294.Bölüm - Betan Şehri

avatar
7433 26

Kara Büyücü - 294.Bölüm - Betan Şehri


“Efendim, Betan Şehrine vardık. At arabasıyla mı devam etmek istersiniz yoksa…”

 

“Yürüyelim. Şehri incelemek istiyorum.”

 

Paul sözlerini bitirdiğinde Jessica anında arabanın kapısını açmış ve Paul’e önden inmesi için işaret vermişti. O anda, Paul’e ‘Kont Paul’ olarak seslenmektense ‘Efendim’ olarak hitap ediyordu.

 

Bunun nedeni oldukça basitti. Daha önceden Paul’ün çıkardığı canavar, onun canavarının çok daha üstünde bir seviyedeydi ve bu onun gücünü belli etmişti. Onun bilgilerine göre hesapladığında onu titreten bir sonuca ulaşmıştı.

 

Çağrılmış canavarların yıldız seviyesini öğrenmenin tek yolu onların savaş seviyelerini ölçmek değildi. Aynı zamanda iki alakasız canavarı yakınlaştırarak da aynısı yapılabilirdi.

 

Eğer ilk canavar ikinci canavar ile dövüşmeye isteksizlik gösteriyorsa ikinci canavar ondan bir yıldız yüksek seviyedeydi. Eğer ikinci canavarla dövüşmekten korkuyorsa bu ondan iki yıldız yüksek olduğunu belli ediyordu. Eğer ikinci canavarın varlığı bile ilk canavarı korkutmaya yetiyorsa o zaman ikinci canavar ilkinden üç seviye üstündü!

 

Daha önce Paul’ün çağırdığı korkutucu canavarın karşısında kendi Alev Ruhunu çağırmış ve canavarının çıktığı anda korkudan tir tir titrediğini fark etmişti. Kendi Alev Ruhu 2 yıldızlı bir çağrılmış canavar olduğuna göre Paul’ün canavarı en az 5 yıldızlıydı!

 

5 yıldızlı bir canavarı çağırmak da kullanmak da kolay değildi. Çağırmak için yüksek seviyede mana, ruh gücü ve canavara göre materyaller gerekebilirdi ve çağırdıktan sonra canavar kontrol edilemezse çağırıcı büyük hasar alırdı. Paul’ün 5 yıldızlı bir canavarı kolayca kontrol ettiğini gören Jessica İkinci Prens’in ona neden bu kadar değer verdiğini anlayabilmişti. İkinci Prensin bahsettiği yükseklikte olmasa da en azından bir Dük ile aynı ilgiyi hak ediyor olmalıydı.

 

Paul başında Wulian ve sol koluna hâlâ sarılan Grim ile birlikte indikten sonra Semia ve Simon onun arkasından onu takip etmeye başlamışlardı. Jessica ve Alph ise onların arkasından takip ediyorlardı.

 

Paul Betan Şehrinin kapılarından geçerken koruma olarak bekleyen herhangi bir askerin olmadığını görmüştü. Yolda sorduğu genel sorulara göre Betan Şehrinin askeri olarak düşük seviyeli olduğunu biliyordu ancak bu kadar düşük olmasını beklememişti.

 

Şehrin duvarları zaman zaman gelen canavar sürüleri yüzünden parçalanarak açılmış deliklerle kaplılardı. Şehrin sokakları ise kirli ve tozluydu. Evler eski görünüyorlardı ve bazı yerlerde direkt olarak temizlenmemiş ev enkazları duruyordu. Sokaktaki bazı bölgelerde kurumuş, temizlenemez kan lekeleri vardı.

 

Ara sokaklarda birçok evsizi ve dilenciyi, hatta birkaç parça yemek için birbirleriyle dövüşenleri gören Paul hafifçe iç çektikten sonra bu şehrin aslında ne kadar kötü durumda olduğunu anlamıştı. Ancak o kadar kötü hissetmiyordu.

 

Şehrin genel gücünü artırmak o kadar zor değildi. Duvarları düzeltmek için basit toprak büyüsü kullanabilirdi ve canavar baskınlarını engellemenin bir yolunu da biliyordu. Askeri yapı işini çözmek biraz sıkıntı olacak olsa bile yine de yapılabilirdi.

 

En büyük sıkıntı şehre sık sık saldıran askerlerdi. Shinu askerlerinin buraya oldukça sık bir şekilde baskınlar düzenleyip etrafı yağmaladıklarını ve kadınları kaçırdıklarını duymuştu. Onları engellemek en zor kısımdı. Eğer buraya gelen her askeri öldürürse o zaman savaş alanının dikkati buraya çekilirdi. Onlarla ilgilenmek için alternatif bir yol bulmalıydı.

 

Aklından yapabileceği şeyleri düşünürken bir yandan da şehir lordunun malikanesine varmış olan Paul malikanenin normal evlerden bile daha beter bir durumda olduğunu görmüştü. Malikanenin birçok kısmı kan lekeleri ile kaplanmıştı. Eskiden pahalı eşyalarla döşenmiş olan malikane şimdi tamamen boştu ve içinde tek bir eşya bile yoktu.

 

Jessica malikanenin bulunduğu kötü durum yüzünden ne yapacağını bilemezken Paul yukarıya çıkmış ve bazı basit mobilyaların alınmadıklarını görmüştü. Yataklar, koltuklar ve kitaplıklar gibi şeyler oldukça sade görünseler de yeterlilerdi.

 

“Jessica, malikanenin düzeltilmesi sonra da yapılabilir. Ancak bundan önce yapılması gereken şeyler var. Sizi bir süre böyle bir yerde tutmak zorunda kalacağım.”

 

“Bizim için bir sıkıntı yok, Efendim.”

 

Jessica ve Alph aynı anda cevap verirlerken biraz şaşırmışlardı. Paul’ün seviyesi göze alındığında onun biraz daha lüks bir yer isteyeceğini düşünmüşlerdi ve bu durumu kabul etmesi onları cidden şaşırtmıştı.

 

Paul ise zaten malikaneyi fazla kullanacağını düşünmüyordu. Uyumaya ihtiyacı olmadığından basit bir bahçe bile ona yeterliydi. Meditasyon ve eğitim için kullanabileceği bir alan lüks ve devasa bir malikaneden daha iyiydi. En azından meditasyonunu rahatsız edecek birisi olmazdı.

 

“İlk sorun… Siviller. Eğer şehrin sakinleri yeni bir Şehir Lordunun atandığını bilmezlerse kaos anlarında ne yapacaklarını bilmeyeceklerdir. Benim geldiğimin bilgisinin şehre yayılmasını istiyorum. Bunu nasıl yaptığınız umurumda değil.”

 

Jessica’dan önce Alph başını sallamış ve ayrılmıştı. Bilgi toplamak gibi bilgiyi dağıtmak da profesyonellik alanlarından birisiydi. Bu görevi yapabilecek en iyi kişi oydu.

 

“Ben ise günümün geri kalanını duvarları onararak geçireceğim. Eğer yanlış görmediysem şehri saran duvarlarda 57 büyük ve 83 küçük delik var. Zamanımı alacaklar. O zamana kadar sen de buraya gelen canavar sürülerinin bilgilerini benim için toplamaya başla Jessica. Hangi tip canavarlar ve hangi yönden saldırdılar. Bunları öğrenmek istiyorum.”

 

Jessica başını salladıktan sonra oradan ayrılmıştı. Paul Semia ve Simon’a bakarlarken konuştu.

 

“Semia, gelişiminde bir atılım yapmanın zamanı geldi. İlk olarak Büyücü seviyende atılım yapmanı öneririm. Yeterli kaynaklara sahipsin. Tek yapman gereken mana çekirdeğini bir sınıra zorlamak ve atılım yapmasını sağlamak. Büyükusta seviyeye geçiş için bunu yapman yeterli.”

 

“Simon, geri döndüğümde senin vücut yapılandırmanı başlatacağım. Sana uygun bir tarif buldum ve eşyaları da hazır. O zamana kadar kılıç tekniklerine iyice çalış ve onları yapabildiğin kadar iyi bir hale getir.”

 

İkisi de başlarını sert bir şekilde sallamış ve malikanenin bahçesine giderek eğitimlerine başlamışlardı. Paul ise Grim ve başındaki Wulian ile birlikte malikaneden oldukça hızlı bir şekilde ayrılmış ve duvarlara ilerlemeye başlamıştı.

 

Duvarlarda birbirlerinden farklı şekillerde birçok delik vardı ve Paul’ün o anda ilerlediği delik aralarından en büyüğüydü. Paul henüz toprak büyüsünde o kadar yüksek seviyeli olmadığı için kapatması biraz sürecekti. Toprağı yükseltip sonradan yeterince güçlendirmesi biraz daha zamanını alacaktı.

 

“Hoh…”

 

İki elini ileriye doğru uzatan Paul yavaşça derin bir nefes almış ve iki elini sıkarken ellerini yukarıya doğru kaldırmaya başlamıştı. Aynı anda, toprak manası ellerinden duvarlara akmış ve topraktan oluşan duvarlar devasa deliği kapatmaya başlamışlardı.

 

Duvarlar anormal bir hızda yükselip deliği kapattıktan sonra Paul onları tamamen sertleştirip duvarlarla aynı görünümü vermeye başlamıştı. O sırada kapattığı bölüm ile normal duvarlar yamalanmış bir kıyafet gibi görünüyorlardı ve fazla sağlam da değildi.

 

O bunları yaparken birçok vatandaş da onu izliyorlardı. Paul olduğu yerden duvarları yalnızca büyüsünü kullanarak onarmaya başladığından beri ona hayranlık ve saygıyla bakanlar vardı. Bu krallığın bile kendi haline bıraktığı şehirde onlara yardım edecek birinin olması içlerini saygıyla dolduruyordu. Şüpheli olanlar olsa da sayıları azdı.

 

--

 

“Hmm…”

 

Karanlık bir odanın içerisinde içtiği kahveden büyük bir yudum alan orta yaşlı adam elindeki dosyayı masasına koyarken karşısında dizleri üzerinde duran yaşlı adam ile kıza bakıyordu.

 

“Siz ikiniz, bana kaç kişiye patladığınızı biliyor musunuz? O basit bir adam olarak tanıttığınız adam kim biliyor musunuz siz?”

 

Yaşlı adam ve kız istemsizce titremişlerdi. Bu ikili daha önceden Paul’ün yakalattığı hırsız genç adamın yandaşlarıydı ve buraya lonca liderinden arkadaşlarının intikamını istemek için gelmişlerdi. Ancak böyle bir sona varacaklarını hiç düşünmemişlerdi.

 

“Daha önceden peşinden gönderdiğim on altı adamı kolayca indirebilen bir uzman olmasının yanı sıra bir yandan da ülkenin asillik unvanına sahip ve savaşın en çok zarar verdiği şehirlerden birine gönderilebilecek kadar güçlü birisi. Şimdi söyleyin, bana kaç kişiye mâl oldunuz? Ya da biliyor musunuz, bir şey söylemenize gerek yok. İndirin.”

 

Adam elini savurduğunda iki siyahlar içerisindeki adam belirmiş ve yerde diz çöken ikilinin kafalarını uçurmuşlardı. Adam ikilinin kafasız cesetlerine bir süre baktıktan sonra ortaya çıkan siyah kıyafetli adamlara bakarak konuştu.

 

“Bu adam ile düşman kalmamalıyız. Birkaç gün içerisinde Betan Şehrine ilerleyin ve onunla bir anlaşma yapmak istediğimizi söyleyin. Betan Şehrinde onlarca hırsız var. Her birini indirin.”

 

Siyah kıyafetli adamlar onun sözleri bittiklerinde odadan kaybolmuşlardı.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43833 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr