50.Bölüm Qian'a Ard Arda Tokat

avatar
1949 12

İnatçı Yükselen - 50.Bölüm Qian'a Ard Arda Tokat


Küçük Beyaz parlak mavi bir kıyafet içindeydi. Kıyafet bedene yapışıktı. Bedenini detaylarını vurguluyordu. Toprak rengi ruju dudaklarını daha dolgun gösteriyordu. Üstüne giydiği pek fazla aksesuar yoktu. 

  

  

  

Bu sadelik onu çekici gösteriyordu. Nie ve Zie son azardan sonra daha itaatkâr olmuştu. Ustalarının dedikleri hiçbir şeyi geri çevirmiyorlardı. 

  

  

  

Şu anda da Küçük Beyazın saçını tarıyorlardı. 

  

  

  

Odanın kapısı açıldı ve birisi içeri girdi. 

  

  

  

Bu dünyada sadece Amy/Mia kardeşler böyle cüretkâr olabilirdi. Küçük Beyazda bunu bildiği için arkasını dönmeden konuştu. 

  

  

  

''Gene mi geldi? ''(Küçük Beyaz) 

  

  

  

''Evet. Israrla bizi kendisi götürmek istiyor.''(Mia) 

  

  

  

''Zie git ve onu reddet.''(Küçük Beyaz) 

  

  

  

''Tabii Usta.''(Zie) 

  

  

  

Zie kapıdan çıktı. 

  

  

  

Mia arkadaki kanepeye oturdu. Küçük Beyaz bir kafa sallamasıyla Nieyi yolladı. Sonra Mia'nın yanına geçti. 

  

  

  

Mia, Küçük Beyazla rekabet etmek için mavi bir kıyafet giymiş gibiydi. Ancak onun mavisi okyanus mavisiydi. Sade bir makyajı vardı. Kırmızı ruj insanlara dudaklarına bakmalarını emrediyordu. 18 kuyruğu özenle taranmıştı. 

  

  

  

''Durun giremezsiniz. Ustam reddettiğini söyledi.'' 

  

  

  

''Onunla kendim konuşmak istiyorum.'' 

  

  

  

''Olmaz. Ustam önemli bir konuşmanın ortasında. '' 

  

  

  

Dışardan sesler geldi ve anında kapı açıldı. Qian kapıyı çalmadan içeri girmişti. Özür bile dilemeden konuya girdi. 

  

  

  

''Bayan Mia, Bayan Amy ve Bayan Beyaz size Ziyafete kadar eşlik etmeye geldim ''(Qian) 

  

  

  

''Çık Dışarı.''(Mia) 

  

  

  

''Çık Dışarı ''(Küçük Beyaz) 

  

  

  

2 Buz gibi ses kulaklarına işitildi. Teklifinin üstünde bir saniye bile durmadan onu kovmuşlardı. Bu sözler üstüne Qian'ın yüzü çirkinleşmişti. 

  

  

  

''Anlamadım.''(Qian) 

  

  

  

''Sana çık dışarı dedim. Tekrar ettirme yoksa buradan çıkarken bir uzuv kaybedersin.''(Mia) 

  

  

  

Bu sözleri söylerken ki ses tonu o kadar soğuktu ki Qian titremişti. Daha fazla durmadan dışarı çıktı. 

  

  

  

Qian çıkınca Nie gözlerin üstüne indiğini fark etti. 

  

  

  

''B-B-Bu öğrenci tekrar hata yaptı. Ölmeyi hak ediyor.'' Deli gibi titriyordu. Gözlerinde korku dışında hiçbir şey yoktu. 

  

  

  

''Ondan daha güçlüsün fakat onu durdurmadın. Bu da Ustanın kararlarını hor gördüğün, hiçe saydığın anlamına gelir. Sana ne yapmalıyım? ''(Küçük Beyaz) 

  

  

  

Küçük Beyazın Ölüm Aurası bir tırpana dönüştü ve Nienin boynunda dolanmaya başladı. 

  

  

  

Ölüm Aurası o kadar güçlü ve ağırdı ki Nie bir an için öldüğünü zannetti. Ancak Küçük Beyazın sözleri onu kendine getirdi. 

  

  

  

''Bu öğrenci kararlarınızı hor görmeye cüret edemez. Bu öğrenci ne kadar o insanı sevmenizi anlasa da Sadece-Sadece Ustamın yanında durabilecek bir erkek istedi. Sadece bu.'' Yalan söylemek, hem de bu ikilinin yanında. Saniyesinde ölüm anlamına gelirdi. 

  

  

  

''Seni bir kere affetmiştim. O da Sahip istediği içindi fakat bu sefer affetmeyeceğim. Ancak Niyetin iyi. Sadece 1 kırbaç atacağım.''(Küçük Beyaz) 

  

  

  

Sayı az olduğu için rahat bir nefes alamazdı. 1 tane olduğu için tedirgin olması gerekiyordu. Bu 1 kırbaç muhtemelen Nie'nin şu anki gücünün onlarca hatta yüzlerce katı belki de daha fazlası demekti. Yaşayacağı acıyı on yıllar boyunca unutamayabilirdi. 

  

  

  

Ancak boyun eğdi ve Kıyafetini indirdi. Hiçbir parçasını gizlemeden önünde eğildi ve sırtını döndü. Cezasını beklemeye koyuldu. 

  

  

  

Küçük Beyaz Nie'nin hatasını kabullendiğini görünce bakışları yumuşadı. Acıyı biraz azaltmaya karar verdi. Bu bir 10 yıl erken unutturabilirdi acıyı. 

  

  

  

Ölüm Elementinden bir kırbaç oluştu. Ne kadar güçlü olsa da etrafa zararı yoktu. Bu da mutlak enerji kontrolünü gösteriyordu. 

  

  

  

Kırbacı kaldırdı ve sırtına salladı. 

  

  

  

ŞAAKKK. 

  

  

  

AHHHHHH 

  

  

  

Ses o kadar güçlüydü ki odanın dışındaki Qian, evin dışında bekleyen yardakçısı bile sıçramıştı. 

  

  

  

Odanın içi kan ve et parçaları ile kaplıydı. 

  

  

  

''Yarayı kapatmana izin veriyorum fakat acı hissini mühürleyemezsin ya da azaltamazsın.''(Küçük Beyaz) 

  

  

  

''Bu öğrenci anlıyor.''Nie boyun eğdi ve beyaz bir ışığa dönüşüp Küçük Beyazın sırtına ulaştı. 

  

  

  

Mia bu görüntüden fazla etkilenmedi. Ona böyle bir şey olsaydı daha kötüsünü bile yapabilirdi. 

  

  

  

''Gidelim. ''Mia odadan çıktı. Küçük Beyazda onun arkasından gitti. 

  

  

  

Küçük Beyazın dışarı çıktığını gören Qian'ın yüzünde heyecan değil korku vardı. 

  

  

  

İkili ona bakmadan evden çıktı. 

  

  

  

Havalandılar ve bir anda yok oldular. 

  

  

  

''Genç usta..'' Yardakçı bir şey söylemek için öne çıktı. 

  

  

  

''Ağzını bile açma. Sadece sür ''Qian konuşacak havada değildi bu yüzden araca bindi ve sessizce oturmaya başladı. 

  

  

  

*** 

  

  

  

Gökyüzü kararmıştı fakat bir yer parlaklık içindeydi. 

  

  

  

Gökyüzüne uzanan asil bir bina parlak ışıklar yanıyordu. Bazıları ışık büyüsüyle yapılmış, bazısı beyaz ateşle yapılmış, bazısı ise ışık ruhları konmuş fenerler vardı. İçeri insanlar girip duruyordu. Girenleri hizmetçiler karşılıyor ve masalarına götürüyordu. 

  

  

  

Küçük Beyaz ile Mia binanın içine girince odak noktası oldu. 

  

  

  

''Tilki Tanrısı değil mi O? Aman Tanrım bu kadar güzel olunabilir mi? '' 

  

  

  

''Çok Kıskandım. Doğal güzellikleri çok fazla.'' 

  

  

  

''Yılan Tanrısı Yeraltı Dünyasında 2.liğe geçmiş diye duydum. Sadece kız kardeşi ondan önde. Tebrik etmeli miyiz?'' 

  

  

  

''Tabii ki de etmeliyiz. Bu onlarla en azından konuşmak için bir şans.'' 

  

  

  

Bazıları çekingen davranırken bazıları agresifti. Kendileriyle konuşmaya gelenlerin hepsini yüzünde gülümsemeyle karşıladılar. Hepsini ret de edebilirlerdi fakat yapmamayı seçmişlerdi. 

  

  

  

Ortam giderek ısınıyordu. Bir süre ortam böyle devam edince Qian ortaya çıktı. Elindeki bardağı kaldırdı. 

  

  

  

''Bu bardağı buraya gelen herkese kaldırıyorum. Geldiğiniz için teşekkürler. Burada olmanız bile büyük bir zevk...''Bir süre daha gereksiz konularda konuştu. 

  

  

  

En sonunda asıl konuya geldi. 

  

  

  

''Burada hepinizin önünde bir itiraf yapmak istiyorum. 'Tek dizinin üstüne çöktü ve Amy/Mia ve Küçük Beyaza döndü. 

  

  

  

''Bayan Amy, Bayan Mia ve Bayan Beyaz. Ben burada herkesin içinde sizi sevdiğimi ilan etme cüretinde bulunuyorum. Sizin tüm kalbimle seviyorum ve benimle olmanızı istiyorum.''(Qian) 

  

  

  

''Bu da ne? Bir İtiraf. Ne düşünüyorsunuz sizce ne cevap verecekler? '' 

  

  

  

''Bence kabul edecekler. Buradaki en iyi erkek o.'' 

  

  

  

''Bence de kabul edecekler.'' 

  

  

  

Çoğu kişi kabul edeceklerini düşünüyordu. 

  

  

  

''Durun cevap vermeyin. Bu konu çok ani oldu. Size düşünmeniz için zaman veriyorum.'' Daha herhangi bir şey demeden bunları söylemişti. 

  

  

  

''Hey-''(Amy) 

  

  

  

''Bayan Amy lütfen bunu düşünün.''(Qian) 

  

  

  

''Oi-''(Küçük Beyaz) 

  

  

  

''Bayan Beyaz aceleci olmak iyi bir şey değildir.''(Qian) 

  

  

  

''Lan-''(Mia) 

  

  

  

''Mia Hanım zamanınızı kullanın.''(Qian) 

  

  

  

Gelen cevapları ustalıkla reddediyordu. 

  

  

  

Küçük Beyaz ve Mia'nın alnındaki damarlar belirmeye başladı. Kızdıkları belliydi. 

  

  

  

Mia havaya uzattı ve yumruk haline getirdi. Qianın sözleri bir anda kesildi. Tek duyulan konuşmaya çalışan Qianın homurtuları. 

  

  

  

''Dinle Bay Her şey Ben. Bunu bir kez söyleyeceğiz. Bundan sonra bizi bu konuda rahatsız edersen kaba olduğumuz için bizi suçlayamazsın.''Amy ve Mia aynı bedeni paylaştı ve aynı anda konuşmaya başladı. 

  

  

  

''Bizim sevdiğimiz başka bir kişi var. Ne kadar teklif edersen et biz ona aitiz. Bu yüzden bir daha böyle bir teklifle kapımıza gelmez.''(Amy/Mia) 

  

  

  

Qian tokat yemiş gibi kafasını yana çevirdi. Ancak duyduklarına inanamamış gibi ağzı açıktı. Ortamdaki herkesin ağzı açıktı. Reddetmek neyse de kimse böyle bir cevabı beklemiyordu. 

  

  

  

İnsanlar anında Küçük Beyaza döndü. 

  

  

  

''Bende Aynı kişiye aitim. Onun yanında sen.. heh.. Bahsetmeye değmezsin ''Küçük Beyazın cevabı daha da sertti. 

  

  

  

Herkes havadaki tokat seslerini duyabiliyordu. Cismen bir tokat olmasa da lafları ile Qianı tokatlamışlardı. 

  

  

  

Qian yanağına dokundu ve konuşmaya başladı. 

  

  

  

''Kim olduğunu sorabilir miyim? ''(Qian) 

  

  

  

''Tabii. O Alt dünyalardan bir insan. İsmi Erthyo ''(Amy/Mia) 

  

  

  

''Alt Dünya mı? Öyle gereksiz bir insanın neden var olduğu bile sorgulanmaz. Neden onu seviyorsunuz ki? Sevginizin kırıntısına laik değil.''Qian sonunda sesini yükseltmişti. 

  

  

  

Amy/Mia ve Küçük Beyaz derin bir iç çekti. Eğer Erthyo olmasaydı belki Qianı düşünebilirlerdi. Ben merkezci kişiliği hariç hiçbir kusuru yoktu. Ancak şu an Erthyo vardı ve onun kişiliği ve yapısı ile Qianı karşılaştırıyorlardı ve aradaki farkın ne kadar büyük olduğunu görmüşlerdi. 

  

  

  

''Sevgimize layık olmayan asıl kişi sensin.''(Amy) 

  

  

  

''Acınası.''(Küçük Beyaz) 

  

  

  

Şak, Şak 

  

  

  

Çifte tokat sesleri havada yankılandı. Laflarıyla ardı ardına Qianı dövmüşlerdi. 

  

  

  

Amy/Mia ve Küçük Beyaz daha fazla o ortamda bulunmak istemedi ve ayrıldı. 

  

  

  

Utancından dolayı Qianda acilen ayrıldı. 

  

  

  

''Sanırım bu olay bitince ilk bizim buradan çıkmamız gerekli.''(Küçük Beyaz) 

  

  

  

''Evet fakat bizi durduramazlar. Gizli bir kozum var. ''(Amy) 

  

  

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44344 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr