Yağmur yağmaya başlamıştı. Yuzhou ağaçların arasında gözleri sonuna kadar açılmış bir şekilde duruyordu. Karşısında birisi vardı. 

Siyah saçlara sahip takım elbiseli birisi. Yüzünde bir gülümseme vardı. Yuzhou bu kişiyi görünce aklına gördüğü rüyalar geldi. Savaştan kaçan bir aile. İki kardeş. Kardeşleri onu bırakıp kaçmışlardı ama sonunda burada buluşmuşlardı.

Siyah saçlı ve gri beyaz gözlü çocuk. İkisi de aynı anda konuştu.

"Kardeşim?"

Fakat daha sonra ikisi de birden yere düştü. İkisi de bayılmıştı, Yuzhou yine bir şeyler görüyordu.

Fakat bu sefer gördüğü şey bir kişiye ait değildi. Milyonlarca kişiye aitti! Sürekli bir erkeğin, kızın hatta çocukların bile anısını görüyordu.

Gördüğü tek şey ise ölüm. Milyonlarca kişi ölüyordu. Ve bu ölen milyonlarca kişinin iki tane ortak noktası vardı.

Birincisi, hepsinin sarı gözlü olmaları. Milyonlarca sarı gözlü kişi öldürülüyordu.

İkinci ortak noktaları ise, hepsinin gri beyaz gözlü kişi tarafından öldürüldüğü. 

Milyonlarca insan tanrı vardı. Milyonlarcası gri beyaz gözlü kişi tarafından öldürüldü. Ne kadar insan tanrı varsa, o kadar da gri beyaz vardı.

Daha sonra Yuzhou bir ses duydu. Bu ses ne erkeğin sesiydi, ne bir kadının. Ne inceydi, ne de kalındı. Tüm öldürülen insan tanrıların sesiydi!

Onların ismi yoktur... Duyguları yoktur...

Geçmişleri yoktur... Gelecekleri yoktur.  Sadece görevleri vardır...

Onların, Gri ile Beyaz'ın görevi, Dünya denen bu büyük ağacı, büyük sorunlar oluşturabilecek tehditlere karşı korumaktır.

Onlar, önce kurbanlarının içine girerler, daha sonra onu ele geçirmeye çalışırlar. İçlerine girdikleri kişi eğer dayanamazsa, onun vücudunu yok edip yerine kendi vücutlarını yerleştirirler.

İşte bu olduğu zaman, onlar durdurulamaz.

Onları durdurmanın tek yolu, onların asıl görevlerini tamamlamalarıdır. Asıl görevlerini tamamladıklarında, onu takip ederler.

Birisi mutluluk, birisi üzüntü.

Birisi sevgi, birisi nefret.

Birisi huzur, birisi korku.

Onlar'dan kaçsan bile, seni bulurlar. İsmini bilirler. Kokunu da, seni bu şekilde takip ederler.

Onlar güçlenmeden önce, senin onları yok etmen lazım.

Yoksa, ölümün onların elinden olacak.

Daha sonra Yuzhou kendisine geldi. Yağmur hâlâ devam ediyordu. Yüzüne gelen su damlalarından sonra yavaşça gözlerini açtı ve doğruldu. Etrafına bakındı, ormanda, kardeşini gördüğü yerdeydi.

Kardeşini görmüştü... Aynı zamanda, en büyük düşmanını da görmüştü.

Yavaşça ayağa kalktı ve şehre doğru yürümeye başladı. Karşısında, milyonlarca insan tanrıyı durduran bir güç vardı.

Bu güç de aynı insan tanrı gibi vücut değiştiriyordu. Yuzhou'nun anladığı kadarıyla onların asıl görevi İnsan Tanrı'yı öldürmekti. Daha sonra takip ettikleri şey ise insan tanrı gücüydü. Onun gittiği yerde, başka bir vücuda giriyorlardı.

Güçlenmesi gerekiyordu. Kardeşi olsa bile, içinde Yuzhou'yu öldürebilecek bir güç vardı.