Yuzhou, gömleğini üzerinden çıkardı. Gömlek onu rahatsız ediyordu. İlk kıyafetleri oldukça rahat olsa da, gömleği sevmemişti.

Yuzhou şuan fiziksel enerjisini ve vücudunu geliştirmeye odaklanacaktı. Büyü kullanmaktan çok, yakın dövüşü seviyordu bu yüzden büyüleri ikinci plana atacaktı.

Yuzhou fiziksel enerjisini geliştirmek için yapması gereken tek şey, dövüşmekti. Bu yüzden eğer dövüşecek birisini bulamazsa, Daren veya Rowan ile dövüşecekti. Şuanki gücü ile Rebekah'dan daha güçlü olduğunu düşünüyordu.

Liecia'da dövüş için iyi bir rakip olabilirdi. Işık elementi ile oldukça hızlıydı. Ayrıca Liecia'yı yakın dövüşte hiç görmemişti.

Yuzhou odasından çıktı ve merdivenlerden aşağıya inerken, Daren'e baktı ve

"Gömlek ile pek rahat edemedim." dedi.

Merdivenlerden indiğinde,

"Bir şeyler öğrenebildiniz mi?" diye sordu. 

Rowan,

"Evet, onları bize saldırtan kişi Beş Güç diye biliniyor. O grubun başında ise Kral varmış. Bu dünyanın en güçlü insanı." dedi.

Yuzhou,

"Onlarla şuan savaşamayız, Beş Güç'ün güçlerini bilmesem de Kral oldukça güçlü, onunla birkaç saniye sürse de dövüştüm. O zaman bize biraz daha adam göndermelerini bekleyeceğiz, ya da, ben biraz dolaşmaya çıkacağım." dedi.

Daren,

"Yavaş ol. Başka düşmanlar edinmek mi istiyorsun?" diye sordu.

Yuzhou,

"Şuan en güçsüz şehirde değil miyiz? Biraz düşman edinsem pek sorun olmaz herhalde. Zaten burada beni tanımayan yok, bana karşı çıkamazl-"

Yuzhou sözünü bitirmeden, birden bir şey malikanenin duvarını deldi ve fırladı. Yuzhou bunu farkettiği için refleksi ile hızla ona doğru gelen şeyi tuttu. Bu herhangi bir saldırı değildi, bir nottu.

Yuzhou, katlanmış kağıdı açtı. İçinde şunlar yazıyordu.

--

Daha da güçlendiğini hissediyorum. O gücü senden almam yanındakiler yüzünden uzun sürecek olsa da, alacağım. Yalnız gelmek istersen, kağıttaki manayı hisset ve takip et.

--

Yuzhou bu kişinin kim olduğunu manayı hissetmeden bile anlamıştı. Bu kişi Pars Queen'di! Yuzhou sinirlendi, fakat aurasını kontrol edebiliyordu. Aurası yayılmadı, hatta kimse onun sinirlendiğini bile anlamamıştı.

Rowan,

"O nedir?" diye sordu.

Yuzhou,

"Bir şey değil. Biraz dolaşıcağım, yalnız başıma." dedi. Ve kapıya kadar yürüdü, kapıdan çıktıktan sonra tüm güçlerini sonuna kadar kullanarak koşabildiği en hızlı şekilde koştu ve manayı takip etti.

-

Mana, Yuzhou'yu olduğu şehirden çıkarmıştı ve ormanlık bir alanın içerisine kadar getirmişti. Mana burayı gösteriyordu, fakat etrafta ağaç dışında hiçbir şey yoktu. Yuzhou etrafına baksa da bir şey göremiyordu.

Manayı hisseti fakat mana Yuzhou'nun olduğu yer dışında başka bir yeri göstermiyordu. Yuzhou biraz bekledi. Daha sonra birden arkasından ona doğru hızla gri bir ok fırladı.

Yuzhou oku farketti ve kaçındı. Pars daha sonra Yuzhou'nun biraz ilerisinde belirdi ve

"Gerçekten güçlenmişsin. Gücün sonunda istediğim seviyeye geldi. Tek yapmam gereken, o gücü senden almak. Fakat oklarım biraz yetersiz kalıyor gibi." dedi.

Daha sonra siyah oku havaya doğru yükseldi. Küçük siyah bir topa dönüştü ve

"Gücünü bildiğim için direkt olarak ciddileşeceğim." dedi.

Pars'tan oldukça güçlü bir aura yayılmaya başladı, ve bu auranın gücü her geçen saniye artıyordu.

"Ejderkanının Hiddeti! Grodeot, Sonsuz İştah!"

Bunu dedikten sonra, üstündeki siyah top birden Pars'ın göğsünden içeriye girdi. Daha sonra, Pars'ın boyu iki metreye uzadı, kasları büyümeye başladı ve üzerindeki kıyafetler parçalanıyordu. Derisi siyah rengine dönerken, gözleri ise mor rengine dönmüştü. Göz bebeği ince sivri bir çizgi haline dönmüştü.

Siyah derisi, pullardan oluşmuştu ve sırtından kanatları çıkmıştı. Kanatlarının boyu bir metreydi, kanatlarını açtı ve etrafa bir enerji dalgası yayıldı.

Kanatlarının içinde, gri renginde pullar vardı. Yuzhou bunu görünce, Lucifer'a

"Senin de şeytan formun falan var mı?" diye sordu.

Lucifer,

"Var, fakat henüz o güçte değilsin." dedi.

Yuzhou derin bir nefes alıp verdi. Daha sonra tek gözü kırmızı rengine döndü. Gözündeki ve göz altındaki damarlar belirginleşirken, dişleri sivrileşti.

Pars, o anda sadece fiziksel olarak değişim geçirmişti. Gücü artsa da, hâlâ bir insandı ve bilincini koruyordu. Fakat kullandığı güç çok riskliydi. Kendisini güce kaptırması sonucunda bir daha geri dönemezdi ve tamamen bir ejderhaya dönüşebilirdi.

Pars ağzını açtı, onun da dişleri sivrileşmişti. Ağzı gri bir ışıkla parlamaya başladı ve birkaç saniye içerisinde oldukça fazla miktarda gri alevler Yuzhou'ya ilerliyordu.

Yuzhou sadece vücuduna Karanlık Alevler'den bir zırh yaptı.

Yaklaşık beş saniye, Pars'ın alevleri Karanlık Alevler'e çarpıp yok olduktan sonra, Yuzhou zırhı geri özümsedi ve gülümsedi.

Yuzhou yere sertçe bastı. Kırılma sesleri duyuldu, Yuzhou'nun bastığı yer içine doğru göçtü, taş olsaydı kırılırdı fakat topraktı.

Kırılma sesi duyulduktan sonra küçük bir enerji dalgası etrafa yayıldı. Bununla birlikte Yuzhou ortadan kayboldu.

Pars etrafına baksa da Yuzhou'yu göremiyordu, hissedemiyordu.

Yuzhou birden Pars'ın arkasında belirdi. Pars son anda farketti, arkasını döndüğü anda göğsüne yediği yumrukla geriye doğru fırladı ve çarptığı ilk ağaçta durdu. Ağaç kırıldı, Pars'ta yere düştü. Fakat hızla doğruldu. Yuzhou tekrar onun önünde belirdi, bir yumruk atsa da Pars bu sefer savurmuştu.

Pars oldukça hızlı bir şekilde, ağzı ile Yuzhou'yu boynundan ısırdı. Yuzhou bir tepki veremedi.

Pars, Yuzhou'yu ısırınca Yuzhou'nun canı acıdı. Pars kan emmiyordu, fakat Yuzhou yorgun hissetmeye başladı. Pars onun gücünü emiyordu!

Yuzhou tek bir hamlede Pars'ı üstünden attı ve bir yumruk attı. Pars bu yumrukla geriye fırlamadı, Yuzhou üst üste birkaç yumruk daha attıktan sonra geriye çekildi ve

"Toprağın İnfazı!"

Yuzhou sağ elini yavaşça havaya kaldırdı. Elini havaya kaldırırken, Pars'ın altından, yerden yukarıya doğru bir topraktan kafes Pars'ı içine aldı.

Yuzhou elini hızla yumruk yaptı. Fakat kafes kapanmıyordu. Pars, kafesi tutuyordu. Kafes parçalanacak gibiydi.

"Toprak Kasırgası!"

Yuzhou bunu dedikten sonra avcunun içiyle yere vurdu. Kafesin dağılmasını istemiyordu, Pars'ı biraz engellemek için bu tekniği kullanıcaktı.

Yerin içinde oluşan bu kasırga, Pars'ı içine çekerken, Pars'ın vücudu gri bir enerji ile parladı ve iki tekniği de dağıttı. Toprak Kafesi patlamıştı, kasırga da yok olmuştu.

Yuzhou derin bir nefes alıp verdikten sonra,

"Soğuk Cehennem!" diye bağırdı.

Bunu demesiyle birlikte, hava birden olağanüstü derecede soğudu. Yuzhou'nun vücudundan güçlü bir gerçek buz enerji dalgası yayıldı ve değdiği her şeyi 10 metrelik bir alan boyunca dondurdu.

Pars'ta donmuştu.

Yuzhou bunu gördükten sonra derin bir nefes alıp verdi. Fakat Pars'ın vücudunu saran buz çatlamaya başladı, daha sonra da birden parçalara ayrılıp Pars serbest kaldı.

Yuzhou bu tekniğin işe yaramadığını görünce, başka bir teknik denedi.

"Karanlık Cehennem!"

Yuzhou'nun vücudundan karanlık bir enerji dalgası yayıldı. Bu enerji dalgası, dokunduğu her şeyi yok ediyordu. Gerçek Buz'u bile eritmişti. Normal Karanlık Alevler eritemezdi fakat bu teknik ile eritmek mümkündü.

Pars'ın vücudu gri bir enerji ile kaplanmıştı. Karanlık Alevler onu yakmak yerine, gri enerjiyi yakıp ortadan kaybolmuştu.

Yuzhou'nun vücudundaki tüm karanlık element ve gerçek buz elementi bitmişti. Yuzhou yorgun hissediyordu, fakat toprak elementinde öğrendiği iki teknik de işe yaramamıştı. Geriye yakın dövüş kalmıştı.

-------------------------------------------------

110. Bölüme geldik, her 10 bölümde yaptığımız gibi tüm yorumlarınızı, iyi kötü eleştrilerinizi yazabilirsiniz. Hepsini okuyacağım.

Kendi kurduğum bir discord var, içinde okuyucular ve ben sohbet ediyoruz, sadece benim serim değil, başka seriler ve genel sohbet olarak güzel bir ortam discordu kurduk. Gelip sohbet edebilirsiniz, soru sorup seriler hakkında tartışabilirsiniz.

DC Link : https://discord.gg/KPBTkTe