Çeviri: LitLover Düzenleme: Kharsmi

"Bu Küçük Hazine'nin çizdiği ilk insan portresi." Lu Tingxiao, Ning Zi'nin elindeki portreye bir göz attıktan sonra bu yorumu yaptı.

"Gerçekten mi? Ne büyük şeref!" Ning Xi gerçekten çok mutlu olmuştu.

"Öğle yemeğinde ne yemek istersin?" Lu Tinxiao sordu.

Görünüşe bakılırsa Ning Xi'nin burada kalmasının yanı sıra beslenmesi için de hazırlıklıydı.

Ning Xi tam konuşacakken telefonu çaldı.

Arayan Chang Li'ydi.

Acaba onun için başka bir rol daha mı ayarlamıştı?

“Hello, Chang-jie.”

"Ning xi, Land Under Heaven* bugün saat 12'de Grand Pearl Otel'de bir açılış töreni düzenliyor. Sakın geç kalma."

D.N: Bizimkinin yan rol kaptığı film.

" Ne? 12'mi ? Bugün 12 mi?"

"Evet, bugün."

"Chang, neden daha önce haber vermiyorsun? Saat neredeyse 11!"

"Önceden haber vermiyor muyum? Bir saat önceden haber verdim ya işte."

"Bir saat oraya varmam için bile yeterli değil. Üstelik daha giyinmem ve makyaj yapmam lazım."

"Onlar benim problemim değil, beni kızdırma şuan çok meşgulüm. Kapatıyorum."

Cümlelerini bitirdikten sonra, telefonu kapattı.

"Chang! *****!" Ning Xi telefonu fırlattı.

Ağzından çıkan kelimeleri farkettikten sonra donup kaldı.

Küçük Hazine de şaşırmıştı.  

Lu Tingxiao da olan biteni şaşkınlıkla izliyordu.

Ning Xi işte tam da şu an utançtan kendini gömeceği bir çukur kazmalıydı. Yüzünü sildi.  

Telaştan, hala Lu malikanesinde olduğunu hatta yanında küçük bir çocuk olduğunu unutmuştu.

Aslında Lu Tingxiao'nun yanında ağır başlı bir hanımefendi gibi davranmak niyetinde değildi ama yine de Küçük Hazine'yi kötü etkilemek istemezdi.

İki kez öksürdükten sonra, "Şey, Küçük Hazine bunları hiç duymamış ol tamam mı? Teyzeciğin yaptığı hareketten insanları azarlamayı öğrenemeyiz, değil mi? Çünkü teyzeciğin azarladığı şey zaten bir insan değildi!" Ning Xi ciddi bir şekilde açıkladı.

Küçük hazine hiç birşey anlamamış gibi gözlerini kırptı ve başını salladı.

Lu Tingxiao gözlerinde hafif bir gülümsemeyle sordu: "Ne oldu?"

Ning Xi dişlerini gıcırdatarak, "Land Under Heaven için bugün saat 12'de başlayan bir açılış töreni var.  Ve benim müdürüm bunu bana haber vermek için şimdi aradı. Saat neredeyse 11! Buradan Grand Pearl oteline gitmem bile en az 50 dakikamı alır, kaldı ki kameralar önüne makyajsız çıkamam."

"Neden çıkamayasın? Makyajsız da güzelsin."

Ning Xi bir an sersemledi. Lu Tingxiao'nun bu denli yumuşak olabileceğini beklemezdi.  Kafasını kaşıyarak utanç içinde öksürdü. "iltifatınız için teşekkür ederim Sayın Lu, ama eğer bu tarz organizasyonlarda makyaj yapmazsam bu kabalık olarak düşünülebilir. Dahası, şuanda hiç uygun kıyafetim yok ve bütün medya kuruluşları orada olacak.   Aaaaaaah! Bu durum çok sinir bozucu.."

"Bekle bir dakika." Lu Tingxiao elini kaldırarak ona sakin kalmasını işaret etti, sonra telefonunu aldı ve arama yapmak için avluya doğru yürüdü.

On dakika sonra, soluk soluğa birisi geldi.

"CEO Lu, istediğiniz malzemeleri getirdim, başlıyor muyuz?" Gelen kişi üzerinde delikleri olan bir kot ve gri pamuklu bir ceket giyinmişti. Sol kulağında koyu mavi bir küpe vardı.

Ning Xi gelen kişinin aslında tanıdık bir yüz olduğunu anladığında çok şaşırdı.

Elbetteki bu tanıdık yüz Ning Xi'yi hiçbir şekilde tanımıyordu.

Bu adam Altın Çağ Yapımın altında çalışan Tanrı Eli olarak bilinen ve aynı zamanda ünlü aktris Su Yimo'nun kişisel makyözü olan Arthur'du.

Arthur, onun gibi önemsiz kimselerin ancak uzaktan bakabileceği ünlü birisiydi.

"Bu?" Ning Xi 'nin yüzünde endişe vardı.

"Onu tanımıyor musun?" Lu Tinxiao sordu.

"Elbette tanıyorum, ünlü Arthur. Ama siz onu ne için aradınız?"

"Tabii ki sana istediğin stili ayarlaması için." Lu Tingxiao bunu bir görev icabıymış gibi söyledi.

Ning Xi'nin kafası bir an için siyah çizgilerle doldu, Lu Tingxiao'ya yaklaştı ve hafifçe, “Siz...siz gerçekten Altın Çağ Yapımdan birisini beni giydirmesi için mi aradınız? Emin misiniz? Benim Ayışığı Yapımda çalıştığımı bilmiyor musunuz? Altın Çağ ve Ayışığı ölümcül rakiplerdir, haberiniz yok mu?!"

"Ne olmuş öylelerse?"  Lu Tingxiao, adeta otoriter bir CEO gibi yanıtladı.