Çeviri: Deantrbl Düzenleme: LordVioleGrace

"Seni zavallı tavuk! Ne hakkında yanıldım !?" Augustine ona bağırdı.

Ekranın diğer tarafından çok sevinçli bir kahkaha geldi, "Haha, onun için ilginç bir takma addı ... Umarım bu akşam eğleneceksin, Tang Ye."

Ekran cümlesini bitirdikten sonra siyah oldu.

Augustine, ekrandaki adamın az önce bahsettiği şey hakkında huzursuz hissetti…

Siyah saçlı adam Tang Ye, Şeytan’ın sağ koluydu. Kuruluşun temel hesaplarından sorumlu olan kişiydi ve sayılara aşırı duyarlıydı. Kendi başına hiçbir şey yapamayacağı için korumaya ihtiyacı vardı.

Augustine şimdi mahallesinde böyle bir güçlük çekiyordu.... ne tehlikesi olabilirdi....

Daha önce Tang Ye'yi hiç görmemiş olmasına rağmen, onun vasıflı olmadığı anlamına gelmiyordu, değil mi?

Hmph, yetenekli olsa bile, şu anda onu hedef alan çok fazla silah vardı. Ne yapabilirdi?

Augustine’in ifadesi, adamlarının ona saldırmalarını işaret ettiği için daha da şiddetlendi. Aniden, Tang Ye gözlüklerini çıkardıktan sonra farklı bir insana benziyordu. Bir gölge gibi, yıldırım hızında gizlice içeri girdi. Göz açıp kapayınca kadar, ona püskürtülen mermilerden kaçtı.

Augustine, bir şeytani varlık onu ele geçirmeye çalışıyormuş gibi titreyerek, ürpermiş hissediyordu.

Birden bire, boynunda bir hançerin soğuk çeliğini hissetti ve acı onu şokundan uyandırdı.

"Bay Augustine, en azından, beni öldürmek için tamamen silahlı özel bir polis ekibine ihtiyacın var ... beni mi küçümsedin, yoksa ... kendini mi abarttın?" Tang Ye'nin psikopat bakışları ona korkutucu gözlerini koruyan gözlüksüz baktı.

"Sen ... Tang Ye, kararını daha iyi gözden geçir! Bizi düşmanını yapmanın sonuçları ne olacak ?!" Augustine’in cesedi, Tang Ye’nin bu yetenekli olmasını beklemediği için korkuyla boğuştu.

"Bay Augustine,buranın Las Vegas olduğunu hatırlatmama izin verin ... ve bunu sonuçları dikkate alması gereken sadece siz olduğunuz için söyledim ..."

Tang Ye cümlesini bitirince, hançeri parladı ve Augustine çığlık attı. Kulağı kesildi. Yerdeki her yere kan döküldü.

Tang Ye, kanın metalik tadından zevk alarak dudaklarını yaladı, "Tanrı'ya şükürler olsun ki, çocuklarım zarar görmedi ve çöp tiryakileriniz ölmüştü ..."

Augustine, hiçbir şey söyleme şansına sahip olmadan önce siyah takım elbiseli bir grup adam bara atıldı ve Augustine'nin adamlarını silahla öldürdü.

Augustine’in adamları, birkaç dakika içinde öldüler.

Augustine tam bir ümitsizliğe düşmüştü.

Beklendiği gibi, Şeytan için çalışan insanlarla ilgilenirken dikkatsiz olmamalıydı. Augustine bu sefer ölümcül bir hata yapmıştı…

Tang Ye tekrar gözlüklerini taktı ve siyahlardan biri tarafından teslim edilen beyaz bir havlu aldı. Ellerini sildi ve kibar tavrını geri aldı, "Bay Augustine, bu bir uyarıdır, umarım bunu hatırlarsınız."

Augustine gözlerinde korkuyla yarasını örterken bolca başını salladı, "Ben ... Anlıyorum. Şimdi Las Vegas'tan ayrılacağım ve asla geri dönmeyeceğim!"