Çeviri: Godctia Düzenleme: LordVioleGrace

Arabanın kapıları açıldı ve siyah takım elbiseli bir düzine adam çıktı. Liderleri, herkese göz ucuyla baktı ve en son Augustine’e kilitlendi.

"Bay. Augustine, sanırım yakalamamanız gereken birini yakaladınız ve yapmamanız gereken bir şey yaptınız." dedi orta yaşlı adam Augustine’e kafa salladı.

"Patron, bunlar Şeytanın adamları." diye fısıldadı birisi Augustine’e gergin bir ses tonuyla.

Augustine’nin hatırlatıcıya ihtiyacı yoktu. Önceden Şeytana yakın birisi olarak bu adamı tanımıştı. Aklında kaldığı kadarıyla bu adam pazarlıktan sorumlu stratejistti.

"Oh...seni hatırlıyorum, sen Feng Jinsin." Augustine orta yaşlı adama baktı ve soğuk biçimde gülümsedi.

"Doğru Bay Augustine." diye cevap verdi Feng Jin suratsızca.

"Hahahaha, ilginç, demek Şeytan kendisi gelmeye cesaret etmedi. Bunun yerine benimle konuşması için köpeğini mi gönderdi?" diyerek adamı provoke etmek için Ning Xi’nin saçını daha da sert çekti.

"Bay Augustine, sanırım yanlış anladınız buraya sizinle konuşmaya gelmedim. Eğer Tang Xi’yi şimdi bırakmazsanız sonuçlarının dehşet olacağını hatırlatmak isitiyorum.”

Augustine Feng Ji’nin laflarına kahkaha attı. Tüm Philadelphia onun çöplüğüydü şimdi ve sadece bir avuç adamı değil tüm polis teşkilatını kullanabilirdi. Şeytan bile burda olsa ölürdü.

Aniden Augustine’nin ifadesi karardı. "Benimle konuşacak durumda değilsin ancak madem buradasın seni hoş karşılamak için elimden geleni yapacağım. Burada kalabilirsin...sonsuza kadar"

Augustine cümlesinin bitirir bitirmez onlarca silah Feng Jine doğruldu. 

Feng Jin cesurdu ve sakince, "Tavsiyelerimi dinlemediğiniz için Bay Augustine lütfen sonuçları kabullenin." dedi.

Cümlesini bitirdikten sonra silahları görmezden gelip onlardan uzaklaştı.

Hemen sonra, her yerden kaçış yollarını engelleyen siyah arabalar peydah oldu.

Augustine gardsız yakalanmış ve biraz gerilmişti ancak sonra sakinleşti. Kıkırdadı. "Şeytanın yapabilecekleri bunlar mı? Bu kadar insanla bana karşı mı geleceksiniz?!"

Augustine bir telefon görüşmesi yaptı ve "Yapın." dedi.

Aniden polis sirenleri duyuldu.

Gecenin sessizliğini bölen sirenler eşliğinde Feng Ji’nin getirdiği arabaların neredeyse iki katı kadar polis arabası vardı.

"Hahaha, size iyi avlanmalar! Philadelphia polisi sizinle ilgilenmeye can atıyor. Şeytan kendisi gelse bile ölmesi gerektiğini söyledim çoktan." Acımasız görünen yüzlerce silahlı polis onları kuşatmıştı. Polisler çok sıkı biçimde Feng Jin ve adamlarının etrafını sarmıştı. Üniformalı memurlara bakınca büyük ihtimalle bu tüm Philadelphia emniyet teşkilatı olmalıydı.