Çeviri: Godctia Düzenleme: LordVioleGrace

Daha yeni gözlerini açmış olan Jiang Muye yatağının kenarında duran Ling Zhizhi'ye bakarak kaşlarını çattı. "Neden...buraya geldin? Beni böyle uyandıran kim merak ediyordum."

Jiang Muye sektördeki en ateşli yıldızdı. En büyük rakibi Shen Xiaobai idi ve sürekli olarak karşılaştırmaya tabi tutuluyorlardı. Duymak isteyeceği en son şey Shen Xiaobai'nin ondan daha iyi göründüğüydü. Bu konuda en kısık bir fısıltı bile onu derin uykulardan uyandırmaya yetmişti. Shen Xiaobai emekli olması rağmen daha paranoyaktı. 

Ling Zhizhi aceleyle "Kardeş Ming dün sabahtan beri seni arıyor. İmza törenine yaklaşık bir saat var ve salondan oldukça uzaktayız. Trafiğin az olduğunu düşünürsek, bunu yapmak için yarım saatin var." dedi.

"Oh, ee o zaman?" Jiang Muye yatağına geri uzanıp hiç bir gitme emaresi göstermemişti. 

"Kardeş Ming son üç aydır bu anlaşmayı ayarlamak için deliler gibi çalışıyor. O kadar çok çalışmış ki ofisimde bayıldı."

"Ee?"

Jiang Muye'nin sinir bozucu tavrı Ling Zhizhi'nin umrunda değildi. Eski hali olsaydı çoktan ona bağırmış ve hüsran içinde ağlamaya başlamıştı.

Aniden Jiang Muye'nin telefonu çaldı.

Telefonun diğer ucundan bir kız sesi "Merhaba, Kardeş Muye! Neden dün gece erken ayrıldın? Denize gideceğiz bugün. Bize katılmak ister misin?" dedi.

Jiang Muye tembel bir ton ile "Tamaaam, bir saate ordayım!" diye cevapladı.

Ardından da hazırlanmaya başladı.

Ling Zhizhi eski günleri hatırlayıp Jiang Muye'ye bir bakış attı.

Tıpkı geçmişte olduğu gibiydi, -- bencil, küstah, egoist ve diğer insanları görmezden gelen. Tekrar böyle davranmasına sebep olan şey ne olabilirdi?

Jiang Muye gitmek üzereydi fakat birden durdu.

Ling Zhizhi Ning Xi'yi aramak için telefonunu çıkartmıştı. "Hey, Ning Xi."

Ning Xi'nin ismini duyunca Jiang Muye'nin yüzü değişmişti. Hiçbir şey düşünmeden Ling Zhizhi'nin telefonunu kapıp çağrıyı kapattı. "Ling Zhizhi, ne yapıyorsun?"

Ling Zhizhi dümdüz şekilde ona baktı. "Kardeş Ming'in uyanıp uyanmadığını soracağım."

"Ne?"

"Ne yaptığını sanıyorsun sen?"

Jiang Muye'nin yüzü karardı ve istemeyerek telefonu geri verdi. "Buraya çağıracaksın sandım! Başka ne düşünebilirdim?"

Ling Zhizhi tek kelime etmedi ve ciddi bir şekilde ona baktı.

"Neye bakıyorsun?" Jiang Muye bu yoğun bakışlar altında sıkıntıya düşmüştü.

"Jiang Muye, imza törenine gidiyorsun hemen."

Jiang Muye gülmüştü bu lafa. "Yürek mi yedin sen? Bana emir mi veriyorsun?"

"Gitmezsen, Ning Xi'ye ondan hoşlandığını söylerim."

"Ne?!" Jiang Muye'nin gözleri dehşet içinde açılmıştı. "Bu ne cürret Ling Zhizhi!"

Ling Zhizhi Jiang'ın üzerindeki sabit ifadesini sürdürüyordu.

Jiang Muye tuzağa düştüğünü hissetmişti bu yüzden hızla bunu reddetti, "Sen salak mısın? Kim söyledi bunu sana?"

"Uykunda konuşurken duydum."

Jiang Muye'nin vücudunu ateş bastı ve hafifçe kekeledi, "Yalan... yalan söylüyorsun değil mi?"

"Kaydettim bile."

"Ne kadar aşağılıksın Ling Zhizhi!" Jiang Muye kanıtları silmek için hızla kızın telefonunu kaptı.

Korkusuna bakarak, Ling Zhizhi çoktan "gönder" düğmesine basmıştı. Soğukkanlılıkla, "Aslında uykunda hiç bir şey söylemedin ancak tüm konuşmamızı kaydettim ve kendime mail attım. Telefonumdam silmek nafile." dedi.

Jiang Muye net olarak Ning Xi'ye olan hoşlantısını açıklamamış olsa da, tepkileri onu ele veriyordu.