Çeviri: Deantrbl Düzenleme: LordVioleGrace

Ning Xi, "Bilgisayarını kullanmak mı?"

Lu Tingxiao saçlarını hafifçe karıştırdı, "Endişelenme, bilgisayarımdaki konfigürasyon yeterince yüksek, ve evdeki internetin hızı da çok iyi, bu yüzden bir problem olmamalı."

"Oh, oh, oh!" Şeytan'ın güven verici ifadesini ve tonunu izledikçe, Ning Xi gözlerini kırpıştırdı ve başını salladı.

Şeytan, internet hızıyla ilgili olarak, en iyi özelliklere sahip bir bilgisayara sahip olmalıydı, kendini ne kadar hızlı yaşadığını deneyimlemişti.

Burada yaşadığı zaman, internet hızını en çok sevmişti. Web sayfalarını taramanın ve oyun oynamanın harika bir deneyim olduğu çok açıktı.

"Seni yukarı götüreyim, önce onu kullanmayı deneyebilirsin."

"Mmm, tamam!"

İkisi de eve girdikçe konuştular. Çok uzak olmayan Uşak Yuan, her ikisinin de beklenmedik bir şekilde eve geldiğini görünce şok oldu. O saygıyla selamladı ve , "Eve hoşgeldin, Büyük Usta!" dedi.

"Mmm."

"Merhaba Bayan Xiao Xi, bugün misafirimiz olarak ... mı geldiniz?" Eski uşak net bir şekilde duygusal bir halde açıklamak için Ning Xi'ye baktı.

"Merhaba, Büyükbaba Uşak! Bazı şeyleri için!" Ning Xi cevapladı.

"Öyle mi ..." Eski uşak, biraz hayal kırıklığına uğramıştı, ama sonra, eğer birbirleriyle sakin bir şekilde bir arada yaşayabilirlerse, iyi ilerliyordu. Efendinin iyi bir ruh halinde olduğunu görebiliyordu.

Son kez çok ciddi şekilde kavga ettikleri zaman, onu gerçekten çok korkutmuştu.

Bu, Wan Wan'ın duygusal olarak küçük adımlar attığı zaman olmuştu, "Bayan Xiao Xi! Geri döndün!"

Ning Xi, onun "dönüşü" nü selamlaması üzerine sessizce ağladı. Hah, şeytanın hizmetkarlarının hepsi hafife alınmaz!

Ning Xi biraz güldü, "Wan Wan, beni özledin mi?"

"Tabii ki ..." Wan Wan'ın yüzü mırıldandığında kızardı, sonra Lu Tingxiao'nun da var olduğunu fark etti, o da hızla "Eve hoşgeldin, Büyük Üstat" demek ve selamlamak için eğildi.

Kız yüzü ifadesini gizleyemedi. Hareket ettiği gibi, Ning Xi'nin ondan daha popüler olduğu açıktı.

Lu Tingxiao'nun buna alışması iyi bir şeydi ve o da çok sevinmişti ... ... karısının dikkatini çok fazla çekmedikleri sürece.

Lu Tingxiao ve Ning Xi ikametgahına girdiğinde, Wan Wan heyecanla Uşak Yuan'a döndü, "Yuan amca, neden Bayan Xiao Xi aniden geldi? O ve Büyük Üstat ..."

Uşak Yuan başını salladı, "Vahşi tahminler yapmayın, Bayan Xiao Xi sadece iş için Büyük Üstat'ı aradı. Ancak, ikisi arasındaki kimyanın çok iyi olduğunu görebiliyorum."

Söylemediği bir şey daha vardı ve onun yanılsaması olup olmadığından emin değildi, ama yine de Bayan Xiao Xi'nin Büyük Ustaya baktığı şekilde hala bir şey olduğunu hissetti.

Wan Wan'ı ve geri kalanını karşıladıktan sonra, Ning Xi, Lu Tingxiao'yu doğrudan üst kattaki çalışma odasına kadar takip etti.

Lu Tingxiao kilidi açtı, sonra Ning Xi'ye sandalyesini çıkarmasına yardım etti ve oturmasını söyledi. Ardından, bilgisayar şifresini onun önünde yazdı.

Ning Xi, uzaklara bakmak için yeterli zamana sahip değildi, bu yüzden Lu Tingxiao'nun şifresini gördü. Merakla, o bilinçaltında mırıldandı, "ş ... a ... n ... s... l...ı ... 712 mi?"

Şanslı olduğunu biliyordu, ama 712 ne anlama geliyordu? Lu Tingxiao'nun doğum günü gibi görünmüyordu, ne de Küçük Hazine'nin doğum günü gibi değildi ve elbette, kendi doğum günü de değildi.

Lu Tingxiao bir elini koltuğun arkasına koydu, diğer eli ile fareyi kontrol etti. Mırıldandığı sözleri duyunca, o, "Paroladaki rakamlar, ilk tanıştığımız gün, şanslı günümü simgeliyor." Dedi.

"Uhh ..." Şaşkın bir andan sonra, Ning Xi o kadar çok şaşırdı ki çok öksürmeye başladı.

Şimdi bunu düşündü ve gerçekten ilk tanıştıkları gündü! Bunu daha önce hiç düşünmemişti!