Çevirmen: Godctia

Editör: Lord Viole Grace

Mo Lingtian bunu nasıl öğrenmişti?!

Ning Tianxin bu sözleri söylediği gibi Mo Lingtian tamamen hayrete düşmüştü. Gözleri umutsuzluk ve panik ile doldu. ''Demek doğru! Gerçekten hamilesin! Bu sarhoş olduğum zaman mı oldu?”

Mo Lingtian'ın son derece sefil ifadesini görünce Ning Tianxin'in kalbi daraldı. Tepkisinin bu olacağını çok iyi bilse de yine de bu durum onu nefes aldıramayacak kadar kalbini acıtıyordu.

Ning Tianxin'in vücudu titredi. Bu gücü nereden bulduğunu bilmiyordu, ama kendini sakince söylemeye zorladı, "Lingtian sen neden bahsediyorsun? Bu nasıl olabilir? Bunu nasıl öğrendin bilmiyorum ama... Bu çocuk seninle tamamen alakasız..."

''Benimle alakasız mı?'' Mo Lingtian yavaşça konuştu, "Bugün gittiğin jinekolog kim biliyor musun? O benim teyzem! Kız kardeşinle konuşmanı kendisi duydu..."

Şimdi, Ning Tianxin tamamen şaşkına dönmüştü. Böyle bir tesadüf olabileceğini asla düşünmezdi.

O doktor aslında Mo Lingtian'ın teyzesi miydi?

Doktorun Ning Xi ile konuşmasından önceki ve sonraki tutumunu hatırlayınca bu biraz mantıklı gelmeye başlamıştı.

"Ne... Ne tesadüf!" Ning Tianxin dudağını ısırdı, sonra devam etti, "Teyzen muhtemelen bizi yanlış duydu.Kuzenimle kavga ediyordum, kuzenim yanlış anladı ve çocuğun senin olduğunu düşündü, bu yüzden seni aramak istedi."

Mo Lingtian ona baktı. "Yani benim olmadığını söylüyorsun."

"Değil." diye yanıtladı Ning Tianxin.

Mo Lingtian dişlerini sıktı. "Tamam, benim değilse o zaman kimden olduğunu söyle?! Seninle olduğum gün ilk seferindi"

''Ben...'' Ning Tianxin Mo Lingtian yüzünden kopma noktasına gelmişti.

Mo Lingtian sorgulamaya devam ederken Ning Tianxin'in arkasından kasvetli bir ses geldi. "Karnındaki çocuk benim! Bu konuda herhangi bir görüşün mü var?"

Sonra, Mo Lingtian bir kızın gölgelerden çıktığını gördü. Katil gibi görünüyordu ve elinde büyük bir mutfak bıçağı bile tutuyordu.

Onu en çok şaşırtan şey buydu...

Bu... Bu bir kızdı...

"Senin... Senin mi?!"

Ning Xi'nin peruğu ve siyah çerçeveli gözlüğü çıkmıştı bu yüzden Mo Lingtian hemen bu kişinin Lu Tingxiao'nun sevgilisi olduğunu anlamıştı.

Elindeki bıçakla kötü kötü ona baktı. Gerçekten korkutucuydu.

''Hah, kolay yoldan anlamıyorsun ve zor yolu seçiyorsun Mo Lingtian! Ölümünü kabullen!" Ning Xi mutfak bıçağını kaldırıp Mo Lingtian'a doğru eğilirken cevap verdi.

"Ah, ah, ah!" Mo Lingtian koşarken bağırdı. "Hey! Ne oldu?! Ning Xi, sen delirdin mi?"

Ning Xi neden Ning Tianxin'in evindeydi?!

Bekle, bir şeyler doğru değildi.

Ning Xi... Ning Tianxin... İkisinin de soyadı aynıydı.

Tanrım! Kahretsin! Ning Xi, Ning Tianxin'in kuzeni olabilir miydi?

Gerçekten kolay olan yerine zor yolu seçmişti.

Eğer Ning Xi'nin burada olduğunu bilseydi, asla gelmezdi!

Onu bilmeyenler onun küçük bir tavşan olduğunu düşünürdü ancak onun şiddetine birçok kez tanık olduktan sonra, Mo Lingtian çıldırmak üzereydi.

Bir silah değil de sadece bir mutfak bıçağı olduğu için minnettardı.

"Hey! Mo Lingtian! Eğer hala erkeksen, orada dur!"

"Ning Xi, sakin ol, sakin konuşalım..."

''Konuş, seni göt! Cehenneme git, piç kurusu! Ne cüretle kadınımla uğraşırsın?!"

"Ah! Oha! Sen ciddisin!"

"Sana üç saniye veriyorum. Küçük arkadaşına veda et!”

...