401.Bölüm - Siyah Şeytan

avatar
5711 19

Kara Büyücü - 401.Bölüm - Siyah Şeytan


Göksel Yükseliş Sıradağları, Kan Vadisi.

 

O anda, yıllardır sessiz kalan kan vadisi acılı ve öfkeli çığlıkların karışımıyla yankılanıyordu. Farklı büyüler havada uçuşurlarken vadinin iç kısmını renklendiriyorlardı. Savaşçıların savaş enerjileri yakınlarındaki her şeye etki ederken kendi dostları bile onlardan zar zor kaçınabiliyorlardı.

 

Yüce Işık Sarayı’nın tarafında, savaş alanının arkasına kurulmuş altın işlemeli bir çadırın içerisinde genç bir kız oturuyordu. Uzun gri saçlara ve parlak turuncu gözlere sahip bu kız, Yüce Işık Sarayında birçok kişinin saygı duyduğu ‘Kutsal Kız’ Lea’ydı. Asıl kimliği ise, Paul’ün öğrencisi Amelia’ydı.

 

Amelia o anda altın işlemeli beyaz kıyafetler içerisindeydi. Elinde ruhu sakinleştiren bir yazıt vardı ve o anda bunu okumakla meşguldü. Bu yazıt Papaz’ın ona verdiği bir şeydi.

 

Yüce Işık Sarayı ve Kızıl Kara Saray arasındaki savaş başlayalı 2 ay olmuştu. Ustasının planına göre bu savaş kendisini geliştirmesi gereken zamandı. Planın kalanını zamanı geldiğinde gelip anlatacaktı. Ustası hâlâ ortaya çıkmadığına göre o zaman daha kendisini geliştirmesi gerekiyordu. Kısa bir süre önce ruh gücü seviyesi de diğerleri gibi Büyük Usta seviyeye yükselse de bu o kadar yeterli görünmüyordu.

 

“Genç hanım, grubunuz hazırlandı.”

 

Çadırın dışından bir kadın sesi geldiğinde Amelia başını çevirmiş ve elindeki yazıtı evren yüzüğüne çekmişti. Sonrasında ise dışarıya kızıl bir maske çıkarmış ve yüzüne takmıştı. Bu kızıl maske Kan Kızılı Saray’da kullandığıydı. Alışık olduğu bir şey olduğundan burada da takıyordu ve kilisedeki çoğu kişi yüzünü henüz görmemişti bile.

 

“Dört kişi, daha fazlası yok. Bu doğrulandı mı?”

 

“G-Genç hanım… Eğer tam bir güç istiyorsanız o zaman beşinci bir kişiye de-”

 

Amelia dışarıya çıkıp da sorduğunda hizmetçisi konuşmaya başlamıştı. Ancak kan kızılı maskeyle kaplanmış olan yüz ona doğru döndüğünde hizmetçi anında sesini kesmiş ve başını eğmişti.

 

“Grupta kimler var? İsimleri önemsiz, güçlerinden bahset bana.”

 

Hizmetçi başını hızlıca salladıktan sonra anında konuşmaya başlamıştı.

 

“Yıldırım Lejyonunun kaptanı, bir yıldırım büyücüsü. İyileştirme Bölümünün yardımcı lideri, şifa tipi su büyücüsü. Rüzgar Ekibinden bir rüzgar büyücüsü. Suikastçı Grubundan bir hançer kullanıcısı ve savaşçı grubundan bir mızrak kullanıcısı. Yıldırım Lejyonunun kaptanı Büyük Usta seviyesinde bir gelişime sahip. Diğerleri ise usta seviyenin zirvesindeler.”

 

Hizmetçi konuşmayı bitirdiğinde Amelia bir süre düşünmüş ve en sonunda konuşmuştu.

 

“Mızrak kullanıcısını çıkarın. Ben yakın dövüşte çalışacağım. Geri kalanlar ise benimle doğu kanadında buluşsun. Direkt olarak saldırıya başlayacağız.”

 

“Anlaşıldı!”

 

Hizmetçi başını bir kez daha eğip oradan ayrılırken Amelia da hızlı bir şekilde savaşın gerçekleştiği doğu kanadına doğru ilerlemeye başlamıştı. Herhangi bir bineğe ihtiyacı yoktu. Hızı o anda yeterince yüksekti. Zaten tüm Kan Vadisinin boyutu yalnızca birkaç kilometrekareyi kaplıyordu.

 

Amelia kızıl çimenlerin başlangıcına geldiğinde, ilerideki bir bölgeden yankılanan savaş seslerini duyabiliyordu. O anda olduğu yerden her şeyi göremese de ileride vahşi bir savaş yaşanıyordu. Arada yıldırım seslerini de duyabiliyordu. Yüce Işık Sarayının elitlerinden oluşan Yıldırım Lejyonu orada olmalıydı.

 

“Genç hanım, bizler hazırız.”

 

Arkasından bir ses yükseldiğinde Amelia arkasına dönmüş ve dört kişinin orada toplandıklarını fark etmişti. Suikastçı Grubundan gelen kişi vücudunu siyah kıyafetlerle kapatmıştı ve cinsiyeti veya yaşı belli değildi. Şifa tipi su büyücüsü mavi bir cübbe giyen olgun bir kadındı. Rüzgar ekibinden gelen rüzgar büyücüsü yakışıklı bir genç adamdı. Yıldırım Lejyonunun kaptanı ise aralarındaki en göz alıcı olanıydı.

 

Bu orta yaşlı adam üzerinde koyu mavi kıyafetlere sahipti. Siyah saçları arkasından dökülüyordu ve yüzü temizdi. Vücudunun etrafında sık sık mavi elektrik arkları dolanıyordu. Etrafa yaydığı aura da diğerlerinden daha güçlüydü.

 

“İyi. Direkt olarak savaş alanına gireceğiz. Suikastçı, şifacıyı koru. Rüzgar büyücüsü beni destekleyecek. Yıldırım Lejyonunun kaptanının o kadar fazla desteğe ihtiyacı olacağını düşünmüyorum.”

 

Amelia’nın sözlerinin üzerine orta yaşlı adam hafifçe gülümsemişti. Grupta Amelia dışında en güçlü kişi kendisiydi ve Amelia’dan daha yüksek savaş gücüne sahip olma olasılığı bile vardı. Yani desteğe gerçekten de ihtiyacı yoktu.

 

“Güzel. Gidelim.”

 

Amelia başını salladıktan sonra hızlıca ileriye doğru atılmış ve ilerlemeye başlamıştı. Beline asılmış çift kılıçları çektiğinde kılıçların gümüş ağızları parlamışlardı. Bu çift hilal kılıçları önceki ruh yazıtı gibi kilisenin bir hazinesiydi.

 

Eski kılıçları kadar iyi hissettirmiyorlardı ancak kötü kılıçlar değillerdi. En azından savaş alanındaki diğer kişilerin sahip olduklarından çok daha iyilerdi.

 

Grubun kanlı savaş alanına hızla yaklaşmaya devam ettikleri sürede Yüce Işık Sarayındaki askerlerden birisi onları fark etmişti. O anda, Yüce Işık Sarayının askerleri heyecanlanmış ve daha da güçlü saldırılar kullanmaya başlamışlardı. Bu grup buraya geldiğine göre artık savaş kaybedilmemeliydi!

 

“Slash!”

 

Savaş alanına giren ilk kişi olan Amelia anında hilal kılıçları savurmuş ve üç kişiyi aynı anda biçmişti. Aynı anda, diğerleri de savaş alanına girmişlerdi.

 

“Boom!!!”

 

Yıldırım Lejyonunun kaptanı güçlü bir mavi yıldırımla birçok hedefi tek seferde havaya uçururken gür bir patlama sesi etrafa yayılmıştı. Aynı anda, Amelia düşmanlarını biçmeye devam ediyordu. Yıldırım saldırısı hiç dikkatini çekmemişti.

 

“Genç hanım!”

 

“Pu!”

 

Rüzgar büyücüsü Amelia’ya yaklaşan bir suikastçıyı fark ettiğinde endişeyle bağırsa da onun bağırışı bitmeden önce Amelia’nın kılıçlarından biri garip bir açıda dönmüş ve birden fırlayarak suikastçının kalbine saplanmıştı. Sonrasında havada süzülerek Amelia’nın eline geri dönen kılıcın üzerinde herhangi bir kan lekesi yoktu, ancak suikastçı yerde ölü bir şekilde yatıyordu.

 

“Ruh gücünü kullanarak bir suikastçıyı avlayabilmek, Genç Hanım gerçekten yetenekli!”

 

Rüzgar büyücüsü şaşkın bir şekilde olduğu yerde kalırken Yıldırım Lejyonunun kaptanı bağırarak gülmüştü. Bir kılıcı ruh gücüyle kontrol ederek bir başkasını öldürmek yetenek isteyen bir teknikti. Büyük Usta seviyesine yeni geçen birisinin kolayca başarabileceği bir şey değildi.

 

Amelia’nın yetenekli olduğu belliydi. Kilisenin böyle bir dâhiyi kazanması muhteşem bir olaydı.

 

“Genç hanıma teşekkür ederiz!”

 

Birkaç dakika içerisinde tüm düşman birlikleri öldürüldüğünde hayatta kalan kilise üyeleri Amelia’ya bakarken eğilmiş ve gür bir sesle bağırmışlardı. O anda onları ölümcül bir durumdan kurtaran bu genç kıza gerçekten minnettarlardı.

 

Ancak Amelia’nın maske altındaki yüzü mutlu görünmüyordu. Çünkü birçok kişiyi öldürebilmiş olsa da aralarında yeterince yetenekli birisi yoktu. Yani yaptığı tek şey saf katliamdı ve herhangi bir şey kazanmamıştı. Bunun yerine, kiliseye katkı sağlıyordu. Bu anlamsızdı.

 

“Genç hanım, şu anki güç seviyenizle-”

 

“Aaahh!!!”

 

Rüzgar büyücüsü onu övmek için Amelia’ya yanaşırken birden ön taraflardan yüksek, tiz sesli bir çığlık yükselmiş ve etraftaki herkesin ilgisini çekmişti. Amelia da anında başını döndürdüğünde orada uzunca bir figürü görebilmişti.

 

2 metreye ulaşan bir boya sahip olan bu figür siyah bir zırhla kaplıydı. Bu zırh anormal bir şekilde kötücül görünüyordu ve tamamen siyah renkteydi. Dirsek, diz ve omuzlarında keskin uçlu dikenlere sahipti. Pençe benzeri ellerinden birisi birkaç saniye ölmüş olan bir rahibenin kanıyla kaplanmıştı. Diğer elindeyse uzun, siyah renkli bir kılıç tutuyordu.

 

Başındaki miğferin önünde görüşü sağlayan haç şekilli bir aralık olsa da arkası karanlıktı ve herhangi bir şey belirgin değildi. Aynı zamanda, miğferin iki yanından ve üzerinden yükselen boynuzlar bu zırha cehennemden fırlamış şeytanlara benzeyen korkutucu bir görüntü katıyordu.

 

“Slash!”

 

Siyah kılıç savrulduğunda on kişi aynı anda başlarını kaybetmiş ve savaş alanı bir kez daha kaosa gömülmüştü. Kilisenin tarafından olan herkes kaşlarını çatıp saldırı için hazırlanırken Amelia’nın maskesinin altındaki yüzünde hafif bir şaşkınlık ve heyecan belirmişti.

 

Değerli bir rakip en sonunda ortaya çıkmıştı.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44342 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr