Bölüm 161:

avatar
3775 3

God and Devil World - Bölüm 161:


ÇEVİREN:ARTHAS

DÜZENLEYEN:HEDERA

   Yue ve Ji Qing Wu’nun ayrılmasından kısa bir süre sonra kampın içerisinde kimse tarafından fark edilmeyen bazı hareketlenmeler oldu. İki pençe sessizce toprağın içerisinde bir delik oluşturup, deliğin ağzını yavaş yavaş büyüttü.

   Bu deliğin içerisinden iki tür fare çıktı. İlki normal bir fare gibiyken diğeri kedi boyutundaydı ve anormal şekilde büyümüş önayaklarında, hatrı sayılır büyüklükte pençeleri vardı.

   (Arthas Notu: Pençeli fare diyeceğim bundan sonra.)

   Fareleri kampta görenler kısa bir şoktan sonra hemen etrafa koşuşturmaya başladı.

    “Olamaz! Fareler burada!”

    “Fareler kampta!”

   Farelerin civarındaki askerler hemen geri çekildi ve çıkan farelere ateş etmeye başladı.

   Kurşun yağmurunun altında delikten ilk çıkan pençeli fareler ve diğer fareler hemen can verdi. Fakat açılan delik çoktan bir çukur büyüklüğüne ulaşmıştı ve içinden sayılamayacak kadar fazla fare çıkıyordu.

  Küçük takımın lideri hiddetle “Çukuru doldurun! Dışarı çıkmalarına izin vermeyin!”diye bağırdı.

   Ellerindeki İmitasyon Tang kılıçları ile yedi gelişimci çukura doğru koşarak ilerlemeye başladı.

   Eğer fareler çukurdan çıkmaya devam ederse kamptaki herkesin darmaduman olacağı tüm askerler tarafından açıkça anlaşılan bir gerçekti.

   Gelişimciler karşılaştıkları fareleri zaman kaybetmeden ikiye ayırıyordu. Çukurun  etrafında bir çember oluşturan askerler, çıkan farelerin hiçbirinin gittikçe daralan çemberi geçmesine izin vermediler.

   79 tip saldırı tüfeği ile donanmış bir asker ileri çıkıp “Benim yapmama izin verin!”dedi. Umursamazlık ve biraz da keyifle silahını çukura doğru çevirip çılgınca ateş etmeye başladı. Attığı kurşunlar, fareleri daha çukurdan çıkamadan öldürüyordu.

   Tüm şarjörünü bitiren asker çukuru tıkayan pençeli fareleri çekip aşağı bir el bombası attı.

   “BOOM!”

   Patlamanın kulakları delen sesi  tüm kampta yankılandı ve çukurdan dışarı toprak, taş ve mutant farelerin kanlı parçaları fırladı. Patlamadan dolayı havalanan toz nihayet çöktüğünde ise çukurun çevresi çeşitli materyellerle kapandı.

   Nefes almaya fırsat bulamadan kan donduran bir çığlık, tüm askerlerin kalbine büyük korku saldı.

   “Burada başka bir delik daha var!”

   “S*ktir! Başka bir delik daha var!”

   Bağırmalar, çığlıklar ve küfürler, kampın farklı bölgelerinde ortaya çıkan her fare deliği ile artıyordu. Her delikten sayılamayacak kadar fazla fare çıkıyordu ve bu fareler insanlara delirmişcesine saldırıyordu.

   Tüm kamp kaosa sürüklenmişti. Yue’nun astlarının bulunduğu taraftan Kong Tianyu “Çabuk, yanıcı yağı dökün! Hızlı olun!”dedi.

   Eğer fareler kampın karışıklık içinde olduğunu fark edip saldırıya geçerlerse hiç kuşkusuz kampta olan herkes ölürdü.

   İki itfaiye aracı ateş çemberine yağ takviyesi yapmaya başlayıp tampon bölgeyi korumak için önlem aldı. Sönmeye yüz tutan ateş, takviye alınca eskisinden bile daha canlı yanmaya başladı.

   Zhang Tianyu hemen yanında duran İmitasyon Tang Kılıcını alıp “Benimle birlikte!”diye bağırarak en yakındaki fare deliğine koştu.

   Chen Shitou ve Yue’nun diğer astlarının hepsi İmitasyon Tang Kılıçlarını kapıp farelere doğru ilerlediler.

   Fareler ve insanlar arasındaki savaş iki tarafın safları birbirine daha çok karıştıkça kaotikleşiyordu. Her saniye yüzlerce fare öldürülüyordu. Aynı zamanda da ciddi şekilde yaralanan hatta ölen birkaç insan da vardı.

   Yao Yao sanki bu deneyimden zevk alıyormuş gibi elindeki İmitasyon Tang Kılıcını savururken gülümsüyordu. Küçük kızın elindeki kılıç arkasında dehşet görüntüler bırakacak kadar hızlıyken  vücudu tarafından özümsenen deneyim küreleri her geçen saniye Yao Yao’nun gücünü arttırıyordu.

   Greenie de yaklaşan fareleri kanatlarını çırparak uzaklaştırıyordu. Fareler ona en ufak bir zarar veremiyordu. Greenie’nin her gaga darbesiyle çevresinde biriken ölü fare sayısı da artıyordu.

   Kampta bulunan militanlar ve normal insanlar, fareler tarafından öldürülmüş veya savaşamayacak kadar yaralanmışlardı. Sadece gelişimciler ve su yılanı derisinden zırha sahip olan askerler farelere karşı savaşabiliyordu. Fareler saniyesinde çeliği delip geçebilseler de su yılanı derisi çok sertti. Onu geçebilmek için zamana ihtiyaçları vardı ve kimse savaş zamanında onlara zaman tanımıyordu.

   Yakın Savaş Birimi dışında Yue’nun askerlerinin bazıları 03 tip tüfeklerle donanmıştı. Kısa süreli olarak farelere ateş açıp, yakın savaş birimine destek veriyorlardı.

   Yue’nun askerlerinin hepsi deneyimi olan kişilerdi. Hepsi zorlu eğitimlerden geçmiş ve bir alanda sivrilmişlerdi. Yue ile çıktıkları görevlerde ise ziyadesiyle tecrübe kazanmışlardı.

   Tecrübe ve her gün yapılan sıkı eğitimin sonucu isabet oranları gün be gün artmıştı. Ayrıca gerçek savaş tecrübesi yaşamış bir askerle aynı süre içerisinde sadece eğitim almış bir askerin savaş güçleri arasında büyük bir fark olurdu. 

   Kong Tianyu peşindeki adamlarla birlikte bir delikten diğerine koşuyordu. Çıkan fareler temizlendikten sonra bir el bombası atıp deliği tamamen kapatıyorlardı.

   En işe yarar yöntem olmasa da sonuçta pençeli fareler delik açmaya devam edebilirdi ama bu yöntem askerlere nefeslenecek zaman tanıyordu. Tek seferde savaşacakları fare sayısını da azaltıyordu.

   Mutant fareler sadece beşinci seviyedeydi ve sayı avantajları olmasa çok düşük bir güce sahiplerdi. Kong Tianyu’nun liderliğinde delikler yavaşça kapanıyordu.

   Bir anda kampın farklı yerlerinde büyük pençeli on iki fare ortaya çıktı. Bu fareler bir konçerto misali çığlık atıyorlardı. Çıktıkları delikler normal fare deliklerinden çok daha büyüktü.

   Bu 12 fare Yue’nun öldürdüğü seçkin korumalarla aynı türdü. Seçkin korumalar keskin çığlıklarla insanlara saldırıya geçti.

   Yeni tehlikeyi gören askerler tüm silahlarını aniden ortaya çıkan canavarlara çevirip delice ateş etmeye başladılar.

   Seçkin korumalar sayısız kurşun tarafından vurulmaslarına rağmen yaralardan dolayı hemen ölecek tipte canlılar değilllerdi. Bedenlerini bir kere sarsıldıktan sonra saldırılarına devam ettiler. Her pençe darbelerinde en az bir asker düşüyordu. Sahneyi gören biri, koyunların arasına bırakılmış bir kaplan var zannederdi.

   İki gelişimci üstlerine gelen seçkin korumaların darbelerine karşılık verecek zaman bile bulamadan pençelerden biri ilk gelişimcinin karnını yardı. İkinci gelişimcinin ise boğazını deşti. İki gelişimcinin yaralarından büyük miktarda kan fışkırmıştı. Yere düştüklerinde ise gözleri nasıl öldüklerini anlamadıklarını belli ediyordu.

   Gelişimciler bile bu seçkin korumalara rakip değilken normal insanlardan bahsetmeye gerek bile yoktu.

  Oldukça kötü bir şekilde can veren iki gelişimciden sonra durumun  farkına iyice varan Kong Tianyu hemen “Topu ATEŞLEYİN!”diye bağırdı.

(Arthas Notu: Atamadığım bölümleri haftaiçinde atacağım.)






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44346 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr