"Büyükbaba, benim ..."
Ning Xi yatağa doğru yürüdü. "Özür dilerim Büyükbaba. Sizden bir sır saklıyordum uzun zamandır. Hoşlandığım birisiyle tanıştım. Aslında, bir süredir beraberiz ancak işim yüzünden ilan edemem bu yüzden kimseye söylemedim. Bugün, tanışman için özellikle buraya getirdim...."
Yaşlı adamın gözlerini açacak enerjisi yoktu. Bir süre sonra, yavaşça "Ne kadar...harcadın?" diye sordu.
"Ne?"
"Kiralamak için ne kadar harcadın?"
"Uhh... Büyükbaba, kiralamadım kimseyi! Gerçekten erkek arkadaşım!" Ning Xi bir miktar suskundu.
Yaşlı adam iç çekti. "Huzurla gittiğimden emin olmak için yapıyorsun biliyorsun, gerçekten buna gerek...."
"Büyükbaba, gerçekten onu kiralamadım! Bana inanmıyorsan, sana kanıtlayacağım..." Ning Xi bunu söyleyip Lu Tingxiao'yu çekti ve önce boynundan sonra da dudaklarından öptü.
"Seni.... seni piç! Nasıl birinin senden faydalanmasına izin verirsin?! Bu aptallık..."
Ning Xi'nin söyleyecek bir lafı yoktu. Wow, hala gerçek erkek arkadaşı olduğuna inanmıyordu!
"Büyükbaba, kendimi tanıtmadım. Soyadım Lu ve ismin Lu Tingxiao. Şuanda Lu Şirketi'ndeyim ve aslında Xiao Xi ile bir ilişkimiz var."
Yaşlı adam aniden şoka uğramıştı. Aynı sırada, gözlerini açmak için çabalayıp önünde duran adamı incelemeye başladı. "Bekle... dur, kimim ben dedin sen? Lu ne?"
"Lu Tingxiao.... Büyükbaba, Lu Tingxiao'yu kiralayabilmek için ne kadar para gerekir biliyor musun?" dedi Ning Xi.
"Lu Tingxiao mu?"
Lu Tingxiao cebinden kimliğini çıkarıp yaşlı adamın eline verdi.
Yaşlı adamın ifadesi şüpheden şaşkınlığa dönmüştü.
"Tamam, Büyükbaba, hala senden sakladığım bir şey daha var..." Ning Xi bunu dedi ve Lu Tingxiao'nun arkasında bekleyen Küçük Hazine'nin elini tuttu. "Burada.... bu senin torunun oğlu..."
Yaşlı adam ilk başta uykulu bir haldeydi ve kafası pek açık değildi. Ancak Ning Xi'nin yumuşak ve beyaz küçük bir tavşanı öne sürdüğünü görüp "torunun oğlu" laflarını duyunca, gözleri aniden açıldı. "Ne dedin sen?"
Yaşlı adam neredeyse yataktan fırlayacaktı, Ning Xi korup hızla adamı tuttu. "Büyükbaba, bu kadar duygusal olma kendine dikkat et!"
Ning Xi sadece bir süreliğine onu yatıştırabilmişti.
Yaşlı adam birden titreyen ellerini salladı ve sanki kaybolmasından korkarak Küçük Hazine'ye gözlerini kırpmadan baktı. "Gel...büyükbabaya gel...."
Küçük Hazine Ning Xi'ye döndü, ardından Ning Xi'nin cesaretlendirici bakışları altında yaşlı adama doğru yürüdü. O da ellerini sallayıp yaşlı adamın elini tuttu.
O küçük el, elini tuttuğunda yaşlı adamın göz yaşları akmaya başlayıp vücudu titremeye başladı. "Bu...bu gerçekten torunumun oğlu mu?"
Ning Xi'nin de gözleri kızarmıştı, ancak nasıl cevap vereceğini bilmiyordu.
Lu Tingxiao cevap verdi, "Evet, Küçük Hazine Xiao Xi'den olan çocuğum."
Küçük Hazine bunu duyduğunda, o da başını salladı, Anne ve Baba'nın çocuğuydu!
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..