Bölüm-95 Beklenmedik Misafir

avatar
391 2

Ejderha İmparator - Bölüm-95 Beklenmedik Misafir


Savaş başladıktan hemen sonra şeytanlar ayrılmış ve üstlerine çullanan devasa bir grubu bölmüşlerdi. Yediye bölünen bu grup yaklaşık olarak 1000 kişiydi ve kişi başına yaklaşık olarak 143 canavar düşüyordu. Karşılarındaki canavarlar oldukça güçlü olsa da kendileri ezici bir üstünlüğe sahiptiler.

 

Diğer bir yandan, Sayk ve Scarlet birlikte savaşıyorlardı. Canavarlar bir kenara bırakılıp ışık formları ele alındığı zaman Sayk ve Scarlet çok iyi iş çıkarıyorlardı. Özellikle de Sayk. Saniyeler içinde onlarca ışık formunu yarıp geçmişti ve bunu yaparken yorulmamıştı bile.


Işık formları tuhaf bir şekilde aşırı güçlü değillerdi ancak sayıları o kadar fazlaydı ki güçsüzlüklerini örtebiliyorlardı. Güçleri fazla değildi belki ama inanılmaz derecede hızlıydılar ve birisi yok olur olmaz yerine anında iki tanesi geliyordu. Uzaktan bakıldığında kesinlikle çoğalıyor gibi görünüyorlardı.


İnsan gözünün algılamayacağı kadar hızlıydılar. Tabii onlara karşı savaşan herkes insan seviyesini aşmakta olduğu için zor olsa da onları görebiliyorlardı. Sayk’ın görüş açısı Scarlet’ten daha iyiydi ve ışık formlarını yok ederken daha az zorlanıyordu.


Derken yaklaşık olarak 3 metre boyunda bir canavar aniden Sayk’ın arkasında belirdi.


(Scarlet)-Sayk! Arkanda!


Scarlet’in uyarısıyla birlikte Sayk hemen arkasını döndü ve canavarı gördü ancak çok geç kalmıştı. Üzerine doğru gelen bu ağır yumruktan kaçamayacaktı.


“Siktir! Bundan kaçınamayacağım! Kesin çok acıtacak!”


Sayk hemen kılıcını sıkıca tutarak kendisine siper etti ve gelen yumruğu kılıcıyla karşıladı. Bunun sonucunda ise havada taklalar atarak geriye savruldu ve ağacın birine çarparak ancak durabildi.


(Scarlet)-Sayk!?


(Sayk)-Sıkıntı yok! Ben iyiyim! Owww! Amma ağır elin varmış be!


Sayk’ın ac çektiğini belli eden yüz ifadesi aniden silindi ve yerini kibirli bir gülümseme aldı.


(Sayk)-Ne var ki senden çok ama çok daha hızlıyım.


Sayk kılıcını destek olarak kullanarak yerden kalkarken bu sözleri mırıldanmıştı. Tam o anda ise kendisine yumruk atan canavarın eli ortadan ikiye ayrıldı ve kesilen yerden deliler gibi kan akmaya başladı. Çok büyük bir kesik değildi ama canavarın attığı insanlık dışı çığlığa bakıldığı zaman çok acıttığı kesindi.


Sayk yumruğu yedikten yarım saniye sonra kılıcını sallamış ve canavarın elini kesmişti. Kesik, canavarın orta parmağı ile yüzük parmağının arasından başlıyor ve bileğine kadar ilerliyordu. Eli ikiye ayrılan canavar ise bileğini tutarak diz çökmüştü.


Birkaç saniye boyunca dizleri üstünde durduktan sonra derince bir nefes aldı ve…


(Canavar)-GRAAAAAAAAAAAAĞĞĞĞĞĞĞHHHHHHH!!!!!!!


Devasa bir çığlık patlatarak öfke dolu gözlerle Sayk’a bakmaya başladı ve bakışlarını bir an için bile Sayk’tan ayırmadan yavaşça ayağa kalktı. Hala bileğini tutuyordu ve hiç durmadan günlerce koşmuş gibi soluyordu. Hatta öyle ki nefesi gözle görülebiliyordu bile.


(Sayk)-A o. Sanırım birilerini kızdırdım. Gel bakalım azgın boğa!


Sayk’ın suratındaki kibirli ifadeyi gören canavar, bir kez daha tüm gücüyle bağırarak Sayk’ın üzerine doğru koşmaya başladı. Tıpkı bir tank gibi ilerliyordu. Eğer bu canavar birilerine çarpacak olsaydı kesinlikle çok ağır bir hasar bırakırdı. Ancak Sayk akıllıydı ve çoktan canavarı öldürmenin bir yolunu bulmuştu.


Canavar son hızda üzerine doğru koşarken Sayk zıplayarak çekilmiş ve kılıcını fırlatarak canavarın çenesine saplamıştı. Sonra da yere düşer düşmez yeniden zıplamış ve kendi etrafında bir tur dönerek kılıcının kabzasına sağlam bir tekme indirmişti. Bu tekmeyle birlikte kılıç direkt olarak canavarın kafatasını delip geçmişti ve ani bir beyin ölümüyle can vermesini sağlamıştı.


Sayk, sert bir şekilde yere düşen cansız bedenin yanına gitti ve ayağıyla kafasını ittirerek kafasını yan çevirdi ve kılıcını, canavarın çenesinden çekip çıkardı.


(Sayk)-Ne sağlam yumruğu varmış bununda be!


Sayk yumruğu karşıladığı kolunu birkaç kez çevirmiş ve sonrasında da omzunu sıvazlamıştı. Hızlı davranıp canavarın elini kesebilmiş olsa da yumruğu karşıladığı için canı yanmıştı. Ama bu kadarcık bir darbeyle yıkılacak birisi değildi o yüzden rahatça savaşmaya devam edebilirdi.


Diğer bir yandan ise canavarın ölmesi hiçbir şeyi değiştirmemişti çünkü az önce attığı çığlıklar o kadar yüksek bir desibele sahipti ki onlarca canavarı etraflarına toplamıştı. Kısacası, Sayk ve Scarlet’in etrafı canavarlarla sarılmıştı.


(Sayk)-Bu bir tık fazla gibi ha? Ne dersiniz?


***


Rose ve Medusa önüne gelen bütün canavarları ve ışık formlarını kolayca yenip geçiyorlardı ancak karşılarına her seferinde daha fazlası çıkıyordu ve onları biraz daha uzun süre engelliyorlardı. Bu süreçte de bir öncekinden daha fazlası birikiyordu. Yine de mevcut güçleriyle kapanan yollarını kolayca temizleyebiliyorlardı.


(Rose)-Medusa bırak tek başıma savaşayım!


(Medusa)-Bütün eğlenceyi sana bırakacağımı düşünüyorsan yanılıyorsun Rose.


Önündeki ışık formunu tek hareketle parçalayan Rose kendisinden biraz uzakta olan Medusa’ya bağırmıştı ve elindeki iki canavar kafasını birbirine vurarak parçalayan Medusa bu şekilde karşılık vermişti.


(Rose)-Tamam da eğlenebileceğin bir pozisyonda değilsin! Ya bir darbe yersen!?


(Medusa)-Bir tanrıyla karşılaşmadığımız sürece sorun yok Rose! Bu canavarları avlamak çok kolay! Yani beni düşünme ve eğlenmene bak!


(Rose)-O zaman bir tanrı gördüğümüz anda tanrıyı yenebilecek kişiye doğru kaçıyoruz tamam mı!? Sana zarar gelmesine izin veremem! Çekil sende be!


Diyen Rose zıplayarak önünde duran canavarın kafasına bir tekme attı ve canavarın kafası parçalanarak etrafa dağıldı. Yere indikten hemen sonrada yere çöktü ve az öncekinden 3 kat daha yükseğe zıplayarak uçan canavarların yüksekliğine erişti.


Ardından da ellerini tıpkı Ejder’in yaptığı gibi bileklerinden birleştirdi ve elleri mavi bir şekilde parlamaya başladı. Mavi ışık saniyeler içinde kör edici bir hale geldikten sonra da Rose, saldırısını ateşledi.  


(Rose)-Mavi Gök Ejderi!


Rose’nin mavi bir şekilde parlayan ellerinden, devasa bir ejderha silueti çıktı ve inanılmaz bir hızla hareket ederek anında canavarların ve ışık formlarının yanına ulaştı. Tam canavar ve ışık formlarına çarpacaktı ki bir anda ağzını açarak havada süzülen 25 kadar canavarı ve ışık formunu dişleir arasına aldı. Onların kaçamayacaklarına emin olduktan sonra ise devasa ağzını gerçek dışı bir basınçla kapattı ve hepsini ezip parçalayarak anında yok etti.


Gerçekten de tahrip seviyesi çok yüksek olan bir saldırıydı bu.


Rose’nin bu saldırısını gören Medusa ise gülümsemeye başladı ve sadece kendisinin duyabileceği bir tonda mırıldandı.


(Medusa)-Bundan geri kalırsam hiç iyi olmaz değil mi?


Medusa hemen ellerini yere koydu ve topraktan yılanlar fışkırmaya başladı. Evet, yanlış duymadınız. Fışkırmaya başladı, çünkü Medusa ellerini yere koyduktan hemen sonra toprak kabardı ve bir gayzer gibi patlak vererek yüzlerce yılanı gökyüzüne fırlattı.


Gökyüzüne yükselen yılanlar imkansız bir şeyi yaparak, yükselmeye devam ederlerken, büyümeye başladılar. Her birisi avuç içine bile sığabilecek boyuttayken hızla devleştiler ve ortalama bir insanın 2 katı kadar büyüdüler. Hem büyümelerinin verdiği ağırlıkla hem de daha fazla yerçekimine karşı gelemedikleri için yeryüzüne düşmeye, daha doğrusu yağmaya başladılar.


Hem de altlarında kalan bütün canavar ve ışık formlarını ezerek.


Devasa bedenleriyle en azı 3 ve en çoğu da 7 canavarı altına alarak yere çakıldıktan sonra büyük bir gürültü koptu ve büyük olmasa da bir sallantı yaşandı. Ağırlıkları sayesinde altlarında kalan bütün canavar ve ışık formlarını öldürmüşlerdi.


(Medusa)-Wuh-huuuw! İşte böyle bebeğim! Geberin sizi lanet olasıca çöp parçaları! Siz kim oluyorsunuz da benim erkeğimi öldürmek için dünyaya geliyorsunuz!?


Medusa gülen bir suratla naralar savururken Rose’de gülümseyerek onu izliyordu. Uzun zamandan sonra ikisi gerçekten de gülüyorlardı ve bu harika bir görüntüydü. Medusa ve Rose’yi böyle güler yüzlü görmeyeli gerçekten ama gerçekten uzun zaman olmuştu.


Ta ki…


(??)-Görüyorum ki oldukça eğleniyorsunuz bayanlar. Size eşlik edebilir miyim?


Sesi duyan Medusa’nın anında suratı düşmüştü ve kadına doğru bakmıştı. Onu görür görmez de yaptığı tahminin doğru çıktığına emin olmuştu.


(Medusa)-Burada ne işin var…Athena!?


***


Dünya üzerinde bulunan canavar ve ışık formlarının anlık sayısı: 259 milyon 472 bin 819. 







Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44356 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr