Çeviri: Deantrbl Düzenleme: LordVioleGrace

Cephaneden çıkış yolunda.

Ning Xi, araba penceresinin dışındaki manzaraya bakarken Lu Tingxiao'nun iyi olduğunu bildiği için rahatladı.

Philadelphia ... son kez orada olduğunda, her zamanki gibi kalabalıktı ...

Şimdi kalmış olan, savaşın sonucu olarak harap bir devletti…

Lu Tingxiao, pencereden dışarı baktığı sırada Ning Xi'ye gözlerini dikti.

Planları ne kadar kapsamlı olursa olsun, adamları ile cephaneliğe ulaştığı zaman, o kadar tehlikeli bir yerde görünerek evde güvende ve sesini duyan Ning Xi'yi görmeyi hiç beklemiyordu!

Korkunun yanı sıra gördüğü şey tarafından şaşkına döndü.

Birkaç saniye içinde herkes silahlı ateşi altında hayatını kaybetmişti ve elbette yabancı hanımı yenen tek bir ağır darbe…

O anda, kızın etrafta tamamen farklı bir aura vardı, daha önce hiç görmediği tuhaf bir aura. Bildiği Ning Xi'nin izleri yoktu, sanki başka bir yabancıymış gibi.

Ama biliyordu ki…

O kız hala Ning Xi'ydi…

Bu onun geçmiş versiyonuydu…

Ama onu gördüğünde mutlu ve acımasızca ona ne kadar korktuğunu söyleyince, hâlâ tanıdığı kız olduğunu biliyordu.

Ning Xi geri döndü ve gözleri Lu Tingxiao’yla buluştu. O, "Uh, Patron ... neden bana bakıyorsun ... şimdi bana dönmeye mi çalışıyorsun? Artık bana kızmayacağınızı söylediniz!"

Lu Tingxiao onun düşüncelerinde dürüstçe konuştu ve "Benim hala Philadelphia'da başa çıkacak başka bir şeyim var. İlk önce geri dönmek mi istiyorsun yoksa benimle sonra mı gideceksin?"

Ning Xi, biraz düşündükten sonra "Seninle geri döneceğim!" diye yanıtladı.

Daha sonra, "Pekala, bu günlerde gerçekten hiç işim yok ve bu ülkeden çıkabileceğim çok nadir bir durum. Sanırım kısa bir tatil için bu şansı kullanacağım!"

Lu Tingxiao ona ciddiyetle baktı ve her zamankinden biraz daha soğuk bir tonda şöyle dedi: "Eğer benimle birlikte ayrılacaksanız, önümüzdeki birkaç gün boyunca benim görüşümde kalacaksınız."

"Ha?" Ning Xi sorunlu görünüyordu, "O zaman ben ölümüne sıkılmaz mıyım?"

Lu Tingxiao’nun yüzü aniden karardı.

Ning Xi, "Hayır, hayır, hayır! Seninleyken nasıl sıkılırım Patron ?! Şerefinizin yanında kalabilmek benim için büyük bir onur ..."

Arabanın arkasında, Xiong Zhi hafifçe öksürdü ve düşük sesle dedi ki, "Bayan Ning Xi ... şizofren mi?"

Shi Xiao gözlerini ona doğru çevirdi, "Bu şizofrenik saçmalığı sıktı! Şimdi görmüyor musunuz? O Patronu bir yolculuğa çıkarıyor!"

"Yani sadece patronun etrafında mı hareket ediyordu?" Xiong Zhi'nin kafası karışmıştı, "Öyleyse patronun Bayan Ning Xi'ye karşı tutumunu nasıl açıklıyorsunuz?"

Shi Xiao'nun bunun için geri dönüşü yoktu, o yüzden mırıldandı, “Nasıl bilebilirdim? Korkmuştum!” Ne de olsa, şimdi ortaya çıkan patronunun itici olduğunu düşünmüştü.

Belgeler üzerinde çalışırken konuşmasını dinleyen Cheng Feng, artık tüm zaman boyunca onu tutamazdı, "Siz kankalar ne bilirsiniz? Bu sevginin gücü!"

Sonunda güvenli bir alana ulaştılar.

Otelde, Lu Tingxiao onu doğrudan odasına getirdi.

Onu koltukta oturmaya yönlendirdi ve sonra telefon görüşmesi yapmak için balkona doğru ilerledi.

Bir süre sonra, Cheng Feng bir PSP oyun konsolu, birkaç moda dergisi ve bazı aperatifler getirdi.

Ning Xi'yi yere serdikten sonra, Lu Tingxiao adamlarını bir toplantı için topladı. Toplantı odasında bir pencereden, oturma odasındaki Ning Xi'yi görebiliyordu.

Tam anlamıyla onu görmezden gelmeyecekti ...