Çeviri: Godctia Düzenleme: LordVioleGrace

Anında tüm raf dizisi sallanmaya başladı. Rafların devrilmek üzere olduğunu görünce Ning Xi'nin yüzü soldu ve hızla Küçük Hazine'yi alıp saklandı. Aynı sırada, büyük anne ayıyı etrafa düşen kitaplardan korunmak için kullandı ve böylece yakındaki raf onlara zarar vermedi...

Sonraki anda, büyük bir gürültü duyuldu ve kitap rafları yere düştü.

İnsanlardan korkudan nefeslerini tutmuşlardı.

"Aman... Tanrım! "

Ning Xi Küçük Hazine'ye sarıldı ve bu "okul" denen kutsal yerde sövmemek için kendini çok zor tuttu. Keskin bakışları ayı kostümlü çocuk ve kadını yakaladı.

Ning Xi'nin düşmanca bakışlarını görünce, çocuğunu arkasına sakladı ve "Ne yapıyorsun sen? Bir çocuğa mı gücün yetiyor!? Hey millet buraya bakın! Bu şeytan kadın saf bir çocuğa bile merhamet etmiyor!"

Tüm kargaşa devam ederken, bütün veliler etrafta toplantı ve kızgınlık içerisinde bakmaya başladılar.

"Yine mi bunlar?! Ne kadar azgınca!"

"Aynen öyle, geçen sefer Sun Zhuangzhuan kocamın çocuğumuza aldığı Transformers oyuncağını aldı ve asla geri getirmedi. Bu konuyu konuşmak için onu çok aradım ama bana sadece kaybolduğunu söyledi. Bana telafi etmeyi bile teklif etmedi ve hatta aşırı tepki verdiğimi söyledi!"

"Eğer o kadın hızlı hareket etmeseydi, o devasa kitap rafları onun üstüne düşecekti ve çok büyük hasara sebep olacaktı! Aslında, yanında bir çocukta vardı! Şu ayı çocuk eğer bu yaşta böyle davranıyorsa, korkarım ki büyüdüğünde birini bir şey için öldürür!"

"Çok azgın bir çocuk! Okul yönetimi çaresine bakamıyor mu bunun?"

"Nasıl başa çıksınlar ki? Eğer denerlerse bunu, insanlar onun sadece bir çocuk olduğunu ve biraz yaramazlık yapmasının normal olduğunu söylerler. Okul böyle ufak bir mesele için bir çocuğu atamaz değil mi?"

...

Velilerin ve öğretmenlerin kınamalarıyla karşı karşıya kalan Sun Zhuangzhuang'ın annesi hiçte pişman görünmüyordu.

"Oğlum ne kadar güçlü olabilir ki? Hafifçe itti onu sadece. Sabit durmayan oydu ve raflara çarptı! Ayrıca, kimseye bir şey olmadı. Ne mırıldanıp duruyorsunuz siz?! Bir anne ve çocuğunu suçlamaya çalışıyorsunuz değil mi?"

Kadın konuşurken, daha önce ortamı terk eden ayı kostümündeki baba geri döndü. Ailesinin etrafındaki kalabalığı görünce, "Ne yapıyorsunuz siz?" diye kükredi.

"Kocacığım, sonunda geldin! Bu insanlar bana ve oğlumuza saldırıyorlar! Bu kadın ufacık bir mesele yüzünden yaygara koparıyor. Kendi kendine düştü ama bizim oğlumuzu suçluyor! Tüm bu insanlar da onun tarafında!" ayı kostümlü anne olayları saptırıyordu ve herkesin ona tiksintiyle bakmasına sebep oluyordu.

"Baba! Ayıcık! Ayıcığı istiyorum! İstiyorum!" Sun Zhuangzhuang babasının geldiğini görünce, daha da küstahlaştı ve Küçük Hazine ve Ning Xi'den ödüllerini koparmaya çalıştı.

Ning Xi aniden ayıyı yakalamak için uzanan küçük çocuğun eline vurdu. Ning Xi pek güç uygulamamıştı ancak çocuk sanki ona işkence etmiş gibi hıçkırarak ağlamaya başladı.

Sun Zhuangzhuang'ın annesi oğlunu sakinleştirmeye başladı ve hastaneye gitmekten bahsetmeye başladı.

Çocuğun babası aniden vahşi bir duruşa geçti ve "Seni cadı! Nasıl oğluma vurursun?! Canına mı susadın?" dedi.

Etraftaki herkes Ning Xi için endişelenmişti. Öğretmenler güvenlik görevlilerini çağırmak için koşmuşlardı.

"Anne! İstiyorum! İstiyorum! Sadece ayıcığı istiyorum!" Sun Zhuangzhuang bağırmaya devam etti ve o kadar gürültülüydü ki insanların kafası patlayacaktı neredeyse.

"Eğer ayıcığı oğluma verirsen bu konuyu unuturum!" Kadın bunu öyle bir ifadeyle söylemişti ki sanki dezavantajda olan Ning Xi'ydi.

Ning Xi'nin yanında olan tüm aileler nazikçe, "Unut gitsin. Neden ayıcığı vermiyorsun onlara? Onlarla başa çıkamazsın. Sonunda sen suçlu olma..."

Ning Xi velilere minnetle baktı ardından ona öfkeyle bakan çocuğun babasına kilitlendi ve, "Ayıcığı mı istiyorsun? Tabii, hadi kapışalım. Eğer kazanırsan, sana vereceğim!"