Çeviri: Godctia Düzenleme: LordVioleGrace

Arkasından adamın sıcak göğsü yakınlaştı ve kolları belini sardı kafasını omzuna yasladı.

Cüsseli adamın ona kayıp bir köpek yavrusu gibi sarıldığını görünce Ning Xi’nin kafası karışmıştı biraz. "Neyin var?"

Adam kulağından öptü onu ardından kucağına aldı ve yatağa yatırdı. Yukarından berrak gözlerine baktı. "Seninle tanıştığım için çok şanslı hissediyorum."

Ning Xi parmaklarını adamın saçlarında gezdirdi. "Ben de."

Adam yakınlaştı ve dudaklarını öptü.

Aniden, bir patırtı sesi duyuldu yere düşen şeylerin.

"Ne oldu?"

Ning Xi Lu Tingxiao’yu itti arından yerde meyve ve sebzelerle birlikte Lu Jingli’yi gördü. Bir eliyle kendi bir eliyle de Küçük Hazinenin gözlerini kapatıyordu. Durmadan, "Özür dilerim özür dilerim özür dilerim... benim hatam! Lütfen devam edin! Küçük Hazineyi götürüyorum şimdi!" diyordu.

Ning Xi gözlerini devirdi. "Oyalanmayı bırak! Nasıl içeri girdin?"

Lu Jingli "Küçük Hazine şifreyi biliyor!" dedi.

"Oh, doğru... benim minik Küçük Hazinem! Geri gelmişsin! Buraya gel!" Ning Xi Küçük Hazineye sarıldı.

Küçük Hazine amcasının aniden gözlerini kapatmasından hoşnut olmamıştı ancak annesine sarıldıktan sonra her şeyi unuttu.

Lu Jingli sinirli adama gitti, pişman gözüküyordu. "Oh! Kardeşim, özür dilerim! Benim gelecekti yeğenim! Özür dilerim!"

Onların dünyaya gelememesi tamamen onun suçuydu

Lu Tingxiao ve Ning Xi susmuşlardı.

Ning Xi yeni taşındığı için hoş geldin partisine bir kaç arkadaşını davet etmişti.

Lu Jingli ve Küçük Hazinenin ardından, Zhuang Keer ve Jiang Muye de gelmişlerdi.

Lu Xinyan da bir yerden duymuştu bir şekilde ve bir sürü hediyeyle çıkagelmişti. Büyük ihtimalle Ning Xi’nin tarafına geçmek istiyordu.

"Xiao Xi, evin harika ve buradaki hava da çok güzel. Yolda kocaman bir şeftali bahçesi bile vardı! İç mekan çok ferah çok sevdim!" dedi Zhuang Keer.

"Daha sık gel o zaman!"

"Mmm!"

Ning Xi "Oh, kardeşin nasıl son zamanlarda?" diye sordu.

Zhuang Keer Ning Xi kardeşinden bahsedince canı acımış gibi duruyordu. "Hala aynı, her gece tekrar dışarı kaçıyor. Sınavları yaklaşıyor ama şuan ki haline bakınca kalacak büyük ihtimalle"

Ning Xi, "Baban ne diyor bu konuya?" diye sordu.

"Babam ve büyükbabam bunu tartıştılar ve onu askere göndermeyi düşünüyorlar. Katılmak için en iyi yaşı sonrasında da askeri okula katılabilir...ama kardeşim istemiyor!"

"Bunu da istemiyorsa ne yapmak istiyor?"

"Onunla gizlice konuştum ve dedi ki" Zhuang Keer neredeyse gülüyordu. "Dünyanın çok büyük olduğunu ve dışarı çıkıp keşfetmek istediğini söyledi. Bir maceracı olmak ve her yerde iz bırakmak istiyormuş! Çok kararlı duruyordu. Tek kelime etmeden gitmesinden korkuyorum"

Ning Xi sinirlenmişti. "Salak...kır bacaklarını! Nasıl maceracı olacak görürüz!"

Zhuang Rongguang ailesinin ismiyle sert davranmayı seven bir ergendi. Daha önce hiç başarısız olmamıştı. Diğer insanlarla karşılaştırınca hayatı çok huzurluydu.