Çeviri: Punchie Düzenleme: LordVioleGrace

Küçük Hazine Lu Jungli’nin sözlerine yanlışlıkla kulak misafiri olduğundan beri Baba ve Anne Lu huzursuzdu ama öğle yemeği vaktinde biraz da olsun rahatladılar.

Küçük Hazine kapısını kendisi açtı ve itaatkar bir biçimde pilavını yedi, çorbasını içti, hatta meyve bile yedi.

Her şey normal görünüyordu ama önceden küçük çocuğun hareketleri enerji doluyken şimdi yönergelere uyan bir robot gibiydi.

Yemekten sonra, Küçük Hazine çizim defterini aldı ve bahçeye çıktı.

Baba ve Anne Lu uzaktan izliyorlardı, küçük adamın çizdiği şeyi görmek zordu.

Fakat küçük adam sadece oturuyordu ve hiçbir şey çizmeden boş boş bakıyordu.

"Onu gördüğüm an anladım... Küçük Hazine’miz mutsuz!" Anne Lu mırıldanarak söyledi.

Baba Lu elleri arkasında daireler çizerek yürüdü ve sonunda konuştu, "Bunu tamamen koparmak iyi bir şey. Tingxiao bir eş bulmuş olsaydı sorun olmazdı ama Küçük Hazine yüzünden bu konuda aceleci davranamayız! Küçük Hazine’yi o kızın ellerine bırakırsan vicdanın rahat eder mi?”

"Fakat Jingli’nin bugün söyledikleri de mantıklıydı. O kız düşündüğümüz gibi kötü olmayabilir. Ayrıca, Küçük Hazine’ye güzelce öğretti! Kendin onun iyi iş çıkardığını söylemedin mi hem?”

"Bu iki serseriye kandım diyeydi!" Baba Lu, bu konuda tekrar konuşmaya başladı. Diğer yarısını bir bakışla uyardı, "Bu konuya olumlu bakma, bu konuda daha fazla tartışma yok! Şu anda yapman gereken en önemli şey acele etmek ve Tingxiao’ya uygun bir eş bulmak. O kızdan vazgeçmesini sağla."

"Seçmek istiyorsan, devam et! Torunum bunu sevmişken öyle bir saçmalıkla uğraşacak durumda değilim!”

"Ben seçsem nasıl görünürdü?!"

"Her neyse, ben gitmiyorum! Torunuma eşlik edeceğim!"

"Sen…"

…

(Geç saatlerde Dragon Bay’de)

Bir grup moda öncüsü genç bir araya gelmişti.

Bunlardan biri, özellikle göze çarpan siyah kısa saçlı bir gençti.  Tüm yüzü abartılı bir kafatası ile kaplıydı, kolunda boylu boyunca bir dövme vardı. Sol kulağında siyah bir küpe vardı, sakız çiğniyordu ve yanındaki beyaz saçlı gence söyledi, "Ah Ka, arabam hazır mı?"

Ah Ka yanında ışıltıyla parlayan arabaya dokundu ve konuştu, "Hazır, işte araba. Beğendiysen bir bak!"

Kafatası yüzlü genç arabaya eleştirel bir bakış attı ve sertçe söyledi, "Fena değil sanırım ama siyahlığın havalı tarafını yansıtmıyor."

Ah Ka gözlerini devirdi, "Lütfen, arabanı sadece bir günde çok perişan değil gibi gösterebilirim, tamam mı? Değil mi, Xi Zi, araban nerede? Siyahın nerede?"

"Bakım için gönderdim, henüz bitmedi," tembelce ağzında geveledi. Arabası hala Lu Tingxiao’daydı. Mevcut duruma bakarsak şimdi alması pek uygun değildi, o yüzden başka bir tane ödünç aldı.

Ah Ka başını salladı ve herkesin dikkatini çekmek için alkışladı. "Herkes burada, değil mi? Yarışma kurallarını tekrarlayayım! Dragon Bay’den başlayacağız ve varış yeri Ölüm Vadisi olacak. Birinci olan bir gecelik prenses Xiang Xiang’la eğlenecek!

Kalabalık yüksek sesle tezahürat yapmaya başladı.

Şeytani bir vücuda sahip seksi bir bayan, Ah Ka’nın başına vurmak için kalabalıktan sıyrıldı, "Pöf, lütfen! Seni holigan! Anca rüyanda görürsün!"

Vurmasına rağmen, Ah Ka bal çiğnemişçesine sırıttı. Güldü ve söyledi, "Haha, dalga geçiyordum! Tekrar başlayalım! Büyük ödül prensesimizden bir öpücük olacak! Ayrıca, beş milyon dolarlık bir para ödülü  var!"