Bölüm 54.2 : Büyük Bir Acı Çekiyor Gibi Haykırmalıyız! (2)

avatar
7344 8

Heavenly Jewel Change - Bölüm 54.2 : Büyük Bir Acı Çekiyor Gibi Haykırmalıyız! (2)


Çevirmen : Clumsy 

 

Son iki günü pek çok tehlikeyle dolu geçse de göreceli olarak yara almadan kurtulmuştu. Şimdilik Cennetsel Şeytan Tarikatıyla Akademi peşinden gelmeyecekti ve fazla göze batmadığı sürece büyük sorunlarla karşılaşmayacak gibi görünüyordu. Şu an için en önemli şey hızlıca materyal satın alarak Birleştirilmiş Ekipman Parşömenleri yapmaya devam etmekti. Sonuçta bu onun mesleği haline gelmişti ve Cennetsel Yay İmparatorluğuna dönene kadar mümkün olduğunca çok birikim yapmak istiyordu.

 

Zhou Weiqing’in Birleştirilmiş Ekipman Parşömenleri yapmasının diğer sebebi de sınıf arkadaşlarıydı. Huyan Aobo’nun kendisine öğrettiği dizaynları sürdürmek basitti, bu konudaki tecrübesine yapacağı fazla katkı kalmamıştı. Ancak başkaları için Birleştirilmiş Ekipman Parşömenleri dizayn edip yaratmak bambaşka bir olaydı. Temelleri tamamıyla anlaması ve en başından sonuna her noktayı tasarlaması gerekliydi. Örneğin dün, 6 parşömen ürettiği sürenin neredeyse tamamını Koi Riu için ürettiği parşömene harcamıştı.

 

Zhou Weiqing, Fei Li Askeri Akademisine girdiğinden beri Birleştirilmiş Ekipman Ustalığının gerçek önemini anlamıştı. Önceleri teorideki öneminin farkındaydı ancak bizzat şahit olana dek bu kadar bilinçli değildi. Bu yüzden artık harika bir Birleştirilmiş Ekipman Ustası olmayı güçlü bir Cennetsel Cevher Ustası olmaktan daha çok önemsiyordu.  Sonuçta ancak harika bir Birleştirilmiş Ekipman Ustası kendi tarafına güçlü Cevher Ustalarını çekebilirdi… Cennetsel Yay İmparatorluğunun yakın gelecekte gelişebilmesinin anahtarı da tam olarak buydu. Fei Li İmparatorluğu çok daha güçlü olsa da burası onun evi değildi, Zhou Weiqing’in kalbinde hiçbir yer Cennetsel Yay İmparatorluğunun yerini alamazdı. Bu ana yurdunun güzelliklerindendi.

 

“Kıymetlim, ders vakti geldi…” Zhou Weiqing kafasını eğerek Shangguan Bing’er’i yanağından öptü.

 

Shangguan Bing’er, uyku sarhoşu bir şekilde gözlerini açıp kendisine yaklaşan dudakları gördüğünde hızlıca kenara çekildi. Nerede olduklarını hatırlayarak zıpladı ve derinlemesine kızararak Zhou Weiqing’e seslendi: “Küçük Şişman, akademi arazisindeyiz, kendini kontrol etmelisin…”

 

Zhou Weiqing keyifli bir şekilde yanıtladı: “Yani diyorsun ki… eve gittiğimizde kendimi kontrol etmeme gerek yok, öyle mi…?”

 

Shangguan Bing’er kikirdeyerek konuştu: “Yeter artık, senin numaralarına bağışıklık kazandım. Hadi derse gidiyoruz!”

 

Öğleden sonraki ders kişisel askeri eğitim dersiydi ve ana alanda yapılacaktı. Bu ders bireylerin yalnızca Cevher Ustalığı bağlamında değil, genel şahsi dövüş becerilerini ölçme amaçlıydı. Dövüş stilleri, birebir dövüş, gizlenme, pusular, suikast, düşmanı bir yere çekme ve benzeri konular işlenecekti. Bu, Fei Li Askeri Akademisinin en önemli derslerinden biriydi. Her yıl 3 önemli test yapılırdı. Biri bu derse aitti, diğerleri de savaş analizleri ve strateji üzerindeydi, katılımcıların bunları tek denemede geçmesi gerekiyordu. Öğrencilerin diğer derslerde tekrar sınav olma hakkı vardı ancak bu üç ana dersin sınavından kaldıkları takdirde, sonları okuldan atılmak oluyordu.

 

Fei Li Askeri Akademisi Ana Alanı oldukça büyüktü ve halk birinci sınıf öğrencileri sol tarafta toplanmıştı. Diğer tarafta ise başka bir sınıf vardı. Onların da kişisel askeri eğitim dersi aldıkları belliydi. Bu asil üst sınıf yaklaşık 40 kişiden oluşuyordu ve pek çoğu da Zhou Weiqing’in sınıfını izlemeye başlamıştı.

 

“Birlik oluşturun… Dikkat!” Ming Hua’nın sesinin yankılanışıyla 29 halk öğrencisi hızlıca iki sıraya ayrıldı. Zhou Weiqing ve Ma Qun doğal olarak sıranın arkalarındaydılar.

 

Ming Hua’ya bakan Zhou Weiqing'in gözleri kamaşmıştı. Kız gül kırmızısı bir kıyafet giyiyordu ve saçları arkadan topluydu. Önceki baştan çıkartıcı bakışlarından eser yoktu, vahşi, savaşa hazır bir ruh taşıyordu.

 

Ming Hua’nın bakışları öğrencilerin yüzlerini taradı ve herkesin varlığından emin olduktan sonra başını sallayarak konuştu: “Bu sabahki testin sonuçları iki gün sonra yayınlanacak ancak inanıyorum ki pek çoğunuz alacağı sonuçların farkındadır. Daha önce hangi okullarda bulunduğunuz umrumda değil, bundan sonra ünlü Fei Li Askeri Akademimizin öğrencilerisiniz ve benim şartlarıma göre sıkı çalışmak zorundasınız. Aksi takdirde yıl sonunda çuvallayanları atmakta tereddüt etmem. Okuldaki dört yılı tamamlayamayanların burada okuduklarını söyleme izni yok. Sınıf başkanı…”

 

Zhou Weiqing hızlıca bir adım öne çıktı. “Burda!”

 

Ming Hua ona gözlerini dikerek konuşmaya devam etti: “Herkesin ön bahçede on tur koşmasına öncülük et. Bu turları tamamlamak için on beş dakikanız var, bu sürede tamamlayamayanlar on tur daha koşmak zorunda.”

 

“Tamam.” Zhou Weiqing onayladı. Ana bahçe yaklaşık sekiz yüz metrekareydi, normal şartlarda uzun bir parkur olsa da Zhou Weiqing için bu çocuk oyuncağıydı.

 

“Öğretmenim, biz Elementsel Cevherleri olanlar da koşmak zorunda mı?” O anda yumuşak bir ses duyuldu. Bu genç bir kıza aitti ve Zhou Weiqing, onun sınıftaki nadir Elementsel Cevher Ustalarından biri olduğunu hatırladı. Kız Su Nitelikliydi ve ismi Ye Tingxue idi. Görünüşü ortalamanıın üzerindeydi, narin, ürkek bir kızdı ve kırılgan görünüşü ona üflesen uçacak gibi bir hava katıyordu.  

 

Ming Hua ona bakarak pasif bir şekilde yanıtladı: “Herkes dedim, duymadın mı?”

 

Ye Tingxue neredeyse ağlayacak hale geldi. 2- Cevherli Su Nitelikli bir Elementsel Cevher Ustasıydı, yani Cennetsel Enerjisi yüzünden sıradan insanlardan güçlü olsa da, on beş dakikada sekiz bin metre koşmasının imkansız olduğunun farkındaydı. Buna bir de on tur ceza eklenince başının derde gireceği kesindi.

 

Bunu düşünen tek kişi o değildi. Sınıftaki altı Elementsel Cevher Ustasının yüzlerinde de aynı sıkıntılı ifade vardı.

 

“Dikkat! Sağa dön.” Zhou Weiqing Ming Hua’ya doğru bakarak bağırdı. İçten içe gülüyor ve şöyle düşünüyordu: Benim için hazırladığın ‘problem’ bu mu? Beni fazla hafife aldın!

 

“Ma Qun, Kou Rui, Yan Zhexi, Shangguan Bing’er, hepiniz beraberinizde bir Elementsel Cevher Ustası götürün, ben de iki tane alacağım.” Zhou Weiqing seslendikten sonra iki erkek Elementsel Cevher Ustasını kavradı. Yöntemi basitti, iki kolunun altına da birilerini alıp koşmaya başlayacaktı.

 

Emir verilen dörtlü de tereddüt etmedi – Shangguan Bing’er, Ye Tingxue’nin yanına gitti, Yan Zhexi ve Kou Rui de iki kız öğrenciye ulaştı. Ma Qun ise sona kalmış ve ona oldukça ağır bir erkek düşmüştü. Ma Qun içten içe kendini azarladı: Ugh, çok yavaşlayacağım, dezavantaja bak! Ancak o da tereddüt etmedi ve kendisine düşen öğrenciyi kaparak koşmaya başladı. Fiziksel Cevher Ustaları içinse doğal olarak bir problem yoktu ve böylece 29 öğrenci de koşuya başladı.

 

Ming Hua’nın gözlerinde bir şaşkınlık belirdi. Zhou Weiqing’in böyle hızlıca tepki vermesini beklemiyordu ve sonuçları görmek için ağzını biraz bükmüş bir şekilde pisti izlemeye başladı.

 

Zhou Weiqing koşarken arkadaşlarına seslendi: “Bizim halk bir sınıfımız grup halinde çalışacak. Ne yaparsak yapalım arkada kimseyi bırakmayacağız. Savaş alanında sırtımızı daima güvendiğimiz yoldaşlarımıza yaslayabilmeliyiz. Belki yine de sonuç alamayacağız ama bu yolda beraber çalışacağız. Herkes hepimizin bir olduğunu hatırlasın. Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için!” Bunu söylerken de kendi kendine düşündü: Hepimiz için en iyi şey de hep birlikte Cennetsel Yay İmparatorluğuna gitmemiz olacak tabii! Heh heh!

 

Ve çok geç olmadan ilk tur tamamlandı. İkinci tura başlamak üzerelerken, bir anda kuvvetli bir ‘Aiyah’ sesi duyuldu ve öğrencilerden biri yere yığıldı.

 

Zhou Weiqing en önde olsa da arkasındaki sınıf arkadaşlarını gözlüyordu. Döndüğünde erkeklerden birinin yere düştüğünü ve elleriyle karnını sardığını, yüzünün acı dolu olduğunu gördü. Önünde ise başı olmayan bir ok vardı.

 

“Durun!” Zhou Weiqing kuvvetli bir şekilde bağırınca herkes bir anda durdu ve yan taraftaki asil sınıfa baktı.

 

Asil sınıf şu anda okçuluk dersi yapıyordu ve hedefleri yaklaşık yüz yard ötedeydi. Nereden bakarsanız bakın bu okun bir kaza olması imkansızdı. Ne kadar başı çıkarılmış olsa da, bu mesafeden gelen bir okun nasıl bir acı vereceğini de tahmin edebilirdiniz.

 

Bir an sonra asil öğrencilerden biri alaylı bir şekilde bağırdı : “Aiyyaahh… Çok üzgünüm, okum elimden kaçtı. Alt sınıf, iyi misin?”

 

Asil sınıfın öğretmenleri ortada yoktu ve tek başlarına okçuluk pratiği yapıyorlardı. Asil öğrenci sözlerine şu şekilde devam etti: “Hareket eden bir hedef sıkıcı setlerden çok daha eğlenceli. Hoşunuza gittiyse siz de deneyebilirsiniz! Haha!”

 

Sözleri diğer asil öğrencilerin kükreyerek kahkaha atmasına, halkınsa sinirli bakışlar atmasına neden oldu.

 

Ming Hua da koşu pistinin ortasında olduğu için yaşanan olaylara şahit olmuştu. Neyse ki ok başı yoktu, yoksa öğrenci ağır yaralanmış hatta ölmüş bile olabilirdi.

 

“Siz piçler ölmek mi istiyorsunuz?” diye bağırdı Ming Hua sinirli bir şekilde.

 

Asil öğrenciler ondan çok korkuyordu. Sonuçta o Cehennem Çiçeği Yeraltı Dünyasıydı, haliyle o konuştuğu anda sessizleştiler.

 

Zhou Weiqing, Ming Hua’ya doğru yürüdü ve kulağına bir şeyler fısıldadı. Ming Hua ise kaşlarını kaldırıp bir süre düşündükten sonra onaylayarak başını salladı ve arkasını dönerek uzaklaştı. Olayın farkına varan halk öğrencilerinden bir kaçının yüzünde şeytani bakışlar belirmeye başlamıştı bile.

 

Zhou Weiqing sınıf arkadaşlarına döndü, oku kavradı ve az önce konuşan asil öğrenciye yürüyerek sahte, kibar bir sesle konuştu: “Üst sınıfım, buyrun okunuz. Sizin için getirdim.” Konuşması yavaştı ve dalkavukluk içeriyordu, sanki asil öğrenciye yaranmak istiyor gibi büyük bir sırıtış taşıyordu. Ancak bir anda elini çevirdi ve oku ileri gönderdi.

 

O anda oku fırlatan asil öğrenciden elli adım uzaktaydı. Halk öğrencilerini şaşırtan bir şekilde bu okun gidiş hızı, az önceki geliş hızından daha fazlaydı ve elli yard mesafeyi göz açıp kapayana dek aşmıştı.

 

Akabinde acılı bir ses duyuldu. Ok, daha yeni dönmüş olan öğrenciye ulaşmış ve bahsedilmeyecek bir yerinin derinliklerine saplanmıştı …

 

#Hepsinin bir Elementsel Cevher Ustasına yardım ettiği kısımlarda anlamsızca duygulandım. 
Ne kadar birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için tavrını kendi fayfası için sürdürüyor olsa da yine de birlik oluşlarını görmek güzel.
O zaman devam edelim, bakalım bahsedilmeyecek yerlerine ok saplanan çocuğumuz ne durumdaymış!

Bir sonraki bölümde görüşmek üzere :)






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44352 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr