Bölüm-210 Gizli Kozum Var

avatar
265 1

Ejderha İmparator - Bölüm-210 Gizli Kozum Var


Ejder’in yaptığı konuşmadan bir gün sonra Grant istemeye istemeye Pride’nin yanına gitmişti. Onunla bu konuyu derinlemesine bir şekilde konuşması gerekliydi. Hatta gerekirse Ejder’in isteğini reddetmeleri gerekliydi.


Yıllardır süre gelen düşmanlıkları yüzünden halk bile birbirlerine karşı nefretle doluydu ve iki halkı bir araya getirmek intihar olurdu. Halklar birbirlerini sürekli olarak reddedecek ve dalaşacaklardı. O yüzden de sürekli olarak bir gerginlik hali olacaktı ve kimse mutlu olamayacaktı.


İşte tamda bu yüzden Grant, en büyük düşmanı olan Pride’nin yanına doğru gidiyordu. BloodWife İmparatorluğuna girmek zerre kadar istediği bir şey değildi. Ama elinden gelen bir şey olmuyordu. Kendi çıkarları için bir seferliğine bile olsa yan yana gelmek zorundalardı.


Aynı tarafta olmak Pride’nin de hoşuna gitmeyecekti tabii ama sorunları çözülene kadar birbirlerine katlanmak zorundaydılar.


(Grant)-Sokayım! Pride ile bir anlaşmaya varmak isteyeceğimi hiç düşünmemiştim. Lanet olası çocuk! İmkânsız şeyleri yapmaya zorluyor bizi.


Grant bu durum karşısında bağıra çağıra Ejder’e karşı gelmek hatta onu öldürüp kurtulmak istiyordu ama Ejder’in yanında bir hiç bile olmadığı için elinden gelen hiçbir şey yoktu. Yalnızca bu şekilde söylenebiliyordu.


BloodWife İmparatorluğuna girmesine çok kalmamıştı ki yukarıdan kendisine yaklaşan bir şey hissederek bir adım geri çekildi. Ve tam önüne birisi çakıldı.


(Grant)-Pride?


Yere çakılan, daha doğrusu iniş yapan kişi Pride’den başkası değildi.


(Pride)-Gözcüler geldiğini haber verince beklemek yerine ben geleyim dedim.


Pride’nin BloodWife İmparatorluğunun tepesine diktiği gözcüler yaklaşık 1300 kilometrelik görüş alanlarıyla inanılmaz işe yarıyorlardı. İmparatorluğun büyük bir kısmını kendi başlarına izliyorlar ve olan biten olayları Pride’ye haber veriyorlardı.


(Grant)-Normalde olsa niye beklemedin derdim ama şu an buna vaktimiz yok. Geldiğine göre ne konuşacağımı tahmin ediyorsundur diye düşünüyorum.


Grant doğal olarak bunu düşünmüştü. Pride, Grant’ın ne konuşacağını tahmin etmiyor olsaydı oraya gitmezdi. Zaten gitmesinin de bir anlamı olmazdı. Grant’ın söyleyeceğini tahmin ettiği için işleri hızlandırmak adına kendisi de harekete geçmişti çünkü Ejder’e karşı atacakları adımlarda ne kadar çabuk olurlarsa o kadar iyiydi.


(Pride)-Ejder’den nasıl kurtulacağız? Değil mi?


Pride tahminini dile getirdi ve Grant’ın tepkisiyle birlikte düşüncesinin doğru olduğunu anladı. Grant kendisiyle bir birlik kurmak için gelmişti. Normalde mümkün bile olamayacak bu durum Ejder yüzünden gerçekleşiyordu.


(Grant)-Aynen öyle. O yüzden seninle iş birliği yapmak istiyorum.


(Pride)-Kabul ediyorum.


Pride’nin bu teklifi kabul etmekten başka çaresi yoktu. Ortak bir düşman için ateşkes yapmak önemli bir durum değildi. Ejder ortadan kalktıktan sonra tekrar eski düşman hallerine dönebilirlerdi. Ondan sonra da nasıl isterlerse o şekilde savaşıp dövüşüp tamamen birbirlerini bitirmeye odaklanabilirlerdi.


(Pride)-Ediyorum etmesine, de, ona karşı nasıl bir strateji izleyeceğiz ki?


Ve bu noktada en önemli soru ortaya çıkıyordu. Ejder gibi bir canavara karşı nasıl bir strateji izlenebilir?


(Pride)-Sayı üstünlüğü bir işimize yaramaz. Tüm askerlerimizi aynı anda göndersek anında yok olurlar. Bize bundan daha iyi bir plan lazım. Biz savaşa dahil olsak bile pek bir şeyin değişeceğini düşünmüyorum.


Pride doğruları söylemekten başka bir şey yapmıyordu. Sayı üstünlüğü Ejder için hiçbir şey ifade etmiyordu. İsterse tek seferde hepsini yok eder. İsterse de kendisiyle aynı seviyede milyarlarca klonunu yaparak toplu bir katliam gerçekleştirebilirdi. Ya da işleri abartıp sadece göz kırpar ve varoluşla hiçliği silip yeniden düzenlerdi.


Bu noktada Ejder’e karşı işe yarayacak bir fikir bulmaları imkansızdı. Ancak…


(Grant)-Tam olarak bu noktada gizli kozumu oynamak zorunda kalacağım zaten.


(Pride)-Gizli koz?


Pride şaşırmıştı. Bugüne kadar onca savaşa girmişler, yüzlerce defa çarpışmışlardı ve ikisi de ellerinde olan her şeyi kullanmışlardı. Grant’ın hala bir koza sahip olması mümkün olmamalıydı. En azından Pride böyle düşünüyordu.


(Grant)-Bunu bu şekilde ortaya çıkartmak istemiyordum ama… benim bir oğlum daha var. Bütün çocuklarımdan daha önce doğmuş bir oğlum hem de. Onun varlığından annesi, ben ve birde “o” harici kimsenin haberi yok.


(Pride)-Bekle… ne!?


Grant’ın aniden söylediği bu şeyler ile birlikte Pride’nin ağzı istemsizce açılmıştı. Böyle bir şey duymayı hiç beklemiyordu. Duymayı beklediği şey Grant’ın sakladığı bir yeteneği ya da birden fazla ejderhasının olması falandı. Ama kesinlikle gizli bir çocuğu olduğunu duymayı beklemiyordu.


(Pride)-Ee, bir dakika. Gizli bir çocuğunun olması bizim için ne gibi bir avantaj olabilir ki?


O anda Pride şaşkınlığından kurtuldu ve gerçekliğe geri döndü. Grant’ın gizli bir çocuğunun olması Ejder karşısında hiçbir işlerine yaramazdı. Bir anlığına heyecanlanan Pride bunun farkındalığıyla birlikte yeniden normale dönmüş oldu.


(Grant)-Küçük bir detayı kaçırdın Pride. Oğlumun varlığını bilen 3 kişi var. Ben, annesi ve de “o”. Sence “o” kim? Oğlumu Ejder’e karşı bir koz haline getirebilecek kişi kim?


Aniden, Pride’nin gözleri açıldı ve yüzündeki durgun ifade yavaşça bir gülümsemeye döndü.


(Pride)-Sen… şaka yapıyorsun…


(Grant)-Asla.


(Pride)-Gerçekten oğlunu onun yanına mı gönderdin?


Pride’nin sesi hızla heyecanla kaplanmıştı. Grant’ın yaptığı şeyin delilik olduğunu düşünüyordu. Bir insan evladını o delinin eline bırakmak gerçekten cesaret isteyen bir şeydi.


(Pride)-Gerçekten onunla görüştün mü yani?


(Grant)-Yaptım. Ve düşündüğümden daha iyimserdi. Muhtemelen ilk izlenimini kötü bırakmamak istedi ama olsun. Uzayda zaman farklı işlediği için kim bilir kaç yıldır oğlumu geliştiriyordur.


Grant bu sözlerinden sonra yumruğunu sıkmış ve…


(Grant)-Yapmam gereken tek şey oğlumu buraya çağırmak ve bizim için savaşmasını istemek.


(Pride)-Ama sıkıntı şu ki oğlun bizi düşman olarak biliyor. Yani ikimizin aynı tarafta yer aldığını görürse afallayabilir.


Pride mantıklı bir noktaya parmak basarak aklına gelen bu pürüzü dile getirmişti. Gerçekten de öyleydi. Grant’ın oğlu dünyadan ayrıldığında BloodWife ve Soykıranlar düşmandı. Ama şimdi iki imparatorluğun yan yana savaşacağını öğrenirse bunu kabul etmeyebilirdi. Çünkü doğduğu ilk andan itibaren, tıpkı diğer çocuklara yapıldığı gibi, BloodWife İmparatorluğuna karşı bir nefretle büyütülmüştü.


Yani bu durumu kolayca kabullenemeyebilirdi.


(Grant)-O kısım tam olarak öyle değil. Evet sizi sevmiyor ama bir yandan da size bağlı. Bu salak çocukken alt ailelerinizden BloodFire ailesindeki bir kıza aşık olmuştu ve onunla evlenmek istediğini söylemişti. Onu bir sır gibi sakladığım için kızın ondan haberi yok tabii ama o yine de kıza aşıktı. Hala kıza aşık olduğun düşünmüyorum ama içindeki aşk sönmediyse onları evlendirerek kolaya ikna edebiliriz.


(Pride)-Oldu bil. BloodFire ailesindeki kızların neredeyse tamamı bekar. Muhtemelen aşık olduğu kız şu anda benim sarayımda bir yerlerde çalışıyordur. İkisini evlendirmek en kolay şey. Tabii bundan kimsenin haberi olmayacak.


(Grant)-Elbette kimsenin haberi olmayacak. Bu sadece göstermelik bir evlilik olacak.


Grant ve Pride hızlıca bir fikir birliğine varmışlardı çünkü şu anda bundan başka çareleri yoktu. Olabilecek en hızlı şekilde Ejder’i alt edebilecek bir plan bulmaları gerektiği için her türlü her şeyi kabul etme eğilimindeydiler.


(Pride)-Güzel. O zaman sen geçebildiğin kadar çabuk oğlunla iletişime geç. Çünkü Ejder’le yapacağımız buluşmaya 2 gün kaldı. 2 gün sonra kaderimiz belirlenecek.


(Grant)-Ve kaderimizde Ejder’i defetmek yazıyor.


İkili bir daha asla yapmayacakları bir şeyi yaptılar ve el sıkıştılar. Aralarında gerçekleşen bu sağlam el sıkışmasının ardından ayrıldılar ve hızla kendi imparatorlukları dönmeye başladılar. Grant arkasını döner dönmez tüm gücüyle depara kalkmış ve ortadan kaybolmuştu. Bir an önce imparatorluğa gidip oğlunu ve “o”nu çağırmak için gerekli olan ritüeli yapması gerekliydi.


“O”nu da oğluyla birlikte çağıracaktı ki Ejder, 2’ye 1 duruma düşsün ve daha fazla zorlansın. Hatta 2’sinin gücü altında kalıp yok olsun. Şimdilik en büyük dileği buydu.


Pride ise Grant’a göre daha yavaş bir şekilde ilerliyordu. Bir şeyler düşünüyordu.


(Pride)-Hepsi iyi güzelde, madem bunun elinde böyle şeyler var, o zaman BloodWife İmparatorluğu olarak nasıl en tepeye çıkabiliriz ki? Böyle bir şey mümkün değil. Tabii bende “o”nunla küçük bir anlaşma yapmazsam.


Pride dişlerini göstermeden sinsi bir şekilde gülümsedi ve adımlarını hızlandırdı. Kendi kendisinin moralini yerine getirmişti.


(Pride)-Şimdi ihtiyacım olan tek şey Ejder’in yok edilmesini beklemek. Hepsi bu. Daha fazlası değil. 







Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44356 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr