194. Bölüm: Zin Lung İmparator Mızrağına Boyun Eğdirmek

avatar
1041 8

İnatçı Yükselen - 194. Bölüm: Zin Lung İmparator Mızrağına Boyun Eğdirmek


''Kendine değer ver, bedenini sadece sevdiğin kişiye ver. Ancak eğer bedenini önceden vereceğin bir durum olursa, önce erkeği ölç. Eğer onun sevgini hak etmediğini düşünüyorsan hayatına onla devam et. Eğer hak etmediğini düşünüyorsan, sadece annene söyle. Annen onun işini bitirecek.'' Qian annesinin sözlerini hatırladığı için Erthyo'ya bir şans vermeye karar vermişti. Zaten bekâretini ona kaybetmiş ve istese de ölemeyecek duruma gelmişti.



İlk tepkisi şaşırtıcıydı, onu tutkulu bir şekilde öpmüştü. Nefes almasına bile izin vermemişti, o kadar tutkuluydu ki tutkusu Qian'a bulaşmış ve öpücükten zevk almaya çalışmıştı.



Ardından şaşırtıcı derecede nazik davranmış ve onu bir süre teselli etmişti. Hatta artık kendi kadını olduğunu bile söylemişti. Normalde buna sinir olması gerekirdi ya da inkâr etmesi fakat şaşırtıcı bir şekilde mutlu olmuştu.



Son olarak da onunla şakalaşmış, gerilimi ortamdan uzaklaştırmıştı. Ve bu çabaları sayesinde tecavüz edildiğinin acısını hissetmemişti. Onunla takılmaya ve gülmeye çalışmıştı. İçinde hâlâ buruk hissediyor ve kendisinin odaya kapatıp ağlamak istiyor olsa da, eskisi gibi kendini öldürmeye çalışacak kadar kötü hissetmiyordu.



Erthyo odadan emin adımlarla çıkınca, Qian'da onu arkasından takip etti. Erthyo'nun onun için ne kadar ileri gidebileceğini görmek istiyordu. Sürekli onunla flört etmeye çalışan altı ejderhadan, Altın Ejderha gibi işin içine babası karışınca geri adım mı atacak? Yoksa kahverengi Ejderha gibi ihtiyatlı mı hareket edecek? Belki de Mavi Ejderha gibi işe mesafeli yaklaşabilirdi? En kötü ihtimalle Yeşil Ejderha gibi işi oyuna vurabilirdi.



Dış dünyayı çok fazla görmediği için nasıl bir tepki verebileceğini bilmiyor, işi altı ejderha üzerinden ölçüyordu. Ancak bilmiyordu ki bugün Erthyo büyük bir olay yaratacaktı.



***



Erthyo parti salonuna doğru yürürken onu birkaç adım arkasından takip eden Qian'ı görünce gülümsedi, onunla yan yana yürümek için durdu ve yoluna öyle devam etti.



İkili konuşarak balo salonuna doğru ilerledi.



Genel olarak kraliyet ailelerin yaptığı etkinlikler uzun sürmezdi. Bir gün ve gece, en fazla iki gün ve gece sürerdi ancak İmparator kızını çok sevdiği için tam yedi gün ve gece boyunca doğum günü yapmıştı. İmparatorun gücü ve saygınlığı yüzünden kimse karşı çıkmaya cüret edememişti.



Ayrıca buna karşı pek şikayetleri de yoktu. Büyük kişilerle arkadaşlık kurabiliyor, güçlü kişilerle arada dostluk savaşı yaparak hem antrenman yapabiliyor hem de partiye renk katıyorlardı. İki tarafta memnun olduğundan fazla laf eden yoktu.



Bugün yedi günlük etkinliğin son günüydü, özellikle herkes coşkuluydu. Çünkü biliniyordu ki böyle etkinliklerin ya ilk ya da son günü genç neslin savaştığı zamandı. Bu savaş İmparatorun sadece eğlenmek için yaptığı bir şey olsa da herkes biliyordu. Savaşlarda gençler ellerinden ne geliyorsa kullanıyor, birinci olan genç neslin bir numaralı kişisi seçiliyordu.



Şu anda final savaşının bitiş aşamasındaydılar. Alanda Altın Ejderha ve Yeşil Ejderha birbirlerine bakıyorlardı. İkili derin nefesler alıyor, son saldırıları için manalarını biriktiriyorlardı.



İkili birbirlerine keskin bakışlar attıktan sonra büyülerini yapmaya başladılar. Lung çarkları kafalarının üstünde belirdi. Mana ortamda titreyerek iki Lung Çarkını destekledi.



Arghh!!



Arghh!! İki Ejderha ortaya çıktı, ortamdaki baskı bir anda arttı. Ejderhaların pençeleri havayı kesecek, uzayı hafifçe bükecek şekilde hareketlendi ve birbirlerine atıldılar.



Bam!



İki Ejderha çarpıştı ve birbirlerine sarıldı. Acımasız saldırılarıyla birbirlerini ısırıyor, kesiyor ve yakıyorlardı. Ancak biri bile geri çekilmiyordu. Kanlar havadan yağmur gibi yağıyordu.



Bam!



Birbirine giren Ejderhalar tam 15 dakika boyunca birbirlerinden ayrılmadı. Nefeslerini tutan seyircinin sakinleşmesi 15 dakika sonunda güçsüz düşen Yeşil Ejderha silüetinin silikleşmesiyle oldu. Alanı çığlık ve alkış aldı.



Altın Ejderha gururlu bir şekilde durarak herkesi selamladı. Sonunda İmparatorun önünde eğildi.



''Güzel, Güzel. Altın cidden sıkı çalışmış, yüzümü kara çıkartmadı.'' Kara saçlı, keskin gözlü adam özel tahtında otururken Altın Ejderhayı övdü. Ne zaman oluştuğu belli değildi fakat havada kara renkli bir hap belirdi ve Altın Ejderhaya doğru süzüldü.



Altın ejderha hafifçe titredi. Hap alması İmparatorun onayını aldığını gösterirdi. Hedeflerine bir adım daha yaklaştığını hissedebiliyordu.



O böyle düşünürken kapı açıldı. İmparatorun sözü yeni bittiği için kimse konuşmaya cüret edemiyordu, bu yüzden ses çok çıkmıştı.



Herkes kafasını çevirdiğinde iki kişiyi gördü. Bunlardan biri Prensesleri, İmparatorun en çok sevdiği kızı Qian'dı. Siyah tül elbise giymişti, önemli bölümlerini kapatıyor ve saçında birleşerek son buluyordu, kahverengi saçları siyah tül giysinin dışında uyumlu bir görüntü oluşturmuştu. Siyah gözleri, siyah tül giysiyle hoş bir birlik oluşturmuş ve beyaz tenini ortaya çıkarmıştı. Parlak beyaz ten ise onu ulaşılamaz, nadir bir işçilik eseri yapmıştı.



Onun yanında Kızıl saçlı bir erkek vardı. Kızıl saçlı erkek, kızları etkileyebilecek kadar yakışıklıydı. Sert, keskin kızıl gözleri, bıçakla oyulmuş yüz hatları ile görenlere unutmayacağı bir anı sunuyordu. Cübbesi bol olsa da, ortamdaki herkes kaslı ve güçlü vücudunu görebiliyordu. Siyah cübbeyle birleşen görüntüsü onu Savaş İmparatoruna benzetmişti.



Görenlerin aklına ilk gelen şey ''Göklerin Seçtiği Çift'' diye düşünmüştü.



Qian, babasının kendine baktığını görünce kızardı. Aklına odada yaşanan anılar gelmişti fakat hızlıca yüzünden bu ifadeyi sildi. Babasının kızı haline girerek, annesi ve babasının yanına gitti.



Erthyo ise etrafa derin bir bakış atarak yan tarafa geçti. Odaya girenler ona birkaç defa baksalar da, mana ile bağı olmadığını gördüklerinde onu zengin bir ailenin işe yaramaz oğlu olduğunu zannettiler ve ona olan ilgilerini yitirdiler. Zenginlik, yakışıklılık ve güzellik bakiydi, asıl önemli olan güçtü.



Onun Qian ile bir ilişkisi olduğunu düşünenler ise hemen bunu kafasından attı. Prensesin nazik ve hoşgörülü mizacı düşünülünce muhtemelen onun peşine takılmış, Prenses Qian ise onu başından atmanın kabalık olduğunu düşünüp kalmasına izin vermiş olarak düşündü.



Erthyo etrafındakilerin ne düşündüğünü umursamıyordu. Sadece anonsun yapılmasını bekliyordu.



O beklerken odaya dik sırtlı, yaşlı bir kahya girdi. Normal uşakların aksine herkesin saygı duyduğu bir kahyaydı.



''Baş Kahya Lun'a saygılarımızı sunarız.''



''Baş Kahya Lun'a ve Madam Lun'a uzun ömürler dileriz.''



''Teşekkürler.'' Kahya sadece kafasını sallamakla yetindi. Hiçbirine karşı cevap vermedi. Ancak kimse ona laf edebilecek konumda olmadıkları için sadece burukça gülümseyebildiler.



Baş Kahya Lun etrafını iyice inceledi. Erthyo'da bir saniye fazla dursa da, sadece bu kadardı. Depolama yüzüğünden altın bir kağıt çıkararak okumaya başladı.



''Bildiğiniz gibi Prenses Qian 18 yaşına bugün girmiş bulunmakta. Ona uzun ömürler ve sınırsız güç diliyorum. İmparatorluğun başına geçtiğinde en parlak İmparator olması için dua ediyorum.'' Birkaç övgü sözünden sonra ana konuya girdi.



''Bildiğiniz gibi kadınlar, güç dünyasında küçük görülür. Bizimle eşit olsalar bile onu küçük görmek kemiklerimize işlemiş bir şey. Ancak bizim ulusumuzda böyle bir şey yok. Bildiğiniz gibi İmparatoriçe bir kadın olmasına rağmen tek sözü iki edilemeyecek bir güç barındırıyor ve küçük görülmüyor. Ancak inkâr edilemez bir gerçek var. Bu güç seviyesine ulaşmasında İmparatorun çok yararı dokundu.''



''Güç, Servet ya da diğer şeyler önemsiz. Asıl olay bir eşi olması ve onun korumasında kendini gösterebilmesidir. İmparatorda böyle olmasını istiyor, eşini sevmese bile en azından onun adından yararlanarak gücünü gösterebilmesini ve kendini kanıtlamasını istiyor. Bu yüzden hiç yapmadığı bir şey yapacak ve isteyenlerle onunla evlenme fırsatı sunacak.''



Sözleri odada yankılandı, o da anında yüksek konuşmalar ile dolmuştu. Kimse inkâr etmiyor, herkes İmparatora güçlü görüşleri yüzünden saygılarını sunarak onu övüyordu. Kahya Lun onları durdurmasaydı sabaha kadar onu övebilirlerdi.



''Ancak sadece fırsat sunacak. Sonuçta Prenses Qian'a birden fazla eş vermek onun adını kirletir. Bunun için İmparatorun gözüne girmeniz gerekiyor. Ki bildiğiniz gibi en büyük aday Altın Ejderha ancak İmparator herkesin yarışmasını istiyor. Sonuçta kendini gizleyen ejderhaları kimse bilemez.''


''Ancak biz Prensesimizi hazine gibi görsek de, onu bir mal ya da bir ''eşya'' olarak görmüyoruz. Uzunca düşünmeler sonunda tek bir sınav yapmaya karar verdik.'' Sesini olabildiğince çıkarmak için manasını kullandı.



''Zin Lung İmparator Mızrağı.''



Kelimeler kulaklara ulaşınca yıldırım çakması etkisi yaratmıştı. Bu mızrak, İmparatorluk için kutsal bir hazineydi. Söylenene göre Bilge seviyesi onu tek savuruşunda denizleri ikiye bölebilir, büyük orduları yok edebilirdi.



Aynı zamanda bu mızrak, kurucu İmparatorun kişisel silahıydı. Efsanelere göre Kurucu İmparator tek saldırı ile gökyüzünü ikiye bölmüş ve gökyüzünden yasa parçası almıştı. Bu yasa parçası İmparatorluğun en değerli ikinci hazinesi olarak çok gizli bir yerde kilit altında tutuluyordu. Oraya sadece İmparatorlar ve onun izin verdiği kişiler girebilirdi. Diğerleri sadece efsaneleri dinleyerek hayal kurabilirdi.



''Ona boyun eğdiren her kim olursa anında Prensesin eşi olarak seçilecek.'' Sonraki kelimeleri daha büyük etki yaratmıştı. Gökyüzünden yasa parçası koparabilen bir silaha boyun eğdirmek imkânsızdı, en azından bu odadakiler için imkânsızdı.



Söylenen göre bunu şu anki İmparator bile yapamamıştı. Aslında Kurucu İmparator bile yapamamıştı. O sadece belli seviyeye kadar onay almış, belli miktar güç ortaya çıkarabilmişti. Belli bir seviyeyi ortaya çıkarması Yasaları bölebilen bir silaha bu odadakiler ağızlarının suyunu akıtarak bakabilmekle yetinirdi.



Ancak kimse reddetmedi. Bunun bir test olduğunu düşündüler. İmparator bunu imkânsız olduğunu biliyordu. Sadece herkesin gerçek gücünü açığa çıkarmasını istiyordu, böylelikle gelecekte bu kişileri göz önünde bulundurarak kızına uygun bir eş bulacaktı.



Hizmetçiler saygılı bir şekilde eğilerek, ellerinde bir mızrak taşıyordu. Mızrak ellerine bile değmiyordu, elleri ve mızrak arasında tüy yastıklar bulunuyor, ellerinin değmesini engelliyordu.



Hizmetçiler mızrağı salonun tam ortasına koyarak İmparatora eğildi ve odayı terk ettiler.



Herkes gözlerini mızrağa dikmişti. Açgözlü, istekli gözler üstüne dikilmişti ancak kimse hareket etmiyordu. İmparator bir şey demediği sürece hareket edemezlerdi.



''Başlayabilirsiniz.'' Uzun söze ya da ritüellere gerek yoktu.



Önce çerezler başladı. Deneyen bir sürü kişi vardı, başaramayacaklarını bilseler bile denemekten geri kalmadılar. Çerezlerin hepsinin deneyip, pes etmesi tam 12 saati bulmuştu. Şaşırtıcı şekilde yaşlılar, olayla hiç alakalı olmayan ölümlü kişiler bile denemişti.



Erthyo biraz sıkıldığını hissetti ve esnedi. Sıkılsa da daha harekete geçme zamanı gelmemiş, eğer bir anda girerse şüphelenebilirlerdi. Her türlü şüpheleneceklerdi ancak en azından suikastçı ya da ajan gibi düşünmeyeceklerdi.



5 Ejderha da şanslarını denediler. Ancak başarılı olamadılar. Siyah, Mavi ve Kırmızı Ejderha hiçbir tepki alamadı, Kahverengi ve Yeşil Ejderha biraz titreme yaratabilmişti.



Sıra Altın Ejderhaya derin nefes aldı. Manasını etrafa yaydı, gözlerinde küçük Lung Çarkı silüetleri belirdi. Eli, altın pullarla kaplı, keskin pençelere sahip bir Ejderha pençesine dönüştü ve mızrağa dokundu.



Mızrak yavaşça titremeye başladı, ortamdaki hava saniyelik olarak yok oldu ve geri geldi. Mana İmparatoruna boyun eğiyormuş gibi yavaşça ortamdan çekildi. Mızrak titremeye başladı, titreme o kadar kuvvetliydi ki yer ve Altın Ejderhanın kolu bile titremeye başladı. Kolundaki titreme bedenine sıçradı. Bedeni spazm geçiriyormuş gibi titredi ancak Altın Ejderha Mızrağı bir saniye olsun bırakmadı.



Argghhhh!!


Bir Ejderha kükremesi Altın Ejderhadan çıktı. Gözlerindeki Lung Çarkları hareketlendi ve kollarında ortaya çıkmaya başladı. Yüzlerce Lung Çarkı birleşerek elinin içinde tek bir Lung Çarkı şeklini aldı. Bu Lung Çarkı ile etkileşime geçen mızrağın titremesi güçlendi.



argghh!!



Hatta küçük bir Ejderha kükremesi bile duyulabiliyordu fakat bu kadardı.



''Altın Ejderhadan beklendiği gibi, tek kükreme çıkartabilen oydu.''



''Prensese uygun tek kişi o. Mızrak bile onu onayladı.''



'''Haha, Güzel, güzel.'' Kalabalık heyecanla konuşurken, İmparator memnun bir tonda bıyıklarını sıvazladı. Havada bir hap oluştu. Bu sefer kırmızı olan hap, aroması ile herkesin manasını yenileyebiliyor, onlara inanılmaz bir haz sunuyordu.



Altın Ejderha heyecanla titredi. Havadaki hapı aldı ve ağzına attı. Ardından oturarak manasını yenilemeye koyuldu. Kalabalık ve O biliyordu ki, böyle önemli bir hapı ona vermesi onu onayladığını gösteriyordu.



Ve gerçekten öyleydi.



Gençler arasındaki turnuvada birinci olması önemli değildi. Sonuçta hepsi bir grup veletti ve birbirlerine vurup birinci olanı kızına alması tamamen saçmalıktı. Ancak Mızraktan Ejderha kükremesi çıkartması tamamen farklı bir şeydi. O ata kurucunun şahsi silahıydı, ondan herhangi bir tepki alabilmek zaten büyük bir olayken Altın Ejderha kükreme çıkarabilmişti. Kızının geleceğini emanet edebileceği genç olabileceğini düşünmeye başlamıştı.



Qian bile kafasıyla onaylamıştı, mızrak çok önemli bir hazineydi ve Altın Ejderha ondan ses çıkarabilmişti bu önemli bir olay demekti. Ancak fazla kafasına takmadı. Gözleri, hâlâ odanın kenarında duran Erthyo'ya kilitlenmişti.



Ve o anda Erthyo harekete geçti.



''Ses çıkartmak bu kadar önemli mi? O zaman mızraktan ses çıkarırsam senin kızını alıyorum yaşlı moruk.'' Herkes Altın Ejderhayı övmeye dalmışken bir ses onları bölmüştü. Seste alay yoktu, ancak kelimeleri ses çıkartmanın o kadar önemli olduğunu görmüyor gibiydi.



Erthyo kalabalığı araladı ve ilerlemeye başladı. Ancak fazla ilerleyemeden Kahya Lun önüne geçmişti.



''Hm? Ne yapıyorsun?'' Kahya Lun'un onu kesmesini anlayamamıştı. Sonuçta buraya şansını denemeye gelmişti, diğerlerini durdurmayıp kendini durdurması garipti.



''İşe yaramazlar kenarda durmalı. Kendine zarar verebilirsin.'' Direkt söze girdi. Kesin bir tonla konuştu ve önünden bir santim kıpırdamadı.



''İyi niyetlerin için teşekkürler fakat bu benim seçimim.'' Kendine işe yaramaz dediği için sinirlenmedi. Kahya Lun'un direkt konuşması ve gizli iyi niyeti yüzünden aslında onu sevmişti. Ancak bu vazgeçeceği anlamına gelmiyordu.



Onun yanından geçerek mızrağa yöneldi. Altın Ejderhaya doğru ilerlediğinde, Altın Ejderhanın kendine attığı dik ve soğuk bakışlarla karşılaştı fakat çok umursamadı. Sonuçta Altın Ejderha şu anda BüyükUsta seviyesindeydi, böyle birisinden korkarsa kendine nasıl Antik Hükümdar, Göksel Tilki ve Yeraltı Dünyası Yılanı varisi diyebilirdi.



Mızrağın önüne geldiğinde diğerleri gibi ritüel yapmadı. Diğerleri saygılarını sunmak için önünde defalarca secde ediyor, dokunmadan önce ellerini temizliyor ve en son mızrağa saygılarını sunarak ona dokunuyorlardı. Ancak Erthyo bunu saçma buluyordu.



Neden bunu yapıyorlardı? Mızrak bir silahtı, içinde bir ruh olsa da en fazla ona saygılarını sunmalıydın, mızrağın kendisine değil. Erthyo böyle düşünüyor, mızrağa saygılarını sunanları küçümsüyordu. Altın Ejderhada dahil.



Elini basitçe mızrağın üstüne attı.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44353 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr