Yılbaşı Özel Karakter Röportajı (1)

avatar
1226 7

Ejdertanrı Efsanesi - Yılbaşı Özel Karakter Röportajı (1)


Noah düşüncelere dalmış, şüphelerinden kurtulmak için çabalarken bir anda olduğu yerden kayboldu. Birden kaybolduğu için bilmese de o gittiği gibi gezegendeki zaman akışı dona kalmıştı.



Satou, kadınlarıyla birlikte Elisa’nın bir izini buldukları için hemen tahmini gidişat yönüne doğru gitmeye başlamışlardı. Fakat tam o anda Satou’nun içi huzursuz oldu.


“Sizde bir şeyler hissettiniz mi?”


Sorusu cevapsız kaldı. Ne olduğunu anlamayan Satou onlara döndüğünde heykel gibi durduklarını fark etti.


‘Kadim bir güç gezegeni kuşattı. Her neyse hedefi sensin.’


Damon’un konuşması da tedirgin olan ruh haline ekstra bir endişe katarken birden bire o da Noah gibi ortadan kayboldu.



“Özümse, Zentetsu.”


Ikki’nin etrafında bir vakum oluştu. Zentetsu’yu, tam olarak ortaya çıkmadığı halde, etrafındaki tüm büyü gücünü özümseyip, Ikki’ye aktardı. Bu, Nada’yla güçlendirilmiş bir silahın en temel etkilerindendi.


Ikki, istem dışı olarak dengesiz bir baskı yaymaya başlasa da bir kaç saniyede bu baskı yok oldu. Zentetsu da eş zamanlı olarak ortalıktan kayboldu.


Kaybolduğu sırada da birden bire zaman durdu ve kendisi ortadan kayboldu.



“Öhöm, öhöm. Deneme, bir, iki, üç. Sesim geliyor mu? Heh, güzel. Merhabalar! Ben Deus Writer, her yıl muhtemelen yapılacak olan Yılbaşı Özel Karakter Röportajına hepiniz hoşgeldiniz!”


Kendini Deus Writer olarak tanıtan aşırı yakışıklı, vücudunda hiç bir kusur olmayan adam gür sesiyle, gösterişten yoksun olan sahnenin önünde sanki bir televizyon programındaymışçasına eğildi.


Ve nereden geldiği bilinmeyen alkış sesleri onu karşıladı. Alçak gönüllü bir şekilde alkışları kabul eden Deus, kıkırdadı.


“Hehe, bugün konuklarımızı eminim ki biliyorsunuzdur. Fakat illaki tanıtmak gerekirse, ilk konuğumuz. Vampir, Kabus ve İnsan melezi, koyduğum yasalara karşı gelen sistemli piç, ya da siz okurların daha yakından tanıyacağı bir ünvanla Acıların Çocuğu Noah!”


Alkış sesleri yükselirken nereden geldiği bilinmeyen ışık Noah’ın oturduğu koltuğa doğrultuldu.


Noah, buraya geldiği gibi olayın ne olduğunu ve bittiğinde burada olanları hatırlamayacağı konusunda bilgilendirilmişti. Bu yüzden hiçbir şekilde olay çıkartmadı. Fakat, bu ona sesleniş tarzından rahatsız olmadı değildi.


Yüzünü buruştursa da pek konuşmak istemediğinden sessiz kaldı.


Deus onun bu tavrını görünce,


“Merhaba Noah bey! Nasılsınız? Mevcut ruh haliniz iyi midir?”


“İyiyim.”


Oldukça soğuk bir yanıttı.


“Hey, hey. İşimi baltalama. İlk defa böyle bir program sunuyorum zaten.” dedi Deus aceleci bir şekilde.


Sonrasında ise hızla toparlanıp iç geçirdi ve sıradaki konuğu aldı.


“İkinci konuğumuzu almanın zamanı geldi. O ki, yazarın kutsanmış piçi, o ki yazarın göz bebeği, o ki Ejderhalara Hükmeden! O ki, Yazarın bile şansına sövdüğü adam! Satou Black!”


Alkışlar, çığlıklar ve erkeklerin küfürleri havada karışırken ikinci koltuğa ışık geldi. Satou ani gelen ışık yüzüne bir anlığına gözlerini kıssa da çekici tavrını koruyordu.


Noah gibi o da bilgilendirilmişti.


“Her şeyden önce. Yazar senin ta amına koyayım. Hani yeni kız lan!? Kaç bölümdür bir grup bile yaptırmadın piç!”


Satou’nun küfürlerini duymamazlıktan geldi Deus.


“Öhöm, öhöm. Satou bey formunda anlaşılan. Ona hal hatır sormama gerek yok. Sıradaki konuğu da alalım. Devamı olup olmayacağı belli olmayan serinin mcsi, Kurogane Ikki’nin vücuduna reenkarne olan sapık ruh! Gel buraya Ikki!”


Ikki de diğer koltukta belirdi. Sakin bir tavrı vardı. Bu sebeple de Deus hiç yanaşmadı ona.


“Öhöm, öhöm. Her neyse herkes geldiğine göre artık sorulara başlayabilirim. Ne dersiniz?”


Üçlü de onayladı ve belirsiz alkış sesleri yankılandı.


“Peki Noah bey, ilk soru size.” Oldukça neşeli tavrına rağmen Noah’ın mahkeme duvarı gibi olan suratı tüm havanın içine sıçıyordu.


Noah soğuk bir şekilde onayladı. Bundan sonra soru cevap kısmı başladı.


“Noah bey, çoğu okurumuz sizin sisteminizin sınırını merak ediyor. Bu sistem tam olarak nelere kadir?”


Buna cevap Noah’tan değil sistemden geldi.


[Kullanıcıya, her türlü bilgi vererek gelişimde yüksek diyarlara ulaşması için proglamlandım.]


“Her türlü bilgi derken? İstediği sürece her türlü bilgiyi elde edebilir mi yanii? Mesela bir kadının nasıl baştan çıkarılacağı gibi?”


Deus’un yüzünde oldukça meraklı ve ilgili bir ifade varken, sistem soğuk bir şekilde hayallerini yıktı.


[Kullanıcı henüz bunu öğrenecek yetkinliğe ulaşmadı.]


“Tch. Sistemleri bu yüzden sevmiyorum. Öyleyse ikinci soruma geçelim. Bu soru bir okuyucumuzdan gelmiş. Diyor ki; “Noah, Yazarına sıralayacağın tüm küfürleri sıralar mısın? Lütfen.””


Noah derince bir nefes alıp saydırmaya başladı.


“Seni doğuran ebeyi, ruhunun oluşmasına sebebiyet veren sistemin ve seni benim serimi yazmaya iten şey, her neyse onların hepsini sana sokayım yazar.”


Sonrasında ise rahatlamış gibi bir nefes aldı. Deus ise sadece yüzünü buruşturdu.


“Günümüz okurları ve ana karakterleri çok saygısız. Cık, cık.”


Sonrasında durdu ve neşeli bir yüz yaptı.


“Neyse, neyse. Olumsuz olmaya gerek yok. Diğer sorumuz Satou bey’e. Satou bey, Tüm okurların merak ettiği o soruyu soruyorum. Daha kaç harem üyesi alacaksınız ve küçük Satou’lar ne zaman?”


Satou soruyu duyunca yüzünde pis bir sırıtış belirdi.


“Ejdertanrı namımı Tanrısal Düzleme çıkarana kadar sevdiğim kadınlarla olmaya devam edeceğim. Ve evet, yakın zamanda küçük Satou’lar olabilir.”


Satou’nun dediği üstüne şaşkınlık nidaları atıldı. Hatta öyle ki Noah bile yorum yapmadan edemedi.


“Benden daha genç olmasına rağmen, oldukça sapık bir zihniyeti var…”


Satou onun dediğini duyunca ona baktı ve nereden olduğunu bilmediği bir aşinalık sezdi.


“Hey! Seni tanıyor muyum? Oldukça aşinalık seziyorum senden.”


Noah da benzer bir his hissetse de tam cevap verecekken Deus böldü.


“Hey, hey, hey. Bu spoiler’a giriyor yalnız! Lütfen yani...”


Bunun üstüne üçü de sessizleşti. Deus devam etti.


“Sıradaki sorumuza geçmeden önce Satou bey'e şimdiden çocuklarının sağlıklı sıhhatlı büyümesini diliyor, şansının ebesini emcüklüyoruz. Neyse, sıradaki soru. Bu soruyu, tüm okurlar merak ediyor, ve bazı eşcinsel sapıklar bunun için yazara baskı yapıyor. Gay olmayı düşünüyor musunuz?”


Sessizlik. Sahneye büyük bir sessizlik hakimdi. Deus bile bu soruyu sorarken ürperdiğinden bir şey çıkmadı ağzından.


Satou ise bunu duyunca, ifadesi karardı ve tüm öldürme niyetini salarken sırtından görkemli kanatları çıktı.


“Gay olmayı düşünmüyorum. Fakat gay olmamı isteyenler varsa onları sikmekten çekinmem!”


Satou’nun tehditkar otoriter tavrına diğer iki mc de destek çıktığını belirtir gibi öldürme niyeti salmaya başladı.


“Tamam, tamam. Sakin olun. Sorulara devam edelim. Ikki bu soru sana. Yeniden doğmanı sağlayan tekniği toplamak için neden bu kadar çaba sarf ettin?”


Ikki sakin bir ifadeyle cevapladı.


“Sebebi basit. Olduğum evren benim güçlerimi kısıtlıyor. Fiziğim için farklı tip güçler lazım olduğunu fark ettiğimden beri, evrenden kaçmaya çalışıyordum. Teknik, kaçmamı kolaylaştıran bir anahtar oldu. Bir daha kullanır mıyım? Hiç sanmıyorum.”


Ikki cevaplarken sessizce fısıldayarak Noah, Satou’ya sordu.


“Haremle ilgilenmek zor olmuyor mu?”


“Bir ejder olarak libidon yüksekse, hayır hehe.”


Noah anlamış bir şekilde onayladı.


O sırada Deus Ikki’nin cevabını onayladı.


“Anlıyorum, anlıyorum. Öyleyse sıradaki soruya geçelim. Bu soru üçünüze de. Yaratıcı’dan bir dilek hakkınız var. Ne dilerdiniz?”


Satou tereddütsüz,


“En güçlü olmayı dilerdim.” dedi.


Ikki ise,


“Annem, babam ile huzurlu bir yaşam dilerdim.” dedi.


Noah ise,


“Yuen’in dirilmesini dilerdim.” dedi. (MinPei: AgaB)


Üçlünün yanıtlarını duyunca Deus gülümseyerek yanıtladı.


“Satou, senin kaderin en güçlü olmak zaten. Merak etme dileğin gerçekleşir. Ikki, umarım dileğin gerçekleşir. Noah sen ise… Üzgünüm ama onun gerçekleşmesi öyle kolay değil. Bu sebeple onun yerine bu TV Show bitince sana yardımcı olacak ufak bir şey vereceğim.”


Noah ne demek istediğini sormak istese de Deus ona sorma fırsatı vermeden devam etti.


“Neyse ne diyorduk? Ha sıradaki soruya gelmeden önce, benimde bir kaç sorum var. İlk olarak beyler, kaç santim?”


“._.”


“._.”


“._.”


“Hadi ama beyler! Bu show sadece okurlar ile bizim aramızda. Evrende başka kimse öğrenmeyecek sonuçta değil mi? Utanmaya gerek yok.”


Üçlü eş zamanlı bir şekilde bu Deus Writer isimli adamı dövmek için çok yoğun bir istek duydular. Fakat kendilerini tutmayı bir şekilde başardılar.


“Seni hiç alakadar etmez.”


Aldığı ortak cevap konusunda tek yapabildiği iç geçirmek oldu Deus’un.


“Her neyse… Şakayı bırakıp sorulara devam edeyim. Bu odada birisiyle dövüşmeniz gerekse, kiminle dövüşürdünüz?”


Satou ve Ikki tereddütsüz bir şekilde,


“Noah tabii ki.” dedi.


Noah ise sinirli bir şekilde,


“Sakat birisinin ciddi ciddi biriyle dövüşebilmesini mi bekliyorsun!?”


“Hehe, haklısın.” demekle yetindi Deus sadece. Sonrasında ciddiyetle sormaya devam etti.


“Bu sorum sadece Noah’a. Yuen’in ölümünü görünce hissettiğin o öfke haline rağmen, kontrolü Heron’a vermen bir çok okuru rahatsız etti. Sence o an verdiğin karar doğru muydu?”


Noah’ın ifadesi karardı. O an gözünün önüne gelmiş gibiydi. Fakat buna rağmen üzgün bir tınıyla cevaplayabildi.


“Evet… mevcut olduğum güce hakim olmadığımdan kullanamazdım düzgün ve muhtemelen Heron olmasa çoktan ölmüştüm.”


Noah’ın verdiği cevaptan tatmin olmuş gibi Noah’ın zihninde delice bir kahkaha duyuldu. Fakat o bunu önemsemedi.


“Anlıyorum. Peki ya Lunette? Onunla ilgili ne düşünüyorsunuz?”


Noah bir an durdu. Sonrasında cevaplarken emin değil gibiydi.


“O… İyi birisi. Çok cana yakın davranıyor. Ne kadar kötü davranmaya çalışırsam, çalışayım, sanki özümü biliyormuş gibi yakın davranıyor…”


“Peki duygusal anlamda? Bir hissin filan var mı?”


Bu soruyu duyunca sadece Noah değil, Satou ve Ikki bile bu soruya kahkahalarla gülmeye başladı.


“Hehehe!”


“Hahaha!”


“Haha!”


Üçününde neden güldüğü apaçık belliydi.


“Senin gibi bir yazarımız varken istemese bile o yakınlaşmayacak mı onunla? Hahah!”


Satou’nun dediğine ise Deus'da aynı şekilde gülerek eşlik etti.


“Haha! Haklısınız, haklısınız. Diyecek sözüm yok. O zaman sorulara devam. Üçünüze soru yine. Gelecekte ne yapmayı düşünüyorsunuz?”


Ikki biraz düşündü ve ardından cevapladı.


“Öncelikli hedefim Yedi Kılıç Kralı olmak. Olduktan sonra ise, kadınlarımla -ki o zamana kadar kaç kişilik olacak haremim acaba kim bilir?- birlikte evrenden uzaklaşmanın bir yolunu bulacağım. Bulduktan sonra da ilk geçişim Bleach evrenine olacak.”


Satou ise düşünmeden direkt cevapladı.


“Önce Öğretmenimi bulacağım. Sonra, kadınlarımı güçlendirmenin bir yolunu bulmaya çalışacağım. Aşırı hızlı güçlendiğimden geride kalmalarını istemiyorum. Bunun dışında… başka da bir şey yok.”


Noah ise bu konuda sessiz kalmayı tercih etti. Noah’ın durumu zaten belliydi. Yine de Deus Noah’a bir kez daha sormaktan çekinmedi.


“Peki ya sen Noah?”


Noah düşünüp istemese de yanıtladı.


“...Sistemim bana bir çözüm bulana kadar Cennet köyünde huzurlu bir şekilde yaşamak istiyorum…”


Deus, bunu duyunca içinde bir tutam acıma hissetse de bir şey söylemedi. Bunun yerine…


“Pekalaaaa depresif olmayın. Şimdi, başka bir soru daha sormalı mıyım diye bakıyordum da. Soracak soru kalmamış. Bu nedenle şovu bitirme kararı aldım. Şov bitmeden önce… söylemek istediğiniz bir şey var mı okuyuculara?”


“Yazara sövmeyi eksik etmeyin.”


“Kıskananlar çatlasın.”


“Maceralarımızı okurken keyif aldıysanız ne mutlu bize.”


Üç farklı tarz yanıt Deus’u hafif şaşırtsa da bir şey demedi.


“Beyler, bayanlar! Yılın ilk röportajı sona ermiş bulunmaktadır. Bu röportajı beğendiyseniz beğeni ve yorum atmayı unutmazsanız çok memnun olurum!”


*Alkış sesleri*


Işıklar sönerken Deus hemen onları göndermedi.


“Gitmeden önce, yeni yıla özel üçünüze de bir hediye vereceğim. İlk olarak Noah.”


Deus elini salladı ve Noah’ın sakatlanmış dantianında bir küre belirdi.


“Zamanı geldiğinde bu küre sana oldukça destek olacak. Tabii sen bunu daha sonraları fark edeceksin.”


Deus’un dediğini duyan Noah’ın kafası karışsa da sessiz kalmayı seçti. Nasıl olsa sakattı? Ne yaptıysa bir anlamı yoktu.


“Sıradaki hediye Satou’ya.”


Elini salladı bir kez daha. Fakat Satou’ya görünürde hiç bir şey olmadı.


“Bir Ejderha olmana rağmen zevke kendini çabuk kaptırıp dayanıklılığını düşünmüyorsun. Bunu gidermek için bir hediye yolladım sana. Değerini bil.”


Satou ne demek istediğini anlayınca minnettar bir şekilde önünde hafifçe eğildi. Normalde birisine eğilince zorluk çıkaran kanı da nedenini bilmesede hiç bir sorun çıkartmadı.


“Ve son hediye. Ikki, Nada fiziğini yeterince iyi bilsende ileride karşına zorluklar çıkacak. Bundan dolayı, sana da bir tür sistem veriyorum. Hem fiziğini kontrol edebilmen için, hem de daha stabil güçlenebilmen için.”


Ikki, Deus’un dediğini duyduktan sonra afalladı. Afalladığı esnada ise zihninde bir ses duydu.


[Nada Sistemi başarıyla kuruldu!]


Sesi işittikten sonra Ikki de minnettar bir şekilde eğildi. Bunun kesinlikle onun işine yarayacağını biliyordu.


İki minnettar bir boş boş bakan ana karakterine bakan Deus Writer ise pis bir gülümsemeyle,


“Öyleyse bugünlük benden bu kadar. Hepinize hayatlarınızda kolay gelsin. Yeni yıl umarım hepinize iyi gelir.”


Vee üç ana karakterde ortadan kayboldu. Hepsi kendi evrenine ve zamanına dönerken Deus Writer yaptıklarının sonuçlarının ne olacağını oldukça merak etmekteydi.


[EN: “Ikki’nin bi sistemi eksikti o da oldu sayende. Ayrıca bu bölüm ne kadar komik olsada aşırı argo kullanımı vardı yazar bey.”


Hiçlik Tanrısının Yolu editörü Riri Hitotsuyanagi]


[EN: Noah'a ne yaptığın hakkında birkaç fikrim var ama emin değilim. Olum çocuğu çöp ettin ya amk. Seri sağlık getir lan Noah'a.


Vampir Hükümdarı editörü MinPei]






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44344 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr