Çeviri: Godctia Düzenleme: LordVioleGrace

Kızı gördüğü an, Lu Tingxiao'nun buz gibi tavırları hemen değişti. "Ning Xi ..."

Jiang Muye'in onu aramasının üstünden bir kaç saat geçmişti ancak bu birkaç saat birkaç ömre bedeldi.

Sonunda onu bulmuştu!

Ning Xi'nin sözlerini duyduğunda, gümüş saçlı adam daha donuk olamazdı. Hayal kırıklığı içinde, hemen ona "Geri dön çabuk! Tang Ye, onu al! "

Ona hemen kızmıştı.

Yüzüne karşı nasıl onu aldatmaya cüret etmişti?! Gerçekten ona karşı koyuyordu!

Feng Jin hafifçe öksürdü ve Feng Xiaoxiao sessiz bir şekilde burnunu ovaladı ve gökyüzüne masumca baktı. Tang Ye, Şeytan'ın emirlerini yerine getirip motoru çalıştırmak için yürürken, bunların hepsini öngörmüş gibi görünüyordu.

Pencerenin içinden ve Lu Tingxiao'nun artan mesafesine hızla geri döndüğünü izleyen Ning Xi, anında endişeyle arabanın penceresinden dışarı eğildi ve çok üzgün bir şekilde ağladı, "Gitmek istemiyorum... İstemiyorum..."

Patron, kurtar beni... Kurtar beni...

Kızın sefil küçük yüzüne bakarken, Lu Tingxiao kalbinin gergin olduğunu hissetti ve tarif edilemez bir neşe hissi hissetti.

Bu onun sevdiği gümüş saçlı adam değil miydi?

Neden onun... Karısı olduğunu söylemişti?

Onlar tartışmış olabilirler miydi? Veya...

Gümüş saçlı adam öfkesini kontrol etmekte zorlanıyordu ve en sakin ses tonuyla konuşmaya çalışarak, "Hah! Bebeğim tehlikedeyken, neredeydin? Onu kurtardım ve şimdi buradasın ve böylece bütün güvenini sen mi kazanacaksın? "

"Bebeğim mi?" Lu Tingxiao bunu duyduğunda hissettiği tüm sıcaklık kayboldu ve kayıtsız bir yüz ifadesiyle "Karım bu tehlike için kime teşekkür etmeli?" dedi.

"Sen ..."  Adam konuşamamıştı.

 Ning Xi’yle burada buluşmamış olsaydı tehlikeyle karşılaşmayacak olması doğruydu.

Adamın ne düşündüğü belli değildi ama şüphelenmeye başlamıştı ve Feng Xiaoxiao'ya baktı. “Bu velet adını ne zaman Nei Ren olarak değiştirdi?”

Feng Xiaoxiao, “Imm patron, 'Nei Ren' bir isim değil. Eşiniz için bir seslenme şekli. Temelde “karım” anlamına geliyor. ..."

Gümüş saçlı adam derhal kükredi, "Ne?! Bu resmi mi? Sensin 'Nei Ren'!"

Madam Lu'nun güvende olduğunu görünce, Kaptan, Şeytan'a “Madam Lu'nun gitmesine izin verin. Her konuda pazarlık yapılabilir, söyleyebileceğim tek şey budur. Eğer bu dediğimi önemsemezseniz şiddet kullanacağımız için bizi suçlamayın!”  

“Hah, bu benim en büyük dileğim.” Gümüş saçlı adam sadece geri adım atmakla kalmamıştı hatta daha da heyecanlı görünüyordu. Açık kahverengi gözleri Lu Tingxiao'ya bir hayvan gibi sabitlenmişti.

Feng Xi kaşlarını çattı ve "Şeytan, yapamazsın! Tekne yakında geliyor. Hemen gidebiliriz böyle bir zamanda onlarla çatışmaya gerek yok!"

Belli ki, kadına dair yaptıkları herhangi bir planı mahvetme fikrine tamamen karşıydı. Bir şeylerin yanlış gidebileceğinden korktuğu için, Augustine’e karşı çıkma planına çoktan katılmıştı. Ne yazık ki, durum onun öngördüğünden daha kötü olmuştu!

"Şeytan biraz sakinleşmeyi deneyin ve dalga sakinleşirken rüzgâr da elbet sakinleşecek. İlk önce onlarla dursun. Her zaman..."

"Kapa çeneni!"

Feng Jin yardım istemek için çaresizce Feng Xiaoxiao'ya baktı.

Feng Xiaoxiao omuz silkti ve istekli görünüyordu ancak o da yardım edemiyordu. O adamın neden her zaman elindeki şeylerin Lu Tingxiao'nun uğruna savaş çıkartacak şeyler olduğunu anlamıyordu. Ayrıca, bu sefer Küçük Kardeş ile ilgiliydi, bu yüzden kendisine ne tavsiyede bulunulursa bulunsun bu çoktan kaybedilmiş bir davaydı.