kristaller Misa'nın üzerine yağarken kaçınamıyordu. Max ise kendi büyüsüne olan odağı yüzünden Misa'nınkinden kaçınamamıştı.

İkilide üzerlerine gelen saldırılar sonucunda yere yıkılırlarken, Riot devam etmelerini istemeyerek araya girmişti, ikiliye bakarken ''Bu kadar yeter ikinize de 10/2 veriyorum, cidden berbat bir maçtı. Savunmayı umursamadan büyü yapmak ha, bunu sadece aptal veya amatörler yapar. Neyse son maçınkiler gelsin.'' dedi bıkkın bir ses tonuyla, bu son maç cidden moralini bozmuştu. Birbirine düşman olan iki ırktan daha dikkat çekici bir savaş beklediğini söylemek yalan olmazdı.

Viole ile Aki ileri çıkarlarken ikisi de eğilmeden birbirine bakıyorlardı, Viole ''Neden eğilmiyorsun?'' diye sorduğunda Aki esneyerek cevapladı.

''Sen eğilmediğin için...''

Viole tiksinmiş bir yüzle karşısındaki kişiye bakarken ''Ben bir prensim ve senin gibi bir köylüye karşı eğilmek, bana hakaret olur. Şimdi eğilerek beni selamla da maçımız başlasın. dediğinde Aki iğrenmiş bir ifade takınarak cevapladı.

''Hocam şu maçı başlatın lütfen, burada bir selamlama söz konusu değil.''

Riot bu maç için içten içe heyecan duyarken ''Öyleyse madem, Başlayın!'' diye adeta bağırdı.

Viole, Aki'nin bu davranışını kendisine karşı bir küçümseme olarak görürken ona yüze yakın ateş topunu aynı anda fırlattı. Yumruk büyüklüğünde olan ateş topları rastgele şekillerde Aki'nin üzerine ilerlerken o ise bir akrobat edasıyla hafif ve ufak adım hareketleriyle hepsinden sıyrıldı.

''Tüm yapabileceğinin bu olduğunu söyleme sakın, prensçik!'' dedi sonunu vurgulayarak.

Viole elinde topraktan bir mızrak oluştururken Aki'nin üzerine doğru ilerledi ve saplama hareketleriyle onu ciddi anlamda öldürmeye çalıştı. Her bir saldırı onun hayati noktasını hedef alıyordu, Aki ise tüm saldırılardan rahatlıkla sıyrılıyordu. Bir ara yere eğilip yerdeki bir taşı alırken Viole ona mızrağın yanında ateş topları da fırlatmıştı.

Aki elindeki taşı rakibinin yüzüne fırlatırken, Viole'nin yüzü daha da buruşmuştu ikisi de aynı anda 'Bu maç az önce bitti.' diye düşünmüşlerdi; fakat düşünceleri aynı olsa bile devam etmişlerdi.

Aki taşı attıktan sonra geriye sıçrayıp aralarında mesafe oluştururken ''Cidden yakındı prensçik ama umarım bu maç hakkındaki tuhaflığın farkındasındır.'' demişti ama Viole hiçte bir tuhaflık görmüyor gibiydi ve saldırılarına devam etti. Aki'nin bahsettiği tuhaflık ise maçın başından beri hiç büyü kullanmamış oluşuydu.

Bir süre daha bu saldırılar devam ederken Misa şok olmuş bir biçimde ''Aki şu anda uyuyor!'' demişti; bu cümlesinde sonuna kadar haklıydı. Aki cidden uykuya dalmıştı ve buna rağmen rakibinin tüm saldırılarını atlatabiliyordu.

Liebe işittiklerinin üzerine bakışlarını Aki'ye odaklamıştı ve cidden onun gözleri kapalı, dengesiz şekilde hareket ettiğini görmüştü ''Bu nasıl olabilir?'' diye mırıldanmıştı.

Viole sinirden köpürürken mızrağının ucunda beyaz alevler belirmişti ve eskisinden çok daha fazla öldürme niyetini dışarıya yayıyordu. İçinden 'Bu kadar aşağılanmak, benle, prensiyle, gelecekteki kralıyla kapışırken uyumak, bunun cezası idamdır!' diye zihninde bağırıyordu.

Riot ise bu uyku olayını açıklamaya gerek duyarak ''Hayatını savaş alanlarında geçirmiş, her an dövüşe hazır kişilerin refleksleri uyurken bile çalışacak hale gelmiştir ama çok ama çok nadiren doğuştan bu tür üstün reflekslere sahip kişilerde vardır. Şu an bunun nadide bir örneği karşınızda...'' demişti ama içinden devamını getirmişti '...ama bu reflekslerin bu kadar iyi olabileceğini asla düşünülemez bile. Yanlış bir tercih yapmadığımı biliyordum.' diye bitirmişti cümlesini.

Viole'nin sonunda bir atağı hedefine ulaşmış ve beyaz alevler Aki'nin boynuna çarpmıştı. Yanığın acısıyla Aki uyanırken ''Bunlar cidden acıtıyormuş.'' diyerek boynunda yanan beyaz alevi elleriyle söndürdü. Orada oluşan yanık izi hiç kimsenin fark edemeyeceği hızda iyileşirken Aki ciddileşmiş bir biçimde bir anda ileriye atılmıştı.

Viole, Aki'nin bu ani atağı karşısında şaşırırken Aki onu görmezden gelerek Liebe'nin önceki maçta kullandığı dalı yerden alıp ''Kara Kamçı'' diye mırıldanmıştı. Dalın ucundan dört metre uzunluğunda yarı saydam bir siyah tonunda kamçı oluşmuştu.

Aki kamçıyı bir kaç kere rastgele savururken ''Bu idare eder.'' demiş ve elindeki kamçıyla aralarındaki mesafeyi korurken Viole'ye saldırmaya başlamıştı. İlk saldırıyı mızrağıyla engellemeye kalkan Viole, mızrağının ikiye ayrılması ve göğsünde oluşan kesikle birlikte tedirginleşmişti ama o daha bir şey yapmaya fırsat bulamadan aynı saldırının onlarcası üzerine gelmişti.

Sonuç olarak kan kaybından ötürü bayılmış ve Aki kazanmıştı. Aki elinde tuttuğu dala bakarken, kargası onun yanına gelip omzuna konmuştu. Omzundaki kargaya bakarken ''Hayırsız, yardım edebilirdin!'' diye hala bir isim vermeyi reddettiği kuşa sitem etmişti.

Omzundaki altın renginde bir gagaya ve gözlere sahip olan, geriye kalan bedeni tamamiyle siyah tüylerle kaplı olan karga ise sadece sahibinin kulağının dibinde ''Gaaaak!'' diye ötmekle yetinmişti.

Aki kargayı omzundan kovmaya çalışırken, Riot yüzünde bir gülümsemeyle ''Son maç oldukça ilgi çekiciydi. Gerek Viole'nin sonu görülemeyen saldırıları olsun gerekse Aki'nin gözleri kapalı bir biçimde tüm bu saldırıları atlatması olsun oldukça heyecan vericiydi ama gerçeklere gelecek olursak bu maç çoktan bitmişti.'' dediğinde Misa araya girerek açıkladı.

''Aslında Aki, taşı Viole'nin kafasına attığında kazanmıştı sonuçta içine mana aktarsaydı Viole'nin kafasını parçalara bile ayırabilirdi. Ama iki tarafta bunu önemsemedi ve dövüş devam etti.'' dedi ve biraz düşünerek ''Bu arada Aki, uyurken nasıl dövüşebiliyorsun?'' diye sordu heyecanlı bir biçimde.

Aki bu soru karşısında ne cevap vereceğini düşünürken ''Aslında uyumuyordum, gözlerim kapalıyken doğal mana akışını takip etmek daha kolaydı ve Viole o esnada etrafına oldukça mana yayıyordu. Kısaca manasını izleyerek saldırıları atlatmak daha basitti.'' diye bir açıklama yaptı. Bu bir bakıma da doğruydu. Uyuduğu esnada sürekli kendisine doğru gelen mana hareketleri hissetmiş ve bunlardan kaçınmayı düşünmüştü, anlaşılan bedeni bu emre sonuna kadar uyumuştu.

Riot, Misa'yı onaylayıp ona bu açıklaması için 50 puan verirken ''Bu maçın sonucu için Viole'ye 10/6, Aki'ye 10/7 veriyorum. Bugünlük dersiniz bitti, artık sizi nasıl eğiteceğimi daha iyi biliyorum. Sonra görüşürüz.'' dedi ve ortadan kayboldu.

...

Aki her zamanki gibi Riot'un yanına gittiğinde bugün oldukça tuhaf bir gelişme yaşamıştı. Riot ondan bugünlük dinlenmesini ve zihnini rahatlatmasını istemişti.

Aki sadece Riot'a ait olan binadaki boş odalardan birine geçerek cebindeki beyaz renkli depolama yüzüğünü çıkarmıştı. Yüzünde şeytani bir gülüş oluşurken ''Bugün bu yüzüğü düzelteceğim...'' diye mırıldanmıştı.

Yüzüğü önüne yerleştirerek bedenini büyü gücüyle kaplamıştı ve sonrasında ellerine normal manadan daha uğursuz ve kaotik bir his veren karanlık manasını toplamaya başlamıştı. Ellerinin etrafında kara dağınık bir duman şeklinde gözüken karanlık manası, ondan kaçmak istiyor gibi görünüyordu.

Aki ellerinde toplanan manayı düzenlemeye çalışırken o esnada fark etmediği bir olay daha olmuştu, gölgesi kaybolmuştu. Aki bir saatlik bir uğraşın sonunda manayı düzenlediğinden emin olduktan sonra ellerindeki bu manayı yavaş ve sakin bir biçimde yüzüğe aktarmaya başlamıştı.

Yüzük titreşirken üzerinde çatlaklar oluşmaya başlamıştı, Aki bu çatlakları fark etse bile artık vazgeçmek içi çok geç olduğunun farkındaydı. Bir depolama yüzüğünde ufak bir çatlak oluştuğunda bile bir daha asla kullanılamazdı.

Sabahın ilk ışıkları Aki'nin bulunduğu odaya vururken artık ter içerisinde kalmıştı ama sonunda başarmıştı. Aki yorgunluktan oracıkta uyuyakalırken parmağında siyah renkli, üzerinde gri örümcek ağı gibi desenlere sahip bir yüzük duruyordu.

Riot odaya girdiğinde onun terden sırılsıklam olduğunu ve uyumakta olduğunu görünce diğer hocalara Aki'nin bir sakatlık yaşadığını ve o gün derse gelemeyeceğini söylemişti.

---------------------

2176 kelime ile yeni rekorumu kırdım bölüm uzunluğu olarak. Bölümü yazarken bu kadar uzun olduğunu hiç fark etmemiştim. 

Bu arada nasılsınız? Umarım iyisinizdir.

Bölüm ve seri hakkındaki görüşleriniz neler?

Yorumlara bir kaç resim bırakacağım hangisinin daha güzel olduğunu söylerseniz sevinirim.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44504 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr