Bölüm-211 Saligia ve Race

avatar
283 1

Ejderha İmparator - Bölüm-211 Saligia ve Race


*** Ejder’in Uyanışından Hemen Sonrası ***


Varoluşun derinlerinde, sessiz, sakin, sıkılmış, eğlence arayan bir canlı vardı. Siyah gözlere ve siyah saçlara sahip olan bu canlının yüz ifadesi korkutucuydu. Yakışıklı bir yüze sahipti ancak gözlerine bakmak bile insanı iğrendirmeye yetiyordu.


Boyu ortalamadan daha uzundu ancak vücudu aşırı derecede zayıftı. 60 kilo ya vardı ya da yoktu. Saçları ayaklarından bile aşağıya kadar uzamıştı ve sert bir görüntüsü vardı. Çıplak ayakları parçalanmaya başlamıştı.


Derisi kalkmıştı ve tırnakları simsiyahtı.


Varoluşun içinde yavaş yavaş yürüyordu. O adım attıkça gerçeklikler eziliyor ve bozuluyordu. Kırılıyor, parçalanıyor çürüyorlardı. Bu kişi varoluşun içindeki tehlikeli bir virüs gibiydi. Attığı her adım daha fazla canın son bulmasını neden oluyordu.


(Saligia)-Kıskanmış, acıkmış, özenmiş, sıkılmış, sinirlenmiş, kibirlenmiş, azmış. Günah. Ejderha. Eğlenceli hiçbir şey yok.


Ebediyetin Günah Ejderhası Saligia tek başına varoluşun içinde dolaşırken sürekli olarak bu sözleri tekrarlıyordu.


(Saligia)-Ejder benimle savaşmaya gelmiyor.


(Saligia)-LANET OLASI VELET BENİMLE DÖVÜŞMEK İÇİN YANIMA GELMİYOR!!!!!!!


Saligia durup dururken bağırmış ve çevresindeki gerçeklikleri sarsmıştı. Kendisinin gücünün de Ejder’in gücünden geri kalan bir yönü yoktu. Kendisi de varoluşu yok edebilecek seviyede bir güce sahipti.


O şekilde bağırdıktan sonra 7 renkteki aurası bedeninden taşmaya başlamıştı. Aurası öylesine kuvvetliydi ki varoluşun karanlığına karıştığında karanlık kayboluyor ve yerine o aura geçiyordu. Hatta Saligia farkında olmadan 10.000 kadar nebula bile oluşturmuştu.


Derken durdu. Ve başını yavaşça eğdi.


(Saligia)-Haset. Öfke. İstek. Ejder!


Saligia baktığı yönde Ejder’i görünce heyecanlanmış ve aura akışı artmıştı. Ancak Ejder dışında hissettiği şeyler bir kişinin kalbinden geçen saf duygularıydı.


(Saligia)-Grant. Ejder’i öldürmek istiyor. Olur.


O andan sonra Saligia aşağı doğru yürümeye başladı ve attığı 3 adımdan sonra olduğu yerden kayboldu.


***


Ejder’in gücünü göstermesinin hemen ardından Grant onun hakkında kötü şeyler düşünmeye başlamıştı bile. Ejder Medusa’yı diriltmek için ortadan kaybolduğunda Grant o canavarın nereye gittiğini bilmiyordu.


Tek bildiği şey Ejder’i yok etmesi gerektiğiydi. Ve tam o anda…


(Saligia)-Sanırım ihtiyacın olan şeyi biliyorum.


Saligia aniden Grant’ın önünde belirmiş ve Grant irkilerek geri çekilmişti.


(Grant)-Sen kimsin be!?


Grant bu şekilde sorduğunda Saligia’nın yüz ifadesi düşmüş ve üzüntülü bir hâl almıştı.


(Saligia)-Ben kim miyim? Ben günahım.


(Grant)-Gün… ah…


Grant tepki verene kadar Saligia önüne geçti ve işaret parmağını Grant’ın alnına dayayarak kendi güçlerini ve yaptığı şeyleri gösterdi. Aynı anda da Grant’ın sakinleşmesini sağladı. Eğer Grant sakin olmazsa kendisini dinleyemezdi ve Saligia çok fazla konuşmak istemiyordu. Bunu çok yorucu buluyordu.


(Saligia)-Sana yardım edebilirim. Hem de istediğin her konuda.


Saligia bu sözleri söylerken en ufak bir art niyeti bile yoktu. Gerçekten de Grant’a yardım etmek istiyordu. Grant’la iyi bir anlaşmaya yaparsa Grant Ejder’i yorduktan sonra kendisi devreye girer ve yorulmuş olan Ejder’i yok ederdi. Tüm planı buydu.


Kendi mevcut güçleriyle bunu yapması çok kolaydı. Şu anda bile Grant’ı yaşayan en güçlü 3. kişi haline getirebilirdi. Ve bunu yapmak için öyle çok bir efor harcamasına bile gerek yoktu.


(Grant)-Sen… gerçekten de Saligia’sın.


(Saligia)-Öyle diyorlar evet. Ee, ne düşünüyorsun? Güç istiyor musun?


***


Bu andan sonrasında Grant ruhunun içinde saklamakta olduğu oğlu Race’yi Saligia’ya sundu ve Saligia bir “İletişim Çemberi” oluşturarak Grant’a verdi. Daha doğrusu bir iletişim çemberini nasıl oluşturacağını gösterdi.


Grant imparatorluğa döndüğünde ilk yaptığı şey kendisini odasına kapatmak ve yere bir çember çizmeye başlamak olmuştu. Oğluyla iletişime geçmek için bir iletişim çemberi kuruyordu. Onunla başka türlü iletişime geçemezdi.


Aslında bu şekilde de iletişime geçemezdi ancak Saligia gücünü kullanarak “İletişim Çemberi” dediği bu şeyi icat etmiş ve sadece Grant’a öğretmişti. Zaten başka birisinin kendisiyle iletişime geçmesi mümkün değildi.


Saligia Varoluşun en tepelerinden Ejder’i izlemekte meşgulken Grant’ın kafasından geçenleri görmüş ve kendi isteğiyle karşısına çıkmıştı. Kendi güçlerini ona göstermek yerine yaptığı bazı şeyleri ona izletmiş ve kendisine saygı duymasını söylemişti.


Grant oğlunu Saligia ile geri gönderdikten sonra ne kadar büyük bir güçle geri geleceğini merak ediyordu. O yüzden de elinden gelen en hızlı şekilde çemberi bitirdi ve beklemeye başladı. Aradan 1 2 saniye geçtikten sonra çember mavi bir şekilde parlamaya başladı.


1 saniye kadar sonra da uzay büküldü ve içine doğru çökerek parçalandı. Grant’ın tam önünde bir boyut kapısı açıldı. Grant heyecanla beklemeye başladı. Derken kapıdan bir ayak geçti. Ve kalıplı bir gövde o ayağı takip etti.


Bu gövdenin Saligia’ya ait olmadığı kesindi. Saligia zayıftı. Kırılgan bir görüntüsü vardı. Ama bu gövde Saligia’nın aksine oldukça kalıplı ve kaslıydı. Çelik benzeri kaslara sahipti ve damarları besbelliydi.


(Grant)-Race!


Grant bu vücudun oğluna ait olduğundan emindi ancak bu beklentilerinden daha öteydi. Race’yi Saligia’nın yanına verdiğin Race’nin vücudunun da Saligia’nın vücudundan pek bir farkı yoktu. Race aşırı güçlüydü ama zayıf bir görüntüsü vardı.


Yani, şimdiye kadar öyleydi.


Varoluşun içinde geçirdiği binlerce yılın ardından çok daha üstün bir hale gelmişti.


Kapıdan geçer geçmez babasına sarılmış ve…


(Race)-Seni çok özledim baba.


Gümüş saçları 3 numara haldeydi. Yani uzun olmakla alakası bile yoktu. Gümüş gözleri inanılmaz bir şekilde parlıyor ve güven saçıyordu.


(Grant)-Bende seni özledim çocuğum. Bende seni özledim.


Baba oğul sıkı bir sarılma gerçekleştirirken Saligia portaldan geçti ve direkt olarak konuşmaya başladı.


(Saligia)-Buluşmanızı daha sonra da yapabilirsiniz. Şu anda daha önemli işlerimiz var. Ayrıca, Race’ye olayı anlatmana gerek yok. Ben her şeyi anlattım. İstediği kızla evlenecek olması da dahil. Yani Race şu anda savaşa hazır bir halde. Tabii Bellum’da öyle.


Bellum, Race’nin sahip olduğu ejderhaydı. Savaş Ejderhası Bellum. Yıkıcı güçleriyle 7 Efsaneviden biri olan yıkım Ejderhasına bile kafa tutabilecek kadar güçlüydü. Hem de normal haliyle. Race’nin eğitimi sırasında gelişirken Bellum’un da geliştiğini düşünürsek şu anki seviyesi o halinden çok daha üstün olmalı.


(Grant)-Şey. Tamam o zaman.


Saligia her şeyi çoktan anlattığını söyleyince Grant bir anlığına afallamıştı ancak karşısındaki kişinin Saligia olduğunu hatırlayınca kendisine gelmişti. Saligia’nın da Ejder geri kalır yanı yoktu. Her şeyi yapabilirdi.


Sadece birçok şeyle uğraşmak istemediği için başkalarını kullanıyordu.


(Saligia)-Immm. Acaba bizi izlemeyi bıraksan mı diyorum. Çok belli oluyorsun da.


Saligia önüne bakmaya devam ederken başka birisiyle konuşuyormuş gibi bir şeyler söyledi. Ve ardından da…


(Ejder)-Yapma ya. O kadar da saklanmıştım halbuki.


Ejder’in konuşmasının ardından gerçeklik yırtıldı ve Ejder saklandığı yerden çıktı. Tavanda açılan portaldan çıktıktan sonra düz duvarda yürüyormuş gibi yere inmeye başladı. Tek fark havaya basıyor olmasıydı. Ayakları altında görünmez bir şey varmış gibiydi ancak hiçbir şey yoktu. Ejder sadece yürüyordu.


(Grant)-E-Ejder!? Se-sen… Pride’nin kızıyla dövüşmüyor muydun?


Grant aniden korkuya kapıldı ve kekelemeye başladı. Ejder’i karşısında görmek beklediği bir şey değildi.


(Ejder)-Ha? O aptal velet için gerçekten zaman harcayacağımı mı düşündün? Kim zannediyorsun sen beni? Sence o küçük şey benim eğitimimi hak ediyor mu? Hahaha. Gerçekten aptalsınız.


Ejder her zaman olduğu gibi başkalarını aşağılamaya devam ediyordu. Betty’yi eğitmek için bir klonunu göndermişti o kadar. Kendisi bununla uğraşacak kadar aptal değildi. Kendisine birebir benzeyen bir klon fazlasıyla yeterli oluyordu.


Ve zaten Betty şu anda BloodWife İmparatorluğundaydı. Yani klon, Betty’yi yeneli çok olmuştu.


(Saligia)-En azından seni aramama gerek kalmadı. Kendi ayağınla gelmiş oldun.


(Ejder)-Siz beni öldürme planları yaparken oturup bekleyecek değildim ya. Sizi fazla uğraştırmak ist…


Tam o anda bir enerji dalgası Ejder’in suratının yarısını yok edip geçti ve 7000 kilometrekarelik akıl almaz bir alanı anında dünya üzerinden sildi.


(Ejder)-Öhöm. Kimse sana birisi konuşurken onu dinlemen gerektiğini öğretmedi mi?


(Race)-Konuşan kişi sensen söyleyeceğin şeylerin pek bir önemi olduğunu düşünmüyorum.


Ejder suratı iyileşirken sakince konuşmuştu. Fakat Race kendisine cevap verirken oldukça düşmancıl bir tavır takınmıştı.


(Ejder)-Saligia’dan biraz eğitim gördün diye beni gerçekten yenebileceğini mi düşünüyorsun? Ve Saligia, istersen gidebilirsin. Senden alacağım intikam için daha vakit var. Seni hemen öldürüp eğlencemi erkenden bitirmek istemiyorum.


(Saligia)-Senin de beni yenebileceğini düşünüyor olman oldukça komik Ejder. İkimizin güçleri eşit. Ama emin ol…


(Ejder)-Ama emin ol o sikik suratın gözyaşlarıyla kaplanırken ağzının ortasına tükürüp seni varoluştan sileceğim.


Ejder’in aurası bir anda parlamış ve odayı karanlıkla doldurmuştu. Gözleri gümüşten siyaha dönmüş ve Saligia’nın dibine kadar girmişti. Birbirlerinin nefeslerini hissedebiliyorlardı. Ve Ejder’in sesi gırtlağından çıkmaya başlamıştı. Kulak tırmalayan bir şekilde tınlıyordu.


(Ejder)-Seni yavaş yavaş, sakince, umutsuzluğa gömerek, işlevsiz bırakarak, parça parça edecek ve yalvartacağım! Abime ve aileme yaptığın her şeyin milyar katını ruhuna kazıyıp seni korkularınla hapsedeceğim! Hapsedeceğim ve akıl sağlığın yavaş yavaş ölürken seni izleyip bir yandan da fiziksel olarak delirmeni sağlayacağım! Bedenine akla gelebilecek her türlü işkenceyi sunacak ve bundan büyük bir zevk alacağım!


Ejder’in kana susamışlığı deli gibi artıp vahşi bir şekilde alırken Saligia hiçbir şey olmamış gibi sakindi. Sanki Ejder’in sözleri hiç umurunda değil gibiydi.


(Saligia)-Tamam tamam. Bağırma hemen. Kulaklarımı acıtıyorsun. İzlemekle yetinirim bende.


(Ejder)-Anladığına sevindim.


Ejder bir anda normale döndü ve aurası ile kana susamışlığı kayboldu. Gözleri de gümüş rengine geri döndü. Derken bir anda başka bir enerji dalgası Ejder’e doğru hareketlendi ancak Ejder’e dokunamadan yok oldu.


(Ejder)-Sende adam gibi saldıracaksan saldır artık.


Dedi ve Race bir anda binanın dışına itildi. Duvarları delip imparatorluğun dışına kadar fırlatıldı ve bir anda bütün yolu geri teperek Ejder’e doğru yok edici bir yumruk salladı.


Ejder hemen geri çekilip bu yumruğa yumrukla karşılık verdi bütün dünyanın patlamasıyla birlikte savaşları başlamış oldu. 







Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44356 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr