Bölüm 23: Ruhani Vücut Tekniği, Ruhsal Bütünlük'e Erişmek

avatar
400 3

En Güçlü Olacağım! - Bölüm 23: Ruhani Vücut Tekniği, Ruhsal Bütünlük'e Erişmek


***

 

Kaç saat geçtiği belli değildi. Akhan’ın vücudu pembe renkli bir katmanla sarılmıştı. Gözleri kapalıydı. Kırmızı renginde olması gereken merhem kurumuş ve rengini hafiften kaybetmişti. Bu Akhan’ın, merhemin içindeki tıbbi gücü mükemmel bir şekilde emdiğini gösteriyordu.

 

Güneş ışıklarının üzerine vurmasıyla, Akhan’ın üzerindeki tabaka çözüldü ve parlak teni ortaya serdi.

 

Crack! Crack! Crack!

 

Merhemin tabakası dökülmeye başladığında etrafa hoş bir gül kokusu yayıldı. Akhan’ın derisi parlak ve canlı gözüküyordu. Güneşin ışıklarının altında parlayan nadir bir hazine gibi görünüyordu.

 

“Hm…” Akhan yavaşça gözlerini açtı ve vücudunu hareket ettirdi. Çatlamış olan kabuk biraz hareket etmesiyle tamamen dağıldı ve yere döküldü.

 

Akhan derin bir nefes çekerek vücuduna odaklandı. Kaç saat geçtiğini bilmiyordu ama oldukça uzun süredir meditasyon yaptığı belliydi. Bu süreçte sürekli meditasyon yapmış ve merhemi özümserken, bir yandan da buyan toplamıştı. Ne kadar topladığını bilmiyordu.

 

Akhan enerji merkezine baktıktan sonra derin bir nefes aldı. Kalbi güm güm atmaya başladı. Enerji merkezinde tam tamına üç yüz tane buyan damlası vardı. Bu nefesini hızlandırdı ve kalbini heyecanla doldurdu. Meditasyon yüzünden yorulmuş zihni enerjiyle doldu.

 

“Kutsal bok adına! Sadece bir ilaçla haftalar sürecek seviyeye geldim!” Şimdi zengin bir ailede doğmanın iyi yanlarını anlamıştı. Güçlü ve zengin ailelerde doğan kişiler için böyle ilaçlar ucuz bile değildi. Her zaman böyle ilaçlar ile beslenen kişiler, on yılda hangi seviyeye gelirdi? Yeteneksiz olma ihtimalleri var mıydı?

 

Akhan dikkatini enerji merkezinden çekti ve sertleşmiş vücuduna odaklandı. Lanetli Dokunuş’un en büyük etkisi kollarını güçlendirmesiydi. Enerji çalma aşamasına gelmesine daha olduğundan odaklandığı şey sertleştirmeydi.

 

Kolları öncekine göre üç kat daha güçlüydü. Vücudu da kolları kadar olmasa da Akın Melih’in seviyesine gelmişti. Sadece bir merhem ile bu kadar gelişmesi inanılmaz bir şeydi!

 

“Acaba özel bir fiziğe sahip olabilir miyim? Sadece 100 gümüş değerindeki bir merhemin beni bu kadar güçlendirmesi gerçek olmayacak kadar garip.” Akhan ayağa kalktı ve kendini hazırlamaya başladı.

 

Fizikler savaşçılar arasında çok nadir görülen bir şeydi. Kişiler doğuştan özel fizikler ile doğuyorlardı ve belli bir alanda aşırı derecede yetenekli ve güçlü oluyorlardı. Örneğin Demir Ayı Fiziği ile doğmuş bir insan, Demir Ayı kadar sağlam kas yapısına ve kemiklere sahip olurdu. Kendisini geliştirdiği sürece kılıçlar işlemez, soğuk ona dokunmaz hale gelirdi!

 

En basit örneği ile buydu. Kendisinde de benzer bir fizik olabilirdi. İlaçların etkisini artıracak ya da hızlı gelişmesini sağlayacak bir fizik… bu gayet mümkündü.

 

“Bunu bir ara araştırsam iyi olur. Ama önce antrenman yapmam gerekiyor.” Akhan üzerine esnek bir kıyafet giydikten sonra evinden çıktı ve ormana doğru yol aldı.

 

Akın Melih’in eğitim yöntemi Savaş-Beden Eğitimi adı verilen bir eğitim şekliydi. Normal kas gelişim ve esneklik antrenmanları yerine, tanıma ve savaşa yönelik gelişim yapıyordu.

 

Örneğin; Akın Melih taekwando çalışıyorken, ‘yüksek tekme’ hareketini iki saat boyunca yüzlerce kez çalışırdı. Bu sayede, tekme atmasını sağlayan kas gruplarını geliştirir ve öğrenirdi. Aynı zamanda tekme atmasını sağlayan diğer kas gruplarını öğrenmiş olur ve vücut ağırlığıyla o kaslara yönelik onlarca tekrar ve daha üstünde egzersizler yapardı. Bu basitçe savaş-beden eğitimiydi.  

 

Akın Melih daha keskin ve zorlu eğitim görürdü. Shaolin Tapınaklarındaki eğitimler ile benzer seviyedeydi. Ancak Akın Melih bu antrenman sayesinde kolaylıkla insan seviyesini aşmıştı.

 

Akhan yarım saatin sonunda ormana geldi ve antrenmanına başladı. Basit Nefes Tekniği’ni çalıştırırken Lanetli Dokunuş’u da kullanıyordu. Bunları yaparken de Pyong Hwa Do hareketleri yaparak kaslarını buna göre geliştiriyordu.

 

Pyong Hwa Do, Akın Melih’in bildiği en güçlü savaş sanatlarından birisiydi. Bu dövüş sanatı üç farklı sistemin birleşiminden oluşuyordu. Bunlar Çin Kung-fu’su, Okinawa Tamarite Karate’si ve Kore Hapkido’sudur. İlk eğitimleri, temel teknikler ve Hapkido ile başlar. Bu süreci Okinawa Tamarite Karate’si izler. Ardında birinci seviye siyah kuşağa gelinceye kadar kişi Çin öğretileri ile yoğrulur. Bundan sonra da Çin Kung-fu’su başlardı.

 

Akhan, Pyong Hwa Do’nun içinde katkısı bulunan öğretilerden birisi olan Tai Chi Chuan’ı çalışmaya başladı. Bu sanat öyle etkili bir sanattı ki Akhan’ın vücudundan kütürtüler geliyordu.

 

Akhan bir süre sonra kaslarının aşırı derecede ısındığını hissetti. Vücudu terler içinde kalmıştı. Bu Tai Chi’nin etkilerinden birisiydi. Basit Nefes Tekniği sayesinde bu kadar hızlı bir şekilde ısınabilmişti.

 

“Hm?” Akhan Tai Chi Chuan’nı son derece yavaş bir şekilde bitirirken düşüncelere daldı. Basit Nefes Tekniği’ni düşündü ve Tai Chi Chuan’ın geleneksel nefes eğitimi ile karşılaştırdı. Hareketleri durakladı ve nefes almayı unuttu. Gözleri bom boş bir şekilde yerdeki çimenleri izledi.

 

Hava kararana kadar sadece rüzgarın etkisiyle hareket eden çimenleri seyretti. En sonunda ay tepede yerini aldı ve Akhan’ın gözleri bir yıldız gibi parladı.

 

Nefes ritmi tamamen değişti ve vücudundaki buyanı harekete geçirdi. Önceden vücudunda buyanı çeviremezdi ama şimdi eşsiz bir pürüzsüzlükle döndürebiliyordu. Üstelik hiç enerji kaybı yaşamıyordu. Buyan gözeneklerinden dışarı kaçmıyordu. Bu savaşçılar için büyük sorunlar birisiydi ama Akhan’da bu sorun yoktu.

 

Sigh….

 

Akhan ağır bir şekilde hareket etti. Yerdeki çimenler dans etmeye başladı. Parmak uçlarına kalktı ve ayaklarını sertçe yere vurdu.

 

Güm!

 

Daire şeklinde tozlar yükseldi ve güzel bir şarkının armonisini andırırcasına dans etti. Akhan kollarını kaldırdı ve derin bir nefes alarak vücudunu hareket ettirdi. Ayağını ileri attığı anda toprak ileri doğru hareket etti ve bir Yin-Yang sembolüne büründü. Akhan vücudunu her hareket ettirdiğinde çevresi de onunla birlikte hareket etti. Ayrılamaz bir bütün gibilerdi.

 

Akhan’ın mavi gözleri namütenahi bir uçurum gibiydi. Bir saat boyunca Tai Chi hareketlerini benimsedi ve bunda iyileşti. Tai Chi’yi orta seviyede biliyorken, bir saatin sonunda çoktan usta seviyesine erişmişti.

 

Seh!

 

Akhan iki elini patlayıcı bir şekilde savurduktan sonra benimseme hareketlerini bitirdi. Bir saatin ardından boyu uzamış ve kasları ortaya çıkmıştı.

 

“Sonunda! Sonunda Ruhsal Bütünlük’e eriştim!” Akhan derin bir nefes alarak yumruklarını sıktı. “Sonunda! Artık babamın dövüş sanatına çalışabilirim! Artık göremediğim şeyleri görebilirim!”

 

Akhan’ın önündeki dünya tamamen değişmişti. Artık duyamadığı ve göremediği şeyleri duyuyor, on metre ötesindeki bir karıncanın ayaklarının çıkardığı titreşimi dahi hissedebiliyordu. Bu dövüş sanatlarının zirve noktası olan Ruhsal Bütünlük’tü!

 

Ruhsal Bütünlük, kesinlikle ulaşması gereken bir seviyeydi. Çünkü bu seviyede kendisine dövüş sanatçısı demeye hakkı vardı. Bu büyük usta statüsünün dahi üstünde olan Ruhani Ustalık’tı!

 

Lakin Ruhsal Bütünlük tek başına gelmemişti. Yanında Basit Nefes Tekniği ile Tai Chi’nin karışımından oluşan Ruhani Vücut Sanatı vardı. Bu, Akhan’ın anlık bir aydınlanma ile oluşturduğu bir gelişim tekniğiydi. Bu gelişim tekniği, diğer nefes tekniklerinden farklı olarak; hem buyanı hem de fiziği geliştiriyordu. Yani hem buyan, hem de vücut tekniğiydi.

 

Kısaca bir hareketli meditasyondu!

 

Akhan heyecanlı bir şekilde vücudunu hareket etti ve ağır hareketlerle devam etti. Basit Nefes Tekniği niteliksel bir evrim geçirmiş ve gücüne güç katmıştı. Öyle ki, Akhan, kendisini soğuk bir deniz içinde hissediyordu. Bu; kendi niteliği olan buzun etkisiydi.

 

“Derin bir nefes al ve Buyan’ı vücudunun çevresinde yarım tur döndür. Ayakların altına ağır bir şekilde gönder ve Yay Adımı’nı kullan. Vücut hafif eğik ve dizler kırık. Hiçlik Duruşu’nu, Beyaz Turna Kanatları’nı Açıyor ile birleştir ve gücüne güç kat. Nefes ve denge asıl konu! Beli kuvvetlendir ve ileriye doğru bir avuç içi gönder…” Akhan yavaşça mırıldanırken, avucunu sert bir şekilde ileri itti. Hareketleri son derece yavaş ve dengeliydi. Ancak bu yavaş ve ağır hareketlere rağmen, oluşan kuvvet inanılmazdı. Ruhani Vücut Sanatı en az Buyan ile, en çok gücü sağlıyordu.

 

Akhan meditasyona devam etti ve bir transa girdi. Aklında Ruhani Vücut Sanatı’ndan başka bir şey yoktu. Yaptığı her döngü de giderek daha da güçlendi ve Ruhani Vücut Sanatı’nı anladı ve geliştirdi. Eksikleri kapattı ve ileri seviyelerini oluşturmaya çalıştı. Dövüş sanatları yeteneği ve Ruhsal Bütünlüğün algısı birleşince eşsiz bir anlayış ortaya çıkıyordu. Akhan’ın algısı ve çözümleme yeteneği, sıradan bir dâhinin seviyesine erişmişti.

 

Saatler ya da günler geçti. Güneş batıp tekrardan doğdu. Sabahın çiyleri sürekli hareket eden Akhan’ın etrafında bir görsel şölen oluşturdu, rüzgarın hafif fısıltısı ile dans eden berrak yeşil çimenler Akhan’ın hareketlerine uyum sağladı. Akhan’ın ağır ve yavaş hareketleri giderek derinleşti ve doğa ile garip bir uyum içine girdi. Dövüş sanatlarının özü olan Doğa’ya yaklaştığında gözlerini açtı ve hareketleri durakladı.

 

Sınırına ulaşmıştı!

 

Soğuk bir rüzgar vücudunu yıkadı. Öncesi ile alakası dahi olmayan vücudu keskin bir silah gibi duruyordu. Buyan merkezinden yayılan soğuk aura, keskin bir buz parçası gibiydi.

 

“Bu eğitim bana oldukça fayda getirdi.” Vücudunu hafifçe gerdi ve yakında bulunan metalik kahverengi bir ağacın yanına geldi. “Bu Kahverengi Demir Ağacı olsa gerek. Sert bir odun olduğundan Buyan Silahları’nın düşük seviyelerinde oldukça kullanılır. Hm… Bu ağacı ikiye bölmek için 2. Seviyenin zirvesinde bir güce sahip olmak gerekiyor.” Akhan ağacın yüzeyine dokundu ve sağ ayağını yarım adım geriye sürükledi ve bacaklarını gerdi. “Bakalım Lanetli Dokunuş ile birlikte ne kadar güçlü olacak?”

 

Artık birinci seviyeye yaklaştığından bir miktarda olsa Buyan kullanabiliyordu. Gücünü merak ettiğinden hiç sakınmadı ve yirmi damla Buyan’ı Lanetli Dokunuş ile birleştirdi. İlk defa bir savaş tekniği kullanıyordu, bu yüzden oldukça heyecanlıydı.

 

Sağ koluna aktardığı Buyan ile birlikte yumruğu hafifçe parladı ve metruk bir atmosfer oluştu. Akhan elinin yandığını hissettiğinde Kahverengi Demir Ağacı’nın yüzüne sertçe bir yumruk attı.

 

GÜM! CRACK!

 

Ağaçla temas eden yumruk oldukça ses çıkardı. Akhan’ın eli hafifçe şişti ve kızardı. Burnundan sıcak hava kaçıştı ve gözleri kısıldı. Ağacın gövdesi birkaç inç içine göçtü ve yumruğu ağaca saplandı. Kahverengi Demir Ağaç’ları ortalama kırk santimetre genişliğinde bir gövdeye sahip olurdu. Bu ağaç da aynı şekildeydi ve birkaç inç yaklaşık 4/1’i ederdi.

“Ow…” Akhan elini zorla da olsa ağacın içinden çıkardı ve elini tuttu. “Nerede hata yaptım? Dengem oldukça iyiydi, kontrolüm müthiş ve teknikte bir hata yoktu.” Akhan şaşkınlıkla kırık eline baktı. Ağaca attığı yumruk sonucunda dirseğinin üç santim yakınına kadar –bilek de dahil her yer kırılmıştı. Aklına gelen ilk şey Ruhani Vücut Sanatı’nda bir sorun olduğuydu. Bunun ardından kolunun fazla güçsüz olması geliyordu. Bir süre düşündü ve sonunda Lanetli Dokunuş’u anımsadı.

 

“Acaba anlayış seviyem çok mu geride? Lanetli Dokunuş’u kullanırken bir hata yapmış olabilirim. Hm… Akademi sınavı üç aşamadan oluşuyor. İlki yetenek ölçümü, ikincisi yazılı sınav, üçüncüsü ise düello… Düello da en çok işime yarayacak şey kuşkusuz Lanetli Dokunuş! Sanırım birinci seviyeye erişmeden, ikinci seviyeye yaklaşmış bir anlayışa sahip olmam gerekiyor. Aksi takdirde ayak uyduramayacağım.”

 

Anlayış ve gelişim seviyesi arasında bir bağ vardı. Anlayışınız, seviyenizin altında ise tekniği kullanmanız kazalar doğururdu. Örneğin, Buyan Sapması gibi. Biraz önce Akhan’ın yaşadığı kaza buydu. Buyan enerjisi düzgün bir akış sağlayamamış ve kemiklerde dahil olmak üzere birçok kas grubuna zarar vermişti. Bunu iyileştirmek sıkıntılı bir süreç olacaktı.

 

“Ah… Yazılı sınav için de çalışmam gerekiyor. Düello için endişelenmeme gerek yok. Savaş deneyimi bakımından psikopat değillerse benimle eş değer olamazlar. Hm… İlk önce seviyem ardından anlayış ve son olarak da bilgi haznemi geliştirmem gerekiyor.” 


Akhan uzun süreli bir planlamadan sonra tekrardan eğitime döndü.








Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44743 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr