Yaşlı adam, Gnomes'lerin yanına gelince, 

"Sanırım siz görev için gönderilen ekipsiniz. Beni takip edin." dedi ve ilerlemeye başladı.

Gnomes'ler yaşlı adamı arkadan takip ederlerken bir yandan da etrafa bakınıyorlardı. Burası, Zedour Krallığı'nın en küçük şehirlerinden bir tanesiydi. Küçüktü, fakat en değerli şehirlerden birisiydi. Çünkü burada, su ve buz manası sağlayan çok özel bir bölge vardı. Buzlarla kaplı küçük bir alan vardı ve bu buzlar asla erimiyordu. Kırılması da aşırı zordu. 

Yaşlı adam o bölgeye doğru ilerlerken, 

"Savaştan sonra burası tarafsız bir bölge oldu. Çoğu kişi her gün burada oluyor.  Bazıları gelişim yapmaya çalışıyor, bazıları gelişimini daha güvenli bir bölgede yapmak için buz parçası almaya çalışıyorlar. Fakat şuana kadar bu buz kırılmadı ya da erimedi.

Genelde, insanlar kendi işlerine baksa da, bazı kişiler bu bölgeyi kendileri için istiyorlar ve olay çıkarıyorlar. 

Biz 7 kişilik bir ekibiz. Burada birkaç işimiz var. Bilgileri sizinle paylaşamam fakat bu işi yürütürken korunmak istiyoruz. Savaş gücümüz fazla yok." dedi.

Biraz daha yürüdükten sonra,

"Ayrıca, yanınızdaki bu çocuk kim? Koruma ekibinde bir çocuk yok değil mi?" diye ekledi.

Fel Gnomes,

"Kendisi de bizim ekibimizde. Yaşı küçük olsa da, bizim kadar güçlü." dedi.

Yaşlı adam bir şey demeden devam etti. 5 dakikalık bir yürüyüş sonra, gerçekten de savaş alanına gelmişlerdi. Etrafta yıkılımış evler vardı. Fakat, herkesin gözü tek bir yerdeydi.

Bu yıkık evlerin arasında, masmavi bir alan vardı. Çok büyük olmasa da, oradaki mana hissediliyordu. Gelişim için gerçekten güzel bir yerdi. Su ve buz manasına çalışanlar için en iyi yer burasıydı.

Etrafta gerçekten de çok kişi vardı. Fakat alan hepsine yetiyordu. Bazı kişiler kendi arasında kılıçlar ile savaşıyordu. Bazı kişiler gelişim yapmaya çalışıyordu. Kılıç ya da farklı eşyalar ile buzu kırmayı deneyenler de vardı.

Fakat bu buz hiçbir şekilde kırılmıyordu. O anda, Yuzhou'nun gözüne bazı anılar geldi. Normalde böyle bir şey olduğunda Yuzhou kendini kaybedip yere düşse de, bu sefer yere düşmemişti.

Gördüğü şey, dümdüz bir alanda savaşan iki kişiydi. Etrafta birkaç ağaç dışında hiçbir şey yoktu. Savaşan kişilerden birisi mavi saçlı ve sarı gözlü birisiydi. Diğeri ise kahverengi saç ve yeşil gözlü birisiydi. Kahverengi saçlı kişi bayağı yara almıştı.

Üzerinden kanlar akıyordu fakat o adam sanki yaralar yokmuşcasına ayakta duruyor gibi görünüyordu. 

Mavi saçlı kişi bir şeyler söyledi. Ardından kahverengi saçlı kişinin olduğu yerde bir delik açıldı ve kahverengi saçlı kişi içine düştü. Çok derin bir delik olmasa da, çıkmak için uğraşması gerekiyordu.

Fakat daha sonra, mavi saçlı kişi hızla deliğe doğru gitti. Ardından yine bir şeyler mırıldandı fakat bu sefer daha uzundu. Fakat Yuzhou'nun tek anladığı şey

"Gerçek Buz"'du. Ardından delik buzla dolmaya başladı ve delik tamamen kapandıktan sonra bu buz etrafa da yayıldı. Fakat çok küçük bir alana yayılmıştı.

Mavi saçlı kişi,

"Bu, beni bu dünyaya çağırdığın için sana ve bu dünyaya olan lanet. Bu dünya yavaşça buzla kaplanmaya başlayacak. Ve sen de o olana kadar ölmeyeceksin. Fakat, o dondurucu soğuğu hissedeceksin. Vücudun soğuktan yanmaya başlayacak ve bu acıyı sonsuza kadar çekeceksin." dedi. Yavaşçya havaya uçarken, bir şeyler daha dedi.

"Ve ayrıca, gücün sonraki taşıyıcısına, bu gücü bırakıyorum." dedi ve hızla uçarak gözden kayboldu.

-

Yuzhou kendine geldi. Gerçek dünyada sadece 1 saniye geçmişti. Buz gerçekten de büyümüştü. O gördüğü zamandakinden çok daha büyüktü.

Ve yavaş yavaş yayılacaktı. Bunun durdurulması lazımdı. Fakat o zamanın ne kadar önce olduğunu bilmese de, çok uzun zaman önce gibiydi. Oldukça yavaş yayılsa da, ileriki bir zamanda tüm dünyayı kaplayacaktı.

O anda Yuzhou sistemine bir şeyler eklendiğini anladı ve sistemini kontrol etti.

---------------------------------------------------------------------------------

--Vodius'un Gücü

-Gerçek Buz : İnsan Tanrı Gücüne sahip olan kişi, Vodius'un ona bıraktığı gücü "Gerçek Buz"'u kullanabilir. Gerçek Buz'u kullanmak için buz manasında gelişmek gerekir. 

----------------------------------------------------------------------------------

Yuzhou, son zamanlarda 3 yeni yetenek elde etmişti ve bu onu oldukça mutlu ediyordu. Ayrıca, görev boyunca gelişmesi için çok iyi bir fırsattı. Eğer görev bitene kadar Gerçek Buz'u kullanmayı öğrenebilirse çok iyi olurdu.

Yaşlı adam,

"Buraya dediğim gibi birkaç kişi bu alanı kendisine istediği için gelir ve bize saldırırlar. Etraftaki kişilerin yardımıyla onlardan kurtulsak da, işimiz sürekli bölünüyor. Yaklaşık 3 hafta sürecek bir işimiz var. 3 hafta boyunca saldırılsa bile biz işimize devam etmek istiyoruz. Bunu yapabilir misiniz?" dedi.

Fel Gnomes,

"Anlattığınız şeyden anladığım kadarıyla buraya çok güçlü kişiler gelmiyor değil mi?" diye sordu.

Yaşlı adam evet anlamında başını salladı.

Fel Gnomes,

"O zaman görevi yerine getirebiliriz." dedi.

-

O anda, büyük ve lüks bir odada bir kişi koltukta oturuyordu. Bu oturan kişi kısa boylu ve kilolu birisiydi. Oturduğu koltuğun arkasında en az 15 adamı vardı. Önünde ise iki kişi vardı. Bu iki kişi bir erkek bir kızdı.

Erkek olan uzun boylu ve zayıftı. Yapılıydı da. Sırtında, uzun ve kalın bir kılıcı vardı. Yanında ise uzun saçlı birisi vardı. Yüzünden erkek ya da kız olduğu anlaşılmıyordu. Yüzü yakışıklı da sayılabilirdi, kız da.

Onu gören kişiler cinsiyetini pek anlayamasa da kız diye tahmin ediyorlardı.

Kısa boylu ve kilolu olan adam,

"Sana söylediğim bölgeyi ele geçirmeni istiyorum. Orada kimse olmasın. O tarafsız bölgeyi kendi bölgemiz yapacağız. Fakat bunun için sana ihtiyacım var. Orayı kendimize yaptığımız gibi anlaştığımız şeyleri sana vereceğim." dedi.

Uzun boylu ve kalıplı adam kılıcını sırtından çıkartıp kısa boylu adama uzattı. Kısa boylu adamın içinde korku vardı. Karşısındaki kişi neredeyse herkes tarafından bilinen bir suikastçıydı.  Kısa boylu adamın arkasındaki kişiler birden silahlarını çıkarsa da, kısa boylu adam elini kaldırdı. Herkes silahlarını geri indirdi.

Bu adama karşı 15 kişiyle bir şey yapamayacağını biliyordu.

Uzun boylu adam, kılıcını indirmeden,

"İşimiz bittikten sonra anlaşmaya uymazsan ne olacağını söylememe gerek yok, beni tanıyorsun zaten." dedi.

Kısa adam başını salladı. Uzun boylu adam kılıcını geri çekti ve sırtına koydu. Ve bulundukları yerden çıkarak bölgeye doğru ilerlemeye başladı. Yanındaki uzun saçlı kişi de arkasından onu takip ediyordu.